pika

• pika dediğin sadece yemekten ibaret değil, arz ederim.
  misal bi süredir canım çamaşır deterjanı (marka tercihim yok), toz beyazlatıcı, yine toz içerikli bulaşık deterjanı falan çekiyordu. yani durup dururken değil ama gördüğümde ki sık sık da görüyorum bildiğin yemek istiyordum. eh henüz şuuru o denli bulandırmamış olduğumdan yemiyordum.
  ne zaman farkettim bende derin bir anemi gelişmiş, bu deterjan benzeri maddelere eğilimimi de açıklayabildim. işte yemesen de bu durum da pika oluyor. bi deterjan olsun, naftalin topları olsun, gazete kağıdı olsun yeme isteği duyanınız varsa doğru hematoloğa.
• pikachu'nun oradan oraya firlattiginiz zaman cikardigi memnuniyet ifadesi..
  
  (bkz: mazosist egilimler)
• yuvarlak kulaklı dağ tavşanı , kuzey amerika ve asya'da bol miktarda bulunmaktadır.
• sadece toprak değil, yenilebilir olmayan maddelerin en az bir ay yenmesiyle oluşan bir beslenme bozukluğudur. küçük çocuklar, saç, elbise parçası falan yerlerken, büyükler böcek, çakıl taşı falan yiyebilir. mental retardasyonla yakinen ilişkilir.
• buz yemenin pika olduğunu biliyor muydunuz.
  içim yanıyor, aman da nasıl tıkır tıkır gidiyor demeyin.
  söz dinleyip hematoloğa gidin.
• yenmesi anemik bir belirtidir, en çokta kalem ucu yerler.
• kabaca toprak yeme hastalığı
• tavsanın akrabasıdır ancak boyut olarak fareyi andırır. bir yonuyle de karıncaya benzer: tum yaz boyunca otların saplarını kırar ve kurumaları için gunesin altına bırakır. sonra da bu kurumuş otları yıgınlar halinde kıs ayları icin biriktirir. tatlı hayvandır nitekim.
• bir pikachu nidası..
• anemi ile birlikte seyredebilen bir hastaliktir. kucuk cocuklarda (2 ya$ ve uzeri), zeka geriligi gostergesi olabilir.