• daha önce güzel şeyler yazmıştım hakkında, hepsinin sadece yazın geçerli olduğuna ilişkin şerh düşmek lazım. bu mevsimde hiç tatlı bir şehir değil. soğuk. çok soğuk. çok aşırı fazla soğuk. zamanında 5 yıl ankara'da yaşamış ve ankara'dan tüm kalbiyle nefret eden bir insan olarak, buranın kışının ankara'ya rahmet okutacağını söylemekte beis yok. buranın -5'i ankara'nın -5'inden farklı. demin caddede karşıdan karşıya geçerken bir rüzgar esti, götümü düşürdüm resmen. geri dönüp alamadım da. hükümsüzdür. ama bulan olursa konsolosluğa bıraksın.

    eve girdim, hala içim üşüyor. burayı ocakta hayal edemiyorum. soğuk kavramına ilişkin farklı bir kavrayış edindim, ufkum genişledi, yeni bir şeyler öğrendim.

    ben bu şehre yazın kalbimi bırakmıştım, şimdi ise götümü bıraktım.
  • (bkz: türkiye’den siktir olup gitmek) kapsamında hayatımda köklü bir değişiklik yaparak yerleştiğim şehir.
    ilk ayımı tamamladıktan sonra bazı değerlendirmelerim şöyle
    - istanbul’da daha önceden yaşadıysanız kesinlikle zorlanmayacağınız bir şehir.
    - hayat çok ama çok pahalı
    - insanlarına genelde soğuk derlerdi ama benim muhattap olduğum 20-30 yaş aralığındaki ruslar gayet yardımsever ve anlayışlıydı.
    - pazar günleri sadece trafik lambaları ve türkler çalışıyor.
    - rus kızları türk erkeklerini cüzdan olarak görüyor genellikle. öyle görmeyenini bulun ve arkadaş olun.
    - iş hayatının içerisinde türkiye’de bir bok olamamış şansa rusya’ya gelmiş burada küçük dağları yarattığını sanan tiplerle mücadele edeceksiniz.
    - kimseye güvenmeyin, özelliklede bir türk’e asla güvenmeyin.
  • vaat edilmiş toprakları görebilecek kadar yaşlandığımı anlayınca kendime aeroflot uçağından yer ayırttım, çünkü daha önce gitsem bir daha geri dönmeme tehlikesi vardı. gecenin ilerleyen saatlerinde kalkan, koltuk gözündeki magazin dergisinin kapağını kırım’a ayırarak inceden mesaj çakan rus uçağı sabaha karşı beni şeremetyevo havaalanına bıraktı. havaalanında bagaj emanet servisini kullanarak dillere destan rus bürokrasisi hakkında ilk izlenimlerinizi edinebilirsiniz. uluslararası bir havalimanında, bodrum katı gibi bir yere sıkışmış, hiçbiri ingilizce bilmeyen üç çalışanın sanki novosibirsk’ten geliyormuşum gibi rusça olarak bagaj emanet koşullarını uzun uzun anlatması benim için epeyi eğlenceliydi, sizin için olmayabilir. havaalanından, moskova’nın mecidiyeköy’ü sayılabilecek belorusskaya metro istasyonuna kadar aeroekspress diye bir hat çekmişler, gidiş-dönüş biletinin mesafenin kısalığına oranla oldukça pahalı olması* şehirdeki fiyatlara ilişkin erken uyarı sistemi gibi.

    moskova metrosu bildiğin sanat eseri; sırf bunu gezmek için bir gün ayırmak lazım. ben ayıramadım, teatralnaya’da indim. iner inmez marx günaydın dedi, karşısında oturdum, bir sigara yaktım, "niye böyle olduk be abi?" dedim, heykel olduğundan cevab veremedi. buradan dümdüz gidince kızıl meydan’a çıkılıyor. bazen durup dururken kapatılabilen minik bir giriş kapısı var, sanırım kapının küçüklüğü de sırf meydanın devasalığını vurgulamak için. gerçekten de etkileyici, en sonda aziz vasil katedrali var, ingiliz muhipleri st. vasil’s de diyebilir, hani moskova’nın, hatta rusluğun simgesine dönüşmüş soğan kubbeli olan yapı, sağda ise kremlin, lenin’in anıt mezarı ve sabahın körü. evet, kremlin'e doğru lenin'i göreceksin, sakın şaşırma...

    lenin’i görmek için hala kuyrukta beklemek gerekiyor. kuyruğun sonunda arama noktasından geçiliyor ve pek de kibar olmayan bir dille çantanızı karıştırabiliyorlar. sonrasında sağlı sollu mezarların olduğu, ki stalin’inki de burada, bir yoldan geçerek mozoleye ulaşıyorsunuz. mozole etkileyici, girer girmez kızılımtırak bir loşluğa gömülüyorsunuz, ışıklar bir tek size elleriyle yol gösteren askerleri aydınlatıyor. zaten konuşmak yasak. ellerini cebine sokanı direk gulag’a gönderiyorlar. fotoğraf çeken kurşuna diziliyor. askerlerin gösterdiği koridordan dönünce lenin’le karşı karşıya geliyorsunuz. ben bayağı bir etkilendim. askerler fısıldayarak “ticari, devam et, bekleme yapma” diye beni uyarmak zorunda kaldı.

    oradan yine kızılmeydan’a komşu rus tarihi müzesi’ne geçtim. bilet sırası beklerken önümdeki kadın eşek kadar çocuğuna herhangi bir belge göstermeden ısrarla öğrenci bileti almak için gişedeki teyzeyle bayağı bir ağız dalaşına girip başarılı olamayınca da teyzeye “köpek” deyip gitti. rusların soğukkanlılığına ve sırada bekleme sabrına bir kez daha hayran kaldım. gişedeki abla (birden yaşımı hatırladım da) sanki biraz önce hiçbir şey yaşanmamış gibi aynı sıradan donuklukla bana biletimi verdi. müze, sovyetler birliği’nden bu yana pek değişmemiş olduğundan aynen muhafaza edilerek aynı zamanda sovyet müzeciliği müzesi olarak da kullanılabilir.

    müzenin çıkışı kızıl meydan’a açıldığından ister istemez kendimi yine orada buldum. fakat bu kez etrafta in cin top oynuyor, polisler adeta “kaçın la kaçın, sahibi geldi” telaşıyla müzeden çıkanları yan caddelere yönlendiriyordu. sanırım günün belirli saatlerinde meydan nadasa bırakılıyor ki turist sayısı bereketli olsun.

    arbat caddesini de gezdim, aşırı pahalı uyduruk kafeleri, barları ve bilumum turist hırdavatçıları dışında bir numarasını göremedim. istiklal caddesinin büyüsünü yakalayabilmesi için, üstüne asfalt dökülmesi gerekiyor, onu da rus yapmaz. zaten kafelerin açık havadaki bölümlerinde bile sigara içmeyi yasaklamışlar. şimdi diğer putin bozuntuları da bunu hemen kopyalar diyen düşünmüştüm, yanılmamışım.

    burada kısa bir parantez açıp rusça bilmenin rusya’da ne kadar önemli olduğunu sizlere açıklamam gerekiyor. fakat bu malumu ilamdan ibaret değil. çünkü ingilizce bilen insan sayısı gerçekten çok az, alfabe kiril, latin harfi namına neredeyse hiçbir şey yok, burger king’i, starbucks’ı bile çevirmişler. hatta ülkeye giriş yaparken bana verdikleri belgede kendi ismimin bile çevrildiğini gördüm. artık kendimle bile ingilizce konuşarak anlaşamıyordum.

    şimdi de ayraçları sütun gibi, dişi bir parantez açıp seksist bir bakış açısıyla rus kadınları sorunsalını dillendireceğiz, oh beybi. ortalamanın herhangi bir ülkeden çok farklı olduğunu düşünmüyorum, ama ortalamanın üstü ki, alelade bir mekandaki garson gibi çok absürt yerlerde karşınıza çıkabiliyor, gerçekten adamı afallatabiliyor. sanırım yabancı ülke erkeklerini asıl cezbeden şey de aslında güzellik değil, dişiliğin alabildiğince vurgulanması, batıda feminenlik ve maçoluk vurgusu toplum genelinde hoş karşılanmadığından, doğuda da zaten sınırsız maçoluk dişil olana izin vermezken, burada sadece minik ayrıntılarda gizli olmayan sınırsız dişilik, erkek hayvanına çok şey sunabiliyor. ne bileyim, durakta tramvay beklerken süper mini eteğiyle tramvayından aşağı inen 90-60-90 ebadındaki sarışın vatmanın tam karşınızda levyeyle ray makası değiştirmesini izlemek sizi bambaşka diyarlara sürükleyebilir. ben artık yaşlandığım için anna karenina’ya düşündüm mesela.

    özet geçiyorum: beğendim, güzel, etkileyici, ancak kısa bir ziyaretle değerlendirmek ne kadar doğru bilmiyorum ama, tüm görkemine rağmen genelde tam da tasvir edemediğim garip bir kararsızlık seziliyor kentte: marx heykelinin biraz ilerisinde totaliter rejim kurbanları anıtı, orak çekiç kazılı binalarda aşırı lüks markaların mağazaları, bangır bangır ingilizce şarkı çalan turistik caddelerde ingilizce bilen adam aramak, hemen her köşede karşınıza çıkan, ne idüğü en azından yabancılar için belirsiz, çeşit çeşit üniformalılar, zürih’i bile sollayan uçuk fiyatlarda adeta gulag mahkûmlarıymışçasına çalışan hizmet sektörü, cmap6akc diye yazılan starbucks. tam bir arada kalmışlık, ister istemez yöneldiği yöne doğru ayaklarını sürüyerek gitme durumu. ne geçmişi tamamen unutabilmiş, ne de gelecekten vazgeçebilmiş, eski sevgili gibisin maskva.
  • evet sevgili sözlük. dün (bkz: saint petersburg/@milazi) başlığında söz verdiğim gibi bugün de bu güzelim başkenti anlatıyor olacağım.

    bu yazımda da tıpkı st. petersburg'da olduğu gibi öncelikle şehre giriş, gezilecek yerler ve fiyatları ile yeme-içme kısmı yer alacak olup son bölümde ise genel bir moskova izlenimi ile mini bir istanbul kıyaslamasını bırakacağım.

    1- giriş
    ben st. petersburg'tan buraya trenle geldiğim için havaalanı prosedürlerine değinemeyeceğim ancak siz ilk kez rusya'ya moskova üzerinden geliyorsanız şehir merkezine gidiş için iki farklı yöntem var: birincisi metro - diğeri ise aeroexpress dedikleri bizdeki havaş. sanırım aeroexpress daha hızlı gidiyor fakat ücreti onun 500 rubleydi sanırım. metro kartınızı burada kullanamıyorsunuz.

    dolayısıyla aceleniz yoksa vnukovo havaalanı'ndan metroya inerek normal günlük biniş kartınızı alıp şehir merkezine geçebilirsiniz. zaten metro kartını alacaksınız. ki 3 günlük sınırsız biniş kartına 520 ruble ödüyorsunuz. ekstra shuttle için neden para ödeyesiniz?

    trenle geliyorsanız şayet tren garı ana meydana yakın değil. ama garın içinde yine metro hattı var. yine buradan günlük biletlerinizi alıp istediğiniz yere gidebilirsiniz.

    nasıl, ne şekilde gidebilirim diye soracak olursanız yandex maps uygulamasını indirin; o size neye bineceğinizi, nerede ineceğinizi adım adım söyleyecektir.

    * konaklama için şehrin uzaklarını da tercih edebilirsiniz çünkü metro sayesinde aslında her yer yakın. önemli olan otelinizin şehir merkezine değil, bir metro istasyonuna yakınlığı olsun. ben otelimi kızıl meydan'a 11 km ötede bir yerde buldum. 3 yıldızlı ve kahvaltı dahil bir otele 3 günlüğüne 14.000 ruble (140 euro) ödedim. otelinizi ayırırken yandex maps kullanın derim. bazı otellerde indirim kuponu veriyor. otele tıkladığınızda rusça yeşil bir ikon çıkıyor. ona tıklayınca indirim kuponu uygulanmış bir biçimde otelin rezervasyon kısmına geçiş yaparsınız.

    türkiye'ye dönüşte pasaport kontrolünde mini bir aksilik yaşandı. memure hanım başka bir polisi çağırdı, bir şeyler sordu ve beni koridorun sonuna götürdü. pasaportumu alıp bir odaya girdi ve benimle birlikte tacik bir kız da bekliyordu. ne olduğunu anlamadık. sonra pasaportlarımızı geri verdi. ne olduğunu sorduğumda ''pasaporttaki sen misin'' diye sordu. ''tabii ki'' dedim. 3 sene önceki fotoğrafımla şimdiki halimi benzetemediler belki. bir şey olmadan geçtim.

    2- gezilecek yerler
    * red square: elbette ilk durağımız meşhur kızıl meydan. ikonik st. basil's cathedral'inin önünde doğru açıyla fotoğraf çekinmeye çalışacak ve lenin mozolesini göreceksiniz.

    * gum mall: kızıl meydan'ın içerisinde yer alan bu avm'nin tarihi bir konsepti var. ancak ülkeye karşı yaptırımlardan dolayı birçok ünlü markaların mağazası kapalıydı. kapılarında ise ''geçici süreyle kapalıyız'' denilmişti. yani yaptırımdan dolayı vs. gibi bir ibare yazmamışlardı. dior, hermes, cartier, hugo boss gibi mağazaların içinde yalnızca boş mankenler duruyordu.

    * alexander garden: yukarıdaki yerleri tamamladıktan sonra alexander bahçesinin içinden geçip kremlin sarayı müzesine doğru yola koyulabilirsiniz.

    * grand kremlin palace: giriş ücreti 750 ruble. kremlin sarayının içindeki tüm kilise, katedral ve müzelere giriş hakkınız oluyor. sadece armoury chamber adlı müzeye giriş yapamıyorsunuz. buraya giriş için ayrıca 1.000 ruble ödemeniz gerekiyor.

    ben açıkçası gerçek bir sarayın içerisine gireceğimi düşünmüştüm ancak öyle olmadı. çevrelenmiş geniş bir alan içerisinde park ve birkaç katedral bulunmakta. yine her binaya girişte biletinizi kontrol ediyorlar. armoury chamber'da daha çok imparatorluk dönemine ait kıyafetler, eşyalar, savaş aletleri vs bulunmakta. ben saray daha önemlidir diyerek armoury chamber için bilet almamıştım. sizin merakınız varsa gelmişken buraya da bilet alabilirsiniz tabii.

    * pushkin museum of fine arts: st. petersburg'daki ermitaj müzesi'nin bir tık daha küçük versiyonu olarak tanımlayabilirim. ancak giriş ücreti daha pahalı: 650 ruble. burada da yine birçok medeniyetin (özellikle antik yunan) tarihi eserleri ile resim ve heykel çalışmaları yer almakta. gayet güzel bir gezi oldu. devasa heykeller ilgi uyandırıcıydı. buraya gelmekte yarar var diyebilirim. sanata ve tarihe doyacağınız 1 saatlik gezi sizi bekliyor olacak.

    * cathedral of christ the saviour: müzeden sonra burası yürüme mesafesinde.

    * bolshoi theatre: bu tarihi tiyatroda özellikle ana binasında fırsatınız varsa bir performansı canlı izleyin. normlade bu tiyatroya turistik ziyaret için para vereceğinize hem bir opera dinlemiş olur hem de tiyatroyu görmüş olursunuz. ancak elinizi çabuk tutun. ben iki gün sonraki oyuna bilet bulamadım. maşallah biletler tükeniyor.

    * tchaikovsky concert hall: ancak şansımı bu yerde kullanabildim. moskova devlet senfoni orkestrası'nın icra ettiği güzel bir klasik müzik konserine katılabildim. balkon kısmından 1.000 rubleye bilet bulabilirsiniz.

    mesela burada hoşuma giden bir durum da rus halkının sanata dair kültürü oldu. her sanatçı repertuarını tamamladıktan sonra normal bir şekilde salonca önce 3 defa alkışlanıyor. bu zaten türkiye'de de aynı şekilde yapılıyor. ve sanatçı 3'üncü kez sahneye çıkıp selam vereceği sırada bu kez daha önce görmediğim bir şekilde tempolu alkış tutulmaya başlanıyor. ve sonra sanatçı dinleyiciler için tek başına son bir parça daha çalıyor. o gece iki piyanist ve bir kemani solo bir şekilde kısa bir parça daha çalıp sahneyi terk ettiler. 2 saati aşkın bir konserdi ve içinde bulunduğum atmosfer muazzamdı.

    * tsaritsyno museum-reserve: şehrin epey dışında bulunan bu müze devasa bir parkın içerisinde yer almakta. buraya bir haftasonu gündüz vaktinizi ayırmanızı öneririm. müzelere girmesenizde binaların dışında, parkta dolaşmak; nehrin etrafında yürümek keyifli olacaktır. ki içeride birçok tarihi bina da var. sanıyorum burası yeni evlilerin fotoğraf çekimi için rağbet gösterdikleri bir yer. sürekli etrafta gelin ve damatlar gördüm.

    hıı ben kalktım, 1.040 ruble vererek bu müzeye giriş bileti aldım. girişte bilet fiyatları çok farklılık gösteriyordu. ingilizce açıklamalar da yoktu. sıradaki birisinden yardım aldım ve bu bileti almamın daha iyi olacağını söyledi. ama 1.040 rublelik ne gördün derseniz koca bir hiç (ermitaj müzesinin 500 ruble olması cidden paha biçilemez). daha çok o sarayın vs. hikayesi anlatılmış, birkaç eşya vs var.

    yine de kendime güzel bir şeyler çıkarabildim. bir adet sarayın genişçe salonu bulunmakta. bu salon gerçekten güzel duruyor ve burada da gelin ve damatlar fotoğraf çekiniyorlar. hemen yan tarafta ise rus tarihi kostümler kiralanıyor. e gelmişken buraya kadar 1.000 ruble vermişim, 500 ruble mi vermeyeyim diyerek ben de kostüm kiraladım. kostüm kiralayan başka birileri daha vardı. kraliçe olan birisiyle ''birlikte fotoğraf çekinelim mi'' isteğimi geri çevirmedi. gayet hoş bir anı oldu. şöyle bir örnek görsel bırakayım.

    siz benim gibi tek başınıza gelmeyin. sevgilinizle, eşinizle gelirseniz çok güzel bir kral-kraliçe fotoğrafı anınız olabilir. bunun haricinde müze içerisinde hint kültürüne ait eserler sergilenmekteydi. diğer kısmında ise cam işçilikleri yer alıyordu.

    * moscow state university: en beğendiğim noktalardan birisi bu yer oldu. açık bir kampüs var ve otobüslerle üniversitenin önüne dek gelebiliyorsunuz. o muhteşem, heybetli binada okumanın nasıl bir his olduğunu tatmak isterdim. gerçekten muazzam. insan karşısında durunca ''burada dünyanın en saygın proseförleri yer alıyor olmalı'' diye düşünüyor.

    kampüsün kendisi ise adeta bir huzur, esenlik, ferahlık cenneti. ağaçlı yollar, geniş yeşillikler, yerlere dökülmüş yapraklar, koşusuna çıkmış gençler... kendi üniversitemle kıyaslayamadım dahi. burada okumanın insana neler katacağını tahmin edezsiniz.

    * vorob'yevy gory: üniversiteden bu noktaya yürüyün ve şehri panaromik olarak seyretme imkanı bulun. yine buradan 250 ruble verip teleferiğe binerek luzhniki stadyumu alanına inebilirsiniz.

    * the ministry of foreign affairs: rusya dışişleri binası heybeti ve görkemiyle epey ilgi çekici. bu binada kim bilir hangi ülkelerde ne dolaplar çeviriyorlardır diye düşünüyor insan.

    * floating bridge: yine nehir üzerinde güzel manzaralara tanık olup fotoğraf çekinebileceğiniz bir nokta.

    * arbat street: bizdeki taksim caddesi gibi turistik bir cadde. sağlı sollu kafeler, restoranlar yer almakta. burada kesinlikle ama kesinlikle grabli adlı yerde yemek yiyin. yani ben ne yiyeceğime karar veremedim. her şey çok güzel göründüğü gibi ucuzdu da. balık güveç, salata, peynirli krep ve sos aldım. 700 ruble tuttu.

    * vndh: diğer bir turistik park ise burası. girişinden itibaren sonuna dek sağlı sollu birçok müzeler ve turistik binalar bulunmakta. öncelikle bu parkın başından sonuna doğru yürüyün. sol tarafta mini bir lunapark da yer almakta. ayrıca teleferik de vardı ancak çalışmıyordu. kullanamadım. bazı müzeler ücretli. bazıları ücretsiz.

    ilginizi çekebilecek olanlar: museum of soviet arcade games ve moskvarium. birisinde eski sovyet arcade oyunları; diğerinde ise devasa bir akvaryum yer almakta. her ikisi de ilgi alanlarım olmadığı için girmedim, dolayısıyla fiyatlarını da bilmiyorum.

    şimdi buraya kadar yürüdünüz, müzelere girip çıktınız ve yoruldunuz. ''e şimdi bu yolu geri mi yürüyeceğiz?'' derseniz hemen size bir tüyo: akvaryumun alanında mini bir otobüs durağı göreceksiniz. oraya her 15 dakikada bir servis geliyor ve sizi alıp kozmonotluk müzesi ile metro girişine ücretsiz bir şekilde bırakıyor.

    * museum of cosmonautics: servisle bu müzenin önünde inip 350 ruble vererek sovyetler tarihinde yapılan uzaya seyahatler hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz. yuri gagarin'in ilk uzay deneyimi, diğer yapılan çalışmalar, uzay roketlerinin parçaları, replika kopyaları, uzay kostümleri vs. uzaya dair ne varsa burada bulabilirsiniz. içindeki otomatlardan uzayda astronotların yediği gıdaları 500 ruble karşılığında alabilirsiniz.

    * metro istasyonları: efendim malumunuz moskova, metro istasyonlarıyla ünlüdür. müthiş bir metro ağı olmakla birlikte kimi durakları ise adeta bir müze, bir sanat eseri ya da bir saray gibidir. ama şimdi soracaksınız: hangi duraklar görmeye değer, sırasıyla hangilerini görelim. ben sizin için buldum. buradaki liste ile aynı güzergahta yer alan ve inip görebileceğiniz duraklar yazmaktadır.

    * sokolniki park ile ızmailovsky park olanlar ise diğer büyük, rahatlatıcı yürüyüş yapabileceğiniz büyük parklar.

    * gorky park editi: orada yaşayan birçok yazardan ''bu parka keşke gitseydiniz'' yönünde mesaj aldım. içerisinde göl ve deniz bisikleti varmış. sincapları da besleyebiliyormuşsunuz. aslında bu parka gitmek için parkın metrosunda inmiş ama sonra gözümde büyüyünce vazgeçmiştim. hata yapmışım sanırım. o yüzden bunu da buraya ekleyeyim.

    * novodevichy cemetery editi: yine buraya da uğramak aklıma gelmedi. nazım himet ran'ın mezarı da buradadır. ziyaret etmek isteyene hatırlatmış olalım.

    * dream island: mini bir tematik disneyland parkı. çocuğunuzla gelmiyorsanız ya da çocuk ruhlu değilseniz size göre olacağını sanmıyorum.

    * bunker: şehirde 42 ve 703 numaralı sığınaklar var. ilkinin girişi 1.800 ruble, diğerinin ise 600 ruble. açıkçası 1.800 ruble çok pahalı geldi bana. diğerine de gitmeye hevesim kaçtı.

    3- yeme - içme
    nedense burada çok fazla yemek yeri deneyimleyemedim. ancak deneyimlediklerimle, listeme kaydedip de gidemediğim yerleri bir fikir vermesi açısından buraya bırakmak isterim.

    * grabli: az önce yukarıda da değindiğim üzere arbat caddesinde yer alan bu yere mutlaka bir uğrayın derim.

    * pushkin cafe: epey ünlü bu yerde yer bulmak pek mümkün değil. tahmini 1 saatlik bekleme süresi ile sizi bar kısmında ağırlayabilirler.

    * i love cake: kahve ve tatlı ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz iyi bir yer olacaktır.

    * moloko: yine çok kaliteli bir restorandır.

    * cafe tchaikovsky: çok ama çok güzel tatlıları var. konser salonunun altında yer alan bu kafede konserinizin başlamasını beklerken bir şeyler yiyebilir, içebilirsiniz. ben tok olduğumdan tatlı yemiştim ve çok beğendim. diğer masalarda kocaman bir tabak ve somon balıklı bir yemek yiyorlardı. merak etmedim değil.

    * eurospar adlı marketten mesela pizza, sushi, salata gibi şeyler denedim. hem çok ucuz hem de beklediğimden daha lezzetli çıktılar. yine birçok et, tavuk ve balık yemeği; fast-food tarzı yemekler yer alıyor. çeşit çeşit salata bar kısmı da var.
    ____
    şehirde elbette gece hayatını da merak ediyorsunuzdur. ben gece kulübünden ziyade pub/bar tarzı sevdiğimden buraları deneyimledim. bunları da yazayım hemen:

    * dark patrick's bar: bir irlanda barıydı ama pek hoşuma gitmedi. bir içki içip ayrıldım. biralar 300-350 ruble; kokteyller ise 400-450 ruble.

    * kozlov club: bir binanın en son katında, hafta sonları girişinin ücretli olduğu (1.500 ruble) bir yer burası. canlı müzik 23:00'e doğru başlıyor ve kalabalıkta bu saatten sonra geliyor.

    * shirokuyu na shirokuyu: lokal insanların takıldığı samimi bir yer arıyorsanız buraya gelin. burada da fiyatlar aynı segmentte. daha sıcak bir ortam vardı. ister mekanın içerisinde oturun, isterseniz içkinizi elinize alıp dışarıda takılın. size kalmış.

    4- genel moskova izlenimi ve istanbul karşılaştırması
    * tam bir başkent ve tam bir metropol havası var. gayet büyük bir şehir. st. petersburg daha avrupai ve sanatsal açıdan daha estetik bir şehirken moskova'da kendimi daha çok rusya'da hissettim. gerek lenin heykel ve portreleri, komünist propaganda gibi birçok anıtta kullanılan semboller vs. bir rus şehrinde olduğumu her seferinde daha çok hatırlattı.

    * ingilizce ya da latin alfabesine karşı bir gıcıklıkları mı vardır bilinmez ancak koskoca moskova havaalanının dış hatlar -bakın tekrar ediyorum dış hatlar- bölümünde bulunan kafe/restoranda dahi ingilizce menü yok. allah'tan metro duraklarını latin alfabesiyle yazmışlar da nerede ineceğimi anlayabiliyorum. halkın çoğunluğu da ingilizce pek bilmiyor ancak siz ne vakit ingilizce konuşsanız sanki bir mahcubiyet duyuyorlar. sizi anlamadıklarını utangaç bir gülümsemeyle belli ediyorlar.

    * politik yakınlıktan mı yoksa coğrafik yakınlıktan mı bilemem ancak çince tabela daha çok. e haliyle şehirde çinli de çok. çinlilerin haricinde bir de türki cumhuriyetler'den insanlar gördüm. genellikle marketlerde kasiyerler, avm ve restoranlarda temizlikçiler gibi hizmet sektöründe çalışanlar ekseriyetle kazak, kırgız, türkmen tipli insanlardan oluşmaktaydı. çeçen tarzı sakal bırakan ve müslüman ruslara da rastlamak mümkün.

    * güvenlik konusunda hiçbir endişem olmadı. birçok yerde 24 saat açık süper marketler bulunmakta. metrolar ise gece 1'e kadar açık. geceleri ıssız parklardan da yürüdüm ne bir korku ne bir gasp endişesi duymadım.

    * çok canlı bir şehir. kalabalık bir insan topluluğu olmasına rağmen caddelerin, yolların ve binaların büyüklüğünden ötürü o kalabalıklığı hissetmiyorsunuz bile. yoğun insan kalabalığına denk gelmiyorsunuz. bir de herkes burada sakin. bir koşturmaca, alel acelelik yok.

    * yukarıda haritasını paylaştığım metroları muazzam. insan gerçekten anlamıyor. hani başka ülkelerin 100 yıl önce yaptığı şeyleri biz neden yapamamışız o ayrı bir konu. benim anlamadığım, aradan 100 yıl geçse de biz neden hâlâ yapamıyoruz?

    * yani pazar günü bu güzelim metroyu kullandıktan hemen sonra pazartesi işe gelmek için ben istanbul'daki metroya daha da çok sövdüm. 8 vagonlu gelen ilk metroya binemeden doldu. ikinci 4 vagonlu hınca hınç dolu geldi. ancak 3. metroya binebildim.

    * ya insan sorguluyor: neden? allah'ın bir kulu bana açıklasın: yaklaşık 12 milyonlu bir şehir olan moskova'da bile metrolar 1.5 dakika arayla çalışırken 20 milyonluk bu şehirde neden metro aralıkları 4-5 dakika? böylesi bir şehirde neden 4 vagonlu metro var? neden hepsi 8 vagonlu değil? bu kalabalık nüfusu, mevcut toplu taşımalar kaldırmıyor. bunu neden kimse görmüyor? bir de illa bir yürüyen merdiven ya da asansör bozuk olur. gel de çıldırma.

    * istanbul bir tek ingilizce konusunda öne çıkıyor. bizim metrolarımızda, istanbul kart dolum yerlerinde vs. hep ingilizce anons veya dil seçeneği sunuyoruz. ne yazık ki moskova'da bu pek mümkün değil. burada yaşanılacaksa rusça bilmek şart gibi. ne kiosklarda, ne bilet otomatlarında ingilizce bir bilgi yok. st. petersburg'da ingilizce fiyat listeleri vardı mesela.

    * hıı bir de istanbul'un metrolarında allah var şimdi arada bir çalışmasa da asansör var. moskova'da asansör imkanı olmadığı için engelli insanlar burada ne yapıyor diye bir düşündüm. hiç öyle birisine denk de gelmedim. bilenler varsa aydınlatabilirler.

    * moskova'nın öne çıktığı konu ise metroda şebekelerin tam çekmesiydi. ben istanbul'da 5 metre aşağıya indiğimde bir tek duraktan durağa şebeke çekerken moskova'da belki 10 metre derine iniyorsunuz ve tüm yolculuk boyunca şebekeniz kesilmiyor.

    * sözün özü: ben moskova'da yaşardım. çok beğendiğim bir şehir oldu. hem şehir hayatını sunması hem ulaşım imkan ve olanakları hem de insanların gayet sakin, telaşsız oluşları beni cezbeden etkenler oldu. istanbul'da metroda vagona binmek için dahi inenleri beklemeyen bir güruhtan sonra burada insanlar boş vagonda dahi oturmayıp ayakta bekleyebiliyorlar. hiçbir şeye aceleleri yok. gürültülü değiller, medeni bir izlenimleri vardı. ha keza yaya geçidine geçince duran arabalar. yani biz bunu kendi toplumumuza neden öğretemedik? o kadar büyük parkların, bahçelerin yeşilliklerinde neden çer çöp yok? o koca koca yollarda, kaldırımların bitki örtüsü neden izmarit değil?

    ekonomik olarak da bana uygun geldi. tabii burada asgari ücret nedir bilmiyorum fakat bir türk'ün istanbul'da yaşama maaliyetinin, bir rus'un moskova'da yaşama maliyetinden daha fazla olduğunu düşünüyorum.

    bakın ben orada haftalık 50 gb internet olan bir hattı toplam 300 rubleye (90 lira) aldım. hatta 3.000 mi demek istedi diye önce bir şaşırdım. çünkü çok ucuz gelmişti. kendi türk telekom hattımı ise burada düşürdüm ve türkiye'ye dönünce yedek hattımı çıkarayım dedim. bakın kendi üstüme olan bir hattın sadece yedeğini çıkarmak için 300 lira ödedim. şaka gibi. kendi yedek hattıma bu parayı ödeyince merak edip turist hatlarını sordum. 30 gb interneti olan hattı 800 liraya satıyorlar. yahu bu nasıl bir fiyat politikasıdır? rusya bir hattı 90 liraya satabiliyor iken biz nasıl bir hattı 800 liraya satıyoruz? ya da bir yedek sim kartın maaliyeti nasıl 300 lira olabiliyor?

    rusya ukrayna'yı işgale kalkıştığı tarih olan 24 şubat 2022'de 1 dolar = 81 ruble imiş. şu an ise 99 ruble seviyesinde. yani birçok ülkenin yaptırım uyguladığı; instagram, facebook gibi uygulamaların dahi çalışmadığı ve hâlâ fiili bir işgalde bulunan bu ülkede bir senedeki döviz artış oranı %22.

    herhangi bir ambargo veya yaptırım olmayan türkiye'nin 1 sene önceki (3 ekim 2022) dolar kuru: 18,50 lira. bugün 1 dolar ise 27,50 lira. aradaki artış oranı tam %48,6.

    insan gerçekten hayret ediyor. o yüzden sevgili sözlük ailesi. çok kolay bir şekilde e-vizenizi alıp bu güzel ülkeye gelebilirsiniz. doyasıya gezip yiyip için. hiç öyle aşırı pahalı diye düşünmeyin. üstelik türk lirası, bu seviyelerdeyken dahi rusya tatil için bence uygun bir yer.

    hı tabii ki kişinin eğlence anlayışına göre günlük 200 euro da harcarsınız, günlük 100 euro da harcarsınız. benim toplam 1 haftalık st. petersburg ve moskova gezim için ayırdığım bütçe 750 euro idi. kredi kartı geçmediği için ve herkes çok pahalı deyince +250 euro daha almıştım yanıma. ancak geziyi tamamladığımda toplam 600 euro harcamıştım. konaklamalarım da dahil üstelik. o sebeple maddi olarak zorlanmadan bir gezi programı oluşturabilirsiniz.

    şimdiden iyi gezmeleriniz ve tatilleriniz olsun. aklınıza gelen herhangi bir soruda da çekinmeden sorabilirsiniz.

    edit: @stalinin sol bassagi adlı moskova'da yaşayan bir yazar engelli yolcu konusuna açıklık getirdi. metrolarda yürüyen merdivenlerin başında oturan görevlilere söyleyip bu kişiler yardımcı oluyorlarmış. yeni yapılan metrolarda ise engelli rampası ve asansörler mevcutmuş.

    asgari ücret için ise 23 - 24.000 ruble civarı olduğunu ancak bu fiyata çalışılmadığını belirtti. kfc, burger king gibi yerlerde dahi maaşların 50-55 bin arası olduğunu, merkezdeki restoranlarda çalışanların ise 80 ile 100 bin arasında kazandığını belirtti.

    debe editi: orada yaşayan birçok yazardan güzel mesajlar alıyorum. hem st. petersburg hem moskova yazılarıma dair çok güzel yerlere, noktalara değindiğime dair onore edici iltifatları için buradan kendilerine teşekkür etmek isterim.
  • kısa tanımı: pahalı şehir.
    uzun tanımı: hava alanından şehir merkezine 25 dakikalık tren yolculuğu 400 ruble (25 tl). şehir merkezinden eve 5 dakikalık taksi yolculuğu 1000 ruble (60 tl). gezdiğiniz tarihi manastırda fotoğraf çekmek 200, video çekmek 300 ruble. kızıl meydan'ın paralel sokağında iki kahve ve bir tatlı 700 ruble, meydandaki kafe'lerde muhtemelen daha çok. ha, bunlar turistik fiyatlar, şehrin pahalılığını yansıtmaz diyebilirsiniz, ev kiralarının 20 - 25 bin ruble'den başladığını söyler kaçarım.

    kısa tanım: tarihine sahip çıkan şehir.
    uzun tanım: adamlar muhteşem çarlık dönemleri ile övünmekle yetinmeyip, o dönemden miras kalan her şeye sahip çıkıyor, koruyor. "bu bina viran olmuş, yıkalım da yerine fosmodern yeni bir bina dikelim" demiyorlar. o binanın viran olmasına izin vermiyorlar zaten. yapılan yeni binalar da şehrin tarihi dokusuna uygun olacak şekilde yapılıyor. ara sokaklar bile istikal caddesi tadında. başınızı nereye çevirseniz bir haydarpaşa garı, bir selimiye kışlası ile karşılaşıyorsunuz. sokak aralarında gizlenmiş sayısız kilise ve manastır var, ve her birinin kuleleri birbirinden ihtişamlı. fotoğraf turuna çıksanız film makarası yetiştiremezsiniz. neyse ki dijital kamera denen bir şey var da fütursuzca deklanşöre basabiliyor insan.

    kısa tanımı: rusça bilmeyenlerin iletişim kurmakta zorlanabileceği şehir.
    uzun tanımı: "rusya'da ilkokul'da başlıyorlar ingilizce öğrenmeye. herkes en az iki dil konuşuyor" geyiği yalan. kimse ingilizce bilmiyor. veya bildikleri halde konuşmuyorlar. ama derdinizi anlatacak kadar bir iki kelime rusça biliyorsanız yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. rusça yapı olarak çok basit ve net bir dil olduğu için de derdinizi bir iki kelime ile anlatmak mümkün zaten. öyle kibarlıktan kırıla kırıla, lafı dolandırmanıza gerek yok. su istiyorsanız "mojna voda/su istiyorum" diyorsunuz, geliyor. suyu getiren kişiye teşekkürler/spasiva demeniz yeterli. spasiva, pajalusta, da, nyet, haraşo, mojna ve davay gibi birkaç kelime ile temel ihtiyaçlarınızı yürütmeniz mümkün. zaten turisti bol bir şehir olduğu için tarzanca iletişim kurmaya alışkınlar. anlamadığınızı belli ettiğiniz anda hemen el kol hareketleri ve vücut dili ile iletişimin devamını getiriyorlar.

    kısa tanımı: hayvansever şehir.
    uzun tanımı: sokak hayvanı görmeniz neredeyse imkansız, ama bu moskova'da hayvan sevilmediği anlamına gelmiyor. beş kadından birinin kolunun altındaki çantadan bir köpek kafasını uzatıyor. erkekler köpek tercihini pitbul gibi dövüş köpeklerinden yana kullanıyor, ama onlar da efendi efendi dolaşıyor. köpekle kaldırıma dalıp insanları terörize etmek gibi bir huyları yok. otobüslerden emin değilim, ama metroya köpeğinizle binebiliyorsunuz. ille sokak hayvanı istiyorsanız o açığı kapatan güvercinler var. insanlardan korkmuyorlar, ayak altında geziyorlar, yol ortasında geziyorlar (ve eziliyorlar), her yerdeler. metroda bile.

    kısa tanımı: parkı bol şehir.*
    uzun tanımı: o muhteşem binalar ve geniş caddeler ile betonlaşmaya doğru gittiklerinin farkına varmış olacaklar ki müsait olan her alanı parka dönüştürmüşler. gorky park gibi büyük parkların yanı sıra, mahalle aralarında boy boy, sayısız park bulunuyor. apartmanların önündeki bahçelerin de türkiye'de olsa belediye reisi tarafından törenle açılışı yapılan sıradan mahalle parkları boyutlarında olduğunu da belirtmeden geçmemek gerekiyor. insanların her anlamda nefes alabilmesi için her şey yapılıyor. ciddi bir park kültürüne sahip bir şehir moskova. sonu park ile biten sayısız semt bile var. moskova parkları kesinlikle görülmeli.

    kısa tanım: mayıs ortasında bahar karı yağan şehir.*
    uzun tanım: parkı bahçesi bu kadar bol olunca bahar gelince ortalıkta polenlerin uçuşması kaçınılmaz oluyor. ancak ağaç bolluğundan polen yağışı o kadar yoğun oluyor ki, lapa lapa kar yağdığı izlenimi yaratıyor.
    şahitlerim var linki

    kısa tanım: graffiti'si, duvar yazısı bol şehir.
    uzun tanım: ben susayım caps'ler konuşsun.
    capscaps
    capscaps
    caps
    caps caps
    caps

    kısa tanımı: trafik sorunu yaşamayan şehir.
    uzun tanımı: kısa süreli bir ziyaretçi olarak böyle bir gözlem yapmam ne kadar doğru olur bilemiyorum, ama benim gördüğüm kadarıyla trafik sıkıntısı yaşanmıyor. şehrin göbeğindeki ana arterler bile geliş gidiş üçer şerit, herkese yetecek kadar yol var. zaten metro sayesinde şehrin her noktasına çok kolay ve ucuz bir şekilde ulaşılabildiği için çoğu kişi metro ile yolculuk yapmayı tercih ediyor. trafiğe çıkanlar da birbirlerine saygılı olduğu için trafik sorunsuz akıyor. birbirlerinin önünü kesmek, aradan arabanın burnunu sokup araya kaynamaya çalışmak gibi çakallıklar yapmıyorlar. tabi bunda trafik cezalarının yüksek, trafik polislerinin acımasız olmasının da etkisi var. cezadan çorba parası vererek kurtulunmuyor, sofra kurmanız gerekiyor.
    sonradan ekleme: işe geliş - gidiş saatlerinde trafik sıkışıklığı yaşanıyormuş.

    kısa tanım: yaya dostu şehir.
    uzun tanım: şehir halkının hayatını kolaylaştırmaya ve daha güvenli hale getirmeye yönelik bir şehircilik anlayışı var. zaten düz bir alanda kurulduğu için yürüyerek dolaşması çok kolay bir şehir moskova. kayda değer bir tepesi var, onun da üstüne kremlin sarayını kondurmuşlar zaten. yokuş olan yol yok gibi bir şey. bisiklet cenneti olabilirmiş, ama nedense pek bisiklete rastlamadım. onun yerine kaykay ve scooter ile gezenlerin sayısı oldukça çok denebilir. bu yürüme rahatlığına alt geçitler,** yaya geçitleri ve yaya geçitlerine saygı gösteren şoförler de eklenince ortaya yürüyerek gezmesi keyifli bir şehir çıkıyor.
    sonradan ekleme: bisiklet de yaygın olarak kullanılıyor denebilir.

    kısa tanım: moskova metrosu denen şehircilik harikasının bulunduğu şehir.*
    uzun tanım: ne dense az, ne kadar övülse yetmez. her istasyonun mimari açıdan ayrı ayrı bir sanat eseri olmasını geçtim, işleyiş olarak muhteşem. şehri bir örümcek ağı gibi saran metro ağı irili ufaklı on hattan oluşuyor. her hattın kendi renk kodu var ve çoğu istasyonda farklı bir hatta aktarma yapabiliyorsunuz. çok basit ve anlaşılır bir sisteme sahip. tek kötü tarafı aşırı hızlı çalışan yürüyen merdivenleri. merdivenin sonuna geldiğinde insanı tükürür gibi fırlatıp atıyor resmen. *

    kısa tanım: eczane cenneti olan şehir.
    uzun tanım: adım başı eczaneye rastlayabileceğiniz şehir. yan yana, karşı karşıya, dizi dizi anteka (antikacı zannetmeyin, apteka diye okunur) görebilirsiniz. böyle bir eczane yoğunluğunu türkiye'de ancak büyük hastanelerin çevresinde görebilirsiniz. bu eczane furyasının arkasındaki mantığı anlayabilmiş değilim, ama vardır rusların bir bildiği.

    kısa tanımı: sokaklarında rahatça içki içilebilen şehir.
    uzun tanımı: biranızı alıp sokaklarda içe içe gezebiliyorsunuz, veya birayla yetinmeyip bir paket de cips alıp nehir/kanal kenarında alkollü piknik yapabiliyorsunuz. birayla yetinmeyip votka, viski, şarap veya herhangi başka bir içkiyle de aynısını yapabiliyorsunuz. kimse dönüp bakmaz, tek laf etmez. ha, sokakta içki içebilmek elbette bir medeniyet ölçüsü değil, ama içki içen insanların herhangi bir taşkınlık yapmaması medeniyet göstergesidir. ne nara atıyorlar, ne kavga çıkartıyorlar, ne de taşkınlık yapıyorlar. çok çok bir ağacın dibine yatıp, götlerini havaya dikip sızıyorlar.

    kısa tanımı: (görece) medeni (insanların yaşadığı) şehir.
    uzun tanımı: medeniyetin belli bir ölçü birimi yok tabi, ama insanların birbirlerine ve birbirlerinin yaşam alanlarına saygı göstermesi belirleyici bir faktör diye düşünüyorum. ruslar da herkes kadar sigara içiyor, ve doğal olarak sokakta da sigara içiyorlar, ancak izmaritlerini yere atmıyorlar. çoğu dükkanın önünde kül tablası bulunuyor ve insanlar izmaritlerini bu kül tablalarına atıyor. biten sigaralarını bir sonraki kül tablasına kadar ellerinde taşımaları belli bir medeniyet derecesinin göstergesi olabilir, ancak o izmariti elinde gezdiren adamın iki adım sonra kaldırım ortasına kallavi bir şekilde tükürmesinin medeniyetle pek bir ilgisi yok. moskova'nın şahane binalarına bakacağım derken bastığınız yere bakmazsanız her adımınızda bir balgam öbeğine basmanız işten bile değil. benzer şekilde yaya geçitlerinde yayaya inanılmaz bir saygı gösteriliyor. yirmi araba tek bir yaya için durabiliyor, ve bu duran arabaların lükslük derecesi durup durmamalarını değiştirmiyor. neredeyse her köşebaşında, yol uzunsa yolun orta kısmında mutlaka yaya geçidi bulunuyor ve yaya geçidindeki yayanın her türlü geçiş üstünlüğü var. yine de geceleri dikkatli geçin, şoför sarhoş olabilir, tavuk karası olabilir, hatta türk olabilir. ve ilginç bir şekilde, nüfusu bu kadar yoğun, araba sayısı bu kadar çok ve dolaysıyla park yeri bu kadar kısıtlı olan bir şehirde bir tane bile aracını yaya geçidine park eden orospu çocuğu görmedim.

    bonus:
    kısa tanım: rus kızlarının yaşadığı şehir.
    uzun tanım: bütün rus kızlarının sarışın ve çok güzel olduğu iddiasının bir şehir efsanesinden ibaret olduğunu birinci elden görebileceğiniz şehir. bu rus kızı fenomeni nasıl ve ne şekilde başlamış bilmiyorum, ama gayet sıradan, normal kadınlar bunlar da. ortalama rus kızının ortalama türk kızından bir farkı yok. tenleri daha açık, esmer denebilecek rus yok gibi. tek fark o. çoğunluğu kahverengi saçlı. sarışın olanların da büyük bir kısmı boya. güzellik olarak da öyle ahım şahım değiller. sokaktaki rus kızının sokaktaki türk kızından bir farkı yok. öyle manken fotoğraflarına bakıp da götünüzden fenomen uydurmayın. eminim erberk ajans'ın katalogunu getirip ruslara gösterseniz onlar da "rus kızları gitsin, türk kızları gelsin" diyecektir. ayrıca yaşlanınca nazan öncel'e benziyorlar.
    sonradan ekleme: o efsane rus kızları st. petersburg'da yaşıyor diyorlar.

    girişimci yatırımcılara not: biriniz gelip rusya'da ince çorap pazarına girsin. ciddi bir ihtiyaç var bu konuda. genci, yaşlısı, hepsi anneanne külotlu çorabı giyiyor.

    gitmeden dönmeyin:

    arbat: moskova merkezde tarih/turistik cadde. istiklal caddesine çok benzetilse de ben kıbrıs şehitleri caddesi'ne daha çok benzettim.* ingilizce konuşan garsonların olduğu restoranlar bulunabiliyor, ingilizce menü bulunamıyor. türkçe konuşan satıcıların olduğu hatıralık eşya dükkanları da bu caddede bulunabiliyor. ve tabi ki sokak müzisyenleri, ressamları, dansçıları, önünde fotoğraf çektirmemenin ayıp olduğu grafitili duvar.

    kızıl meydan: bunu hatırlatmak biraz gereksiz gibi görünse de moskova'dan bahsederken kızıl meydanı anmamak olmaz. tarih nasıl korunur, nasıl şehir hayatının bir parçası haline getirilir görüp kıskanmak için birebir. ayrıca kremlin sarayının lego olup olmadığı şüphesini üstünüzden atmak için daha iyi bir fırsat bulamazsınız.*
    * * * *

    novodevichy mezarlığı: nazım hikmet'in ve birçok ünlü rus'un mezarının bulunduğu mezarlık.

    şeremetova blaşni rinik/bit pazarı: şehir dışında olduğundan arabasız ulaşımı biraz zor olsa da, lenin büstünden trombon'a, 1. dünya savaşı öncesi miğferlerinden çeşitli rozetlere kadar çeşitli eşyalar bulabileceğiniz ilginç bir bit pazarı. ayrıca tom waits'in rus versiyonunu akordeon çalıp şarkı söylerken dinleyebilirsiniz.

    partizanskaya blaşni rinik: burası aslında bit pazarından ziyade bir hediyelik/hatıralık eşya pazarı. 10 ruble giriş parası ödeyip girilebiliyor. tezgahlar esas pazara daha girmeden başlıyor, ama ucuzluğunun gazına gelip hemen alış verişe başlamayın, esas pazar çok daha ucuz. şehir içi fiyatların yarısına, pazarlık yeteneğinize göre üçte birine alacaklarınızı alabilirsiniz. hevesli alıcı olduğunuzu hissettirirseniz indirimi unutun ama. pazarın bitli kısmı arka taraflarında. rus sahaflar ve dünya savaşlarından kalma silahları, miğferleri satan tezgahları burada bulabilirsiniz. yemekçilerin olduğu kısımda sıra sıra shashlikçiler var, en sağdaki abi türkçe konuşuyor. porsiyonlar büyük. hatta fazla büyük. bir tanesi iki kişiye rahat yeter. salataları berbat. pazarın hemen yanı başında küçük kremlin denilen izmailovo kremlin bulunuyor.*

    uzay müzesi: rusların uzaya ilk çıkış çalışmalarında kullandıkları ekipmanı, uzaya ilk çıkan köpek olan layka'nın mumyasını, yuri gagarin'in ilk uzay yürüyüşünde giydiği elbiseyi, ve daha bir sürü ilginç eşyayı görebileceğiniz, mir uzay istasyonu'nun bire bir boyutlardaki bir maketini gezebileceğiniz, ama doğru düzgün bir hatıralık eşya alamayacağını, ilginç bir müze.*
    resmi sitesi

    yemeden/içmeden gelmeyin:

    blincik: bir tür krep. tatlı, tuzlu, peynirli, etli, farklı farklı malzemeler ile dürüm gibi sarılıyor. taze yiyebileceğiniz gibi, marketlerde günlük hazırlanmış hazır paketler veya dondurulmuş olarak da bulunabiliyor.* *

    borş çorbası: sırf yemedim, denemedim dememek için yenmeli. iyi yapan yerde yemeli tabi, yoksa fazla sulu pişirilmiş etli kapuska'dan pek bir farkı yok. ama "geldim ülkeyi gördüm, insanı ne yer içermiş" öğrenmek için denemeli.

    kvas: rusya'nın popüler içeceklerinden. sokaklarda küçük tankerlerde de satılıyormuş, ben marketten şişelenmişini alıp denedim. alkolsüz bira diye tarif ediliyor, bana sulandırılmış malt birasını,* hatta gazı kaçmış kola ile karıştırılmış birayı daha çok anımsattı. sulandırılmış pekmeze benzetildi, ona da katıldım. sadece kendi fikrinizi oluşturmak için de olsa içiniz.

    shashlik: aslında bildiğiniz şiş kebap. ruslar çok seviyor. şaşlik aromalı cipsleri bile var. şaşlik kelimesinin şişlik et'ten türediğini anlatmaya çalışmayın hiç. milliyetçi duygulara kapılmaya gerek yok, sonuçta yeniçeri'lerin kul aşını millette öğretip sonra gulaş olarak ithal etmiş insanlarız. türkçe harflerle yazılmayınca daha cool oluyor sanırım.

    napoleon: ballı, tereyağlı, kremalı bir pasta. her kafede, pastanede, markette bulunabiliyor. görüntü olarak milföy pastayı andırmasına kanmayın. bir kere denedikten sonra neden bu kadar popüler olduğunu anlayacaksınız.**

    sharmel: kuru puding. başka nasıl tarif edilebilir bilemiyorum. görüntü ve kıvam olarak bizim türk lokumuna çok benziyor, ama tadı bildiğimiz puding.*

    ananaslı dondurma: marketinizin dondurma dolabında ısrarla arayınız.

    döner: yok lan, şaka. sakın yapmayın öyle bir şey. sırf moskova'da döner buldunuz diye tutup da tavuk döner yemeyin buralarda. "vay be, bunları da alıştırmışız" diyip biraz gururlanın, sonra gidip blincik falan yiyin.

    durumu olmadığı için okuyamayanlara özet: tarihine sahip çıkmış, düzenli ve güzel şehir. zaten içinden su geçen bir şehrin güzel olmaması mümkün değil.
  • sizin asabınızı bozacak kadar güzel kızların olduğu bir şehir. gerçekten sinirlenirsiniz. biraz esmer ve yakışıklıysanız herkes güler, selam verir. hani sadece güzel bir kız değil, 2 yaşındaki bir kız çocuğu da gülümser, 50 yaşındaki bir kadın da. afallarsınız haliyle. yolda yürürken sizin gözünüzün içine bakarlar, arkanıza bakarsınız, acaba arkamda brad pitt falan mı var diye, ama yoktur. size gülümsüyordur. dönüş vakti gelmiştir ve bileti yakarsınız. metrolarda binlerce milla jojovich görürsünüz. kimse sizi rencide etmez, konuşursunuz, sohbet edersiniz, ama bu birşey demek değildir. telefon almak da birşey demek değildir. orada konuşmak ayıp değildir. bileti bir daha yakarsınız.yanınıza bir erkek de gelip arkadaş gibi konuşabilir. "ibne midir" nedir demezseniz. bir gün sokakta dururken sanki çapraz ateşe tutulmuş gibi, bir sağınızdan geçen afet gulumser, bir diğeri solunuzdan. inanin hangisinin arkasindan gideceginize karar veremezsiniz. öyle bir an gelir ki, bir cumartesi akşamı buluşulacak 10 tane olağanüstü kız size mesaj çeker, hangisiyle nasıl ve ne şekilde buluşacağınızı şaşırırsınız.memlekette 10 kıza mesaj çekseniz ki yoktur, 1 tane cevap gelmeyeceği aklınıza gelir. hep karşılaştırmalar yaparsınız. sürekli şaşırma modunda takılırsınız ve vaktin hiç geçmemesini dilersiniz, halbuki zırt diye geçer vakit ve sonra ağzınız kulağınızda dönersiniz memleketinize ama uçaktayken sanki 1 aylık ömrünüz kalmış gibi bir ruh haline bürünmeniz de normaldir. yine de üstünüzde inanılmaz bir pozitif enerji vardır. herşey ne kadar harika nidasıyla pasaport kontrole yaklaşırsınız ve memura "merhaba" dersiniz.memur sanki anasına küfretmişsiniz gibi ters ters bakar ve "pasaport lütfen" der. işte o an anlarsınız türkiye'yi döndüğünüzü, sırtınızdan kızgın yağlar dökülür. muhtemelen 1 ay sokağa bile çıkmak istemezseniz, hemen rusca öğrenmek istersiniz, sonra aynı moskova'daki gibi bir gün memleketinizde sokaktaki bir kızla konuşayım dersiniz, konuşmaz, tersler, moralinizi bozar, ayrıca konuşsa bile aradaki büyük farkı görürsünüz. yıllardır o ana kadar harcadığınız vakit ve paranın nasıl boşa gitmiş olduğunu farkedersiniz.moskova'da konuştuğunuz bir kız sizle beraber olmadan bile sizi mutlu edebiliyorken, memleketimdeki bir kızın beraberlik yaşadığınız halde nasıl sizi mutsuz ettiğini farkedersiniz. bir an evvel hazırlık yaparsınız ve gitmeye çalışırsınız. hani bu bizim kızlarımızın suçu da değil. kültür böyle., erkekler yüzünden.erkekler neden böyle? kültür yüzünden! erkilimiz tuhaf! özellikle hatun sözkonusu olduğunda kavgayla, derebeylikle kolkola yürümeyi severiz biz, ölmek ve öldürmekledir bizim edebiyatımız, onlar ise konuşarak anlaşırlar., herşeyi konuşarak hallederler. memleketimin erkeği bile, moskova'da "benim kıza yan baktın" diye kavga çıkartmaz emin olun.oranın havası gerçekten farklı. havasından suyundan ve elbette ki yine kültür olayı. adapte oluyorsunuz oraya ve adaptasyonuzu değiştirmek istemiyorsunuz. mutlu ediyor sizi oranın yaşamı. sonra bir gün dönersiniz yine memleketinize, altında son model spor arabalı, genç, yakışıklı tiplerin imkanları olduğu halde haftasonu nasıl abazan şekilde takıldığını yada varsa yanlarındaki hatunların onlara dünyayı nasıl dar ettiğini, mutsuz ettiğini, rol kestiğini görürsünüz. bu sizi inanın çok üzer.
  • kızlarının güzel olmadığı söyleniyor. zevk meselesidir saygı duyarım. ama "kızlarının öyle aman aman bir güzelliği yok hatta ben daha güzelim" dedikten sonra beni "rus sanıyorlar" diyerek kendini ruslarla eşitlersen çelikiye düşersin. güzel bulmadığın insanlara benzetilmekle neyin gururundasın?
  • birkaç ay yaşadığım, inanılmaz anılar biriktirdiğim, belki kendimi en mutlu hissettiğim şehir.

    tarihi dokunun korunmuş olmasıyla, büyüleyici meydanlarıyla, güzel mimarisiyle şehre aşık olmamak imkansız. insanların düşündüğü kadar soğuk bir şehir de değil. şehrin en sevdiğim kısmı öğrenciler için kültürel etkinlikler konusunda inanılmaz imkanların olmasıydı. neredeyse her müzenin, serginin öğrencilere ücretsiz olduğu günler var, öğrenci biletiyle bolşoy tiyatrosu'nda 100 ruble (şimdi belki 150 olmuştur) karşılığında inanılmaz bir atmosferde mükemmel oyunlar izleyebiliyorsunuz vs. bu şehre dair en sevdiğim şey bu sanırım. şehirde çok fazla gezilmesi gereken yer var. kısa bir süre için gidiliyorsa mutlaka ilgi alanlarına göre bir liste yapılmalı.
    metro ağı inanılmaz gelişmiş ve çoğu istasyon ufak bir müze güzelliğinde. kievskaya benim en sevdiklerimdendi.

    yeme içme bence en çok para harcanılacak şey. kafeler, restoranlar inanılmaz pahalı. benim gibi fakir bir öğrenciyseniz kafede oturmaya hasret kalabilirsiniz, ki ben kalmıştım ama kısa bir seyahat için gidiliyorsa paraya kıyılabilir. ucuz kahve içmek isteyenlere önerim cofix bu arada, kahveleri ve tatlıları oldukça ucuz ve güzel.

    kesinlikle görülmesi gereken bir şehir. eğer turistik amaçla gidiliyorsa yaza doğru gidilmesi daha mantıklı bence, şehirdeki parklar inanılmaz ve kışın hava şartları sebebiyle parkların belli kısımları kapatılıyor çünkü.

    geri dönmek için kafayı yiyorum ama dairelerin bu kadar pahalı olması kahrediyor beni. bir gün yeniden kavuşuruz umarım moskovacığım.
  • tanım olarak; ağustos ayında dahi insanın içini tir tir titretmek suretiyle üşüten şehir.

    ve ayrıca hakkında özet geçilmeyecek türden bilgiler işte sana sözlük;
    kolaylık olması adına başlıklar halinde topladım, daha da özeti olamaz,

    sosyal hayat;

    - öncelikle çılgın bir metro ağları var, rengarenk. ordan oraya ordan oraya tüm şehri donatan bir ağ. adamlar yıllar yıllar önce öyle bi sistem kurmuşlar ki, sen anadolu yakasına metro geldi diye sevin sözlük.
    - istanbuldaki metrodaki yürüyen merdivenlerle inerken cehenneme, cıkarken de gökyüzüne cıkarmışcasına yaşanan duygu var ya onu işte bir üçle beşle çarp alsana moskova yürüyen merdiveni. in in bitmeyen çık çık bitmeyen merdiven yapmış adamlar.
    - yürüyen merdiven hızı bizimkinden fazla sözlük. yani hızla akıyor merdivenler. dizi film izlerken x2 falan diye ileri alırız ya , heh işte ondan. ceylan gibi sektiğin an üstüne pıt diye atlamak suretiyle zaten haykırıyorsun ben turistim diye.
    - metroda giderken insanların yüzde 80 tabletlerinden kitaplarından birşeyler okuyor, merdivenleri cıkarken dahi! çok az insanın elinde telefon görebilirsiniz, ama çoğunluk nasıl çılgın okuyor belli değil.
    - çiçek inanılmaz bir sektör burada, ya rus erkekleri gerçekten cok romantik ama hala ruz kızları türk erkekleri diye çılgın atıyor ya da çiçekler de bir numara var. 3 günlük gözlerim sonucu diyebilirim ki, hergün elinde çicek gördüğüm insan sayısı ortalama 8-11.
    aynı istatistiği istanbul için yapsak sayı 3-5 arasında takılır kalır.
    -insanların yüzde doksanı sarışın, kadını da erkeği de. esmer ve kumral olupta gözleriniz de kazaklara vs. göre iriyse dikkat çekiyor garip bakışlara maruz kalıyorsunuz. herkes beş metreden turist olduğunuzu anlıyor.
    - ingilizce ve latin alfabesine dair pek bir şey aramayın, kiril alfabesini zorla söktürüyorlar adama. metroda zaten kaybolursanız ağlaya ağlaya yeni bir dil öğrendiğinizi fark ediyorsunuz.
    - sokaktaki insanların da yüzde 85'i ingilizce bilmiyor, sizle konuştuklarında ya da siz onlara birşey sorduğunuzda cant speak russian, no russian niyetzzz russian diye haykırsanız yüzlerine boş boş baksanız bile ısrarla rusça konuşmaya devam ediyorlar. bir ıslak sopa onun için çantada bulundurun.
    - bu şehirdeki tüm kapılar çok ağır, yürümekten bacaklarınızda (kültürel gezi için geldiyseniz) kapı itmekten kollarınızda kas oluyor.
    - hani bizde çok olay olan, her seferinde ana haberlere çıkan kadın şöforlar çok yaygın burada. metro, otobüs vs.
    - her yer çok güzel park bahçe, yeşillik çayır çimen pek güzel.
    - binalar göz estetiğini okşar vaziyette.

    moskova halkındaki inanılmaz mantık hataların gelecek olursak;

    -doviz bürosundaki insanlar ingilizce bilmiyor şaka gibiler, kim döviz bozdurur ulan diye yüzüne bağırın bir şey anlamıyorlar.
    - muazzam harkulade kızların bazıları sizlerin kezban diye tabir ettiğiniz sınıfa dahil olup açık topuklu ayakkaplarının içine çorap giyiyorlar görsel rezalet.
    - insanlar cidden soğuk, göz göze geldiğinizde bir ne biliyim nyc'deki gibi gülümseme selamlama beklemeyin. boş bakan balık gibiler. bir de çok suratsız porselen bebekler hariç.
    - askerlerin bu gün kaldırım ve kaldırım demir parmaklık silmelerine şahit oldum. gülümsedim efendi gibi yanlarından geçtim.
    - paraları çok gibi durup çok değersizdir. 1000 ruble 50 tl ye tekabül ediyor. böyle aman çok para aldım 2000 ruble diyip çıkmayın hiç bir şey alamadan dönersiniz.
    - en en çılgın olanı akşam dışarı çıktığınızda elinizi kaldırın ve duran her araç sizin taksiniz! pazarlık yapıp binebilirsiniz. yaldır yaldır sürüyorlar pek tabi ama sırf bunun için turlayan gencolar varmış.

    pek tabi rus kadınları;

    -insan değiller. açık ve net. yani onlar insansa biz neyiz ? bir kere bizzat şahsım uzun bir türk bağyanı olmama rağmen topukluyla boyum 1.78'i 1.80 'i bulmasına rağmen gene kısa kaldım ya kızların arasında! sanki kısalarmış gibi bir de doğuştan eklenmişçesine 8-10 cm igne topukluyla gezmiyorlar mı kafalarını delmek istedim.
    - soğuğa alışkın bünyeleri mini etekleriyle sadece üstlerine ceket olsun , bir şey olsun alıyorlar.
    - ciltleri de güzel
    - selülit pek azında varla yok arası
    - 40+ yaş grubundaki göğüs ebatı (eğer ortalamanın altında kısaysalar ve kilo almışlarsa) adana karpuzuyla yarışır
    - türk erkeklerini tercih etme sebebi rus erkeklerinin tamamen ilgisiz birer alık olmaları. bir akşam pub'a gittik, olayı seni normal yerde bar etrafında dans ettirmemeleri. garsonlar hemen seni barın üstüne cıkarıyor ve orda dans ediyorsun. neyse, bir abla gayet ilik gibi, çıktı nası dans etmek ama. zaten hepi topu 50 kg var yok, 1.80 boy omurgasızmıscasına nası kıvrılmak bir de barın üstünde, bir de balkon gibi yer var dj'in durdugu demirlere falan tutunuyor var gerisini sen düşün sözlük! ben yanımdaki bağyan arkadaş, bu kadınsa, biz neyiz bu ne biçim dans etmek falan hayatı sorguluyoruz.
    rus erkeği nası, 5 sn bakıp kafa çevirmece! e tabi türk erkeğine koşar bu hatunlar, e tabi türk erkeğini baş tacı eder. adamlar o kadar umursamaz o kadar bananeci..
    - insan olarak çok güzeller, atatürk'e indim ve milletimle yüz yüze gelince, dedim çirkiniz biz slav ırka göre.
    - yukarda yazdım ama tekrar yazmam gerek, zira dünya güzeli olsa gözümde bir kadını kezban yapan 'açık ayakkap içine giyilen corap'tır.

    aklıma geldikçe editleyip büdütleyeceğim sözlük.

    gidilesi görülesi pek güzel şehir.
  • moskovayi ziyaret etmek isteyen arkadaslara nacizane tavsiyeleri iceren bir entry olacaktir. "spoiler icerir."

    oncelikle gelinmesi gereken mevsim (sogugu cok seviyorum derseniz baska) ilkbahar sonu ve yazdir. cunku kentte gidilmesi gorulmesi gereken bircok park vardir ve dogalleyin gunes varken daha guzel olur bu tarz mekanlar. ayrica, kuzeyde olmasindan mutevellit gunes gec batar yazlari....

    yaninizda mutlaka kiril alfabesi harflerinin latince karsiliklari olan bir kart olsun. gerekecektir. (ozellikle metroda)

    kentte gezmek icin arabaya cok ihtiyaciniz yok, hatta mumkunse kullanmayin dunyanin en berbat trafigine karisip hayata kusersiniz. (bangkok, tahran ve istanbuldan daha kotu, dusunun artik.) arac sadece moskovanin disindaki yerler icin gerekebilir. (borodino savasinin gectigi yer, vs.) sehir dairesel yapilandigi icin trafikte 3 buyuk cember var ve bu cemberleri kesen dogrular var... bu nedenle bir yere gitmek icin bircok alternatifiniz olmuyor ve tikali ise kacis yolunuz bulunmadigindan deliler gibi bekliyorsunuz.

    metro agi istediginiz yere gidebilmeniz icin yeterli ve hizlidir. metrolar duraga 1 dakika icinde gelir, yani kacirdiginizda uzulmeyin hemen yenisi gelir, sanilanin aksine metro agini anlamak ve gidilecek duragi bulmak zor degildir. barcelona ve madrid metrolarini kullandiysaniz burayi da rahatlikla kullanabilirsiniz. sadece yaninizda yukarida belirttigim alfabe kartı olsun veya gorsel hafizaniz iyiyse de harflerin nasil okundugunu bilmeden de istediginiz yere gidebilirsiniz. 12 hat vardir. ve sehrin en onemli yerlerinde (veya yakinlarinda) metro duragi bulunur.

    dil konusu, diger avrupa ulkelerine ve metropollerine gore daha sorunludur moskovada. rusca bilmemeniz gercekten sorun yaratacaktir. (bilet giselerinde veya sormak istediginiz birsey oldugunda) genellikle genc nesil dil bilir ama ingilizce sorunuza rusca karsilik alabilirsiniz bu gayet normaldir moskovada. (ekseriyetle st. petersburgdaki insanlar moskovadakilerden daha kibardir. bunu da belirteyim istedim.)

    gidilmesi gereken yerler:
    1. kizil meydan: oncelikle kizil meydandan baslanmasinda fayda vardir. gercekten her mevsim etkileyicidir. karla kapli hali de guzeldir yazin gunes altindaki hali de.... belki de kizil meydani guzel yapan en onemli unsur, walt disneyin cizgi filmlerinden cikmis izlenimi veren aziz vasili katedralidir. kubbelerinin renkli olmasi ve en onemlisi uzaktan durusu cok etkileyicidir. eser, 155olerde iv. ivanin kazani fethinden sonra bu zafere armagan olarak yapilmistir. (sovyet doneminde bir ara yikilmasi gundeme gelmis, neyseki akl-i selim devreye girip vazgecmislerdir.) aziz vasili tum kartpostallarda vardir ve moskovanin bir nevi simgesidir. kizil meydanda ayrica su an kaldirilmasi konusulan leninin mozolesi bulunmaktadir. meydani kare olarak dusundugunuzde (aslen dikdortgen) bir tarafi kremlin duvarlari, saat kulesi ve lenin mozolesi, bir tarafi rusyanin eski ve en gozde tarihi alisveris merkezi gum, bir tarafi aziz vasili katedrali bir tarafi da tarih muzesidir. tarih muzesini de mutlaka gormenizi oneririm hem bina distan guzeldir hem icerideki muze iyidir. (ploşad revolutski, ohotniy riyad, aleksandriyskiy sad metro duraklari)

    2. kremlin sarayi: moskovaya gelmisken mutlaka full tur alinarak ziyaret edilmesi gereken yerdir. 1 tam gun ayirmaniza degecek bir yerdir. parise gidip louvre'a gitmeden, st. petersburg'a gidip ermitaja gitmeden ve madride gidip prado'ya girmeden donmek ne kadar ayipsa:) kremlinin icine girmeden donmek de o kadar ayiptir:)
    paraya kiyip full bilet alin, icerideki tum kiliseleri, silahhaneyi ve mucevherlerin tutuldugu hazineyi gorun mutlaka, bir de oglen arasinda atli-askerli-davullu zurnali gosteri yapar oradaki asker alayi. biz cumartesi gitmistik belki ondandir ama bildigim kadariyla her gun yapiyorlar....(yazin tabi) silahhaneyi gezdiginizde goreceksiniz zaten bir cok eser turkiyeden gelme...

    3. metro duraklari: moskova metrosu tarihi olmasi bakimindan da unludur. moskovaya gelmeden once mutlaka http://engl.mosmetro.ru/ adresinden (ingilizcesi de mevcut) istasyonlara bakin hatta metro haritasi basin yaninizda bulunsun....bircok yere metro ile gideceksiniz cunku.... gorulmesi gereken metro duraklari genellikle kahverengi cember hatta yer alir. (komsomolskaya, kievskaya gibi) ayrica mayakovskaya, ploşad revolutskiy, arbatskaya metro duraklari da ilginctir.

    4. novodeviçi mezarlığı ve kizlar manastiri: (kirmizi hattaki sportinnaya metro duragindan asagiya dogru yuruyorsunuz ve buluyorsunuz) nazim hikmetin yattigi novodeviçi mezarligi ve kizlar manastiri yanyanadir. kizlar manastirinin ici de cok guzeldir, firsat bulursaniz girmenizde fayda var. novodeviçi ise, bakimli ve guzel bir mezarlik, bu mezarlikta devlet sanatcilari, unlu komutanlar, yazarlar vs. yatiyor. nazimin mezarinin yaninda boris yeltsinin mezari var. mezarlikta ayrica çehov, mayakovski ve gogol gibi unlu rus sanatcilarin da mezarlari bulunmakta.... esasen buradaki en belirtilmesi gereken husus, nazimin novodevicide yatan sscb disindan gelen tek kisi olmasi, yani bir nevi tek yabanci nazim....

    5. tretikovskaya galerisi (i-ii) ve puşkin guzel sanatlar akademisi ve muzesi (bunlar merkezde, tretikovskaya i, ayni isimli turuncu hatta, ii park kulturu metrosunda kirmizi hat, puskin akademisi de kirmizi hat krapotkinskaya metrosunda ) ti'de 20. yuzyila kadar olan resimler ve heykeller bulunmaktadir ve gercekten gorulmesi gereken bir yerdir. (eger resim sanatina ilginiz varsa), tii'de ise 20. yuzyil sovyet eserleri vardir ve burasi da gercekten ilginctir. tii'nin disindaki park da, yikik anitlar parkidir ve sovyet doneminden kalan heykeller burada parka serpistirilmistir. yazin gidilen ve insanlarin mutlu mutlu dolastigi bir yerdir ve moskova belediyesince son donemde yapilmis ve su an kaldirilsin mi kaldirilmasin mi tartismalarinin yasandigi buyuk petro heykelinin (kolomba benzer heykel bu ara) en guzel goruldugu yerdir. puskin galerisi ise iki onemli binadan olusur, bir tanesi, modern avrupa-amerika sanatlarinin sergilendigi galeri (ki burada cezanne, van gogh, mone, mane, rembrandt gibi ressamlarin azinsanmayacak kadar serleri vardir.) bir de diger tum eserlerin bulundugu ana bina (troy hazinelerinin bir kismi da buradadir.)

    6. zafer parki: muhtesem bir ikinci dunya savasi muzesinin oldugu bir parktir. mutlaka gorulmesi gerekir. ii. dunya savasinda bircok insanini kaybeden bir ulus olarak ozellikle 9 mayislarda (berline giris gunu, halen bayram olarak kutlanir) bu meydanda super kutlamalar olur. (metrosu da lacivert hat park pobedi-zaten zafer parki demek) hem park olarak gosterisli ve guzeldir hem de muzesi superdir. parkta, ikinci dunya savasinda kurtairlan kentlerin sirayla kazildigi buyuk bir dikilitas (gravurlu) vardir. en tepede berlin yazar....

    7. vorobeyi gori parki-lenin (serce) tepesi ve universite: (ayni isimli metro kirmizi hat ile gidilir) guzle bir metro istasyonu vardir. istasyon nehrin ortasinaki koprude sizi birakir. kentin ortasindan nehir gectigi icin bu kentteki parklar gorsel olarak estetiktir. bu bu estetigin en guzel goruldugu parklardan birisidir. (bir digeri de kolomonskoe az sonra) yukari ciktiginizda da moskova manzarasinin en guzel goruldugu serce tepesine ulasirsiniz. burasi da lujniki stadini en guzel goreceginiz yerdir. (ne ise yarayacaksa:) saka bir yana kent manzarasinin guzel oldugu yerlerden en onde gelenidir. universite ise muhtesemdir. gorebileceginiz en guzel binalardan birisidir. 7 stalin binasindan birisi ve bence en guzelidir.

    8. stalin binaları: kentteki (yeni yapilan "manhattan" moscow cityden sonra ki cogunu turk firmalar yapmistir) en yuksek gokdelenlerdir. 7 tanedir ve hepsi devasa yapilardir. en guzeli universitedir. digerlerinin birisi disisleri bakanligi birisi ulastirma bakanligi birisi ukrayna oteli, birisi leningradskaya oteli diger ikisi de meskendir.

    9. arbat caddesi: arbat caddesi hediyelik esya dukkanlarinin oldugu, bizdeki istiklal barcelonadaki rambla caddesine benzeyen ama bu ikisinin aksine sadece yazin canli olabilen bir yaya caddesidir. gelmisken gorulmesinde fayda vardir. (metro smolenskaya disisleri bakanligi ucu veya diger ucu icin metro arbatskaya) stalin binalarindan birisi olan disisleri bakanliginin hemen yanindan baslar, aslinda caddenin bitisinden bir 15 dakikalik yuruyus mesafesinde de kizil meydan vardir. hediyelik esyalari bence arbattan alip zarar etmeyin metro partizankayada ismailovski pazari var, hem cesit bakimindan daha iyi hem de daha ucuz, bir de burada bizim karadenizde eskinden kurulan ilk orijinal rus pazarlari gibi insanlarin eski antikalarini sattiklari yerler de var. ama yazin aktif burasi acik hava oldugu icim kisin soguktan dolayi sadece birkac magaza acik....

    10. gorki park (park kulturi): scorpions'un "follow the mockba down to gorki park"inin gorki parki. (metro park kulturi kirmizi hat) romantik bir yer gibi dusunup de hayal kirikligina ugramayin diye yaziyorum, cok buyuk bir park, bir bolumu lunapark gibi, bir bolumunde gol var, nehirle paralel giden ve vorobevi goriye baglanan bir yaya yolu var ki orasi romantik iste....

    11. kolomonskoe: burasi hem park hem de acik hava muzesi, bir suru kilise var (rusyada en cok bulunan meryemin goge yukselisi ve kurtarici isa isimli kiliseler var) ayni isimli yesil hattaki metro duragindan inebilirsiniz buraya gitmek icin. kizlarin guneslendigi, piknik yapildigi ve kiliselerin ve diğer tarihi eserlerin gezildigi bir yer. burasi 17. yuzyilda carlarin bahcesi olarak gorev yapan bir yer. kisisel bir degerledirme de eklemem gerekirse moskova nehrinin hatta kentin en guzel doga manzarasinin bulundugu parktir efendim kendisi....

    12. caritsino sarayi: burasi da ii. katerina'nin moskovadaki sarayidir. esasen bahcesi ve parki guzeldir ve yazin gelinmesi gerekir.

    gelelim gece hayatina ve barlara......
    bayan yazarlarimizin affina siginarak asagidaki satirlari yaziyorum.
    turkiyede ve belki de diger ulkelerdeki bar mantigini unutun.
    bizim guzide ulkemizde barlar nasildir bilirsiniz. %90i erkek, hepsi bir kenarda durur, dans eden birkac yalniz kiz vardir ve onlara da yaklasmak isteyen bircok erkek... bizde genelde bar profili bu sekildedir. (cift gelip mutlu mutlu eglenenleri saymiyorum burada:) (sahildeki bol turistli barlarimizda oranlar biraz daha degisebilir)
    rusyada ise durum baskadir. burada %90 kizdir ve hepsi (cift degilse eger, her anlamda ciftten bahsediyorum, sakin iki kiz ne guzel diye atlamayin lezbiyen coktur) bardan yalniz cikmak istemeyen insanlardir.
    bu nedenle bara gidip orada eglenip (burasi onemli cunku rus kizlari kendisiyle dans edip eglenen, kendisine icki alan erkeklerle bardan sonrasini dusunur) ondan sonra gecenin ilerleyen saatlerinde sizinle disari cikabilen kizlardir. ama sakin ha, buradaki kizlari "fahise" gibi dusunmeyin, sadece sekse bakislari bizden farkli... esi olan, sevgilisi olan kiz esine ve sevgilisine cok baglidir. zaten buranin erkek nufusu az oldugu, erkekleri de nasil desem biraz okuz ve bu kizlara davranilmasi gerektigi incelikte davranmayi basaramayan tipler oldugu icin bulduklari adami kaybetmemek icin ellerinden geleni yaparlar....
    bu bir alternatif..
    yok ben barda falan ugrasamam direkt profesyonel hizmet istiyorum diyosaniz zaten kaldiginiz otel size saglar, yok ben daha macera ariyorum diyorsaniz ise intimcity.nl ve rusdosug.ru sitelerinden arama yaparak (istediginiz seks seklinden hangi dil bildigine kadar genis bir range'de) istediginiz kizlarla bulusabilirsiniz. bekarsaniz burada seks yapmadan gitmeyin derim ben...

    bir de olumsuzluklari yazalim:
    1. taksiler bizim bildigimiz gibi degildir, bir sistem yoktur, el kaldirirsiniz durur bir lada ciguli veya volga, soforle gideceginiz yeri ve fiyati tartisirsiniz anlasirsaniz gidersiniz, dil bilmeyenler icin sorun olabilir ama taksicilerin ekseriyeti orta asya turk kokenlidir, turkce anlayabilirler. zaten burada turkce ingilizceden daha gecerlidir.:)
    2. oteller deli pahalidir, o nedenle 1-2 yildizli kotu otellerde kalin, aile ve cocukla geliyorsaniz ise, mutlaka turla gelin, yada geceligi kisi basi 300-400 dolar odeyerek bir dort yildizli otelde kalin
    3. yiyecek pahalidir, disarida yemek yemek de moskovada ozellikle cok pahalidir, aslinda hersey pahalidir. ama neyseki her turlu restorani bulabilirsiniz, yerel tad ariyorsaniz grabli ve my my (mu mu) restorana gidin veya ozbek restoranlarini deneyin..
    4. en basit seyi bile anlamadiklarini goreceksiniz, uzulmeyin, dagilmayin, onlari boyle kabul edin, hicbir sekilde pratik bir cozumu algilayamayan bir kafa yapilari var, tahminim 2 nesil sonra normale doner..:)

    buyukelcilikle isiniz olursa metro kievskayada... bir de her yerde turk gorursunuz 2000e yakin turk firmasi vardir rusyada...ve ozelliklle son donemde turklerin imaji burada duzelmistir.

    herhalukarda 1 haftalik bir ziyaret hem rusyayi hem de moskovayi anlamanizi saglar ve guzel anilar ile donersiniz bu ulkeden...
hesabın var mı? giriş yap