• flandersui gae, salinui chueok ve en son da gwoemul isimli filmlerden tanıyıp sevip barnımıza bastığımız joon ho bong isimli güney koreli yönetmenin 2009 yapımı son filmi.
    ülkesindeki olumlu eleştirilerin yanı sıra cannes ve toronto'da da büyük beğeni toplamış olan film çilekeş bir annenin cinayet suçlamasıyla hapse düşen oğlunun masumiyetini ispatlamaya çalışmasını konu ediyor.
    madeo (diğer adıyla mother) an itibarı ile imdb de 8.2 gibi abartı yüksek bir oy almış bulunuyor. beklentiler de tabi ona göre tavan yapmış durumda. izleyip görcez garikin.

    imdb: http://us.imdb.com/title/tt1216496/
    trailer: http://www.youtube.com/watch?v=-opor236osm
    afiş: http://www.movieposterdb.com/poster/435f1abc
  • güney kore kültürünün bizim kültürümüze yakinligini cokca hissedeceginiz icin filmin basindan itibaren bi yandan baya bi güleceginiz, bi yandan da hüznü, üzüntüyü tadacaginiz muhtesem bi film. ozellikle anne rolunde oynayan hye ja kim'in oyunculugu filmin ilk ve son sahnelerindeki performansiyla kendini göstermekte. film bence yonetmenin gercek bi olaydan bahsettigi memories of murder adli 2003 yili yapimi filminden cokca esinlenmistir. hatta memories of murder'i bu filmden sonra seyrederseniz bi an ayni sonla karsilasacaginizi sanirsiniz. *. hayatimda izledigim en iyi filmlerden * *
  • filmin ilk 15 dakikasi, amanin evladinin üstüne titreyen bir anne ve hafif zeki sorunlu bir evlat. cok klasik bir konu gibi, uyuyacak miyim yoksa diye düsündürüyor olsa da, ondan sonraki 1 küsür saatin nasil gectigini bile anlayamayacaginiz derece sürükleyici bir film.
    filmin sonu ile ilgili sürekli bir gel-git yasiyor insan ve nihayetinde insanin kaninin cekilmesine neden olacak derecede carpici bir sonla bitiyor.

    kore halki ile türklerin benzer özelliklerinin görüldügü sahneler ile de insanin yüzüne bir gülümseme getiriyor.
  • kore'nin kallavi ödüllerinden blue dragon'da en iyi film-yardımcı erkek ve ışığı almış filmdir. çok iyi filmdir.
  • memories of murder ve the host’tan sonra beklentiyi bir hayli yükselten joon ho bong’un çıtayı yine bir tık çıkarttığı son filmi.
    bir cinayet üstünden yola çıkarak anlatılan anne-oğul ilişkisi o kadar başarılı anlatılmış ki ne gerilimi eksik, ne dramı, ne de mizahı. oldukça basit bir olay örgüsü içinde tıkır tıkır işleyen bir film…
    sakin başlayıp, dalgalar halinde yükselip iniyor ve bir an bile ritmini bozmuyor. polisiye/dram bir filmin vaat ettiği ne varsa fazlasını veriyor.

    not: yanılmıyorsam 29. uluslararası istanbul film festivali kapsamında gösterilecektir.
  • çok çok çok güzel filmdir.

    --- spoiler ---

    izlerken yaşanılan şaşkınlık, klişeymiş gibi giden bir senaryonun bir anda u dönüşü yaşayarak bambaşka yerlere doğru yol alması, anne'nin filmin başındaki ve sonundaki dans sahneleri. bayıldım ki ne bayıldım!

    --- spoiler ---
  • benzersiz bir cinayet filmi olmanın yanı sıra anne sevgisini de ele alan duygusal bir hikayenin anlatıldığı joon-ho bong filmi.
  • festivallerden alnının akıyla çıkmış trajik bir güney kore filmi. epey bir ödül ve olumlu eleştiriler almış. bu kadar methini duyduktan sonra, asya filmleri sever biri olarak izlemem lazımdı ve izledim. spoiler vermeden kısaca özetliyeyim; seyircisine beyin cimnastiği yaptıran nadir bir yapımmış. 2 saatlik bir sudoku adeta. izleyiniz izlettiriniz.
  • 4. asya film ödülleri'nde;

    en iyi film
    en iyi kadın oyuncu (kim hye-ja)
    en iyi senaryo (park eun-kyo, joon-ho bong)

    ödüllerini almış.
  • güney kore'nin oscar adayı olan madeo son derece mütevazi görünen, ama her yerinden zeka fışkıran bir kurgu ve nefis oyunculuklarla dolu bir film. her şeyden önce bir suç filmi, ama insani, duygusal bir öykü de anlatıyor aynı zamanda. kim hye-ja'nın inanılmaz bir ustalıkla can verdiği aşırı korumacı, aşırı duygusal, aşırı sevgi dolu, her şeyiyle "aşırı" anne karakteri (adını öğrenemiyoruz), filmin baş kahramanı. 20'li yaşlarda, do-joon yoon isimli, zihinsel engelli bir oğlu var. anne ve oğulun arasındaki hastalıklı sayılabilecek ilişkiye yoğunlaşacakmış gibi başlıyor madeo, ama çok geçmeden anlıyoruz ki bu bir şaşırtmaca aslında, filmin görünen kısmında kimin işlediğinizi bilmediğimiz bir cinayet duruyor, onun da altında, annenin oğluna koşulsuz sevgisi var. güney kore sinemasıyla içli dışlı olanların aşina bulacağı bir mizah tarzıyla başlıyor film, ama komediden drama kayması uzun süre almıyor. işin hoş tuhafı, dramdan polisiyeye kayması da uzun süre almıyor. siz sürekli ağlak gözlerle takılan, oğlunu kurtarması için ona buna yalvaran, bağırıp zırlayan güçsüz bir karakteri izleyeceğinizi zannederken (ben öyle zannettim daha doğrusu), o karakter cinayeti aydınlatmak için elinden geleni, kimsenin tahmin edemeyeceği bir kararlılıkla yapmaya başlıyor. ciddi ciddi bir soruşturma yönetmek, hiç de masum olmayan kasaba halkının kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak ve evet, sonunda cinayeti çözmek de dahil buna.

    incelemenin tamamı şu linkte: http://kedilervekitaplar.blogspot.com/…-mother.html
hesabın var mı? giriş yap