• bir nevi depresif amelie, bir nevi deliliğe övgü. domatesten olma, insandan doğma bir garip çocuğun, büyümeyen bir veledin öyküsü. peter pan'lığa övgü olarak bağırlara basmak da olası. ama en fenası, temptation'lı tom waits herhalde.
  • katatonik şizofreniyi mi desem, çocukluğu mu, yaşamın izafi bir şey olabileceğini mi desem, düşlemenin esas olan olduğunu mu, öteki olmayı mı desem yoksa iyi film neyi mi anlatan film.

    bilahare, leolo'nun kendine verdiği soyad olan lezone'nin lauzon'un italyanlaştırılmış hali olduğu düşünülünce, yalnızca üç yapıtlık bir filmografiye sahip, genç yaşında buralardan çekip gitmiş jean-claude lauzonun en kişisel işi olduğu fikrine de varılabilir.
  • 1993 yılında istanbul film festivali'nde gösterilmiş, pek bir beğenilmiş fransız kanadası'ndan kült bir filmdir. jean-claude lauzon tarafından yönetilmiştir. filmin ana karakteri 8 yaşlarında,hayal gücü çok güçlü olan, şiirler yazanbir çocuktur. film de onun anlatımından aktarılır seyirciye. leolo çocuğun adıdır zaten. oysa gerçek adı fransızca kökenlidir ancak çocuk bir gece rüyasında sicilya'da bir köylü adamın domates toplarken tarlada çalışan seksi bir hatunu kesip masturbasyon yaptığını görür. sonra rüyada bir geçişle annesinin kanada'da pazarda alışveriş yaparken dengesini kaybettiğini ve aynı domateslerin üzerine düştüğünü görür. sonrasında doktor kadına hamile olduğunu söyler.bunedenle çocuk leolo ismini benimser ve kendisinin kanada'lıbir fransız değil, sicilyalı bir italyan olduğunu iddia eder film boyunca. katıksız bir bağımsız sinema örneğidir. müziklerini tom waits yapmıştır, mick jagger'in da katkıları olmuştur.
    (bkz: tom waits)
    (bkz: mick jagger)
  • muzigiyle, siirsel anlatimiyla super ve hollywood mantigiyla film izleyenleri ayar manyagi yapan film.

    --- spoiler ---

    abinin o kadar vucut gelistirdikten sonra tekrar dayak yemesi, leolonun o ortamdan cikamamasi, aile fertleriyle ayni kaderi paylasmasi, o yillardir recete formullerle beslenmis hollywood beynimi ambele etti. bari abi su adam temiz bir dayak yeseydi yine biraz mutlu son tandansi yakalayabilirdim ama yonetmen onu bile reva gormeyip, hic sans tanimamis mutluluk avcilarina. jean-claude lauzon'un ellerine saglik...

    --- spoiler ---
  • bere ve eldiven takıp gecenin köründe herkes uyuduktan sonra buzdolabı ışığında evdeki tek kitap olan masanın ayağına dengesi bozulmasın diye sıkıştırılmış kitabı okuyan bir çocuğun hikayesi. düşlerle ve yazıyla beslenerek yaşamın ve ailesinin sıkıcı gri atmosferinden uzaklaşmaya çalışan bir çocuğun gözlerinden dünyayı izlemek belki de..sadece film demek haksızlık olur bu yüzden; masalfilm, belki de şiirfilm..
  • burak aksak'ın film listesi sayesinde izleme şansı bulduğum, düşlediğim için, ben ben değilim diyen leolo'nun hayat hikayesini anlatan filmdir.

    --- spoiler ---
    benim için filmdeki leolo'dan sonraki en ilgili çekici karakter ise, mısra terbiyecisidir.
    mısra terbiyecisi, kelimelerin ve imgelerin insanların hayallerinde yeniden doğabilmesi için, mısraların
    küllerine karışması gerektiğine inanıyor ve insanlara düşlemeyi öneriyordu...
    modern toplumlar için bunu yapmak ise, post modern don kişot olmak anlamına gelmekteydi...
    --- spoiler ---

    (bkz: burak aksak'ın film listesi)
  • "mısra terbiyecisi haklıydı.
    yanyana getirilen kelimelerde bir sır vardı.
    terbiyeci, kelimelerin ve imgelerin insanların hayallerinde
    yeniden doğabilmesi için, mısraların küllerine karışması gerektiğine inanıyordu.
    düşlemelisin léolo.
    düşlemelisin..."
  • göğsünüze en güçlüsünden kederli bir yumruk atan film.

    yabancılaşmanın son perdesi. 'ben gerçek değilim amq'
  • time dergisi tarafından tarihin en iyi 100 filminden biri seçilen film. bazıları yaşamlarını bu kadar iyi anlatamazlardı sanki...
  • en sevdigine ulasmaya cesareti olmayanlarin ellerinden kayip giden sevginin*, kaybolan cocuklugun, ucup giden duslerin filmidir, tom waits'in sarkilariyla ` : cold cold ground` ` : temptation` safak rengi bir tulun ardindan huzunle seyredilir, unutulmaz.
hesabın var mı? giriş yap