• "şunu hemen söylemeliyim ki, benim ya da diğer ateistlerin din karşısında ara sıra takındığımız bu düşmanca tavır sadece kelimelerle sınırlıdır. ben ilahiyat kaynaklı bir anlaşmazlık yüzünden hiç bir yere bomba atmayacağım, kimsenin kafasını kesmeyeceğim, kimseye taş fırlatmayacağım, kimseyi çarmıha gerip yakmayacağım, kimseye işkence etmeyeceğim veya gökdelenlere uçakla çarpmayacağım." sözünün sahibi.
  • su siralarda (sevval 1425*) ingilterenin en onde gelen, daha dogrusu halk tarafindan en cok saygi goren entellektueli. her ne kadar aristoteles misali her konuya el atmasi yuzunden, dile getirdikleri bazen yuzeysel fikirler olsa da, hakikaten en asil duygunun* insani.

    herhalde savundugu fikirler --gerci fikir demek haksizlik olur, harun yahyalarin "objektif" zirvalari da fikir-- arasinda en kolay anlasilabilir olanlarindan biri, kor saatcide dile getirildigi gibi, karmasik bir duzenin olusmasinda zeki bir yaraticinin olmasi gerekmedigi. aslinda bu o kadar eskiden cozulmus bir sorun ki, temelinde yatan fikirlerin insanlarin buyuk kismi tarafindan hala kavranilmamis olmasi esef vericidir. cesitli orneklerle kisa kisa durumu izah edelim.

    karinca hayvani: eger bir karinca kolonisinin olusumuna taniklik ettiyseniz, ki ben sayisiz kereler bu serefe eristim, surecin cok tesadufi oldugunu gorursunuz. hic de oyle bir "koloni zekasi" gorunmez ortalarda, tum bireyler anlamsizca hareket ederler, ta ki nufus belirli bir miktara ulasincaya dek. bu kritik esik gecildi mi, organizasyon yetenegi muthis artar; koloni sanki idare ediliyormuscasina hareket eder. bunun nedeni bu mahluklarin, birbirlerinin salgiladiklari kokulari takip ederek organize olabilmeleri ve gereken isbolumunu yapmalaridir. eger da bir alanda fazla sayida karinca bulundurursaniz, bir cikintinin hata yapma orani oldukca duser ve sistem kisa surede dengeye ulasir, daha dogru tabiriyle converge olur. isin asil ilginc yani ise gelismis bir kolonideki nufusu yavas yavas azaltmakla ortaya cikar. hic de sanildigi gibi esrarengiz bir koloni zekasi olmadigini kanitlarcasina, nufusu azaltmanin onceleri hicbir etkisi olmaz. ne zaman ki kritik esige geldiniz, o zaman butun koordinasyon veya bize "zeka" gibi gorunen olgu aninda coker. ortamda baska kokular da varsa veya ruzgar mevcutsa bu esige daha cabuk ulasilir. madem oyle, durumu disaridan gozlemleyen bizlerin koloniye atfettigi zeka, eksilttigimiz karincalarin hangisiyle beraber yokoldu? eger sisteme "esit" olarak yayilmis olsaydi, zekadaki dususun lineer olmasi gerekmez miydi?

    simdi bu tip orneklerle dawkins amca ne anlatmaya calisiyor? karinca son derece basit bir hayvandir. belli etkiler belli tepkiler dogurur, bir makine gibi. ama basit kurallarin(cesitli kokulara tepki) yonettigi bir iliski (koloni koordinasyonu) yeterli karmasikliga (karinca nufus) ulastiginda, isin icinde bir zeka oldugu izlenimini uyandirir, ozellikle bu sistemde bir feedback mekanizmasi varsa.

    daha kolay bir ornek icin "evrim"lesebilen bilgisayar programlarina bakalim. zor bir matematik problemini cozmek icin bir program yazdiniz. bu programin problemi 20 islemde cozebilme ihtimali belli. fakat her deneme sonunda programa dogru cevabi bildiriyorsunuz ve program kendini ona gore modifiye ediyor. modifiye islemi de cok basit olsun, ornegin bir sonraki denemede, simdiki cevabiyla dogru cevap arasindaki farkin ortalamasini cevap verecek sekilde ayarlansin. hatta son bes denemedeki bilgilerin de agirlikli ortalamasini alsin. eger agirliklar isabetli belirlenmisse, bu kod programda kaliyor ve yenilikler onun ustune insa ediliyor. herhangi bir basarisizlik da ise kodun son gecirdigi son degisim bir daha tekrarlanmamak uzere geri cevriliyor. tipki kullanicisinin elyazisini veya konusma bicimini "ogrenen" programlar gibi. bu yontemle programi 1500 kere calistiriyorsunuz ve artik cevabi 8 islemde yuzde yuze yakin kesinlikle bulabiliyor. sonra seytan durtuyor, icini acip bakayim su programa diyorsunuz ve hakkaten de bakakaliyorsunuz. zira programin sizin biraktiginiz halle ilgisi kalmamis, o kadar karmasiklasmis ki siz bile anlamiyorsunuz.

    simdi bu ornekte, bu kadar karmasik ve mukemmel calisan bir sistem tesadufen ortaya cikamaz deyip, hemen zeki bir tasarimci oldugunu iddia etmek gulunc olmuyor mu? tek gereken birkac basit kural, bir feedback mekanizmasi ve zaman. cok benzer bir ornegi iletisim sistemlerinin bir altdali olan autonomous networksde gorulur. son derece ucuz ve aptal onbinlerce ufak alici/verici sistemini genis bir alana yayip, "haydi koclar, kurun bir network" diye gaz verirseniz, birkac dakika icinde yillarca ugrassaniz dizayn edemeyeceginiz karmasiklikta networkler olusur. hatta bunlar o kadar "zeki" olurlar ki, aradan birkac yuz tanesi bozulsa veya pili bitse dahi, sistem kendiliginden duruma adapte olur, yapisini degisitirir (yani kimin kime, ne gucle ve ne siklikla hangi sinyalleri gonderecegi)

    dawkinsin iddia ettigi, ve kendisiyle gecenlerde yaptigimiz cay sohbetinin ardindan dogruluguna tamamen ikna olmus oldugum asil gorus ise, bu karmasiklasma surecinin cok daha eski zamanlarda, kimyasal reaksiyonlar duzeyine basladigidir. bir suru atom ve 4 tane fizik kanunundan ibaretbir sistemde, isinin ve zamanin yardimiyla sonsuz sayida reaksiyon meydana gelmis, giderek daha stabil ve karmasik molekuller olusmus ve daha karmasik iliskilere yolacmis. konunun ayrintilarini evrim teorisinin yaninda, anne sevgisi ve ask gibi ilgili basliklarda aciklamis oldugum icin burada sadece sonuca degineyim: butun evren de sonucta aptal temel taslarin, basit kurallarla yonetilen iliskilerinin karmasiklasmasindan baska birsey degil. darwinin gozlemledigi de, bu surecin, bizim gezegenimizdeki en karmasik molekul yapilari tarafindan yasatilmasidir. douglas hofstadter (bkz: godel escher bach) abimizin de acikladigi, bu alt surecin bir alt sureci olan, bilinc gelisiminden ibarettir. (bu noktada elbette ki, noron-beyin orneginin onceki orneklerle paralelligi akla gelmeli)

    zaten bugun herkesin de bildigi gibi evrende oyle mukemmel bir denge, mukemmel bir duzen yok. evrenin buyuk kisminda karadelikler cirit atiyor, galaksiler patliyor, yer gok inliyor. biz de milyonlarca yil suren bu olusumlar icinde kicikirik 60-70 senelik omrumuzle cikmis, gunes sistemimiz ne mukemmel, dogamiz ne guzel diye zeki bir yaratici dusluyoruz. oysa ki omrumuz 60-70 milyon sene olsaydi --veya tarihimiz diyelim-- patlayan supernovalari birak, kendi gezegenimizde bile bir dengeden bahsetmenin ne kadar aptalca oldugu anlasilacakti*. sartlar, evrenin bu bolgesinde mevcut molekullerin yeterli karmasikliga ulasabilmesini saglamis ve bu molekul yapilarinin bir cesidinin de cikip, "ulan gunese 1cm daha yakin olsaydik hepimiz yanardik, oyleyse kesin allah var" demesine yolacmis. bunun uzerine dawkins amca da cikip, "merak etme canim, gunes dunyaya daha yakin olsaydi, o zaman ayni seyleri jupiterdeyken dusunuyor olurdun" diyerek durumu izah etmis.

    ama heyhat, yukarida bahsedilmis olan ornekler ne kadar bilimsel veriyle desteklenirse desteklensinler, insan beyninin alisik oldugu neden sonuc iliskileri sonucunda, karmasik bir duzen, daha uzun bir sure, zeki bir yaratici veya zeki bir neden ile iliskilendirilecek. tesadufun guzelliginin ve muazzamliginin farkina varmamiz icin aklimiz henuz yeterince "bilimsel" calismiyor.

    edit: o fizik kurallarina gelince bilim sevdalisi dostlarim, onlar da dawkins ve onun gibilerin tanrisi, tabii simdilik.
  • bu adamın bilim adına hiçbir şey üretemediğini iddia etmek tolkien'in edebiyat adına hiçbir şey üretemediğini iddia etmek gibi. 28 bilimadamı birleşip hakkında kitap yazıyorlar how a scientist changed the way we think adında. hiç yapmadıysa evrimi herkesin rahatça anlayabileceği düzeyde, sıkmadan anlatan kör saatçi kitabını yayımladı.

    not: rd fanı değilim.
  • çok boş yazıyor. bakın rasgele açıyorum, diyor ki sünger bitki değil hayvandır. hadi ordan, boş şey. hiç laboratuvarda mükkemmel bir skoçbrayt yaratabilir misin?
  • bir konusmasini su paragrafla bitirerek gonullerde guzelinden bir taht kurmus insandir (orjinali alttadir, 'britanyanin kopegi' olmayi riske ediyorsaniz once onu okuyun)

    "insanlarin hayatlarinda, nesnel dunyadan ote birseye ihtiyaclari oldugu soylenir. bu nesnel dunyanin dolduramayacagi bir bosluk vardir; insanlarin hayatlarinin bir amaci olduguna inanmalari gerekir. yahu kardesim, madem amac istiyorsunuz, o "nesnel" dunyayi arastirmakla baslayin ise; daha da ote birseye ihtiyaciniz olduguna karar vermeden once, elinizdekilerin ne oldugunu ogrenin. daha ne kadar fazla isteyebilirsiniz ki? burnunuzun dibindeki dunyayi ogrenmeye basladiginizda anlayacaksiniz ki orada hayal edebileceginizden de fazlasi var. doldurulmasina ihtiyac oldugunu dusundugunuz hayali boslugu bilimle doldurmak icin illa bir bilimadami olmaniza gerek yok. tek gereken, bilimin laborotuvarlardan cikarilip, kulturumuze salinmasidir. tesekkurler turkiye"

    [it's often said that people 'need' something more in their lives than just the material world. there is a gap that must be filled. people need to feel a sense of purpose. well, not a bad purpose would be to find out what is already here, in the material world, before concluding that you need something more. how much more do you want? just study what is, and you'll find that it already is far more uplifting than anything you could imagine needing. you don't have to be a scientist -- you don't have to play the bunsen burner -- in order to understand enough science to overtake your imagined need and fill that fancied gap. science needs to be released from the lab into the culture. tesekkurler ingiltere]

    evet gercekten de ne boslugu sevgili ilim bocukleri.. merak edebildiginiz surece hayatiniza hicbir dogmanin, felsefi veya teolojik doktrinin katamayacagi kadar anlam katarsiniz zaten. "tanrinin ne dusundugunu merak ediyorum, geri kalani sadece detay" -- albert einstein
  • islami kimliğini saklamayan; başörtüsü, cami, kutsal diyerek savunduğu değerleri açıkça dile getiren bir hükümetin bakanı çıkıp diyor ki "yaşadığımız coğrafya ve dinimizden dolayı bizden mucit çıkmaz".

    elin adamı çıkıp; "müslüman'lar nobel ödüllerinde başarısız" diyor.

    sonra sen çıkıp "vay efendim dinimizi salak saçma eleştiriyor", "cebiri hem biz bulduk" gibi tepkiler verip kendi bakanının sözlerini eleştirmiyorsan; tam da dawkins'in tasvir ettiği müslüman formundasın demektir.

    tanım: mantıksız insanlar tarafından eleştirilen kişi.
  • dawkins harun yahya ve benzerlerine defalarca ciddi ciddi cevap vermis olsa da, bir konusmasinin basinda harun yahyanin yumurtaliklarina lazer pointer tutup spermlerini kor etti diye butun cevaplari, butun makaleleri, kitaplari bosa gitmis, berkeley ve oxford'daki arastirma yillari harcanmis, bilim adami sayilmiyormus artik.

    bilimadami olmak icin hayatinin her dakikasini tutarli, efendi, adil bir tonton amca seklinde gecirmek gerekmiyor. simdi 40 sene sonra dostoyevski olunca aptalca bir entrini gosterip yazar mazar degildir mi diyeyim? yahut aptalca dedigime sinirlenip bir kufur patlatirsan, hayatinin geri kalanini bir aziz gibi gecirsen dahi cehennemi mi hakedeceksin? ne acayip bir standart bu.

    "bana gore bilimadami degil". allah allah. zevk ve renk meselesiyse bu isler, bana gore de harun yahya iceren 100 tartismanin 40'ini aklini kaybetmeden tamamlayabiliyorsa bm genel sekreteridir, banyodan yeni cikmis bono'dur.
  • 2006 yılında verdiği bir konferansta kendisine yöneltilen "what if you are wrong?" sorusuna (ya yanılıyorsanız?) şu cevabı vermiştir...

    "ya yanılıyorsam? yani hepimiz yanılıyor olabiliriz. spagetti canavarı hakkında, tek boynuzlu pembe at veya uçan çaydanlık hakkında da yanılıyor olabiliriz. örneğin siz tahminime göre hıristiyan bir çevrede yetiştirildiniz. diğer inançlara inanmamak nasıl bir şey bilirsiniz. çünkü bir müslüman değilsiniz, bir hindu değilsiniz. neden bir hindu değilsiniz? çünkü siz amerika'da doğup büyüdünüz, hindistan'da değil. hindistan'da doğup yetişmiş olsaydınız bir hindu olacaktınız. danimarka'da vikingler zamanında yetişmiş olsaydınız thor'a inanıyor olacaktınız. klasik yunan zamanında olsaydınız zeus'a inanacaktınız. orta afrika antik dönemde olsaydınız ulu cuvcuv dağı'na inanıyor olacaktınız. yani hıristiyanlığın tanrısını seçmek için özel bir sebep yok. sadece şans eseri çevrenizdeki diğerleri gibi siz de amerika'da doğup yetiştiniz. ve şimdi bana 'ya yanılıyorsanız' diye soruyorsunuz... peki ya denizin dibindeki ulu cuvcuv hakkında siz yanılıyorsanız?"
  • daha iki gün önce verdiğim bi örneği tekrar vermem gerek şimdi şu kendisinin cevab veremedigi soru üstüne..

    üniversitede bi derste öğrencinin teki kalkar, size ancak ilkokul seviyesinde bi soru sorarsa (mesela 3'ten 5 çıkar mı hocam, olur mu böyle şey gibi) nutkunuz tutulmaz mı.. lan bu gerizekalının burada ne işi var demez misiniz.. ben bunlara mı katlı integral anlatmaya çabalıyorum, asıl benim ne işim var burada demez misiniz.. hepsini geçtim, bu soruyu soranı cidden muhatap alıp bütün matematik külliyatını baştan sona anlatmaya mı girişirsiniz.. sizi bilmem ama benim vereceğim tepki "siktir git" olurdu.

    ama işte o öğrencinin bu duraksadığım anı videoya kaydedip, sonra youtube'a girip, işte bakın cevab veremedi, 3'ten 5 çıkmaz, bizi kandırmaya çalışıyorlar derse o öğrenci için ne düşünürsünüz.. salakmış demez misiniz..

    bugüne kadar dilimi bozmamaya özen gösterdim, bugünden sonra bu tartışmada yine bozmayacağım ama bu seferlik bağırmak istiyorum,

    salaksınız.. hem de su katılmamış salaksınız. artık bunun cehaletle falan açıklaması yok, bu kadar basit ve ilkokul düzeyinde bi soru sorup, buna cevap verilemediğini sanıp, sonra bunu cümle aleme gösteriyorsanız.. salak kelimesinin yetersiz kaldığı kadar salaksınız.

    işe yarar bi mutasyon gösterebilir misiniz.. bi evrimcinin gözünde 3'ten 5 çıkar mı sorusuyla aynı düzeyde bi soru bu. ama n'aparsınız, bunların alıcıları daha çok..

    edit: bu entry'nin şahsa küfür sayılıp ispiyon edilmesi olasılığına karşı entry'de genelleme yaptığımı tekrardan belirtmek zorundayım. o ilgili videonun youtube'da pek çok yaratılışçı user tarafından upload edilmiş halini de gördükten sonra entry'yi yazdım zaten.

    herhangi bi şahsa salak demiyorum; şu yukarıdaki soruyu sorup evrimciyi mat eden bütün kitleye diyorum. bu, entry'nin silinmesini gerektirmez sanırım ama neyse..
  • bu adamın daha önceleri müslümanlığa karşı lafı sözü yoktu, adamın hayatına ne zaman adnan hoca denen adam girdi adam müslümanlara karşı cephe alamaya başladı haklı olarak. aynı burda da olduğu gibi.

    sen burda sessiz sakin huzurlu hayatını idame ettiriyorsun sonra bu müslümanlar senin hayatına bir şekilde müdahil olmaya başlıyorlar, çocuğunun okuluna, karının, kızın jinekolojik problemlerine kadar durumu götürüyorlar.

    onları hayatlarımızdan çıkarmak için "tamam kardeşim, anlaşıldı sen müslümansan ben değilim" noktasına getiriyorlar. çok samimi söylüyorum yakın çevremde çok insan artık müslüman toplumda yaşamanın canlarını çok sıktığını ve artık bu çemberin dışına çıkmak için resmi olarak da birşeyler yapmak istediklerinden bahsetmeye başladılar ve bunlar birkaç yıl evvel allaha inanan, kendini müslüman olarak tanımlayan insanlardı.

    böyle mal gibi davranarak ancak kendinizi daha çok rezil edersiniz, richard dawkins gibi bir adamdan ayarı alınca da mal gibi oturup melersiniz.
hesabın var mı? giriş yap