• dinden çok para meselesinden çıkmış bir isyandır. sultan üçüncü ahmet ve sadrazamı nevşehirli damat ibrahim paşa iran'a savaş açılacağı gerekçesiyle esnaftan büyük miktarda borç para toplamış, ancak toplanan bu imdad-ı seferiye iranla sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi ardından esnafa geri dağıtılmak yerine boğaz sefasında yenilince rezalet çıkmıştır.
  • filminin çekilmesini bekliyorum. n'olur lan.
  • isyana destek veren ibrahim adında birinin çıkıp “böyle büyük bir günde ezan okunmaz, namaz kılınmaz” demesi üzerine, bu isyan, 1730’un 29 eylül gününün, tarihlere “istanbul’da fetihten buyana ezan okunmayan tek gün” olarak geçmesine neden olmuştur.
  • bu isyanın temel nedeni, ne sosyal adaletsizlik, ne lale devrine tepkiler, ne de halkın idareyi ele alma isteğidir. isyanın nedeni nepotizm'dir nevşehirli damat ibrahim paşa ne kadar akraba, dost kardeş, hemşehrisi varsa devlette üst kademlere yerleştirmiş ve kendi dahil (sadrazamlığı 12 yıl) tüm bu insanlar uzun süre iktidarda kalmıştır. yukarı çıkma şansının olmadığını gören diğer bürokratlar, ulema ve yeniçeriler ile iran meselesinin uzamasından rahatsız olan halk, bu isyana kalkışmışlardır. bu isyanla beraber pek çok yenilik ve gelişim tabii ziyan olmuştur.

    zaten, hamam tellağı olan patrona halil'in adından belli olduğu üzere kendisi de eski bir deniz askeridir. ayrıca isyanın bastırılamamasında, başlangıçta, üsküdar'da düğünde bulunan ibrahim paşa'nın geç refleks göstermesinin de tesiri büyüktür.

    matbaaya ise dokunulmamıştır. sanıldığının aksine o dönemde matbaayı olumlu veya olumsuz manada önemseyen de yoktur. matbaaya fazla anlam yükleyen, anakronizm yapıp, bugünün mantığı ile hareket eden bizleriz. zaten osmanlı'ya matbaanın 270 sene geç gelmesinin nedeni ne dünyadan bi-haber olmak, ne gericilik, ne de sözde 90.000 kişilik katip lobisinin karşı olmasıdır. matbaa bir arz-talep meselesidir. okumayan bir toplumda (o zaman ki dedelerimiz de okumuyordu) matbaayı kim ne yapsın?
  • isyan gibi isyandır. lale devri ile birlikte zaten gösteriş ve şatafat düşkünü devletin, halkın sefilliğinden bi haber olmasının sonucudur.

    tarih kitapları bu devirde halkın ne sefil bir hale geldiğini değilde, güllük gülistanlık osmanlı'yı yazar. saray zevkü sefa içinde kendini eğlencelere vurmuşken,ağır vergilerden zaten bezmiş halk açlıktan çarıklarını yiyecek duruma gelmiş; saray, dışarıdan gelen misafirlerine düzenledikleri geceler, kurdukları sofralar yüzünden çiftçiye tarla sürecek hayvan bırakmamıştır.
    tam olarak bu sebeplerden ötürü meydana gelmiştir patrona halil isyanı.

    yiyene bakmakta olan garibanların kopardığı bu kıyamet, devlette köklü değişikliklere mahal vermiş, saraydan bir çok kellenin koparılmasına sebep olmuştur. sarayı kendine bağlayan zevk şairi nedim, damlardan dama sıçrayıp kaçmaya çalışırken layığını bulmuştur.

    patrona halil, zenginlerin konaklarını ateşe vermiş, çıplak ayaklarıyla divana hükmedip bir çok vergiyi kaldırtmıştır. padişahın teklif ettiği rüşvet, makam mevkilere kanmamış; yoldaşlarını satmamıştır.

    velhasıl kelam, pusuya yatırılıp tek başına ele geçirildiği bir vakit katledilmiştir.
  • bu isyan olmasa halen lale devrini yasiyorduk :/
  • başındaki patrona halil'e resmi osmanlı vakanüvislerinin alabildiğine kin kusmasına karşılık, altyapısında taş gibi sınıfsal ve toplumsal bir hareket olan ve bastırılmadan önce tam 49 gün imparatorluğu yöneten, hakkında çok daha fazla araştırma yapılması gerekli olan isyan.
  • klasik biçimini 15. yüzyılda alan yeniçeri ocağı, 16. yüzyılda en güçlü zamanlarını yaşadı. askerlik dışında bir iş yapmaları yasak olduğu için seferlerden elde ettikleri ganimetleri yahudi tüccarlar acılığıyla işletiyorlardı.

    sultan 3. murad döneminde yeniçeri ocağı’na müslümanlar da kabul edilmeye başlandı. yeniçerilerin evlenmelerine, askerlik dışındaki mesleklerle ilgilenmelerine göz yumulması da bu dönemde başlamıştır. çünkü osmanlı ekonomisinin temelini oluşturan savaş ganimetleri bu dönemde yetmez olmuştu.

    17. yüzyıldan itibaren yeniçeri ocağı silahlı bir kurumdan ziyade toplumsal ve ekonomik ilişkiler içine giren bir örgüt özellikleri göstermeye başladı. yeniçeri ocağı artık aynı zamanda bir esnaf grubu yani bir sermaye örgütlenmesiydi. yeniçeriler, osmanlı pazarındaki ilk müslüman-türk sermaye birikimini oluşturdular. boyacılık, marangozluk, terzilik gibi iş alanlarında aktifleşmişler, eminönü'nde dükkanlar açmışlardır.

    1719'da paranın değeri düşürüldü. osmanlı'nın mali durumu artık birer “esnaf” olan yeniçerileri yakından ilgilendiriyordu. halkla iç içe olduklarından sorunları yakından biliyorlardı. örneğin, osmanlı yöneticileri savaş hazırlıklarına başladıklarında halka imdad-ı seferiye adında yüksek vergiler salıyordu. ancak vergi alındığı halde savaşa gidilmiyor, alınan vergilerle saray'da lüks bir hayat sürülüyordu. örneğin çırağan sarayı ile sadâbad'da üç yüz köşk yaptırılması, halkla birlikte yeniçerilerin de tepkisini çekiyordu. lale devri'nde yeniçeriler halkla birlik olup bu nedenle ayaklanmışlardı. patrona halil isyanı'nın temelinde bunlar vardır. ayrıca halil’in, “patrona” isimli kadırganın leventlerinden olması bu lakapla anılmasına sebeptir.
  • damat ibrahim pasa'nin sefa düskünlügünden illallah demis "patrona halil" adli yenicerinin bir grup yandasiyla beraber 25 eylül 1730'da baslattigi isyandir.
    damat ibrahim pasa ve bazi devlet adamlari idam edilip isyancilara teslim edilmisler, sultan ücüncü ahmet tahti sultan mahmut'a birakmis, divan edebiyati sairi nedim isyan sirasinda vefat etmistir.
  • bu isyanın başı olan ve de isyana ismini veren patrona halil'in asıl mesleği tellaklık değil levendlik idi. darbe planı hamamda yapıldığı için kendisi de tellak sanılıyor.
hesabın var mı? giriş yap