• uc buyuk hindu tanrisindan biri olan yasam tanrisi vishnu'nun yeniden dogumlarindan* prens rama'nin basindan gecenleri anlatan, valmiki tarafindan yazildigi iddia edilen hint destani.

    efsaneye gore ayodhya krali dasaratha'nin ilk karisindan rama ve lakshman, ikinci karisidan da bharatha ve shatrugan isimlerinde dort oglu vardir.

    bir gun bir cileci bir amca, rama'dan seytan rakshasalardan birinin oldurulmesi icin yardim ister. rama bu dilegi yerine getirir ve cileci kendisine buyuk gucler verdiren dua eder ve boylece rama baya afilli, guclu kuvvetli, gurbuz bi delikanli olur. yardim dilekleri karsiliksiz kalmayan dini butun amca bununla da yetinmez, ramayi elinden tutarak tanidigi cok kral bir arkadasina goturur ve kralin kizi prenses sita ile rama oglani evermek ister. yalniz o kral arkadasin tek bir kosulu vardir o da rama'nin orada bulunan ve yok edici tanri shiva'ya ait olan yayi germesidir. rama sadece yayi germekle kalmaz bi de "kiririm bu yayi" diyerek ortadan ikiye ayrilir boylece sita hatunu elinden tuttugu gibi ayodhya'nin yolunu tutar.

    bu siralar ayodhya krali dasaratha kendini hic iyi hissetmemekte ve olum doseginde guneslenmektedir. bir cok kisiye malum oldugu uzere, kendisinin yerine rama'yi gecirmek ister. ama kralin ikinci karisi bu durumdan hic memnun degildir. daha onceden dasaratha'ya yaptigi bir iyilik karsisinda, kral karisina dile benden ne dilersen demis oldugundan cazgir kari bu sozu krala hatirlatir ve senden dilegim oglum bharatha'nin kral olmasi ve rama'nin da bu diyardan surulmesidir der.

    kral dasaratha bunu duyunca sok olur, ayilir bayilir ama bi kere bi soz verdigi icin bundan donemez. kendisine fenalik basar, tansiyonu falan duser ama butun bunlar care etmez. karari uygular sonra da huznunden nallari diker.

    anasinin kendisi icin yaptiklarindan habersiz olan bharatha, sehre geri doner ve olaylari ogrenir. harbi delikanli olan bu cocuk, once anasina bi kizar sonra da gider rama'dan ozur diler. "benim anam bi kanciklik yapmis, gel gec otur tahta, kral sen ol canim abicim" der hatta rama'nin terliklerini alip tahta koyar ve bak iste ne de guzel yakisti diyerek rama'yi kralliga cagirir. fakat delikanliliga toz kondurmayan rama, "yok kardesim sagol, soz sozdur." der ve pilini pirtisini toplayip, yanina karisi sita'yi da olarak oradan ayrilmaya hazirlanir. hem ana hem de babasi bir olan diger kardes lakshman, abisi rama'yi yalniz birakmak istemez onlarin pesine takilir ve muhtesem uclu on dort yil surecek surgun hayatlarina baslarlar.

    bunlar az gider uz gider; dere tepe duz gider sonunda ormanlik bir alanda konaklamaya ve oraya yerlesmeye karar verirler.

    panchavati daglari yakininda gunluk hayatlarini surdurmektelerken, rama'yi goren ve hatun bir rakshasa olan surpanakha ona asik olur. fakat rama bu disi seytana yuz vermez. bunun uzerine surpanakha kiskancliktan sita'yi oldurmeye calisir. olaya tam zamaninda mudahele eden eniste lakshman, surpanakha'nin burnunu ve kulaklarini keserek onu cezalandirir.

    hem kiskancliktan catlayan hem de orasi burasi kesik bir ifrit haline donen surpanakha kendi evine doner ve abisi seytanlar krali ravana'ya giderek facasi dagilmis suratini gosterir ve oc alinmasini ister. rama ve lakshman'in saglam adamlar olduklarini bilen rakshasalar bir plan kurarak onlarin yanina gider.

    plana gore rakshasa'lardan biri cok guzel altin rengi bir ceylan kiligina girecek ve rama'yi ortamdan uzaklastiracak, rama yeteri kadar uzaklastiginda diger rakshasaya seslenecek ve daha sonra da bir digeri sita'yi kaciracaktir. elemanlar plani yururluge koyarlar.

    ormanin icindeki evlerinin onunde o guzelim ceylani goren sita tutturur "kocacigim bana bu ceylani getir" diye. rama bu olayin icinde bir pislik oldugunu kavrar ama karisinin nazi iyice cekilmez hale geldiginden alir eline okunu ve yayini duser ceylanin pesine. giderken sakin benim pesimden gelmeyin diye tembih eder. onu bir yerde kistirip okunu firlatir, ceylan kiligindaki rakshasa tam olmek uzereyken rama'nin sesini taklit ederek "ah yandim uleeen" diye bagirir.

    bu sesi isiten sita, lakshman'dan gidip abisini kurtarmasini ister. rama'nin sozu aklindan cikmayan ve rakshasalarin ayak oyunlarini bilen lakshman once gitmek istemez, abisinin sag salim donecegini bunun bir oyun oldugunu soylese de sita bu sefer "sen ramayi buradan uzaklastirip beni kotu emellerine alet etmek istedin, senin gibi eniste olmaz olsun" der. tepesi atan lakshman, "mina kodumun yengesi" diye icinden mirildanarak yola cikmaya hazirlanir. ayak oyunlarini sezen eniste, bahcenin etrafina okunmus pirinc doker ve sita'yi o pirinc cizgisinin disina cikmamasi icin uyarir.

    rama ve lakshman'in uzaklasmasini firsat bilen ve sotede sita'nin yalniz kalmasini bekleyen diger rakshasa bir cileci din adami kiligina girerek yengeye yaklasir. ac oldugunu belirterek brahman rizasi icin bir parca ekmek diler. lakshman'in sozunu unutan sita pirinclerin disina cikar ve sozde yardim ayagina kendini kaptirir. cileci kiligindaki seytan sita'yi kacirarak onu rakshasalarin kralligi olan lanka adasi'na* goturur. seytanlar krali ravana, sita'yi karisi olarak almak ister ama sita namuslu cikar ve ravana'ya vermez. her ne kadar seytan da olsa racon geregi zorla sita'ya sahip olmak istemeyen ravana onu karar degistirene kadar tutsak alir.

    geri donup de sita'yi evde bulamayan delikanli kardesler, olaylari hemen anlar ve yengeyi aramaya cikarlar. yolda o olur, bu olur, su olur ve sonunda maymunlar krali'ni bulurlar.

    sita'yi arayan rama ve kardesi lakshman, maymunlar ordusundan yardim isterler. bu ordunun komutani ruzgarin oglu yari tanri* hanuman, sita'yi aramak uzere yola cikar ve kara parcasi* bitince kendini buyuterek karsidaki ada lanka'ya sicrar. orada rakshasa'lardan bazilarini oldurur fakat sita namusunu korumak adina hanuman ile donmek istemez ve rama'nin gelip kendisini kurtarmasini ister.

    bunun uzerine hanuman geri doner ve sita'yi buldugunu soyler. maymun ordusu ve iki kardes yola cikar fakat arada deniz oldugu icin karsiya gecemezler. bunun uzerine kendini istedigi kadar buyutme ve kucultme yetenegi olan, ucan maymun hanuman sagdan soldan taslar toplayarak bir kopru olusturur. (hatta bugunlerde uydu fotograflarinda o tastan koprunun parcalarinin gozuktugunu iddia eden hindular bu sekilde efsanenin aslinda gercek oldugunu iddia ederler.)

    ve lakin maymun ordusu ve delikanli kardesler ile seytan ordusu karsi karsiya gelir. onbin yil boyunca yok edici tanri shiva'ya dua ederek olumsuzluk gucu kazanmis olan ravana idaresindeki rakshasalar hic de kolay pes etmezler. iki taraf da agir kayip verir.

    hatta savasin bi devresinde rama bogazindan yaralanir, zehirlenir. onu ancak himalaya daglarinda yetisten bir ot kurtarabilecektir. bunun uzerine hanuman yine ucarak gider, otu bulamadigi icin dagin tepesini sokerek getirir. rama iyilesir, savas devam eder ve iyiler kazanir.

    butun bu olanlara ragmen, sita'nin namusundan suphe eden rama ilk basta karisi ile barismaz. fakat sonra allem eder, kallem eder birbirini seven bu iki genci baristirirlar.

    sonunda esas oglan rama, yenge sita ve eniste lakshman hep beraber ayodhya'ya doner. bu arada on dort yillik surgun de bitmistir tabi. rama gecer tahtina oturur bu efsane de boyle biter.
  • bükreş'te gara de nord'un oralarda bulunan nefis bir cafe.

    dizayni süper ve fakat fiyatları shiva'nin kolları gibi.

    http://www.ramayana.ro/
  • en eski hint destanıdır. 24.000 beyit (şloka) ve 7 bölümdür (kanda)
    destandan not aldığım ve ilginç gelen kısımlar:

    "... bu kralın sita adında bir kızı vardır. bu kız sıradan ölümlü değildir. çünkü kral, sabanla tarlayı sürerken, topraktan çıkmıştır..."

    "...bu andan itibaren korkunç canavarlara karşı amansız mücadeleler verilir. öldürülenlerden ilki viradha adındaki insan yiyen devdir. sürgün ekibinin ravana'nın kızkardeşi şürpanakha ile karşılaşması ise yaşamsal önem taşıyan bir andır. bu dişi dev rama'ya aşık olur ve ona evlenme teklif eder. rama ise, ona, henüz evlenmemiş olan kardeşi lakshmana'yı önerir. lakshmana onu küçümseyerek reddeder.öfkeye kapılan dişi dev tam sita'yı yutmak üzereyken, lakshmana onun kulaklarını ve burnunu keser. şürpanakha inleyerek oradan kaçar ve kardeşi khara'ya gider. khare önce 14 sonra 14.000 rakshasa ile saldırır. fakat rame hepsini öldürür...
    (y.n. hass. lan)

    "...fakat rama hepsini öldürür. son olarak khara'nın da ölmesinden sonra şürpanakha, okyanusun ötesindeki efsanevi lanka adasına kaçar. öteki kardeşi on başlı dev ravana bu adanın kralıdır. onu rama'ya karşı kışkırtır ve öcünü almasını ister. aynı zamanda ona sita'nın olağanüstü güzelliğinden söz ederek, onu kaçırmak suretiyle karısı yapabileceğini de söyler. bunun üzerine ravana kalkar altından yapılmış arabasına biner; okyanusu geçerek karşı tarafta bir çileci gibi yaşamakta olan dostu iblis mariça ile buluşur. mariça'nın yardımıyla sita'yı koruyucularından ayırmayı ve sonra da kaçırmayı başarır. onu arabasına koyar ve havadan uçarak kaçırır.sita yüksek sesle yardım ister. daşaratha'nın eski bir dostu olan akbaba catayus, havadan uçarak gelir ve ravana'nın arabasına çarpar fakat ravana'yı engelleyemez. on başlı şeytan sita'ya tırnakları ile yapışarak, yoluna devam eder.havada sürüklendiği için sita'nın saçlarındaki çiçekler ve bacaklarındaki halhallar yere düşer..."

    "... eğer ravana, rama'nın karısı sita'yı kaçıracaksa, artık bu dünyada adalete, gerçeğe, doğruluğa ve saflığa daha fazla yer verilmesin..." (ramayana iii, 52: 34-39)

    = hanüman =

    (parantez içindekiler benim yorumlarım)

    "... sugriva'nın (maymunların kralı) danışmanları arasında en akıllı olanı, rüzgar tanrısının oğlu hanüman'dır. sugriva ona çok güvenmektedir ve onu, sita'yı bulmakla görevlendirir. angada'nın komutasında büyük bir maymun ordusuyla, akıllı hanüman (yetenekli bay ripley gibi) güneye doğru yolculuğa çıkar. bir çok maceradan sonra (herkül dizisi gibi şerefsizim) akbaba catayus (şimdiki casus uydu, hani kızın kaçırıldığını görüp kaçıranın altın arabasına çarpıp havadaki yoldan çıkartamayan masum akbaba yaratığı) un kardeşi (pardon akbabanın kardeşiymiş) sempati ile karşılaşırlar. sempati onlara bir keresinde kardeşiyle birlikte, güneşe doğru yarış yaparken (deli mi mikti olm ya) kanatlarının nasıl yandığını anlatır. işte o gün bugündür vindhya tepelerinde çaresiz oturmaktadır. (bu akbaba hakkaten kuş beyinliymiş) bununla beraber sita'nın (esas kız) ravana (erol taş) tarafından nasıl kaçırılıp lanka'ya (sri lankadır kesin bu) götürüldüğünü görmüştür. (aha kızın yerini buldular.) onlara lanka'nın bulunduğu yeri tarif eder (tabi güneşe uçacak diye kanatları yanınca anca tarif eder salak) maymunlar okyanus kıyısına inerler. önlerinde uçsuz bucaksız denizi görünce üzüntüye kapılırlar (kesin üzüntüden birbirlerinin bitlerini yemişlerdir...

    = hoplayıver çekirge =

    "...bir toplantı yapıp kimin en uzun sıçrayışı yapacağı tartışılır (yok artık air jordan) görünen odur ki en uzun sıçrayan hanüman'dır (yetenekli bay ripley) hanüman, ... tepesinin üzerine çıkar ve sıçramaya hazırlanır hanüman öylesine güçlü bir sıçrayış yapar ki, ... tepesini kökünden sallar (civcivler de doysaydı keşke, aç bunlar viyaklar şimdi) ... göğe yükselerek okyanusu havadan geçer. çeşitli maceralar ve mucizelerle dolu dört günlük bir uçuştan sonra lanka'ya varır.
    (hassktir lan, daha da okumuyorum, hollywood'a bok atıyorduk herkül, xena absürd falan diye)

    = "inşaatçı tanrı" ne lan! =

    "... rama ordusuna yürüyüş hazırlığı verir ve çok geçmeden heybetli mayun ordusu okyanus sahiline gelir ... rama okyanusu geçmekte yardım etmesi için okyanus tanrısına yalvarır. okyanus tanrısı da baş inşaatçı tanrı olan vişkarman'ın oğlu nala'yı çağırır ve ona, okyanusun üstüne bir köprü yapmasını söyler. maymunlar ağaçları ve kayaları sürükleyerek getirirler ve bir kaç gün içinde okyanusun üzerine bir köprü kurulur. bütün ordu bu köprüden geçerek lanka'ya ulaşır..."

    = bir dağın sırtında dağ varmış gibi =

    "... savaşın bir anında rama ve laksmana çok tehlikeli yaralarınırlar, hanüman (hani şu zıplayınca 4 gün havada kalabilen insan hayvanı kişisi her ne haltsa işte) kailasa dağına uçar ve oradan insanları iyileştirmeye yarayan bitkiyi arar ama bulamaz. hanüman dağı olduğu gibi kaldırır ve onu savaş alanına getirir. şifalı bitkilerin kokuları etrafa yayılır yayılmaz rama, laksmana ve diğer yaralılar anında iyileşirler. daha sonra hanüman, dağı götürüp tekrar yerine koyar..."
    (yazar notu: bunu gören türkler, lan biz dapı eritip ergenekondan çıktık, bunu niye düşünemedik der. yok canım daha neler! destan değil yüzüklerin efendisi mübarek)

    = rama'nın öküzlüğü =

    rama'nın öküzün önde gideni olduğunu aşağıdaki beyitleri okuduğumuzda öğrendik. savaşıp, okyanusu aşmak ve düşmanın defalarca koparttığı kellesinin yeniden çıkması üzerine tanrılardan yardım alıp, düşmanını yendikten sonra karısı sita'yı kurtardığında yaptıklarına bakalım:
    "... savaşı kazanıp karısını kurtardıktan sonra tüm maymun ordusunun gözü önünde karısı sita'yı reddeder... zira başka bir erkeğin kucağına oturmuş (evet aynen bu kelime geçiyor destanda) ve kendisine şehvetli gözlerle bakılmış bir kadını eş olarak kabul edemezdi ... bunun üzerine sita kendisini yakmaları için ateş hazırlanmasını ister ... rama bunu kabul eder ... sita kendini alevlere bırakır, o sırada tanrı agni ortaya çıkar ve sita'yı yarasız beresiz ateşten alır ... rama aslında kendisinin sita'nın saflığına inandığını ama halkın gözünde bunun kanıtlanması gerektiği için böyle bir deneye izin verdiğini söyler (sittir pezebenk) ..."
    geri dönerler ve aynen şu cümleler geçiyor "... halk, düşmanın kucağına oturmuş olan kadının geri gelmesini hoş karşılamamaktadır..."

    işte rama'nın öküzlükte tavan yaptığı an, kendisini ateşe atmasına izin verdiği karısını şimdi de başından atıyor:
    "...rama buna çok üzülür... ülkedeki kadınların ahlakı bozulmasın diye kardeşine emir verip karısını ormana götürmesini ister... sita kaderine razı olur ve gider ... sita ormana gidince ikiz çocukları olur ... aradan yıllar geçer çocuklar büyür ... "

    final sahnesi çok geyik olmuş çünkü karısını reddeden ateşe atılmasına göz yuman, aşağılayan adam ne kadar basit bir şekilde onun saflığına inanıyor. aynen kelimesi kelimesine:
    "...çocuklar (bir törende) ramayana'yı (destanın sonunda kendi reklamlarını da yapmışlar) ezbere okurlar. çok geçmeden rama eseri ezbere okuyan çocukların, sita'nın ve kendisinin oğulları olduğunu anlar. (lan kadın kendini ateşe attı inanmadın, çocuklar ezbere destan okudu diye mi inandın, yok artık ali sami) ... rama, sita'nın gelip yemin ederek, kendisini temize çıkartmasını ister. derken tüm tanrılar cennetten çıkıp gelirler. ancak sita, kederli bakışlarla, ellerini birbirine kavuşturarak der ki: "toprak ana beni bağrına bassın ki rama'dan baskasını hiç düşünmedim. toprak ana beni bağrına bassın ki işimde ve sözümde rama'yı bir kez eksik etmedim... doğru söylüyorum." ... sita'nın yemini bittiğinde toprağın üstüne, işlemeli göksel bir taht çıkar. toprak tanrıçası üzerinde oturur durumda sita'yı kucaklayarak yerin derinliklerine doğru gider. rama toprak ana'ya, sita'yı geri vermesi için çok yalvarır ama boşunadır. tanrı brahma ortaya çıkarak ancak cennette birlikte olabileceklerini söyler. rama tacını ve tahtını çocuklarına bırakarak cennete gider..."

    şaka ya da üzerinde oynanmış değil, cidden yukarıdaki gibi bitiyor destan, şimdi ilk okumada işte seven kalpler birleşmişler falan gibi bir son var gibi gibi gibi gibi gözüküyor ama aslında dikkat edilirse şu ortaya çıkıyor:
    "sita diyor ki: yalanım varsa toprak yutsun beni ve toprak yutuyor, yani demekki adamın kucağına oturmuş, demek ki rama öküzü ilk defa haklıymış"
    - bitti -

    derleyen: uçan adam
    resimlisi: http://ucanadamtarih.blogspot.com/…10/ramayana.html
  • içerisinde geçen hindistan ile sri lanka arasındaki köprünün nasa uydusu tarafından fotoğraflandığı söylenen efsane.

    http://krishna.org/…ge-between-india-and-sri-lanka/

    öyle böyle değil, 1.700.000 yıl öncesinden bahsediliyor.
  • epik dönemde varlığını gösteren destanlar ve puranalar karmaşık olan hint mitolojisi için çok önemlidir. hindilerin hayatında önemli rol oynayan ramayana, mahabharata ve harivamşa adlı destanlar halk tarafından sevilen kahramanlara aittir. sanskrit diliyle ve epik vezinle yazılmışlardır. destanların üçü de vişnu dinine ve mitolojisine aittirler.

    maurya döneminde (iö 300-100) ortaya çıktıkları sanılan hint halk destanlarının ne zaman yazıldıkları konusunda kesin bir bilgi yoktur. destanlar yazıya geçirilmeden önce; saraylarda yaşayan şehzade ve prensleri överek sanatlarını ortaya koyan ve suta adı verilen ozanlar tarafından kurban ritleri sırasında ezbere okunurlardı. dolayısıyla destanların birçok kısmının daha sonraki zamanlarda eklenmiş olduğu kanısı güçlüdür.

    vişnu dinine ait ramayana diğer dinlere mensup yazarların da dikkatini çekmiş ve kendi inançlarına göre destanı yazmışlardır. örneğin "is 1. yüzyılın ikinci yarısında cainist keşiş vimala suri tarafından kaleme alınmış olan paumaçariya "padmaçarita" adlı eserde rama efsanesi, cainist inanç ve felsefe görüşüne göre yeniden yazılmıştır.

    hint haıkını edebi yönden etkilediği kadar ahlaki ve dini yönden de etkileyen ramayana hintliler için ansiklopedik bir değer taşır. destan kahramanının gösterdiği kahramanlık halk nezdinde ulusal değerlerle yüklüdür. öyle ki günümüzde bile ramayana'yı, ozanlar "dussehra festivali" adı altında rama'nın ravana'ya karşı kazanmış olduğu zaferi anlatan oyunlarla sergilerler.

    ramayana yedi bölüm ve yirmi dört bin şloka'dan (beyit) oluşur. destan athha valmikiyaramayanam pararabhyate (valmiki nin ramayana'sı böyle anlatılır) cümlesi ile başlar. yedi bölümden oluşan destanın her bölümüne kanda adı verilir. kandaların içinde yer alan başlıklara ise sarga denir.
  • "ağaç kabuklarından yapılmış elbiselerle hayran bakışlar altında sürgüne giden rama, sita, lakshamana..."

    "rama'nın güzel karısı sitaya anlattığı çitrakuta tepelerindeki kır manzaralarının güzelliği"

    "sitanın kaçırılırken okyanusa düşürdü halhalları" peki vişnu'yu freud'un divanına yatırırsak..

    krişna nın kadınsılığı , baba figürü ve eşcinsel aşkı..

    ramakrişna nın transvestit durumları..huxley bir keresinde enteleküeli seksten daha keyifli şeyler bulabilen insan olarak tanımlamıştı

    eşcinsel oral seks(fellatio) hint destanlarında o kadar fazla ki...

    kleine'ın fallik annesine bağlı olarak değişen sahneler

    kali ilginç bir biçimde penisi olan annedir

    freud daha çok platonun eros kavramını kullanmış gibi görünür

    ama tanrının kalküta da yaşadığını da söyler

    freud un hastaları genelde isterik kadınlardı ama..hindistanda hastalar erkekti..

    hintli erkeklerde batı otoritesinden eser yok

    rama neden ideal kraldı?

    sita neden ideal sevgili?

    lakshamana ideal abi

    krisnanın oğlu da annesiyle evlendi..milton'ın paradise lost ta anlattığı kadın figürüyle sita çok benzeşiyor..günüm sırf bu yüzden güzelleşiyor
  • genelde rama ve onun ezeli düşmanı rawananın çatışmalarını anlatır..
  • ....bütün bulmacalarda çıkan "kutsal hint destanı" sorusunun cevabı.
  • ramayana mö 1200-1000 yılları arasında kuzey hindistan'da yaşamış olan rama ve sila ailelerince temsil edilen, siyasal açıdan güçlü olan iki ailenin geleneğini yansıtan bir destandır. ahlakı ön plana alarak o dönemdeki hindu yaşamı ve değerlerini yansıtır. rama ideal prens, sita ise ideal eş olarak karşımıza çıkar. bu destanda ilyada da olduğu gibi bir kraliçenin kurtarılması, odysseia da olduğu gibi bir kahramanın uzun bir gezi boyunca yaşadıkları anlatılır.
    hintli birçokları için, bu destan hala yaşayan bir gelenek ve dinsel inancın bir parçası olmaya devam eder.
  • "rama'nın yürüyüşü". şair valmiki'nin sanskritçe kaleme aldığı büyük hint destanı. çok eski bir efsaneye dayanan bu metin son biçimini ancak miladi takvimin ilk yüzyılında almıştır.
hesabın var mı? giriş yap