• oksitosin salınımın en yüksek olduğu hayvan fındık faresidir. bilim adamları ilişkinin süresi ve yoğunluğuyla oksitoksin arasındaki doğru orantıyı fındık faresi araştırmasıyla kanıtlamışlar. bu hayvancıklar bir eş seçtikten sonra yüksek oksitosin salınımı nedeniyle başka bir eş ihtiyacı duymuyorlarmış. hayat boyu tek eşli yaşayan farelerin oksitosin seviyesini düşüren zalim bilimadamları amaçlarına ulaşmış. oksitosin salınımı azalan fareler sevdiceklerinden başka farelere meyleder olmuş, hayvanlar aleminde bir reina ortamı hasıl olmuştur.
  • kadın ve erkeklerde farklı tepkiler doğuran hormon.

    oksitosin hormonunun rahmin kasılma ve büzülmeleri üzerindeki etkisi uzun zamandır biliniyor... süt veren annede oksitosin seviyesi artarken, anne ile bebek arasında ömür boyu sürecek olan güçlü bağın oluşumuna da katkıda bulunuyor.... kadınlarda gebelik ve süt verme, çiftlerde cinsel birleşme ve orgazm sırasında ortaya çıkmasının yanısıra, oksitosin sakinleştirici bir hormon.

    dokunma, önemli oranda bir doğal rahatlama yaratıyor. bebeklerin anne ve babaları tarafından sarılıp, okşanması, bebeği sakinleştirdiğinden hem anne için emzirmede, hemde bebek bakımında kolaylık sağlıyor. çocukların daha sağlıklı bireyler olmasıda bu hormonun ne kadar çok üretilmiş olmasına bağlanıyor.

    sarılmanın kadın ve erkek tarafından farklı algılanması, farklı cinslerin ‘sarılma hormonu’na değişik şekilde cevap vermesinden kaynaklanıyor.

    oksitosin, beynin en ilkel bölgelerinden biri tarafından, dokunma, sarılma, kucaklanma, orgazm gibi fiziksel tahrik olmalar sonucu üretiliyor. orgazm sırasında kadın ve erkek her ikiside oksitosin üretiyor. oksitosin, aynı zamanda yetişkinlerin birbirine bağlanmasında da benzer bir rol oynuyor. yakın fiziksel temas, oksitosin hormonunun seviyesini arttırıyor, kadın bedenini daha çabuk cevap verir hale getiriyor ve bunun sonucu olarak da eşleriyle aralarındaki bağı kuvvetlendiriyor.

    okşamanın psikolojik etkisi de var. birine daha çok dokununca, ona daha yakın hissediyorsunuz. bu da güven duygusunu arttıyor ve sakinleştiriyor.. bu dokunmaların seksle sonuçlanması gerekmiyor. genel kanıya göre cinsel birleşmeden sonra kadınlar, eşlerine sarılmak isterken, erkekler ise uykulu hissediyorlar. yapılan araştırma sonuçları seksin ardından kadınları sarılmak isterken erkeklerin neden arkasını dönüp uyumak istediklerini de açıklıyor.

    bu fark oksitosin hormonunun, seks hormonları testosterone ve oestrogenle karşılıklı etkilişim şeklinden kaynaklanıyor. kadın seks hormonu oestrogen, sarılma hormonunun etkisini çoğaltıyor. erkek seks hormonu testosterone ise bu etkiyi engelliyor, mani oluyor.

    araştırmaya göre yumuşakça okşanan bir kadının beynindeki oksitosin hormonu üretimi artarken, kalp atışları yavaşlıyor, kan basıncı yeterli dereceye düşürüyor.

    oysa erkek okşandığında bu etkiler gözlenmemiş. araştırma ekibinin bulgularına göre erkeklerin eşlerinin sarılmasından etkilenmemesi normal.

    hepsi hormonlar yüzünden... duygusal yönden zayıf ve kendilerini önemsemelerinden değil.

    ayrıca (bkz: kedi)
  • ask hormonu olarak da gecen oxytocin, sadece kişileri aşık etmekle kalmayıp, aynı zamanda annenin cocuguna özel bir sevgiyle baglanmasını da saglayan hormondur. bilimadamlarına gore, asık olundugunda salgılanan oxytocin hormonu, orgazm ve dogum sırasında da salgılanıyor. oxytocin hormonunun bir şalter gibi calıştıgını ve bir kere salgılanınca hücreler arasında yeni iletişim yolları actıgını belirten bilimadamları, oksitosine duyarlı alıcıları az olan kişilerin uzun süreli beraberlikleri götürmekte zorlandıklarını savundu!
  • aşk hormonu olmaktan çok daha fazlası

    kimilerinin dışadönük, dost canlısı, anaç, sevgi ve merhamet dolu olmasını sağlayan oksitosin hormonu yıllardır aşk, kucaklaşma ve annelik hormonu olarak bilinir. ancak son yıllarda yapılan çalışmalar oksitosinin sanıldığı kadar masum ve mucizevi bir hormon olmadığını, bazı olumsuz etkilerinin de olduğunu gösteriyor.

    peki, nasıl oluyor da aynı hormon bazı insanları iyilik meleği yaparken diğerlerini kıskanç, antisosyal ve başkalarının mutsuzluğuna sevinen nefret dolu birer kişiye dönüştürüyor?

    oksitosin hayatımızı hem iyi hem de kötü anlamda etkileyebiliyor!

    hormonlar vücudumuzu, kalbimizi ve beynimizi yönetiyor

    metabolizmamız vücudumuzdaki bazı faaliyetleri denetim altında tutmak için hormon üretir. iç salgı (endokrin) bezlerinde üretilen ve kana salınan hormonlar, bir hücre veya hücre grubu ile diğer hücreler arasında kimyasal iletişim sağlayarak vücudumuzdaki tüm sistemleri ve organları yönetir. enerji metabolizmasının düzenlenmesi, büyüme, cinsiyet özelliklerinin ve organlarının gelişmesi ve çalışması, su ve elektrolit dengesi, hücre zarının geçirgenliği, enzimlerin salgılanması ve etkinliği gibi olaylarda rol oynar. sinir, sindirim, boşaltım, solunum ve üreme gibi tüm sistemlerin düzenli ve dengeli çalışması da hormonlarca denetlenir.

    işte hayatımızı yöneten hormonlardan biri olan oksitosin, beyinde nöromodülatör (sinir hücrelerinin ve sinyal ileticilerin etkinliğini ve duyarlılığını değiştiren her çeşit madde, hormon, peptid veya etken) olarak görev yapan bir memeli hormonu. oksitosin beyinde hipotalamusta sentezlenerek arka hipofizden ya kan dolaşımına salınır ya da beynin diğer bölgelerine ve omuriliğe salınarak oksitosin alıcılara bağlanır, sonrasında da davranışları ve fizyolojiyi bazen olumlu bazen de olumsuz etkilemeye başlar.

    yapılan çeşitli araştırmalar bu alandaki en önemli soruya cevap bulmaya çalışıyor. acaba oksitosin davranışları sosyal bağlılık ve dayanışmaya dayalı huzurlu anlarda salgılandığında başka, stresli durumlarda salgılandığında başka şekilde mi etkiliyor? uzmanlar aynı zamanda, oksitosinin dışardan kısa süreli dozlar şeklinde uygulandığında, insanlarda cömert olmayı ve güven duymayı tetikleyip tetiklemediğini de araştırıyor.

    oksitosin = sevgi dolu, cömert ve melek gibi insanlar mı?

    oksitosin hormonunun toplumsal etkisi ilk kez hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda fark edildi. bu hormon tek eşli kır sıçanlarında sevgi bağlarının pekişmesine, dişi koyunlarda ise kuzularına karşı annelik duygularının körüklenmesine yardımcı oluyor. afrika’da koloniler halinde yaşayan, sosyal ve işbirliğine meyilli davranış sergileyen mirketlerle (suricata suricata, çöl faresi) yapılan bir başka çalışmanın sonuçları da oksitosin hormonunun kolonideki sosyalleşme ve yardımlaşmayı daha da artırdığını gösterdi. hayvanlar üzerindeki ilk araştırmalara önderlik eden ıllinois üniversitesi uzmanlarından sue carter oksitosinin emzirmeden toplumsal davranışa, birbirinden çok farklı temel işlevleri düzenleyen, son derece basit ama etkili bir hormon olduğunu belirtiyor. oksitosin hormonu insanlarda en fazla üremedeki rolü ile biliniyor. uzmanlar aşk hormonu oksitosinin eşler arasındaki ilişkiyi ve bağlılığı güçlendirdiğini belirtiyor. özellikle doğum esnasındaki ve doğum sonrasındaki etkisi nedeniyle oksitosin prolaktin ile birlikte en önemli annelik hormonları arasında gösteriliyor. doğum esnasında serviks ve uterusun gerilmesi ile çok fazla miktarda oksitosin salgılanır. bu da rahim kaslarının kasılmasını sağlayarak doğumu kolaylaştırır. doğumdan sonra ise anne sütünün salınmasını sağlayarak emzirmeye yardımcı olur. anne ile bebeği arasındaki duygusal bağı sağlamlaştırır.

    tıbbi olarak uygun görüldüğünde, bazı özel durumlarda, oksitosin hormonu doktor kontrolünde damar yoluyla hastalara verilebiliyor. özellikle doğumun gecikmesi durumunda veya fetüsün hayatı tehlikeye girdiğinde doğumu suni olarak başlatmak için günümüzde yaygın olarak kullanılıyor. doğumdan sonra da süt kanallarının açılması ve süt üretiminin artması için uygulanabiliyor

    heinrichs ve arkadaşlarının 2005 yılında yaptığı araştırmada oksitosinin insan davranışları üzerinde çok daha kapsamlı bir rol oynadığı gözlemlendi. çalışmaya katılan gönüllülerden hiç tanımadıkları ve dürüst olup olmadıklarını bilmedikleri kişilere yatırım yapmaları istendi. araştırmacılar, önceden burun spreyi ile oksitosin uygulanan katılımcıların, plasebo yani tıbbi olarak hiçbir etkisi olmayan sprey uygulanan deneklere kıyasla, tanımadıkları kişilere çok daha fazla para yatırdığına tanık oldu. bunu izleyen benzer araştırmaların sonuçları da oksitosin uygulanan kişilerin derneklere bağış yapma konusunda daha cömert davrandığını ve empati kurma yeteneklerinin arttığını gösterdi.

    sinyalleri algılayan antenler gibi, vücudumuzdaki hücrelerde de hormonların üretimini ve seviyelerini kontrol eden bazı sinyal alıcılar bulunur. heyecanlandığımızda, korktuğumuzda, stresli, üzgün ya da mutlu olduğumuzda etkin hale gelen bu sinyaller salgılanan hormon miktarını arttırır. örneğin sevdiğimiz bir insana sımsıkı sarıldığımızda oksitosin hormonunun seviyesinin gittikçe yükseldiği ve buna bağlı olarak da kendimizi daha iyi ve huzurlu hissettiğimiz belirtiliyor. bu nedenle oksitosin hormonu “kucaklaşma kimyasalı” olarak da adlandırılıyor. ancak başka çalışmalarda, kişilerin kendilerini toplumdan soyutladıkları stresli durumlarda ve mutsuz beraberliklerin yaşandığı ilişkilerde de oksitosin seviyelerinin yükseldiği görüldü.

    özellikle son 10 yılda yapılan çalışmalar oksitosin hormonunun davranışlar üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koyarak yıldızının “aşk ve kucaklaşma hormonu” olarak daha da parlamasına neden oldu. insan doğasıyla ilgili hemen hemen tüm olumlu özelliklerle ilişkilendirilen oksitosinin toplumsal yapının olumlu yönlerini geliştirdiği görüşü hâkim oldu. oksitosin miktarındaki ufacık bir artış bile kişiyi sevgi dolu, çok daha güvenilir, anlayışlı, cömert, paylaşımcı ve merhametli yaparken, oksitosin salgısındaki yetersizlik antisosyal, vicdan ve empatiden yoksun kişilik özellikleri, ayrıca bazı tutum bozuklukları ile ilişkilendiriliyor.

    tüm bu bilgilerin ve alınan sonuçların yanı sıra medyada çıkan haberlerle oksitosin zamanla öyle popüler oldu ki insanlar sıkıntılarından kurtulmak, daha mutlu, iyimser ve sosyal bir kişi olabilmek için profesyonel yardıma başvurmak yerine, internet üzerinden oksitosinli burun spreyleri almaya başladılar. oksitosin içeren burun spreylerinin kullanımı öyle yaygınlaştı ki, örneğin topluluk önünde konuşamayanlar sunumlarını kolayca gerçekleştirebilmek, insanlar yolunda gitmeyen evliliklerini kurtarabilmek ya da kolayca arkadaş edinebilmek ve sosyalleşebilmek arzusuyla reçetesiz satılan bu tür spreyleri kullanır duruma geldi.

    madalyonun öteki yüzü: oksitosin her zaman içimizdeki meleği uyandırmıyor!

    oksitosinle ilgili araştırmalara öncülük eden freiburg üniversitesi uzmanlarından markus heinrichs, oksitosinin herkesi mutlu ve dışadönük kılan mucize bir ilaç olmadığını vurguluyor. uzmanlar, daha önceden yapılan araştırmaların çoğunun, aslında oksitosinin sadece belli kişilerde ya da bazı durumlarda etkili olduğuna işaret ettiğini belirtiyor. işte tam da bu noktadan sonra, bir zamanlar göz ardı edilen bazı bulgular giderek çok daha farklı anlamlar kazanmaya başladı.

    son yıllarda yapılan araştırmalar, oksitosinin hiç de sanıldığı gibi içimizdeki meleği uyandırmadığı ve bazı sıkıntılara çare olmadığı, burun spreyi şeklinde kullanıldığında her zaman işe yaramadığı gerçeğini ortaya çıkardı.

    alınan sonuçlar oksitosinin genel anlamda sosyal ilişkiler üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu, ancak bu etkinin kişinin karakter özelliğine, içinde bulunduğu duruma ve kültüre, ayrıca karşısındaki kişinin kim olduğuna bağlı olarak çok büyük ölçüde değişebildiğini gösteriyor. yani oksitosin sayesinde toplumsal etkileşimler daha iyiye gidebildiği gibi daha da kötüleşebiliyor.

    hayfa üniversitesi’nden simone shamay tsoory ve ekibinin yaptığı çalışmalarla, oksitosinin kişide güven ve cömertlik duygularını pekiştirmesinin yanı sıra kıskançlık ve başkalarının acılarından zevk alma gibi duyguları da körükleyebileceği, ayrıca toplumsal davranışları güçlendirebildiği gibi antisosyal davranışları da tetikleyebileceği ortaya koyuldu. örneğin deneklere kumar oynatıldığında oksitosin burun spreyini kullananların öteki oyuncuları yendiklerinde çok daha fazla böbürlendiği, durum tersine döndüğünde ise bu kişilerin çok daha şiddetli kıskançlık belirtileri sergilediği görüldü.

    mount sinai tıp fakültesi uzmanlarından jennifer bartz önderliğindeki araştırmalar ise oksitosinin duyguları okuyabilme yetisini güçlendirdiğini, ancak bu durumun öncelikle toplumsal becerileri pek gelişmemiş kişiler için geçerli olduğunu gözler önüne serdi. oksitosin, utangaç kişilerin daha sosyal olmasına zemin hazırlıyor ancak özgüveni yüksek kişilere fazla katkısı olmuyordu.

    söz konusu hormon, kişisel özelliklerimize bağlı olarak, bazı hatıraları olduklarından farklı şekilde anımsamamıza neden oluyor. yapılan bir araştırmada, çalışmaya katılanlardan genelde kişisel ilişkileri güvenli ve sağlam olanların anneleriyle ilgili geçmişteki güzel hatıraları anımsamasına yardımcı olan oksitosinin, sürekli kaygı halinde olan antisosyal kişilerin annelerini sevecenlikten uzak ve mesafeli kişiler olarak hatırlamasına neden olduğu ortaya çıktı.

    oksitosin hormonunun etkisinin, oxtr geninin kodladığı sinir ve üreme sisteminde bulunan bir proteinle ilişkili olduğu da belirtiliyor. gen dizisindeki dna harflerinde, a (adenin) yerine g (guanin) olması şeklinde oluşan bir değişiklik neticesinde, insanlar toplumsal açıdan daha duyarlı bir tavır sergiliyor. g-taşıyan kişilerin genelde daha anlayışlı ve girişken olduğu ayrıca, dertli olduklarında da dostlarına daha çok sığındığı belirtiliyor.

    bir başka buluş da oksitosinin yarattığı etkilerin etkileşime girdiğimiz kişilere göre değiştiği yönünde. antwerp üniversitesi’nden carolyn de clerk, oksitosin hormonu uygulanan kişilerin ancak hakkında bazı bilgilere sahip oldukları kişilerle işbirliği yaptığını belirtiyor. oksitosin, insanların kendi sosyal gruplarını her türlü tehlikeye karşı savunma güdüsünü de tetikliyor. amsterdam üniversitesi’nden carsten de dreu, oksitosin spreyi uygulanan kişilerin kendi vatandaşlarına karşı çok daha önyargısız davrandığını, başka uluslardan gelen insanlardan benzer davranışları esirgediğini ortaya koydu. bu kişilerin kayırmacı bir tavır sergilediği de görüldü. de dreu’ya göre, oksitosin iyi niyetli olmayı körüklemek yerine önyargıları güçlendiriyor olabilir.

    emory üniversitesi’nden larry young’a göre, oksitosin iletişim halinde olduğumuz çevremizden aldığımız çeşitli bilgileri düzenleyerek daha yüksek duyarlılıkta incelememizi sağlıyor olabilir.

    sonuçta, oksitosin kaygının ve korkunun azalmasına yardımcı olabilir ya da insanları toplumsal bağlar kurmaya itebilir ki bu da beraberinde güven duygusunu ve yardımseverliği getirebilir. aynı zamanda oksitosinli sprey kullananlar sadece kendilerine benzeyen kişilerle işbirliği içinde olabilir ya da dışlanmaktan korkan insanlara bu hormon hiçbir çözüm getirmeyebilir. elde edilen bütün bu bulgular oksitosinin vücudumuzda nasıl çalıştığını ve davranışlarımızı nasıl etkilediğini tam anlamıyla göstermeyebilir.

    oksitosinin birtakım temel işlevlerinin olduğu göz ardı edilemese de, insanların karmaşık kişilik ve davranış özellikleri, edindikleri bilgileri farklı analiz etmeleri, hatta sosyal durumları ve farklılıkları işin içine girdiğinde, hormonun etkileri değişikliğe uğruyor. bu nedenle uzmanlar, oksitosinin çalışma mekanizmasıyla ve davranışları nasıl etkilediğiyle ilgili genel bir modelleme yapmadan önce, müdahalesiz doğal durumu gösteren kan verileri ile oksitosinli burun spreylerinin kullanıldığı çalışma bulgularının karşılaştırılması ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. ayrıca, uzmanlar insanları piyasalarda reçetesiz olarak satılan oksitosinli burun spreyleri konusunda da uyarıyor. bu tür spreylerin uzun vadede insanlar üzerinde ne tür sonuçlar doğuracağı veya herhangi bir sağlık problemine neden olup olmayacağı kesin olarak bilinmiyor. aşkı ve mutluluğu yakalamak için bu tür spreyler kullanmanın hiçbir faydasının ve anlamının olmayabileceği de özellikle vurgulanıyor.

    kaynaklar
    http://www.newscientist.com/…-the-love-hormone.html
    http://www.scientificamerican.com/…he-love-hormone/
    http://www.scientificamerican.com/…te-relationship/
    http://blogs.scientificamerican.com/…oxytocin-gene/
    http://www.popsci.com/…xiety-drug-we-thought-it-was
    http://blogs.discovermagazine.com/…ne/#.vlzetsnswug
    http://www.apa.org/monitor/2011/03/oxytocin.aspx
    http://www.apa.org/monitor/feb08/oxytocin.aspx
    http://www.feinberg.northwestern.edu/…n_stress.html
    http://www.sciencedaily.com/…13/07/130722123206.htm
    http://www.smithsonianmag.com/…es-180950370/?no-ist

    -dr. özlem kılıç ekici / bilim ve teknik.
  • bu hormonun iki kiside ayni anda salgilanmasi durumunda, once sari guller koklanir, kokulari pembe gullerinkiyle karsilastirilir. sonra sari sacli melekler gelir, gulerek ve sarki soyleyerek, minicik ve beklenmedik... gokyuzunde gunes var gucuyle yanar, parlar, korlar kendini; gozleri kamastirmak icin.

    oksitosinin vucudunuza girdigini anlamaniz icin bazi semptomlari vardir; dereler sirildayarak akmaya, tavsanciklar ziplamaya, kurbagalar bacaklarini gerdirerek sulara dalmaya, bulutlar bembeyaz krem santi kopuklerine benzemeye baslarlar. mide acikmasini durdurur. susanir, cok susanir. oksitosin salgilanmasi durumunda acikmaz ve susamazsiniz; dogrudur. ancak su icmelisiniz, kana kana. gidip tikanana kadar yemelisiniz; ki vucudunuzdaki oksitosin miktari artsin, belirsiz bir miktara ulasana kadar.. ufak haraketler vucudunuzdaki oksitosin miktarini artiracak ve aktivasyonlarini hizlandiracaktir. oksitosin sayesinde harmonik ve senkronik bir dunyaya merhaba dersiniz.*

    "...ona uçabildiğimi söylemekten de gurur duymuştum doğrusu. bunun üzerine “ ne? yani gökten mi düştün?” diye haykırdı. evet, dedim alçakgönüllü bir tavırla. ..." (kucuk prens)

    (bkz: hepimiz yildiz tozundan yapilmayiz)
    (bkz: olaganustu uc kimyasal romans)
    (bkz: yildiz tozu)
    (bkz: romans)
  • kadında orgazmı tetikleyen hormon olduğundan, belki de annenin bebeğine duyduğu koşulsuz sevginin kaynağıdır aslında. doğum esnasında, sonrasında ve emzirme süresince de bu hormon salgılanır.
  • uyku sırasında rem döneminde salgılanır. ayrıca sabah ereksiyonunun da sebebidir. ki sabah ereksiyonu sadece rem döneminde uyanılırsa, yani rüya gördüğünüz anda uyanırsanız fark ettiğiniz bir şeydir, yani sadece o dönemlerde olur. ayrıca farelerin beynine oksitosin enjekte edildiğinde penislerinde sertleşme görülmüştür (yakında ereksiyon için mucizevi ilaç diye satılmaya başlanırsa hiç şaşırmayın).

    bu hormonun en tepe salınımı sabaha karşı 4 civarıdır. hormonun en belirgin özelliği ise insanlar arasındaki bağlılığı kuvvetlendirmesidir sanırım. bu yüzden aile içi ya da toplumsal bağ ve uyum için iyi bir uyku ve iyi bir rem dönemi şarttır da diyebiliriz. hatta uyumlu ve gayet güzel bir aşk hayatı için de aynı şeyi diyebiliriz.
  • dunya uzerinde yapay cennet yaratimi manifestosunda, gerekli olduklari savunulan uc ana hormondan biri.

    i. sosyallestirici norodonusturucu: seratonin
    ii. ask hormonu: oksitosin
    iii. cikolata amfetamini: feniletilamin*

    daha fazla bilgi icin itinayla inceleyiniz: http://www.oxytocin.org/

    (bkz: mutluluk hap olmus cennet disko)
    (bkz: cennet hedonizmi)
    (bkz: hippi olmak istemek)
  • yapılan bir araştırma, insanlar ve köpekler birbirlerinin gözlerinin içerisine baktıklarında, ikisinde de oksitosin salgısının arttığını ortaya koymuş. ben de diyorum bu hayvanlara bakınca neden südüm geliyor, gözlerim doluyor. karşılıklı evrilmişiz ne güzel.

    http://www.evrimagaci.org/fotograf/73/7970
    http://news.sciencemag.org/…w-dogs-stole-our-hearts
  • 1-> her sarıldığınız insan için geçerli değildir.
    2-> sarıldığınız zaman sıcak bir his oluşur.
    3-> rahatlarsınız, güvende hissedersiniz.
    4-> sizde oksitosin salgılatabilen kişiye sürekli sarılma, onunla yakın temas kurma istediği duyarsınız.
    5-> sadece sarılmakla değil; öpüşmek, sevişmek, seks ve en tepe noktası olan orgazmla (kadınlar için geçerli) fazlaca salgılanır.
    6-> üstteki maddeleri gerçekleştirebildiğiniz insana bağlılığınız ve onun size bağlılığı çok büyük oranda artar.
    7-> yaşlanmayı önler, cildi güzelleştirir; çünkü kemik ve doku rejenerasyonunu fazlaca hızlandırır.
    8-> cesaret verir, öz güven kazandırır, sosyal ilişkilerde daha cana yakın biri haline getirir.

    ışte bu yüzden sevmek ve sevilmek güzeldir. hayatınızdaki insanın kıymetini bilin; yanında rahat olduğunuz, ait ve güvende hissettiğiniz, kendiniz olabildiğiniz kişiyi sarıp sarmalayın.
hesabın var mı? giriş yap