• --- spoiler ---

    anne ile oglu otobus duraginda beklerken, oglan'in "anne, bunu nasil olur da ortalik yerde birakabilirsin?" diyip akupunktur kutusunu vermesi filmin en aklimda kalmis yeridir. oglan ne kadar sorumsuz bir annesin, bak senin yuzunden nasil bir insan oldum demistir.

    bir kac tane filmle ilgili yaptigim tespiti siraliyim.

    baslangic'ta oglu icin endiselirken parmagini kesiyor anne, daha sonra ogluna araba carptigini gorunce kosup gereksiz yere oglunun ustune duserken bu kani bulastiriyor. kendi bulastirdigi kani gorup daha sonra oglunun kani saniyor. oglu ise arabada "aa kaniyorum galiba" diyor annesinden bulasan kani gorunce. burada ilk sahneden anne'nin kendi kisisel sorunlarinin, cinayet'e sebep olacagina gonderme yapiyor yonetmen. oglunun doktugunu sandigin kan (oldurulen kizin kani) aslinda senin kanin diyor annemize. oglu da kanin ( cinayeti yapip yapmadigini ayni bilememesi gibi) kendisinden aktigini saniyor.

    anne'nin cinayet'te nasil bir parmagi oldugunu da yaziyim buraya.

    + anne ogluna kucukken, birisi sana gerizekali derse onlara karsilik ver diye ogutluyor.

    + anne ogluna soruyor neyin var diye, oglu da kadin diyor. anne oglunun kizlara ilgi duymaya basladigini gorunce, ona cinsel gucu arttirici oldugunu dusundugu bir ilaci(goji yemişi) iciriyor, hemde koca bir kase, cinayet'in islenecegi gun. ılaci icirirken oglunun cukune bakmasi da ayri bir olay. aksam cinayet'ten geldikten sonra annesinin yanina yatip memelerini sikmasi, ilacin ne kadar tesirli oldugu hakkinda bir ipucu veriyor.

    +kucukken oldurmek icin zehirlemeye kalkmasi ki, bu oglanin geri zekaliligini yada hafiza kaybini aciklayabilir. anne cocuga olumu kesin olsun diye bolca ilac verdigini soyluyordu. anne olay'dan kalici olarak etkilenmiyor kendisi yetiskin bunyesine sahip oldugu icin. bes yasindaki cocuk icinse bu miktar kalici hasara sebep olabilir cok rahat. tam olarak bunu destekleyemeyiz cunku cocugun dogustan mi ozurlu dogdugu yoksa sonradan mi ozurlu oldugu filmde hic gecmiyor. ufak bir ipucu belki, elemanin kucukken cekildigi resim'de ozurlu gibi gozukmedigi olabilir.

    filmi ikinciye izlemeyi dusunuyorum, izledikten sonra belki daha cok sey ekleyebilirim listeye. filmin yonetmeni daha once memories of murder'a da katil'in gercek kimligini saklamisti ve daha neler neler. bu filmde de boyle bir seyler yaptigina eminim.

    --- spoiler ---
  • açıkçası şimdi yapacağım karşılaştırma aşırı abes olacak. kabul ediyorum. fakat günümüz ana akım sinemasının bulunduğu konum açısından önemli bence. bu filmin yalnızca son sahnesi, bu sene haybeye oscar alan, hiçbir özelliği olmayan, seneye unutulacak the king's speech filmini 100 kere cebinden çıkarır arkaşım. 3d imiş, 5c imiş, yok imaxmiş, yok çok teknolojik kameralarmış, yok efendim filmin tamamını yeşil arkaplanda çeken denyolarmış, sonracığıma cgi falanmış; bu film amiyane ama en doğru tabirle hepsinin amına koyuyor. sinemanın ne olduğunu, ne olması gerektiğini istisnâsız hepimizin suratımıza çarpıyor. valla iyi ki, joon-ho bong diye biri yaşıyor şu zamanda. şükürler olsun...
  • 29. uluslararası istanbul film festivali dahilinde izlediğim ve oldukça da beğendiğim güney kore filmi.

    --- spoiler ---

    naif bir anne-oğul hikayesi izleyeceğimiz yanılgısına düşerken, beklenmedik bir cinayetle hikaye bambaşka bir yöne doğru ilerliyor. anneyle birlikte oğlunun masumluğuna inanıyor ve suçsuzluğunun kanıtlanmasını bekliyoruz. annenin cinayetin asıl faillerini bulma çabasında gerilim unsuru bir an için eksilmiyor. nihayete erdiğimizde ise bir 'sözcüğün' bazen nelere sebep olabileceğine şaşkınlık içinde şahit oluyoruz. annenin çaresizlik gözyaşlarına kayıtsız kalamazken çaresizliğin aynı zamanda büyük bir tehlike arz edebileceğini fark ediyoruz. beynin kenarına köşesine saplanacak suçluluk duygusunu ise bir yerden sonra biraz akupunktur, biraz müzik ve tabi bir de dansla unutmaya çalışıyoruz.

    not: müzikler mükemmel.

    --- spoiler ---

    gerçekten çok iyi film.
  • memories of murder ve the host’tan sonra beklentiyi bir hayli yükselten joon ho bong’un çıtayı yine bir tık çıkarttığı son filmi.
    bir cinayet üstünden yola çıkarak anlatılan anne-oğul ilişkisi o kadar başarılı anlatılmış ki ne gerilimi eksik, ne dramı, ne de mizahı. oldukça basit bir olay örgüsü içinde tıkır tıkır işleyen bir film…
    sakin başlayıp, dalgalar halinde yükselip iniyor ve bir an bile ritmini bozmuyor. polisiye/dram bir filmin vaat ettiği ne varsa fazlasını veriyor.

    not: yanılmıyorsam 29. uluslararası istanbul film festivali kapsamında gösterilecektir.
  • çok çok çok güzel filmdir.

    --- spoiler ---

    izlerken yaşanılan şaşkınlık, klişeymiş gibi giden bir senaryonun bir anda u dönüşü yaşayarak bambaşka yerlere doğru yol alması, anne'nin filmin başındaki ve sonundaki dans sahneleri. bayıldım ki ne bayıldım!

    --- spoiler ---
  • uzakdoğu filmlerine olan ilgimi ve sevgimi bilen bir arkadaşımın tavsiyesiyle izledim.
    muhteşem bir şekilde işlenmiş kurgusu, inişleri, çıkışları, sarsıcı finaliyle dört dörtlük bir film.
    öyle ki sonrasında joon ho bong'un diğer tüm filmlerini de en kısa zamanda izledim.

    filmle ilgili yazmak istediklerim daha önce çoğu yazar tarafından yazıldığından, gereksiz tekrarlamalar yapmayayım diye pek yazasım yoktu buraya. ancak rahatsızlık duyduğum bir konudan dolayı yazmadan duramadım.

    şimdi, genelde bir filmi izlemeden önce ekşi sözlük de başvurduğum kaynaklardan biridir. mümkün olduğunca spoilerlara takılmadan sözlük yazarlarının film hakkındaki genel kanısını dikkate almaya gayret ederim. benim gibi hareket eden başka yazarların da olabileceği ihtimaliyle başkalarının da canı sıkılmasın istedim. ki ben allahtan filmi izlemeden önce okumamıştım burayı.

    spoiler'ın ne olduğunu hepimiz biliyoruz. ama bazen çok can sıkıcı olabilen spoiler durumuyla ilgili yanlış anlamalar mevcut. yani sözlükte kullanılan spoiler uyarısıyla filme dair spoilerları söyleyebilirsin. en azından okuyucu spoiler ifadesiyle uyarıyorsun, eyvallah o spoiler uyarısının amacı bu zaten. bunun dışında spoiler kullanmadan film hakkında genel yorumları yapıyorsun, buna da tamam. ama spoiler demek illa "lan brus wilis aslında ölüymüş olm" demek değil işte. bu nedenle spoiler uyarısı koymadan genel yorum yaptığın bir yerde özensizce kullandığın cümleler bile filmin en can alıcı kısmını ortaya serebiliyor. bu yetmezmiş gibi yine hiç uyarı yapmadan, filmle ilgili daha da büyük spoilerlar barındıran blog sayfasına yönlendiriyorsun okucuyu. bu yaptığın resmen çok düşüncesizce dostum. kendine iyi bak, bye.
  • güney kore'nin oscar adayı olan madeo son derece mütevazi görünen, ama her yerinden zeka fışkıran bir kurgu ve nefis oyunculuklarla dolu bir film. her şeyden önce bir suç filmi, ama insani, duygusal bir öykü de anlatıyor aynı zamanda. kim hye-ja'nın inanılmaz bir ustalıkla can verdiği aşırı korumacı, aşırı duygusal, aşırı sevgi dolu, her şeyiyle "aşırı" anne karakteri (adını öğrenemiyoruz), filmin baş kahramanı. 20'li yaşlarda, do-joon yoon isimli, zihinsel engelli bir oğlu var. anne ve oğulun arasındaki hastalıklı sayılabilecek ilişkiye yoğunlaşacakmış gibi başlıyor madeo, ama çok geçmeden anlıyoruz ki bu bir şaşırtmaca aslında, filmin görünen kısmında kimin işlediğinizi bilmediğimiz bir cinayet duruyor, onun da altında, annenin oğluna koşulsuz sevgisi var. güney kore sinemasıyla içli dışlı olanların aşina bulacağı bir mizah tarzıyla başlıyor film, ama komediden drama kayması uzun süre almıyor. işin hoş tuhafı, dramdan polisiyeye kayması da uzun süre almıyor. siz sürekli ağlak gözlerle takılan, oğlunu kurtarması için ona buna yalvaran, bağırıp zırlayan güçsüz bir karakteri izleyeceğinizi zannederken (ben öyle zannettim daha doğrusu), o karakter cinayeti aydınlatmak için elinden geleni, kimsenin tahmin edemeyeceği bir kararlılıkla yapmaya başlıyor. ciddi ciddi bir soruşturma yönetmek, hiç de masum olmayan kasaba halkının kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak ve evet, sonunda cinayeti çözmek de dahil buna.

    incelemenin tamamı şu linkte: http://kedilervekitaplar.blogspot.com/…-mother.html
  • kore sineması kültürü oldeuboi ile sınırlı biri olarak izlediğim ikinci kore filmidir. şahsen çok beğendim.

    korece hakkında ne düşünüyorsunuz bilemiyorum, ama eğer üzerinizde bende olduğu gibi maymıymıy etkisi yaratıyorsa, tavsiyem dublajlı versiyonunu bulup izlemenizdir. altyazıya mahkumsanız bari sesini kapatın. gerçi müzikler iyi, onu da kaçırmayın.

    neyse --- spoiler --- a geçiyorum

    klişe bir film olsaydı, bence ya filmin başındaki profesörlerden biri cinayeti işlemiş olmalıydı ya da akla ilk gelen seçenek o salak arkadaşı katil olmalıydı. hadi o da olmadı, en sonda suçlanan jp gerçek katil olmalıydı.
    çünkü neden, o prof.ları başta yok yere filme dahil etmezlerdi. meğer buradaki mantık çocuğun "retarded" kelimesine duyarlılığını göstermekmiş. (gerçi ben yine de bu kadar ileri gideceğini düşünmezdim. gerçekten de katıksız embesil olduğunu kanıtlamış oldu.)
    arkadaşa geliyorum, hadi piç demeyeyim de serseri diyeyim, öyle serseri bir delikanlı olduğu için birtakım aşk meşk davasından kızı öldürmüş olabilirdi. hatta ben embesil çocuğun annesinin evine yaptığı ziyarette anneye "kimseye güvenme" derken onu yanlış yönlendirmeye çalıştığını düşündüm/sandım/zannettim (o benim saflığım da olabilir tabii). ama sonra o balicileri konuştururken gözüme girdi. gerçekten de "polis olacak çocuk"muş.
    bu arada balicilerin olayları anlatırken birden kızın belirmesi çok güzel canlandırma olmuş. yönetmeni tebrik ederim. avukatların kafayı buldukları o gece de çekimler süperdi. genel olarak da detaylarda duyguları çok güzel anlatmış, adeta "her kadrajda gizlenmiş bir mesajım vardır, bunu asla unutma bebeğim" demiş bir yönetmen. bence dolu doluydu o açıdan.
    son olarak kızla birlikte olan erkeklere geliyorum. en mantıklı açıklama o diye düşündüm, ne yalan söyleyeyim. ne de olsa kız o resimleri şantaj için kullanabileceğini falan belirtmiş. neden olmasındı..
    özetle katilin embesil oğul çıkması şok edici olmasa da bence son derece şaşırtıcıydı. gerçeği öğrenen annenin verdiği ilk tepkiyi -ki bu tepki cinayet olarak vücut buldu hatırlarsanız- haklı ve yerinde buldum. ve sonrasında o yüzünde beliren şok, o "ne yaptım ben?!?!?!?!" ifadesi de bu çocuğun nasıl bu hale geldiğini tekrar anlatmış oldu. =>film boyunca zaten kazık kadar oğlana el kadar bebek muamelesi yapan bir kadını izlemedik mi? başka sorum yok.
    ha, bir de çocuk da embesil falan ama çok da çakal yani. işine geleni en ince detayına kadar -taa 5 yaşına dönerek- hatırlıyor, işine gelmeyene çok güzel senaryo yazıyor. brava mcbeally!

    --- spoiler ---

    hakkında başka neye değinsem, neresinden bahsetsem bilemediğim filmdir.

    yorumlarımı zahmet edip sonuna kadar okuyanlara sevgiler & öpücükler.
    filmi izlemeye karar verenlere iyi seyirler.
    "izlemicem" diye kendini paralayanlar, çok şey ka-çı-rı-yor-su-nuzz.
  • flandersui gae, salinui chueok ve en son da gwoemul isimli filmlerden tanıyıp sevip barnımıza bastığımız joon ho bong isimli güney koreli yönetmenin 2009 yapımı son filmi.
    ülkesindeki olumlu eleştirilerin yanı sıra cannes ve toronto'da da büyük beğeni toplamış olan film çilekeş bir annenin cinayet suçlamasıyla hapse düşen oğlunun masumiyetini ispatlamaya çalışmasını konu ediyor.
    madeo (diğer adıyla mother) an itibarı ile imdb de 8.2 gibi abartı yüksek bir oy almış bulunuyor. beklentiler de tabi ona göre tavan yapmış durumda. izleyip görcez garikin.

    imdb: http://us.imdb.com/title/tt1216496/
    trailer: http://www.youtube.com/watch?v=-opor236osm
    afiş: http://www.movieposterdb.com/poster/435f1abc
  • seyrederken çok fazla güldüğüm bir film oldu bu niyeyse. özellikle o hapishanede ki ziyaret sahnesi gözümden yaş getirdi.

    --- spoiler ---

    annemiz acılar içinde oğluyla konuşmaya çalışırken, dramatik, klasik müzik gibi bir şey çalmaya başladı. doğru hatırlyorsam kamera da yavaşça geriye doğru ivmelendi, bayağı hüzünlü bi kare çıktı ortaya.. derken kadraja avukat girdi, meğer çalan müzik herifin cep telefonunun melodisiymiş. yavşakça açtı bir de telefonu. bu ve bunun gibi ironi ve absürdlük barındıran sahnelerle doluydu diye hatırlyorum bu filmi.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap