• yatmadan hemen önce aklıma raskolnikov'un bir rüyası geldi. sadece rüya da değil aslında, bir çocukluk anısı. suç ve ceza'yı okuyalı çok oldu, o kısım nereden çağrıştı hiç bilemiyorum ama gecenin onikisinde yatakta, yedi yaşındaki raskolnikov'un bir rüyasını/anısını düşünürken buldum kendimi.

    gecenin üçünde uyanıp, kendimi hâlâ bu bölümü düşünürken bulunca saate bakmadan yazmam farz oldu.

    bir grup sarhoşun bir ata eziyet ettiği, kaldırmayacağı yükler bindirip sonra da acımasızca hayvanı kırbaçladığı sahne. atın sahibi güruhu ata eziyet etmek için adeta davet eder, vurun der, yüzüne gözüne vurun kırbaçla. küçük raskolnikov yere yığılmış hayvanın başına gidip ona sarılır, yaşlı bir teyze onu oradan almadan bir kırbaç da kendi yer ama acısını hissetmez.

    güruh hayvanı döverek öldürür, raskolnikov gidip hayvanın kanlı yüzünü öper. babası onu alır, neden yaptılar bunu sorusuna tatmin edici bir cevap veremez, raskolnikov kan ter içinde rüyadan uyanır.

    raskolnikov rüyadan çok etkilenir çünkü artık öyle bir yerindedir ki hayatının, o ağlayan merhametli çocuk da, kırbacı yiyen ve ölen at da, atı döverek öldüren mikolka da kendisi olmuştur. rüyası raskolnikov'a ayna tutmuştur.

    * bu bölüme dair ilginç bir ek not düşmek isterim. nietzsche bir gün italya'da gezerken, yüklenen ağırlığı taşıyamayıp yere yığılan ve yerde kalkması için kırbaçlanan bir at görür. zaten son yıllarında davranışlarında farklılıklar görülmeye başlanmış, kendini izole etmiş, garipleşmiş olan nietzsche oldukça sert bir karakter olarak bilinir aslında ama eziyet gören atı görünce koşarak gider ve atın boynuna sarılıp gözlerine bakarak hüngür hüngür ağlamaya başlar. sinir krizi geçirir, dağılır. bu olaydan sonra da aklını tamamen yitirir, yaşamının son onbir yılını akıl hastanesinde geçirir.
  • peder bey'in bir ara ciddi ciddi bana vermeyi düşündüğü isim. şimdi düşünüyorum da harbiden daşşaklı isim olurdu ha. nüfus memuru filan ne derdi acaba? müsaade eder miydi?

    bunu öğrendiğimde ise "manyak mısın be?" demiştim. çat bi tokat. yerdeyim. suç ve ceza.
  • kitabın başında 23 yaşındadır, kitap bittiğinde ise sonsuz.
  • isim dediğin budur arkadaş. rrodion rromanoviçç rasskolnikovv... öfff beee. daşşağın ağırlığına bak!
  • yasli ve aksi bir tefeciyi oldurerek yaptigi yanlisin, karsiliginda alacagi paralar sayesinde devam edebilecegi egitimi gozonunde bulunduruldugunda pek onemli olmadigina karar vererek katil olan esas oglan. aslinda bu cinayeti justify etmesi icin ille de napoleon veya cengiz han olmasi da gerekmiyordu. kendi capinda mantikli ve pragmatik bir karar veren bir universite ogrencisi olarak da gorebilirdi kendini pekala. ama ille de sen butun dunyayi siradan koyunlar ve napoleonlar olarak gorursen, arada baska siniflarin da olabilecegini dusunmezsen tabii ki napoleon olma ihtimalin milyonda birdir ve denildigi gibi butun bunlari enine boyuna dusunup tarttigina gore zaten oyle bir deha, bir ustinsan olmadigin da asikardir.

    isin ilginc yanlarindan biri de, raskolnikov cinayeti justify etmek icin buyuk cabalar harcadiktan sonra, olay aninin heyecaniyla tefecinin parasini almayi da unutur. belki de bu olay sayesinde dostoyevski, bu cok sevdigi napoleon tartismasina okuyanlari daha rahat odaklayabilir, nitekim artik para ve cinayetin maddi motifleri denklemden cikmistir.
  • edebiyat tarihinin en carpici karakterlerinden, en has dostoyevski kahramanlarindan biri; iki ucurumun ortasina asili bir kazigin uzerinde oturarak yasayan, suç ve ceza'nın baş kahramanı.

    ...raskolnikov yeniden yürümeye basladi. "acaba nerede okumuştum?" diye düşünüyordu bir yandan da, "idam mahkumunun biri ölümünden bir saat önce, yüksek bir dağın tepesinde, ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse; çevresindeyse uçurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamayı, o anda ölmeye yeğleyeceğini söylemiş. tek ki yaşasın! yalnızca yaşasın! aman tanrım, bu nasıl gerçek böyle! bu nasıl gerçek! insan ne alçak yaratıkmış!" raskolnikov bir dakika kadar durup düşündü, sonra "bunun için insana alçak diyen de alçaktır!" diye ekledi...

    not: raskolnikov'un hatırlamaya çalıştığı roman, dostoyevski'nin "budala" adlı romanıdır. "budala"da bu satırların yazılmasını sağlayan şey ise dostoyevski'nin gerçekten yaşadığı bir tecrübedir. yirmi yedi yaşındayken petracevskiciler soruşturmasında tutuklanan ve idama mahkum edilen dostoyevski, infazdan hemen önce, darağacındayken affedilmiş, infazı sibirya'da sürgün cezasına çevrilmiştir.
  • raskolnikov'un lazar'ın dirilişine verdiği önem sibirya'ya gitmeden çok daha evvel belirir romanda. raskolnikov suçunun cezasını, suçu işlediği andan itibaren ödemeye başlar. bunu ilk başlarda inkar da etse, gitgide farkına varır ve hayattan ikinci bir şans daha ister için için - lazar da onun için ikinci hayatı temsil eder. raskolinkov, yaşlı kadını öldürürken kendisini de öldürmüştür, bir daha eski haline dönmesine imkan yoktur. bunu bilmesine rağmen lazar'ın dirilmesi, ona ikinci bir şans verilmesi gibi, kendisine de ikinci bir şans verilmesine dair umutlarını kesmez. zaten bunun için ister sonya'dan lazar'ın dirilişini okumasını, onun için dizleri dibinde ağlar sonya'nın.
  • en yakın arkadaşı razumihin'in kadrini kıymetini bilememesiyle de meşhurdur.
  • suçlunun, suçu işlediği mahale tekrar gittiğini biz zavallı okuyuculara kanıtlayan dostoyevski karakteri
  • karakterin isim kökü "raskolnik" ten gelir. bu da ayrılıkçı, bir grubun içinde fakat o grup tarafından kabul edilmeyen demektir. (bkz: #8776518)

    dahası, rusya'da 17. yüzyılda başgöstermiş bir raskol hareketi vardır. din metinlerinin yunancadan çevrilmesine karşı çıkıp, "raskolniki" adıyla bilinen ayrı bir gruplaşmaya gitmişlerdir.

    raskolnikov'un şifresi budur işte.
hesabın var mı? giriş yap