• yaşamayı engeller. şöyle de tanımlanabilir: seçmediğimiz bir yaşamı yaşamamızın faili.

    ayrıca: korkak kimse mutlu olamaz.
  • bazen 30 yaşında ne anlama geldiğini öğrenirsiniz. o güne kadar başlanıp da, bir türlü bitirelemeyen bütün yarım kalmışlıkların tek nedeninin bu duygu olduğunu farkettiğiniz de; farklı bir boyuta geçersiniz... gelecek yılların ise korkaklıktan korkmayla geçeceğini anlar ve hem geçmişe hem de gelmemiş geçmişe yanar durursunuz. bu şekilde bitiriversiniz yaşam maceranızı...
  • korku ve korkaklık yeryüzündeki çoğu acının , bir çok psikolojik sorunun başlıca kaynağıdır. sırf bu yüzden bile korkak insanlardan uzak durmalı, kendini soyutlamalı insan.

    korku tedbiri tetikler, insanı düzene sokar fakat bunun ölçüsünün kaçması durumunda ortaya çıkan korkaklık yıkıcı bir haldir. korkaklar dev bir hapishanededir; konuşmaya korkar, duygularını dile getirmeye korkar, iş hayatında atılım yapmaktan korkar, hoşuna gitmeyen bir durumda tepki göstermeye korkar, hayır demeye korkar, zaman zaman da evet demeye korkar, en çok da tepki görmekten korkar... korku insanı zavallı bir yalnızlığa hapseder.

    korkunun ve korkaklığın zıttı olan cesaretse korkunun yok olma hali değildir, aksine korkuya direnme kapasitesiyle doğru orantılıdır. yani korku hep vardır, cesaretse bir seçimdir. bu bir yol ayrımıdır. 1. seçenekte insan korkuya teslim olup emniyette kalmayı tercih ederken 2. seçenekte insan korkuya direnip risk almayı tercih eder. şuna çok dikkat edilmelidir; korku hep vardır...

    edit: ekleme.
  • çoğunlukla hiç korkulmaması gereken mücbir sebepler nedeniyle yaşanır.
  • yaşanmamışlığın en kötü getirisi.
  • bir öngörü yaptığımda, yaptığımın ya da yapmadığımın nelere yol açacağını kestirebiliyorum. "yapmam gereken bu!" deyip de yapmadığımda da değişik duyguların esiri oluyorum. şu yolu seçmeliyim, böyle yaparsam doğru olacak... ama öyle bir durum ki bu her şey gözünün önünde iken bir şey yapamadan donup kalmak. adeta hayat gözünün önünde akıp giderken onu değiştirecek birşey yapamamak. keşkeler ve pişmanlıklar içinde boğulmak. peki kader bize böyle yazdıysa elden ne gelir ki!? insan kendine yazılan kaderi yaşar, adeta geleceği görüyor gibi başına gelecekleri biliyorsun değil mi? biliyorum, çünkü: insanın başına gelecek (bela) bellidir. kader bize bunların olacağını yazdıysa bir şekilde nereden kaçarsak bizi bulacak, o noktada kaçacak yer kalmadığında kadere boyun eğeceğiz. (*)

    ***
    aslında olan biten böyle mi? bütün bunlara bir başka gözle baksak, nasıl gelişiyor olanlar. kadere bağlılık böyle mi yorumlanmalı?

    konfiçyus'un bir sözü çok iyi açıklıyor korkaklığın ne olduğunu.
    "doğru yolu görüp de gitmemek var ya, işte bu korkaklıktır."

    yapması gereken seçimlerden kaçıp da başına gelenleri "insanın başına gelecek bellidir." diye yorumlayan insan bilinçaltında korkularının esiri olmuş demektir. aslında doğru gördüğü yolu takip edecek cesareti yoktur besbelli. öyle ki, bütün bunları kaderin bir cilvesi olarak görmekte. kader inancının yukarıdaki yorumu burada devreye giriyor. kadere inanmak başka, insanın kadere körü körüne bağlanması başka. kader elimizde olan bir şey, değiştirmek de insanın elinde. suçu kadere atmak kolay peki neden?

    işte burada bilişsel çelişki devreye giriyor. şöyle ki; bilişsel çelişkiye göre yaptıklarımız, davranışlarımız ile düşüncelerimiz birbiri ile uyum içerisinde olmalı. ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol yaptığımız bir şey
    mantığımıza uymuyorsa bilinçaltı elbet ona bir bahane, mazeret uyduracaktır. ya yaptıklarımızı değiştirecek, olmadığında da düşüncelerimizi. burada da kader yazmışsa bozamam, diyerek yapılan yanlışlar kadere, kimi zaman bir başkasına vb. dış etmenlere atılabilir. oysa ki kabul edilmese de korkaklıktır doğru yolu görüp de gitmemenin sebebi.

    (*) lost dizisindeki bazı karakterden (desmond, locke) derleme düşünceler.(s3e18 itibarı ile) özellikle desmond'a coward * sözleri söylediğinde des'in durumu böyleydi.

    ayrıca;
    (bkz: #12180189)
  • neyden ve nasıl korkulduğu önem taşır.

    birini üzmekten korkmak baba yiğitlikken, iş yerindeki müdüründen veya bir kavgadan korkmak götlüktür.
  • özgüven eksikliğinden kaynaklanan ruh hali.
  • sözüm ona depresyon tedavisi için apar topar hastaneye yatırılan sevgilinin, sinir bozucu bir hastanede korkutucu insanlar tarafından habire elektroşok verilerek bin beter edilmesinin ve sizin bu konuda hiç bir şey yapmamanızın ardından, eve döndüğü gün size bakarken gözlerindeki hayalkırıklığına korkaklık denir.
  • hayatta kalma içgüdüsüdür. korkmaktan korkmak ise tamamen yeni birşeydir.
hesabın var mı? giriş yap