• nasıl nezaketli, nasıl yumuşak, nasıl da sarılan bir şarkı... kimseye dokunmadığım bu günlerde leonard cohen’in sesine dokunuyorum, sözlerine ve sesine sarılıyorum. bulutlanıyorum ama sakinliyorum.
  • cohen'in elinde tek bir kurşunu kalmıştı. hayatta, aşkta işte savaşta bahtsız olanların acısına doğru nişan aldı. elinde tek bir kurşunu kalmıştı ölmek üzereydi, ellerinin titremesini düzeltti ve ateş etti. acımızı değil bizatihi bizi vurdu. vurdu öldürdü bizi bir kere daha. ellerin dert görmesin diyemedik çünkü gitti leonard cohen. dans için bize değil bir başkasına teşekkür etmiş olmalı. ellerin dert görmesin yine de.
  • yaş ilerledikçe doğa verdiği partinin davetlilerini revize ediyor gibi. yaşlıları ayıklıyor ve yeni gençleri içeri alıyor. sanki bu dünya artık benim değilmiş gibi hissediyorum. yeniler geldi ve biz ıskartaya alındık. sanki bu hayat her zaman 20’li yaşlardaki gençlerin. sokaklar, cafeler, barlar... eskiden yerlisi gibi hissettiğim bu yerlerden , artık sadece geçiyorum. başkasının bahçesinden geçer gibi yeşillikleri incitmeden, mahcup ve yabancı bir tavırla. cohen’in bu şarkısını dinlerken de aynı şeyi hissetim.

    “now you gone, now you gone,
    as if there was any you”

    bu güzel sözler sanki hep genç aşıklara yazılmış da biz de nasipleniyoruz gibi. ama biz de bir aralar buralardaydık, biz de bir zamanlar birilerine söyledik bu güzel şarkıları. biz de yaşadık bir zamanlar , biz de aşıktık, biz de vardık.
  • nilüfer çiçekleri, hydra adası, reisin evi, eşekler ve mandalinalarla dolu klibi

    https://youtu.be/2ekydhgkupa

    linkinden izlenebilecek leonard cohen şaheseri.

    i loved your face
    i loved your hair... who’s moving on who is kidding who...
  • leonard cohen'ın ölümünden sonra oğlu tarafından yayınlanan şarkı. şarkı o kadar naif ki artık ölüme çok yakın olan yaşlı leonard'ın eski hayat arkadaşı marianne'e olan duygularını hissediyorsunuz.
    ayrıca marianne'ın ölüm döşeğinde olduğunu öğrenen leonard ona şöyle bir mektup yazıyor;

    “işte marianne, artık o kadar yaşlandık ki bedenlerimizin havlu attığı saat geldi çattı ve sanırım çok geçmeden senin peşinden ben de geleceğim. emin ol, o kadar yakınındayım ki arkana şöyle bir uzansan elin elime değer. bil ki senin hep güzelliğini ve aklını sevdim fakat artık bundan bahsetmeme gerek yok, bu konuda bilinecek ne varsa biliyorsun. şu an sana sadece iyi yolculuklar dilemek istiyorum. elveda eski dost. sonsuz sevgiyle. yolun sonunda görüşürüz.”

    ancak cohen yanıtını, mektubu okuduktan iki gün sonra hayatını kaybeden marianne’in arkadaşından alıyor:

    “sevgili leonard, marianne dün uykusunda bu hayattan usulca ayrıldı. tamamen huzur içinde, etrafında yakın arkadaşlarıyla. mektubunu aldığında bilinci açıktı, konuşabiliyor, gülebiliyordu. okuduğumuzda gülümsedi, sadece onun gülümseyebileceği bir şekilde. sen ‘hemen arkandayım, uzanabileceğin mesafedeyim’ derken elini kaldırdı. durumdan haberdar olman marianne’e derin bir huzur verdi, iyi yolculuklar temennin de ekstra kuvvet. son saatinde elini tuttum ve ‘bird on the wire’ı mırıldandım, çok hafif nefes alıp veriyordu. odadan ayrıldığımızda ruhu pencereden uçuverdi yeni serüvenlere. başını öptük ve ona senin ölümsüz sözlerini fısıldadık.

    hoşçakal marianne…”
  • (bkz: christian shephard) (bkz: lost)
  • coming up for air albümünden iç burkan bir kodaline şarkısı. sözlerini de yazayım tam olsun:

    i met you on the corner of the street
    i smiled before i even heard you speak
    i can accept we're growing older
    but i guess that's just the way it has to be
    i wondered how you still remembered me
    i heard you settled down and that you married happily
    oh do you remember when i told you
    that i'd love you to the bottom of the sea?
    yeah i know i know it's over
    but i guess that's just the way it has to be

    sometime in the future maybe we can get together,
    maybe share a drink and talk awhile
    and reminisce about the days when we were still together
    maybe someday further down the line
    and i will meet you there
    sometime in the future we can share our stories
    when we won't care about all of our mistakes, our failures, and our glories
    but until that day comes along
    i'll keep on moving on
    i'll keep on moving on

    it's funny why but it still bothers me
    i know it's been so long
    but i did not expect to see oh how beautiful you are
    i guess that all that time apart has done you well
    but hey i wish you all the best and maybe someday we might even meet again

    yeah sometime in the future maybe we can get together,
    maybe share a drink and talk awhile
    and reminisce about the days when we were still together
    maybe someday further down the line
    and i will meet you there
    sometime in the future we can share our stories
    when we won't care about all of our mistakes, our failures, and our glories
    but until that day comes along
    until that day comes along
    until that day comes along
    i'll keep on moving on
    i'll keep on moving on
    i'll keep on moving on
  • kimse dememiş. hayret.

    tanım: bir asking alexandria şarkısı.

    movin' on
  • nick cave ve warren ellis ortaklığında yapılanı sizi çok eski dönemlerde, çorak bir kasabada çekilmiş türk filmlerine götürebilir. hali hazırda the assassination of jesse james için yapılmış film müziklerinden de biridir zaten ama ben filmi seyretmediğim için daha ziyade eski türk filmlerine, ya da olmadı fikret kızılok usülü bir takım şarkılara gittiğimi söyleyebilirim. ama bundaki en büyük pay da kederli ezgiler taşıyan yaylılara ait.

    spotify
    youtube
  • en sevdiklerimden, some days albümünün en güzellerinden dennis lloyd şarkısı.
hesabın var mı? giriş yap