• plebler, cliensler ve kölelerle birlikte roma'daki 4 toplumsal sınıftan biridir. doğru yazılışı 'patricii'dir.

    roma halkı krallığın ilk dönemlerinden itibaren hayvancılıkla uğraşan bir klanlar topluluğu olarak (bunlara daha sonra gens denir) örgütlenmişti. latincede para anlamına gelen pecunia kelimesinin kökeni "pecus" yani koyun demektir. otlakların ve sürünün ortaklaşa kullanımı toprağı, yani vatanı, yani patriayı klanın ortak mülkü haline getirdi. hiçbir gensin malı olmayan toprak ager publicus yani bütün halkın malı sayılıyordu.

    üretim güçlerinin gelişmesi ve biriken savaş ganimetleriyle özel mülkiyetin yaygınlaşması gensler arasında servet farklılığına yol açtı. gens içinde temel ilke olan eşitlik bozuldu. klanların başlarının (bunlara "babalar" anlamında patres denir, daha sonra senatörlere de dendiği gibi) , onların kardeşlerinin ve oğullarının soyundan gelenler doğuştan soylu bir sınıf oluşturdular ve bunlara "babaların oğulları" anlamında particius dendi. bunun çoğulu patricii de bu sınıfın adıdır.

    gens içinde ayrıcalıklar elde etmeye başlayan patriciuslar tapınaklar gibi ortak mülk sayılan yerlere de sahip çıkmaya başladılar. gensin diğer üyelerini kendi buyrukları altına girmiş cliens yani yanaşma olarak gördüler. cliensler aslında patriciusların mülksüzleşmiş akrabalarıydı. particiuslardan biraz toprak alıyor karşılığında hizmet ediyorlardı. azatlı köleler ve yabancılar da cliens sınıfına dahildi. bu farklılaşma klan düzeninin yıkılıp sınıflı topluma geçişin ilk belirtisi oldu. daha belirgin işaretse kökeni belirsiz, yerli latium halkı ve çeşitli italyan kolonilerinin oluşturduğu pleb sınıfıydı.

    roma cumhuriyet tarihi neredeyse patriciuslar ve plebler arasındaki sınıf savaşı tarihidir. patriciuslar soy temelli haklarını paylaşmamak için çok uğraşmıştır. m.ö 485'e kadar iki sınıf arasında evlilik yasağı vardı. plebler ager publicustan pay alamıyor, orduya alınmıyor, din görevlisi olamıyor, yüksek memuriyet yapamıyor dolayısıyla senatoya giremiyorlardı. tüm bunlar patricius'lara aitti. buna karşın ticaret kirli bir iş olarak görüldüğü için patriciusların ticaret yapması yasaklanmıştı. ticaretle yabancılar ve plebler uğraşıyorlardı bu yüzden plebler arasında çok zengin aileler de vardı.

    meşhur senatus populusque romanus sözündeki populus işte bu patricii'dir.
  • pleb'ler ile günümüze bile sirayet eden kavgaya karışan topluluk.

    bir nevi bedir savaşı'nın aslında kavga boyutunda olması durumu ama burada işler farklı. tarih sayfalarında patrici & plebei olarak da geçen eşsiz hikaye. buradaki asıl kavga, sınıf kavgası, halkların kavgası.

    m.ö. 5 inci yüzyılın başında meşhur roma halkı, geriye dönüp bir bakıyor ki iki sınıfa ayrılmış. işimizin başına gelsin, başkanım, müdürüm dedikleri patriciler ve bunlara karşı isyan eden pleb’ler. affedersin ama bir nevi çoban-koyun ilişkisi.

    patrici dediğimiz dostlar, bütün yönetimi ellerinde tutmak isterler. hatta hem din hem de devlet işlerinde yetki isterler. kendilerini soylu ve önceki asil romalıların devamı olarak görürler. peki, isyankâr, halktan olan, halka giden ve bu duruma ses çıkarmaya başlayan pleb’ler boş durur mu? elbette durmaz. herkesin dini kendine düsturu ile kendi ibadet yerlerini inşa eder, bu da yetmez kendi din görevlilerini seçmeye başlarlar. uzun süre böyle giden ilişkiler nihayet 12 levha kanunları’nın m.ö. 450 yılında kabul edilmesiyle sona erer.

    aman canım nedir bu 12 levha deyip geçmeyin. günümüzde halen pek çok kanunun temeli 12 levhadır. tüm hukuk fakültelerinde roma hukuku zorunlu ders olarak okutulur. pek çok alacak-borç ilişkisi bu kanundan doğar. hatta magna carta’dan tutun insan hakları evrensel beyannamesi dahi bu kanunu esas alır. burada pek çok eşitlik uygulaması getirilmesine rağmen pek çok alanda kaderin cilvesi olarak az da olsa parası bol arkadaşların sözü geçer. o kadar da olacak ama değil mi? yani az sayıda olan patriciler, kendilerinden kat be kat fazla olan plepleri her ne kadar 12 levha kanunları da olsa istedikleri gibi yönetirler. hatta patriciler genel olarak pleplerin ağzına bir parmak bal çalarak onları kendi sınıflarına özendirmiş, aralarında birlik sağlamalarını engellemiştir.

    işte bunlar hep batı hep tarih hep roma affedersin.
    oldukça eski bir hikâyeydi bu anlattığım.
    aslında bugün; önceki günlerin, yılların hatta asırların bir tekrarı adeta.
  • eski roma'da egemen köle sahipleri sınıfıdır. mö:509 yılında roma'da yönetimi ele geçirip ve ülkeyi uzun süre senato aracılığıyla yöneten zümre.
  • roma doneminde asillere veren ad.
    plebler patricilerle ayni haklara sahip olmak icin yuzyillar boyu mucadele vermislerdir.
    12 levha kanunuyla birlikte patriciuslarla davalarda ayni konuma gelmislerdir fakat hala patriciler sosyal hayatta onlardan usttelerdir. ornegin plebler ve patriciler birbirleriyle evlenemezlerdi. fakat daha sonra yavas yavas patricilerin sahip oldugu haklara sahip olmuslardir.
    bu durum orta cagda burjuva-krallar mucadelesine benzemektedir.
    tabii ki patrici-pleb catismasi dunya hukuk tarihinde onemli yere sahiptir.
  • (bkz: petrucci)
  • roma'da klanlarda eşitsizliğin bozulmasıyla ortaya çıkmış soylu kişilerdir. roma'da aile içinde babanın otoritesi siyasi otoritenin bir göstergesi olduğundan patricilere "babanın soyu" da denirdi.
  • eski roma'da üst sınıfı oluşturan sosyete aileleri temsil eden kelime. patrik kelimesiyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum ve papalara verilen ön ünvan olan patrik, kelime olarak yüceltme anlamında kullanıldığından buradan gelmektedir.

    ek olarak, komünist manifesto'da marx sınıflardan bahsederken birden fazla yerde patriciler adını kullanır.
  • soylarını roma şehrinin kurucusu romulus'un senatoya atadığı 100 senatörün ailelerine kadar sürebilen roma yurttaşlarıdır. cumhuriyet'in ilanı ile birlikte yönetimi tamamen ele geçiren bu sınıf zamanla pleblerin taleplerini peyderpey kabul etmiş ve pleblerle eşit duruma gelmiştir.
  • soylarını roma'yı kuranlara dayandırarak devleti sahiplenmiş ve devlet yönetimi ile ilgili önemli kademelerde de yalnızca kendilerinin hakları olduğunu iddia ederek ayrıcalıklı bir sınıf olmuşlardır. krallık döneminde gerek henüz krallık nüfusunun az olması gerekse de kralların nispeten plepleri de korumaları nedeniyle plep patrici mücadelesi krallık döneminde çok fazla görülmeyip cumhuriyet döneminde pik yapmıştır denebilir.

    zamanla roma büyüdükçe plep sayısı arttı. patrici sayısı gittikçe azaldı (savaşlarda ölenler vs.) iki grup arasındaki bu orantısızlık büyüdükçe sınıf farkları da aynı ölçekte büyümeye devam etti.

    mesele soy ve kimlik meselesi olduğu için bir plep isterse gözlerinden ateş çıkarsın yine de bir patrici ile aynı sınıfa dahil olamazdı. bir patrici ona kızını vermezdi. zengin olsa da, türlü nitelikleri olsa da o bir plepti. tabi zamanla bazı plepler (zengin ve güçlü olanları tabi) bu adaletsizliğe dur demek istediler.

    pleplerin özellikle hukuk alanında haklı olarak talepleri vardı. tüm yargıçlar patricilerden oluşuyordu ve ortada ölçüt alınacak yazılı bir anayasa da yoktu. karşındaki patrici hakim ne derse bir plep olarak buna itaat etmek zorundaydın. (pleplerin bu konudaki talepleri ilerleyen süreçte 12 levha kanunlarını doğuracaktır.)

    kaynak
  • vizigot kralına doğu roma imparatoru tarafından verilen ünvan.
    batı romayı derdest etmesinden dolayı ünvanı hak eder. kardeşini boğan kişiyi ödüllendirmiştir doğu imparatorluğu.
    batıdan meydana gelen boşluğu ise germen kabileleri doldurur. alman toplum yapısı bu vesileyle şekillenmeye başlar.
hesabın var mı? giriş yap