• (bkz: kitap)
  • rıfat ılgaz'ın 1940'lı yıllarda yazdığı manidar bir şiirdir:

    "üç odalı bir ev kiraladığım gün
    kurtulacak kitaplarım
    merdiven altındaki şeker sandığından
    belki de gün geçtikçe
    tabanında halı döşeli
    bir kitaplığım olacak
    benden söz açıldı mı
    önce kitaplarımın sayısı söylenecek
    sonra barem'deki derecem
    bense her şeyden uzak
    kitaplarımın ortasında kendimi unutacağım
    evde bulunmadığım günler
    'meşgul!' diyecek beni soranlara
    güler yüzlü hizmetçim
    başka bir gün masamın başında
    en kalın kitabımı okur görünürken
    bastıracak misafirlerim
    en yakın dostumun bile
    dalgın dalgın bakıp yüzüne
    ismini soracağım
    çıkarırken gözlüğümü
    eski mahalle arkadaşıma
    'nerede tanıştıktı
    yabancı gelmiyor yüzünüz?' diyeceğim
    dalgınlığım onları güldürmeyecek
    sorarlarsa dünyanın gidişini
    duvardaki büyük adam resimlerine bakarak
    eflatun'dan satırlar okuyacağım"
  • sonsuz yalnızlığıma, güçsüzlüğüme, duygusallığıma içime attıklarıma iyi gelen tek şey kitaplar. kitaplara kendimi bırakıp bazen filozoflarla bazen roman karakterleriyle tanışıyorum. onları seviyorum bazen, bazen de nefret ediyorum. onlarla empati kuruyorum, üzülüyorum onlara bazen de oh diyorum iyi ki olmuş.
  • "bize küçükken okumayı öğretiyorlar ve bütün hayatımız boyunca burnumuza dayadıkları yazılı malzemenin kölesi oluyoruz. (...) işin sırrı yazılı sözcüklere bakmayı reddetmek değildir; tam tersine onlar yok olana kadar dikkatle bakmaktır." italo calvino - bir kış gecesi eğer bir yolcu

    "kitaplar eşiğin basamaklarıdır... bütün kimmer yazarları bu eşikten geçmiştir... bunun ardından ölülerin sözcükleri barındırmayan ve sadece ölülerin diliyle söylenebilecek şeyleri söyleyen dili gelir. kimmer yaşayanların son dilidir... ve eşiğin dilidir!" italo calvino - bir kış gecesi eğer bir yolcu

    (bkz: kitap/@ibisile)
  • montaigne kitaplar için şöyle der denemelerde:
    “iki alışveriş, (dostluk ve aşk) rastlantılara ve başkalarına bağlıdır; biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider. onun için hayatımı doldurup doyuramazdı onlar. üçüncü alışveriş, kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam ve daha çok bizimdir. ötekilerin başka üstünlükleri vardır, ama bu üçüncüsü daha sürekli ve daha kolayca yararlıdır. ömür boyu yanı başımda, her yerde elimin altındadır. kitaplar yaşlılığımda ve yalnızlığımda avuturlar beni. sıkıntılı bir avareliğin baskısından kurtarır, hoşlanmadığım kişilerin havasından dilediğim zaman ayırıverirler beni. fazla ağır basmadıkları, gücümü aşmadıkları zaman acılarımı törpülerler. rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için kitaplara başvurmaktan iyisi yoktur; hemen beni kendilerine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar. öyleyken, onları yalnız daha gerçek, daha canlı, daha doğal rahatlıklar bulamadığım zaman aramama hiç de kızmaz, her zaman aynı yüzle karşılarlar beni.”

    yaklaşık 3.000 kitaplık bir kütüphanem var. elektronik olarak da 10.000’e yakın kitabı biriktirdim. bunların hepsini okumaya ömrüm yetmez ama onların varlığı beni mutlu etmeye yetiyor. hepsi elimden geçmiştir. iyi kötü bilirim tatlarını. kitaplarıma baktığımda içimi başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir sıcaklık kaplar. bir mezarlıktaymış gibi huzur gelir üstüme. bu mezarlıkta ölüler yok ama kimi kapağını açmadan konuşan diriler var. 30 sene önce altını çizdiğim kitapları hatırlarım, açar çizdiğimi bulurum kimi zaman. sanki bir çizgi de beynime çizmişim gibi. kitapların her biri bir insan gibi görünür gözüme. ve öyledirler de. bilirim kitap yazmak ne zordur. ne emek ister bilirim. her biri yazarının ömründen bir parçadır. kitaplar olmasaydı ne yavan ve sığ bir yaşam olurdu. ve bu böyleyken insanların çoğu nasıl da kitaba yabancı. acımamak elde değil.
  • bu sezon trabzon devlet tiyatrosu tarafından sergilenen amerika menşeli keyifli oyun.

    öncelikle gürkan erarslan'a selam olsun, gerçekten kendisiyle arkadaş olmak isterdim. o ses tonu o oyunculuk o sempatiklik... süper adam.

    oyuna 8/10 diyebilirim, birkaç gereksiz sahne hariç süresi olsun sahne tasarımı olsun her şey tam kararındaydı. ilk başlarda replikler ve olaylar fazla amerikanvaaari gelse de hikayeye kapıldıkça alışıyorsunuz.
  • suçlunun mağdura, mağdurun ise suçluya dönüşmesini işleyen güzel bir (bkz: trabzon devlet tiyatrosu) oyunu. hem bireysel hem de toplumsal olarak göndermelerini beğendim. ekibin de eline emeğine sağlık. şehrinize gelirse mutlaka izleyin.
hesabın var mı? giriş yap