• peşinen edit: aşağıda otuz yıllık kapadokya maceramın küçük bir rehbere dönüşmüş halini okuyacaksınız. f klavye kullanmak zorunda kalmam ve çok sesli bir ortamda yazmam sebebiyle hatalar yapmış olabilirim. en kısa süre içerisinde düzelteceğim.

    bana göre kapadokya, bozkır sessizliğidir. siz o kalabalık gezi otobüslerine aldanmayın. yazın kır çiçekleri, uçuşan böcekler ve kış aylarında dondurucu soğuğun içinde sobada yanan odundur. ona göre gezin, popüler noktalardan uzak durun. az biraz vaktiniz ve iyi kötü bir aracınız varsa bana yazabilirsiniz. size bir rota oluşturabilirim. pahalı otellere camı bile olmayan odalara çok yüksek paralar ödemeyin. şu ara kapadokya'da havuzlu otel odası furyası var. millet çıldırmış gibi bu odalara servet ödüyor. saygı duyuyorum bölgenin kendine has havası içinde bu odalar gerçekten başka bir dünyada yaşıyormuşunuz gibi hissettirebilir. çantanızı sırtınıza geçirin ve tarihin sayfalarında bir yolculuğa çıkın. çok para harcamanıza gerek yok, tur rehberlerine ihtiyacınız yok. bölgenin basit bir haritası var. gezilecek on binlerce peri bacası, yüzlerce vadi, onlarca manastır ve kilise var. pek çok yer altı şehri, sadece bu bölgeye has bazı kayaçlar, tümülüsler ve az yürünmüş yollar sizi bekliyor. gerçekten otuz senelik birikimimi burada anlatacağım. bana inanmayın kapadokya'yı dinleyin.

    bir diğer edit: genellikle kapadokya otelleri ile ilgili çok soru geliyor. kapadokya otelleri başlığına göz atmanızı tavsiye ediyorum. orada oldukça detaylı bir girdi yazdım. bunun dışında otel seçerken dikkat etmeniz gerekenlere buradan göz atabilirsiniz.

    aşağı yukarı beş şehrimizi içine alan turistik bölge. her ne kadar beş şehir ismi geçse de, kayseri'de bir aksaray'da bir olmak üzere iki lokasyon dışında tüm gezilecek yerler nevşehir sınırları içindedir.

    burada kastetmek istediğim gezilecek yerlerdir. diğer illerde de adı duyulmamış pek çok yer bulunduğunu biliyorum. özellikle nevşehir - kayseri kara yolunda avanosu çıktıktan sonra sağ tarafta efsane bir vadi bulunmaktadır ki, şu ana kadar ne ismini duydum. ne de fotoğraflarını gördüm. bunun gibi pek çok tarihi güzelliğin gün yüzüne çıkmak üzere beklediğini düşünüyorum.

    gezilecek yerlerine geri dönecek olursak.. mutlaka, gezilmesi gereken yerler, mutlaka yürünmesi gereken vadiler, binilmesi gereken balon, bisiklet veya atv turları bulunur. bunlar arasından ilgi ve alakanıza göre dilediğiniz bir tanesini tercih edebilirsiniz.

    uçhisar; bu bölgede uçhisar kalesi kapadokya'nın en ikonik yapısıdır. ayrıca kapadokya bölgesinin en yüksek noktası olarak bilinir. kapadokya'nın en bilinen kalesi olmasına rağmen çıkış zorluğu bakımından ortahisar'da bulunan ishakpaşa kalesi ve ortahisar kalesi'nden daha kolaydır. ayrıca ortahisar'da adı bilinmeyen bir kale daha bulunur. onu ortahisar bölümünde anlatacağız. uçhisar'da en bilinen vadi güvercinlik vadisidir. benim tavsiyem yanınıza yeterince su ve az biraz yiyecek alarak güvercinlik vadisinden göreme'ye doğru yürüyüş yapmanızdır. o sizin için zor geliyorsa, güvercinlik vadisi seyir terasından güvercinliklere göz atmanızdır.

    hazır söz uçhisar ve güvercinlikten açılmışken bölgede bol bol karşılaşacağınız güvercinlikleri iyi incelemenizi tavsiye ederim. çünkü bu güvercinlikler bölgede son derece önemli olan üzüm üretimine gübre bakımından büyük katkılar sağlamıştır. nerede bir güvercinlik görürseniz şöyle bir çevrenize bakın. mutlaka bakımsız bir üzüm kütüğü görürsünüz. şu fotoğrafta ortalama bir güvercinlik yer almaktadır.

    göreme; kapadokya'nın en çok fotoğraf çekilen alanıdır. son yıllarda otel sayısında inanılmaz bir patlama oldu. bu oteller arasında bazıları gerçekten ama gerçekten efsanedir. büyük bir kısmı ise bu bölgede olmasının ekmeğini yer. oysa göreme'de olmayan pek çok cave otel hem daha ekonomik hem daha kaliteli hizmet sunar. göreme ile çavuşin arasındaki bölgede balon uçuşları yapılır. balon bölümünde bu konuya detaylıca yer vereceğiz. göreme'nin tepesinde seyirlik bir alan bulunur. aşıklar tepesi diyorlar, turizm patlayınca verilmiş bir isimdir. o tepenin ismi yıllar önce yoktu. evet, nasıl ki her tepenin bir ismi olmuyorsa aşıklar tepesinin de bir ismi yoktu. aşıklar tepesi ismi instagramın bulunması ile ortaya atılmış bir isimdir. göreme'ye yolunuz düştüyse, bir zahmet düşsün. mutlaka kılıçlar vadisini, aşıklar tepesini, balon kalkışlarını ve tabi ki göreme açık hava müzesini görün.

    çavuşin; göreme'den avanos'a doğru yola çıktığınızda çavuşin köyü sağ tarafınızda kalır. vaftizci yahya kilisesi hemen yol kenarında sizi bekliyor olacaktır. yolunuz düştüyse mutlaka görün. eskiden kiliseye girmek için müze kart geçerli değildi. şimdi durum nedir bilmiyorum. bunun dışında çavuşin'de otel bakımından zengin bir noktada yer alır. ben misafirlerimi kahvaltı konusunda çavuşin'de güvendiğim otellere yönlendiriyorum. bir kilise daha var. sağa girip yukarıya doğru çıktığınızda köy merkezine ulaşırsınız. burada aynı soğanlı'da karşılaştığım kuşluklar ve tarihi yapılar görüyorum.

    avanos; kapadokya'nın el sanatları merkezidir. nevşehir şehir merkezinden on altı kilometrelik bir yol ile avanos'a ulaşabilirsiniz. ayrıca bu yolda hayalet sürücü filminin çekildiğini de belirtmiş olalım. yok ben gezerek gitmek istiyorum diyorsanız, o zamanda çavuşine girmeden avanos'a ulaşabilirsiniz. çavuşini çıktıktan iki kilometre sonra yol sağa doğru döner. birazdan orada neler olduğundan bahsedeceğiz. şimdilik avanos'a geri dönelim. bu ilçe gülşehir ile birlikte nevşehir'in içinden ırmak geçen nadide ilçeleri arasında yer alır. burada el sanatları çok gelişmiştir. çini yapımı, ahşap boyama ve tabi ki testi üretimi üzerine çalışmalar yapabilir ve üretilen ürünleri gözlemleyebilirsiniz. pazarlık yapın, iyi bir pazarlıkla yarı yarıya kara geçebilirsiniz. avanos nevşehir yolunda göreme sapağına gelmeden sol tarafta taştan heykeller bulunmaktadır. isimlerinin ne olduğunu bilmiyorum. gözünüzün aşina olması adına at heykeline buradan göz atabilirsiniz. avanos'ta mado, starbucks, köfteci yusuf bulunur. bunun dışında çok sevdiğim ama şu an adını hatırlayamadığım bir kafede sizi bekliyor.(bugun gittim adini ogrendim, limon cafe) ırmak boyunca yürüyüş yapabilir yada çay içebilirsiniz. avanos tümülüsü, çarşısı gezilebilir. avanos - kozaklı çıkışında sol tarafta atıl durumda eski ceza evi bulunmaktadır.

    şimdi geri çavuşin çıkışına gelelim. hatta çavuşine gelmeden salıncak cafe seyir terasına geçelim. buraya iki şekilde ulaşabilirsiniz. ilki nevşehir avanos yolundan göreme sapağına dönerek ulaşabilirsiniz. ikinci yolumuzsa göreme'den çavuşin'e doğru geçerken sola dönerek ulaşabilirsiniz. salıncak denen seyir terası, salıncak kafenin önünde bulunur. aşk vadisine bakar. ben oraları kafe yokken gezerdim kimse olmazdı. şimdi instagramda meşhur vinç asansörü ile çekilen şu fotoğrafın burada çekildiğini ekleyerek devam edelim. göreme'den atv turlarına katılmayı düşünüyorsanız özellikle sorun salıncak'a uğrayacak mı diye. bir de açık hava müzesi önünden yapılan atv turları vardır ki, onlar daha çok kılıçlar vadisinin eteklerinde yapılır ben tavsiye etmem.

    paşabağı, zelve; ikisi de gezilip görülmesi gereken noktalar arasındadır. paşabağı'nda yazımızın başında bahsettiğimiz güvercinlikleri bol bol görmeniz mümkündür. zelve ise ayrı bir dünyadır. zelve açık hava müzesi tek başına bir efsane olarak sizi bekler. geçenlerde tivibu'da izlediğim eski bir amerikan filminin bazı sahnelerinin burada çekildiğini görmüş ve çok şaşırmıştım. tabii filmde bu bölgeyi amerika'daymış gibi anlatmışlardı.

    zelve'den çıktıktan sonra geri dönmeyin. yolunuzu ürgüp'e doğru çevirin. devrent vadisine ve devrent terasına mutlaka uğrayın. meşhur dizimiz asmalı konak'ta seymen ağa'nın kız kardeşi yanaşma ile hep burada buluşurdu. hadi kız araba ile gelirdi de yanaşma nasıl yürüyerek gelirdi hep merak ederim. siz herkesin vadiyi izlediği yükseltiye hiç uğramayın. daha yukarı çıkın. sonrasında sola dönerek iki yüz metre kadar ilerleyin. pişman olmayacaksınız. devrent vadisi efsaneleri ile meşhurdur yazmaya üşendiğim için geçiyorum. hayal gücünüzü kullanırsanız bu vadide ihtiyaç duyduğunuz her karakterin donuk bir şekilde size baktığını görebilirsiniz. devrent vadisinden ürgüp'e doğru devam edin. ibrahim erkal'ın sen aldırma klibinin çekildiği yerlerdesiniz. gerçi eski yolu yıktılar ama hala aynı noktalarda devam ediyorsunuz. biraz sonra sol kolunuzun üzerinde bir petrol istasyonu olacak. kavşaktan dümdüz karşıya geçin ve kısa bir yolculuktan sonra ürgüp'e vardınız.

    ürgüp; benim ergenliğim burada geçti. eskiden temenni tepesi yıkılmadan önce burada bir gece kulübü vardı. neyse, ürgüp'te temenni tepesine çıkın. temenniye çıkarken karşınıza bir testi üretim tesisi çıkar. burada avanos'tan çok daha uyguna çanak çömlek, hediyelik eşya satın alabilirsiniz. bir de üç güzeller var tabi ki, o da ürgüp - nevşehir yolundadır. ürgüp merkezde turistlere hediyelik eşya satan dükkanlar var. oradan da alışveriş yapabilirsiniz. şüküroğlu pastanesinin terasına çıkın. eski bir konağı pastane haline getirmişler temenni tepesinin tam altında bulunuyor. yemekleri de fena değil, kahvaltısını tavsiye etmem.

    ürgüp'te çok dizi çekildi. bunun iki sebebi bulunmaktadır. ilki hiç şüphesiz nevşehir'in yani muşkara'nın il olmadan önce bölgenin idari merkezinin ürgüp olmasıdır. o zamanlar burada çok konak varmış, hala var ama o zamanın apartmanları olarak konakları sayabiliriz. dizilerde bize anlatılanın aksine bir insanın konakta yaşaması için zengin olması gerekmez. dizi furyası başlamadan önce konak sahipleri, konaklarını restoran yada basit oteller olarak işletiyordu. bu bölgeyi iyi bilen çoğunlukla bugün youtube yorumlarında gördüğümüz şarkıların altına "abi kimse sizi keşfetmesin istiyorum, nooooolur kimse sizi bulmasın" tarzı yorumlar yapan avrupalı ziyaretçileri vardı. turizm yavaş yavaş gelişmeye başlayınca çoğunluğu uzak doğu ülkelerinden gelen sabit ziyaretçileri oldu. iki sene önce otobüste bir japon turistle konuşma imkanım olmuştu. adam nevşehir'e tam on dört kez geldiğini söylemişti. ben küçükken nevşehir merkezde hiç turistik olmayan mahallelerde bile elleri cebinde gezen gezginler, parklarda çadır kuran gençler görür ve şaşırmazdım. bugün nevşehir il merkezinde turist görmek ne yazık ki pek mümkün değildir. yine de nevşehir'e haksızlık yapmamak gerekir hele son yıllarda yavaş yavaş ortaya çıkarılan kayaşehir dünyanın en büyük yer altı şehri olarak sizi bekliyor. henüz beklemiyor çünkü turizme tam olarak açılmadı. kayaşehir'in tarihi yada ortaya çıkma hikayesini burada anlatmayacağım. sadece güzelliğini görmek için birkaç video izlemeniz yeterlidir.

    konaklar; konaklar konusuna özel bir başlık açmanın faydası vardır. mesela benim babam nevşehir'de bir konakta doğmuş. dedem zengin bir adammış ama babam doğduğunda o kadar da varlıklı biri değilmiş. 1912 - 1917 nevşehir il nüfus sayımına baktığımız zaman o zamanki nüfusun on yedi bin civarında olduğunu ve bunun önemli bir kısmının rum - ermeni nüfus olduğunu görüyoruz. bugünkü kayaşehir eski adıyla kale mahallesi civarında mutlaka görülmesi gereken bir tanesi ermeni bir tanesi de rum olmak üzere iki kilise bulunuyor. yanlış hatırlamıyorsam bu kiliselerin bir tanesi uzunca bir süre cezaevi olarak kullanılmış. konaklarda o şekilde insanların doğup büyüdüğü yerler klasik apartman yaşantısının başlangıcı yani. nevşehir'de her konağın yüksek duvarlı bir bahçesi mutlaka bulunur. bahçe ailenin vakit geçirdiği alandır. bu alışkanlık nevşehir'in müstakil evlerinde de karşımıza çıkar. ara sokaklarda dolaşırken eski nevşehir evlerinin içini görmeniz mümkün olmaz. çünkü bir şekilde ev sahibi kendi özelini yüksek duvarlarla çevrelemiştir. eğer ki ev bir şekilde volkanik bir kayaca sırtını dayamışsa mutlaka ama mutlaka kayadamlar kazınır. buraya özel bir başlık açmakta fayda var. bugünkü cave hotel dedikleri ve tonla para istedikleri otellerin hepsini, bu durumu olmayan ailelerin ellerinden alıp restore ederek tonlarca paraya satıyorlar. bahçeli korunmuş, sırtını kayaca veya kayaya yaslamış, içinden başka odaya onun içinden mağaraya onun içinde de avluya çıkabildiğin bozulmamış ev örneklerini bugün nar kasabasında görme imkanınız var.

    mustafapaşa; bu köy asmalı konağın, konak yanana kadarki bölümlerinin çekildiği yerdir. şimdi sanırım o konak restoran olarak hizmet vermeye devam ediyor. konağı gezin üst kattaki duvar resmine mutlaka göz atın. bu resmi orada bulunan atı ve süvarinin elindeki bayrağı yorumlayan ve anlayan biri bana lütfen mesaj yazsın. mustafaşa türkiye'nin bir köyde kurulan ilk üniversitesine sahiptir. kapadokya meslek yüksek okulu ile birlikte köy popülaritesini artırmıştır. mustafapaşa'da kemerli kapı adı verdikleri tarihi bir duvar var. sizin bu duvarı bulmak için soracağınız ismi maraşoğlu köprüsüdür. o duvarı geçtikten sonra aracınızı bir yere park edin. zamanınız bolsa sağ tarafa, zamanınız yoksa sol tarafa doğru yürüyün. sağ tarafta eski bir kilise var. linkini verdiğimiz kiliseler bölümünde bu kilisenin tarihini anlatmaya çalışacağım. kapadokya bölgesinde zaman zaman pek çok tarihi güzellik gün yüzüne çıkarılıyor. mesela mustafapaşaya gelmeden kavaklık bir alanda bir çeşme var. oradan sağa dönüp ortahisar'a doğru ilerlerseniz pancarlık vadisine çıkarsınız. pancarlık kilisesi yine bir yardımseverin destekleri ile gün yüzüne çıkarılmış bir kilisedir. mustafapaşa'da kendine has bir koku vardır. kır çiçekleri, iğde ağaçları ve nispeten yalnızlık hissinin en ağır bastığı üçüncü nokta olarak dikkat çeker. kapadokya'da gerçekten yalnız kalmak istiyorsanız bir diğer noktayı ileride paylaşacağım. bana göre en önemli noktayı ise burada yazmayacağım. orası bana kalsın. damsa; mustapaşa içerisinde damsa'ya yer verelim. damsa bölgenin meşhur barajıdır. eskiden buraya piknik yapmaya giderdik. uzunca bir süre damsa kapalıydı. şimdi sanırım yine faal durumda, tam emin değilim. bilenler yazarsa burayı güncelleriz.

    mustafapaşa muazzam bir yerdir. detaylarına yer vermeye vaktim yok. şuraları not alın, bu yazıyı şu ana kadar okuduysanız mutlaka not alın. bakın özellikle altını çiziyorum mustafapaşaya kadar geldiyseniz buraları görün: gomeda vadisi, kapadokya sanat ve tarih müzesi,baltanın yeri yani aziz grigorios kilisesi, aziz basil şapeli, şimdi aklıma geldi yukarıda adını yazmadığım kilisenin ismi de; aziz nikolaos manastırı. gomeda vadisine gitmeye karar verdiyseniz kaybolmaya çalışın. kısa süreli bir ed stafford macerası için gomeda vadisine doğru kaybolmanızı tavsiye ederim.

    gomeda vadisi, teknik olarak ortahisar ile aynı çukurda bağlıdır. gitmeniz mümkün değildir ama bir drone yardımıyla bu vadiyi takip ederseniz ortahisar'da ishak paşa kalesine ulaşırsınız. ishakpaşa kalesine çıktıktan sonra kral mezar balkonunda sol aşağı bakmaya cesaret ederseniz o oyuk vadi sizi doğruca gomeda'ya götürür.

    ortahisar; ortahisar'a geldiyseniz üç yoldan gelmiş olmanız gerekir. ilki nevşehir - ürgüp yolu, ikincisi ürgüp - nevşehir tarafı, üçüncüsü ise göreme açık hava müzesi taşlık yol üzerindedir. hangi yoldan geldiğiniz şu sebeple önemlidir: ortahisar'ı gezdikten sonra nereye gideceğinize iyi karar vermeniz gerekir. eğer ortahisar sonrasını planlayamazsanız birkaç lokasyonu hiç göremezsiniz. ortahisar'da ortahisar kalesi bulunur bu kaleye çıkmak bir ara yasaktı. şu an yasak mı bilmiyorum ama çıkmak gerçekten ama gerçekten çok zordur. yasak olma sebebi birkaç taş yuvarlanmasıdır. bu sebeple çıkarken dikkat edin. kış aylarında kesinlikle yasak olmasa da çıkmayın. bölgeyi gözlemleyin. ortahisar kalesinin tam karşısında ishak paşa kalesi bulunur. buraya ulaşmak için merkezde bir pide fırını var onun yanından sola inin ve biraz ilerleyin. sonrasında kalenin alt kısmına ulaşırsınız.
    ishak paşa kalesinin alt tarafında halkın acı su dedikleri bir su kaynar. su kuyusunu boşaltın ve bir süre bekleyin. kısa bir süre içerisinde kuyu tekrar acı bir su ile dolacak. su çok şifalıdır özellikle böbrek taşı problemi yaşayanların tüketmesi tavsiye edilir. ishak paşa kalesine çıkmak için özel mülkün içine girmeniz gerekir. sahibinden rica ederseniz içeri girebilirsiniz yoksa dışardan duvarı yürüyüp içeri zıplamanız gerekir. özel mülkün bahçesinde köpekler bağlıdır. siz duvardan geçerek ulaşabilirsiniz. kalenin içinde katran kuyusu denen kuyular bulunmaktadır. bu kuyulara daha doğrusu devasa boşluğa dikkat edin. osmanlı - karamanoğlu savaşında ishak paşa tarafından açtırılıp kalenin fethedildiği söylenir. o zamana kadar osmanlı ile karamanoğlu arasında doğal bir sınır konumundaymış bu bölge..
    ortahisar'da bozacıya uğrayın ve boza için tuvaletin karşısındaki oda boşsa oraya geçin. hem en sıcak hem en güzel oda burasıdır.

    edit: aslında bugünlük bu kadar yeterliydi ama kızılvadiyi unuttum. sonradan da yazmayı unuturum diye bilgisayarımı açıp not düşmek istedim. kızılvadi dünyada güneşin batışının en iyi izlendiği nokta olarak ünlenmiştir. buna katılmıyorum. güneşin batışını iyi bir şekilde izlemek için kiminle izlediğiniz nerede izlediğinizden daha önemlidir. insanlar burada şarap açıp vadinin üst kısmında araçları park ettiğiniz yerden izliyorlar. güzel bir ortam var. benim tavsiyem sabah saatlerinde gidin aşağıya doğru yürüyün. ille güneşin batışını izlemek istiyorum diyorsanız vadinin üst kısmına çıkın. çıkmak için hep sağa doğru yürüyün daha yüksek ve yalnız bir tepeye ulaştınız. aşağıda kalan insanlar güneş battı diye alkışlarken siz hala batışını yalnız izliyorsunuz. bana sonra teşekkür edersiniz.

    soğanlı; şimdi geldik başka bir konuya artık nevşehir il sınırının dışına çıkmamız gerekiyor. sırada soğanlı var. hazır konusu açılmışken soğanlı'nın gerçekten muhteşem bir yer olduğunu belirtmek isterim. ilgilenir misiniz bilmiyorum ama ben hayatımla ilgili; istifa, evlilik kararı, iş kurma, uzun süreli tatil başta olmak üzere pek çok kararı soğanlı'da dolaşırken aldım. soğanlı'ya gitmek için şu yolu takip edin. biraz önce damsa'dan bahsetmiştik ya damsa'dan yolculuğa başlayın. damsa sağınızda kalsın. ilerleyin yol boyunca iki farklı güzergahtan yolumuza devam edebiliriz. ikincisinden bahsetmeyeğim doğrudan bizim güzergaha doğru devam edelim: cemil, taşkınpaşa, şahinefendi sonrasında kayseri sınırları içerisine geçiyoruz. güzelöz'ü gördükten sonra muhteşem kavaklık ve kanyon içerisinde soğanlıya doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. bu bahsettiğim güzergahın şöyle bir avantajı vardır. genellikle kapadokya'nın pek çok vadi içerisinde yer aldığını söylemiştik. ilk kez bu güzergah üzerinde bir kanyonda gezdiğinizi hissederseniz. az yürünmüş yolları vardır muhteşemdir. gerçekten muhteşemdir. soğanlı örenyerine doğru ilerlerken apartman gibi mağaralar görürsünüz. bunu bütün kapadokya'da çok nadir görürsünüz. soğanlı yolunda o kadar fazla mağara vardır ki, birisi çıkıp eskiden burada bir milyon insan yaşıyordu dese şaşırmazsınız. soğanlı ören yerine giriş yaptıktan sonra aracınızla sağ tarafa doğru ilerleyebilirsiniz. bir çay bahçesi var yolun sonunda orada su sesi arasında soğanlıyı gezmeye başlayabilirsiniz. eğer daha yalnız kalmak isterseniz sol tarafa doğru dönün yolun sonundan gezmeye başlayın. arkadaşlar, hiçbir harf burada hissedeceğiniz özgürlük hissini anlatamaz. o sebepten daha fazla zorlamıyorum ve sizi soğanlı ile başbaşa bırakıyorum. soğanlı'da kubbeli kiliseyi görmeden gelmeyin. kubbeli kilise'nin dünya üzerinde yapılmış en eski kubbeli ibadethane olduğuna dair bir yazı okuduğuma eminim ama kanıtlayamam. kubbeli kilise şurasıdır. soğanlı ile ilgili kısa bir yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

    kapadokya genelinde dokuzuncu yüzyıldan on üçüncü yüzyıla kadar tanımlanmış pek çok kilise bulunur. bunların büyük bir kısmının ismi bile yoktur. özellikle soğanlı'da bulunan kubbeli kiliseyi görmenizi tavsiye ederim. geniş bir kilise rehberi hazırlayacağım. göz atmak için burayı ara ara kontrol edin. şimdi değil ama henüz tamamlamadım.

    gülşehir; kısaca gülşehir'den bahsedelim. şimdi gülşehir, kapadokya'nın biraz dışında yer alır. avanos'ta bahsettiğimiz gibi gülşehir'de içerisinden kızılırmak'ın geçtiği ikinci ilçemizdir. eğer gülşehir'e nevşehir üzerinden geldiyseniz merkezine geçen sapaktan u dönüşü yaparak tekrar nevşehir yoluna dönün. ileride sağ tarafta karşı kilise tabelası sizi karşılar. karşı kilise nevşehir'de pek bilinmeyen ama oldukça değerli bir kilisedir. yanlış hatırlamıyorsam gülşehir'de iki kilise vardı. buraya kadar gelmişken bu iki kiliseye göz atın. birbirine çok yakın oradan sorarsanız kiliseler nerede diye gösterirler. yalnız dikkat edin tabelaları çok dikkat çekmez. kiliseyi ararken boşa zaman harcamayın. kiliseleri gezdikten sonra tekrar ana yola çıkın. biraz daha nevşehir istikametinde ilerleyin. gülşehir sanayisini geçtikten sonra açık saray sağ tarafınızda kalır. açık sarayda son derece önemli bir noktadır. nispeten daha az popüler olması nedeniyle pek bilinmez. burada açık sarayı gezin ve mantarkayayı görün. peki mantarkaya ne midir? mantarkaya budur. kapadokyada onbinlerce farklı yüzey şekli görürsünüz. yalnız mantarkaya gerçekten istisnadır. istisna demişken bir istisnadan daha bahsedeceğim. işten erken çıkabilirsem fotoğraflayıp göstermem gerekecek. her neyse kapadokya'da en ucuz arsa fiyatlarının gülşehir'de olduğunu belirtelim ve diğer noktamıza geçiş yapalım.

    çat; son yıllarda, bağlarıyla ünlü memleketimizde bağ evi yaptırmada açık ara ilk sırada yer almayı başarmış bir kasabadır. bir dönem çat'a golf sahası yapılacaktı o iş askıda kaldı sanırım. şimdide çok büyük bir otel inşaatı olduğunu biliyorum. kepez adı verilen bir vadisi vardır. çat vadisi zaman bolluğu olan ziyaretçilerini bekliyor. ille de gezmeniz gerekmez biz buraya not düşelim kalsın. çat vadisi aynı zamanda çok sulak bir alandır. eski dönemlerde çat'ta su bolluğu vardı. zaman içerisinde çat'ın suyu nevşehir'e akmaya başlayınca çat'ta yavaş yavaş kurudu gitti. çat ile gülşehir arasında bir arayol bulunmaktadır. ben gülşehir'e oradan giderim. siz gitmeyin görülecek birşey yok.

    daha bitirmedik; genel anlamda kilise ve manastırlar, en iyi cave oteller, at çiftlikleri, kapadokya yemekleri, gomeda, pancarlık ve adı sanı pek bilinmeyen vadileri, seyir noktaları, patates ve limon depoları, ortahisar, sulusaray, nar kasabası, yer altı şehirleri, gülşehir ve mantarkaya, bez bebekler, efsaneler, mevsimler, balon turları, yürüyüş yapılacak yerler ve tabii ki kayaşehir ile yakında burada olacağım. buradan
  • başlığı altında sade ve işe yarar bir tatil planı eksikliği olan, sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış dünyanın en özel ve güzel coğrafyası.

    şimdi hazırladığım süpersonik planla, tur organizasyonundan bağımsız olarak kapadokya'ya ilk kez gidecekler için mutlaka görülmesi gereken yerler, yapılası aktiviteler, kalınası yerler, minimum harcamaya nasıl maksimum keyif alınır gibi faydalı bilgiler vereceğim.

    öncelikle sıcaktan bezmemek - soğuktan donmamak için ilkbaharda ya da sonbaharda gidin. kendi arabanızla, yoksa dizel bir araba kiralayarak gitmenizi öneririm. araçsız giderseniz sudan çıkmış balık gibi kalırsınız, keyfiniz daha baştan kaçar söyliyim. maximum kart ya da müze kartınız varsa müzelere bedava giriyorsunuz, yoksa paralı bazı girişler 10 tl civarı. sırt çantasıyla dolaşın ve içinde mutlaka litrelik su bulundurun. bir diğer öncelik de, her yere eşit mesafede olmanız en iyisi olacağından, kapadokya’nın kalbi diyebileceğim göreme’de kalmanızdır.

    merkeze vardığınızda coco cave hotel’i bulun. göreme’yi tepeden gören, manzarası nefis bir hoteldir. işletmecisi ekrem, peribacası formunda dişleriyle sizi gülümseyerek karşılar. fiyatta sıkıntı yapmaz, her konuda yardımcı olur. verandasında tavla oynayıp çay-kahve, şarap içip manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
    ...

    bir diğer kalmanızı önereceğim yer ise göreme’ye 2 km uzaklıkta olan çavuşin köyündeki muşkara otel. burası eski bir handan devşirme harika bir otantik otel. kapadokya ruhunu çok iyi yansıtıyor. sabahları odaların penceresinden çok güzel bir manzara ve gökyüzündeki balonları görebiliyorsunuz. işletmecileri oranın yerlileri olan bir aile ve hepsi de birer dizi karakteri gibi komik. asmalı konak’taki mutfak kadrosu gibiler. bunlarla da fiyatta pazarlık yapılabiliyor.
    muşkara1
    muşkara2
    ...

    fazla detaya boğmadan görmeniz gereken yerlere gelirsek; gezinize göreme açık hava müzesiyle başlayabilirsiniz. buraya giden yolun yukarısında görmeye değer aynalı kilise var. burayı gezmeyi bitirdikten sonra hemen ayrılmayın. kilisenin sağından arkaya doğru küçük, dar bir patika var, sizi kilisenin arkasına muhteşem bir kapadokya manzarasına götürür.

    aynalı kilise ve göreme açık hava müzesi arasındaki yokuştan inerken yolun sağında beleş, toprak bir otopark alanı var. aracınızı buraya park edebilirsiniz. diğer yerler hep ücretli. bu açık otopark alanından aşağıya, vadiye pek bilinmeyen inişler var. ineceğiniz yer kızıl vadi ya da kılıçlar vadisi adlarıyla bilinir. duvarlarda rose red yazıları vardır onları takip edebilirsiniz. bu iniş parkuru çok zevklidir. orta derece zorlukta sayılabilir. bazı yerlerde yolun bittiğini düşünebilirsiniz. büyük kayalardan, duvara tutunarak inmeniz gereken yerler vardır. bazı inişlerde de tahta merdivenler koymuşlar. parkurun sonunda sizi ahşap bir kulübede bir amca karşılar, sedirlere oturup sıktığı taze meyve sularından içip dinlenebilirsiniz.

    bundan sonraki düzlük alan ve çevredeki yer şekilleri bildiğin sürrealizm. anadolu’nun bağrının binlerce yıllık dinginliği sizi huzurla sarıp sarmalıyor ve kendi ülkenizdeki bu yeryüzü cennetine şimdiye kadar gelmediğiniz için pişman oluyorsunuz.

    buradan arabaya geri dönüş yolu zor olduğu kadar keyifli. geniş bir u yaparak, patika yollardan, at haraları arasından yayan gidebilirsiniz ya da atvli gezginlerden sizi belli bir yere kadar bırakmasını isteyebilirsiniz.

    civardaki mutlaka görülmesi gereken diğer yerler birbirine çok yakın olan paşabağ vadisi ve zelve açık hava müzesi. buralar bariz tatooine. gerçek olamayacak kadar güzel ve masalsı bir dünya buralarda sizi bekliyor olacak.

    yemek: göreme merkezde yemek yiyebileceğiniz bir çok restoran var. hemen hepsinin default yemeği testi kebabı. masaya oturmadan garsonla konuşun ve kebabı testiye piştikten sonra tıkmayacaklarına emin olun çünkü çoğu yer böyle yapar ve siz de kebabın testinin içinde piştiğini zannedersiniz.
    marketten alacağınız yiyecek ve içeceklerle akşam yemeğini otel odasında ucuza getirmek de mümkün.

    ...

    otantik tatlar yakalamak istiyorum diyorsanız yaklaşık 10 km ötedeki ürgüp’e geçin. temenni tepesi’nde odun ateşinde pişen türk kahvesi içip manzaranın tadını çıkarın. binbir çeşit ürün yelpazeli kuruyemişçilere dalın, bedava ikramlardan karnınız doyuyor. ilginiz varsa asmalı konak’da burada yer almakta.

    ürgüp’e birkaç km uzaklıktaki mustafapaşa kasabasına gidin. burası, yerel çizgisini ve doğallığını korumuş çok sevimli bir göçmen kasabası. merkezdeki eleni restoran’da kiremitte kaşarlı köfte ve mantar yiyin. dönüş yolunda ürgüp'ten geçerken turasan şarap mahzeni’ne uğrayın. çoğu şarabı tadın, akşam otelde manzaraya karşı içmek ya da sevdiklerinize hediye etmek için şarap alın.

    otantiğe doymadım diyorsanız avanos’a gidin. çarşısında çok güzel çömlek atölyeleri vardır ve çamurdan kendi çömleğinizi yapmanıza izin veriyorlar. asma köprüsünden geçin, kızılırmak’taki ördeklere yem atın.

    panoramik manzara istiyorum diyorsanız uçhisar’a gidin ve kaleye çıkın. bir diğer efsane manzara da göreme panorama alanı. burası hem muhteşem göreme manzarasına karşı bir şeyler içebileceğiniz hem de hediyelik eşya alabileceğiniz güzel bir yer.

    peki nereden en ucuz hediyelik eşya alırım diyorsanız, göreme merkezdeki sultan gift shop mutlaka uğramanız gereken yerdir. uçhisar’daki hediyelikçiler de pazarlığa oldukça açıklar.

    ...

    vaktiniz, enerjiniz, maddi imkanınız varsa görebileceğiniz diğer yerler; göreme’ye 200 küsur km uzaklıktaki ıhlara vadisi ve derinkuyu yer altı mezarları.
    aktivite olarak; balon turu ve at turu. çok zenginseniz atla balon turu (şaka lan).
  • allah burada kumla oynamış.
  • bu bölgeye ilk gittiğinizde kafanız karışabilir. ürgüp-göreme-zelve-uçhisar-avanos-ortahisar-çavuşin derken yau nerdeyiz zelveye nerden gidiyorduk durumuna düşerseniz -ki düşersiniz çünkü her yoldan heryere gidilir bu bölgede- paniğe kapılmayın, bisikletle ya da motorsikletle dolaşan japon turistlere gitmek istediğiniz yeri sorun. bu bölgeyi tokyo'dan iyi biliyorlar.
  • kapadokya'da gezilecek yerlerin önceliği süreye, ilgi duyulan yerlere, gezi şekline***, hangi mevsimde gidildiğine vs. göre değişir. eğer aksaray tarafından çıktıysanız, aksaray'daki birkaç noktayı da kapsayan, yaklaşık 160km'lik şu rota, 3-4 günde gezilebilir.*

    selime katedrali
    belisırma, melendiz çayı
    ıhlara vadisi
    narlıgöl krater gölü ve jeotermal alan
    derinkuyu yeraltı şehri
    nevşehir şehir merkezi
    güvercinlik vadisi
    uçhisar kalesi
    göreme panorama
    göreme şehir merkezi
    göreme açıkhava müzesi
    sunset point, gül vadisi
    turasan şarapçılık, ürgüp
    devrent vadisi
    zelve örenyeri
    paşabağ vadisi
    avanos şehir merkezi

    sıraladığım rotanın konumları**:

    google maps linki
  • kesinlikle ön araştırma yapılarak gidilmesi gidilmesi gereken yer. öncelikle kapadokya denen bölgenin uçhisar, göreme, avanos, ürgüp, derinkuyu, kaymaklı ve ıhlara bölgelerini içine alan çok geniş bir bölge olduğunu bilmek gerekir. 1 günde tamamını gezmek mümkün değildir. burası için ideal olan 2 gece 3 gündür. kayseri tarafından karayolu ile buraya gidecekler için kısa bir rota ve bilgilendirme yapayım;

    güray müze : avanos şehir merkezinde. giriş 10 tl. seramik, resim ve hediyelik eşyalar var. gerçekten güzel eserler var. paraya kıyar evime alırım diyorsanız mutlaka bakın. ben bekar evime 1000 tl ye vazo alıyordum da arkadaş zor engelledi :) ayıca burada kendiniz çamurdan çömlek yapıp yanınızda götürebiliyorsunuz. bunun için de 5 tl ücret vermeniz gerekiyor. burası dışında avanos merkezde benim ilgimi çeken bir yer olmadı. yola devam !

    paşabağları : zelve açık hava müzesine giderken yol üstü zaten. hediyelik eşya satan yerler ve mağaralar var. kapadokya dokusunu ilk olarak burada görüyorsunuz. ama heyecanlanmayın daha çok göreceksiniz bu sanat eselerinden. o yüzden burada çok zaman kaybetmeden zelve' ye devam ediyoruz.

    zelve : burası bir açık hava müzesi. bu nedenle giriş için ücret ödemeniz gerekiyor. müze kartınız yoksa bile burada çıkartın çünkü daha sonra da ihtiyacınız olacak. müze kart ücreti öğrenci 20 tl, sivil 50 tl. ayrıca 16.15 den sonra buraya giriş kapanıyor. burada peribacalarını yoğun olarak görebilirsiniz. kiliseler ve yaşam alanları var. fotoğraf çekmek için güzel açılar yakalayabilirsiniz. burada 1 saat kadar zaman harcanabilir. oldukça geniş bir alan zira. burayı da bitirdikten sonra göreme' ye doğru yola çıkıyoruz. bu arada şunu söyleyeyim adı geçen yerlerin hepsi birbirine 8-10 km mesafede. yollarda çok zaman kaybetmiyorsunuz yani.

    çavuşin kilisesi : göremeye giderken hemen yol üstünde bir kilise. müze kartınız da olduğu için buraya da 15 dakika ayırıp ücretsiz bir şekilde gezebilirsiniz. diğer kiliselere nazaran günümüze korunarak geldiği söylenebilir.

    göreme : göremeye geldik. daha doğrusu göreme açık hava müzesine. buraya da giriş müze kartla. ayrıca otopark parası da ödüyorsunuz. (sanırım 6 tl). burası da zelve gibi ortalama 1 saat zamanınızı alabilecek bir yer. bir çok kilise göreceksiniz burada da. neden bu kadar kilise var diyenler için: kapadokya o dönemde ortodoks hristiyanlığın inanç merkezi. islamda ki mekke medine gibi düşünülebilir.

    ürgüp : göremeden sonra buraya geldik. burada neler var ? şarap içebileceğiniz ve alabileceğiniz güzel yerler var. desti kebabı yiyebileceğiniz yerler var. şarap tadımını turasan da yapabilirsiniz. burası asmalı konak'a da oldukça yakın. ayrıca bir de bu başlıkta adı sıkça geçen ziggy cafe ye de oldukça yakın. ziggy cafenin manzarası oldukça güzel. burada şarap içilebilir.

    uçhisar : en güzeli en sona sakladık. güzel olmasının yanı sıra sona bırakılmasının nedeni gün batımını buradan izleyecek olmak. uçhisar' a tam girerken sağ tarafınızda güvercinlik vadisi kalacak. burada da unutamayacağınız bir manzara sizi karşılayacak. buradan uçhisar kalesine devam ediyoruz. zaten aralarında 1 km falan vardır. kaleye giriş ücretli. burada müze kart geçmiyor. ücret 7-8 tl gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam. kalenin en tepesinden kapadokya' yı en geniş açıdan görebileceğiniz bir manzara karşılayacak sizi. çıkarken yanınıza şarap almayı unutmayın.

    güneşi batırdıktan sonra benim için gün bitti. ıhlara ve derinkuyu' yu göremedim. onlar da bir sonraki sefere artık. buraya gitmek için en uygun mevsim kanaatimce ilkbahar ve sonbahardır. gidecek olan herkese iyi gezmeler efendim.
  • uzun zamandır hakkında yazmak istediğim, iki yıl üst üste yılbaşını geçirdiğim, her seferinde mutlu eden başka bir diyar.
    -öncelikle buranın mevsiminin ilkbahar-sonbahar olduğuna hemfikiriz ancak bir şekilde hep en soğuk zamanına denk geldim, eksi on derecelerde, karda, buzda gezdim genelde. kara bürünmüş peri bacaları, çok da güzel bunu söyleyebilirim ancak bu yıl soğuktan ağlama noktasına geldiğim oldu, mutlu oldum yine de.
    -acayip güzel oteller var bölge artık, bir kısmı uçuk fiyatlı bir kısmı kısmen uygun denilebilecek fiyatta, önceden rezervasyonla bayağı iyi bir yere gidilebiliyor. kalınan iki gün zaten genelde. özellikle şehir merkezinde kalmak isteyen ürgüp'te kalmalı tabii ama göreme gibi bir masal diyarı varken aklımın ucundan geçmedi benim. geçen yıl avanos'ta kaldım, o da gereksiz. uçhisar'da acayip iyi ve lüks oteller var, infinity havuzlar mı dersin, kapadokya'nın tepesine konumlanmış teraslar mı.. gerçekten acayip yerler var, fiyatlarına bakmaya cesaret edemedim şimdilik. uçhisar manzarası bir acayip zaten, burası da seçenekler arasında olmalı, biraz para harcamaya hazırsanız eğer. yine de göreme'nin yeri ayrı bence. sebeplerine geçeyim.
    -kapadokya'nın olayı bence masal diyarındaymış hissini veren peri bacalarının yanında o masal diyarından bir başkasına geçebilecekmişsiniz hissini veren balonlar tabii ki. sadece balona binmek değil, sabah gün doğumunda tepemizden geçen onlarca balonu izlemek hayatımdaki en güzel şeylerdendi benim için sanırım, tarif edilemeyecek güzellikte idi. göreme otellerinin çoğunun terası oluyor, sabah kafanızı kaldırdığınızda balonlar o kadar yakınınızda oluyor ki içine atlayabilirsiniz hissini veriyorlar, balonun içindeki insanları bile görebiliyorsunuz. camınız açıksa balonlardan gelen sesi bile duyuyorsunuz, o da ayrı bir güzellik. tabii bunun için sabah 6-7 gibi kalkmanız gerekiyor. kısacası siz de benim gibi balon görmeye gidiyorsanız göreme'de kalın, özellikle balona binmeyecekseniz.
    -kapadokya'da gün doğumunu izlemek kadar efsane olmasa da gün batımı izlemek de acayip tatlı,özellikle benim gibi gün batımı manyakları için. izlenecek yer bence belli, kızıl vadi denilen, yazın insanların şarabını alıp taşlar üzerinde oturduğu yer tabii ki. biz gün batana kadar arabada içebildik şarabımızı bu sene, eksi on derece sebebiyle, olsun. onun dışında uçhisar kalesi tepesi de gün batımı için güzel oluyor bayağı, soğukta yapılabilecek bir aktivite değil tabii.
    -şarap olayına girelim hemen. kapadokya'nın her yerinde şarap satış noktaları mevcut. en büyükleri tabii ki turasan ve kocabağ. ürgüp'e gidilince mutlaka turasan şarap fabrikası'na uğranıyor,acayip kalabalık oluyor. kocabağ'ın ürgüp şubesine gitmedim, uçhisar'da iki satış noktası var, güvercinlik vadisi dibindeki daha büyük ve sıcak geldi bana. turasan seneler öküzgözü boğazkere herkesin favorisi sanırım ama ben kocabağ'ın öküzgözü boğarkere'sini de sevdim ama hepsini bir kenara koydum, neden mi? ürgüp merkezde sarıkaya ailesinin mahzen şarap evi'nde içtiğim meyve şaraplarını içtikten sonra başka şarapa el süremedim resmen. yaz mevsiminde evlerinin bahçesinde gülten teyze'nin elleriyle doldurduğu şarapları oturup içebiliyormuşsunuz keyiften ölerek, biz kar altında denemek ile yetindik. favorilerim çok net kavun ve böğürtlen şarabı. karadut ve aşk şarabı denedim, tabii ki güzel hepsi. meyve şarabı dışında sek şaraplar da mevcut ve hepsi ailenin kendi üretimi. uğramamazlık etmeyiniz.
    -yemek konusuna gelelim. birkaç yıl öncesine kadar bölgede fine dining kategorisine giren tek restoran bulunurken bu sayı artmış son zamanda. bu tek restoran o zaman lil'a restoran imiş. güleryüzlü servis, uçhisar manzaralı teras ile cidden başarılı mekan ama yemeklerini denemedim şahsen. kenara yazdım. bu arada mekanın altında museum otel var, bayağı luxury kategorisinde. yine uçhisar'da elai restoran'ın namını duydum, denemedim, aklınızda bulunsun. kapadokya'ya gidince nerede yemek yenir sorusuna herkesten mutlaka muti ve ziggy's cevabı geliyor. muti, vedat milor reyizin kapadokya'da en beğendiği restoran olmuş, geçen yıl sorsanız kendi halinde gurme ben de size bu cevabı verirdim ama bu yıl aynı tadı alamadım yalan söylemeyeyim. geçen yıl tattığım her şeye aşık olmuşken bu yıl denediğim herşey geçen yıla göre bir tık altta idi. güleryüzlü servis vs. konusunda eksik oldukları malum, fazla snob ama yediklerinizdeki kalitedeki düşüş ve mekanın aşırı aşırı soğuk olması üzdü bizi bu yıl açıkçası. ziggy's'de son dakikada yılbaşını geçirebildik boşalan bir rezervasyon ile, acayip mutlu etti. sahipleri acayip tatlı insanlar, acayip ilgililer, mekan en fazla 20 kişilik, ortam çok sıcak dolayısıyla. saat 12'de herkes birbirine sarılıyordu terasta yakılan odun ateşi başında patlatılan şampanya eşliğinde filan, bir yandan efsanevi şekilde kar yağıyor, cidden mutlu olduk. iyi ki muti'ye gitmemişiz dedim açıkçası. bunun dışında testi kebabı mevzusu var, bence acayip bir olayı yok hani, en iyisi han restoran'da yenir diyorlar, söyleyeyim. onun dışında benim için önemli diğer mevzu kahvaltı. yaptığım çok ciddi araştırmalar sonucu cappadocia home cooking ve saklı konak'ın bu konuda iyi olduklarını öğrendim, şansızlıktan deneyemedim. bu mekanlar yemek konusunda da iyi, uğranmalı. onun dışında yemek konusunda old greek house adını duyduk herkesten, deneyemedik. siz deneyin, paylaşın plis.
    -gezme konusuna gelince.. soğukta gezmek zor, gezdiğinden keyif alamıyor, tadını çıkaramıyorsun açıkçası. zaman da ayıramıyorsun her yere dolayısıyla. ilk gidilecek yer göreme açıkhava müzesi. zelve de güzel, aynı zevki vermedi. kaymaklı, klostrofobisinin yakınından geçmeyen beni bile bayağı bir rahatsız etti, meraklısı gezmeli. güvercinlik vadisi, kızıl vadi, paşabağı ve love vadileri görülmeli. üç güzeller es geçilmemeli, bir de devrent vadisi'ndeki deve silüeti de görülmeye değer. bunlardan sonra soğuktan uzuvlarım donduğu için diğer görülmesi gereken yerlere gidemeyip, bir dahaki geziye bıraktım açıkçası.
    -fotoğraf olayı önemli. balonları çekmeden dönmek büyük ayıp, yapmadığınızı varsayıyorum. onun dışında masal diyarı göreme'yi panoramik olarak görebileceğiniz göreme panorama point gerçekten güzel, oturup seyretmelik. özellikle gece ışıklandırması acayip başarılı olan uçhisar'a bir dönüp bakın isterim. fairytale, başka şey değil. bunlar dışında yol kenarında dura dura mağaralar, çeşitli noktalar bulduk resim çekecek, gerçekten güzel şeyler çıktı. instagram'a da ayrı yakışıyor bu kapadokya, her resim ayrı güzellik, hangisini koyacağını şaşırıp takipçilerini darlıyorsun filan.
    -avanos-kızılırmak-seramik olayı'na gelirsek.. avanos fazlasıyla büyük ama... sevemediğim bir yer oldu. seramik atölyelerinin bazılarında ücretli bazılarında hatır gönül çömlek yapımını deneyebiliyorsunuz, eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. meraklısına, bu atölyeleri gezmek cidden güzel, el yapımı bayağı güzel hediyelikler var, fiyatlarının da aynı güzellikte olduğunu belirteyim. kızılırmak güzel ama sadece güzel işte. tamam, gün batımında da ayrı güzel, evet, yine üşüdüm, tadını çıkaramadım sanırım. yeşil ışıklandırmalarını hiç sevmedim.
    -bunlar dışında atv turu, vadilerde trekking ve özellikle ıhlara vadisi aktivitelerini bir sonraki gezime bıraktım, havanın sıfır dereceler üstünde olduğu, umuyorum ki ılık havalarda planlayacağım gezime.

    mutlaka bir haftasonunu ayırın, keyfini çıkarın, bol bol şarap için, bolca da fotoğraf çekin, anılar biriktirip mutlulukla dolun dönün bu masal diyarından. bir dahaki gezideki edit'te görüşmek üzere.
  • alman gezgin ve fotoğrafçı hans peter grumpe'nin 1988'de ziyaret edip 176 fotoğraf çektiği turistik bölge ve çevresi.

    s u l t a n h a n ı (17)
    -------------------------
    123456
    789101112
    1314151617
    -------------------------

    a ğ z ı k a r a h a n (11)
    -------------------------
    123456
    7891011
    -------------------------

    ü r g ü p (8)
    -------------------------
    12345678
    -------------------------

    g ö r e m e (44)
    -------------------------
    123456789
    101112131415161718
    192021222324252627
    282930313233343536
    3738394041424344
    -------------------------

    u ç h i s a r (19)
    -------------------------
    12345
    678910
    1112131415
    16171819
    -------------------------

    k a y m a k l ı (9)
    -------------------------
    123456789
    -------------------------

    z e l v e (32)
    -------------------------
    12345678
    910111213141516
    1718192021222324
    2526272829303132
    -------------------------

    a v a n o s (18)
    -------------------------
    123456789
    101112131415161718
    -------------------------

    ç a v u ş i n (9)
    -------------------------
    123456789
    -------------------------

    o r t a h i s a r (9)
    -------------------------
    123456789
    -------------------------
  • bu yıl üçüncü kez gittiğim, ilk gittiğimde ise bu dünyada değil de başka bir gezegende olduğumu hissettiğim bir yer burası.

    ilk gittiğimde turla gittiğim için çoğu yerini aşağı yukarı öğrenmiştim, o yüzden sonraki gidişlerimde arabayla gittiğimde her yeri elimle koymuş gibi bulabildim. turdan bağımsız kendi arabanla gittiğin zaman kesinlikle daha keyifli oluyor. istediğin yerde istediğin kadar kalıyorsun sonuçta. turla gittiğinde zorunlu olarak götürdükleri onyx atölyesi, çanak çömlek atölyesi gibi yerlerde saatlerce kalmak zorunda olmuyorsun.

    kendi başına araçla gidecekler için rota önerim şöyle:

    1. gün

    tuz gölü: turla gidildiğinde ilk durak burasıdır genellikle. istanbul'dan önce ankara sonra konya sonra aksaray yönü takip edildiğinde tuz gölüne ulaşıyorsunuz. sabah 5-6 gibi yola çıkarsanız öğlenleyin tuz gölü'ne varmış olursunuz. türkiye'deki tuz ihtiyacının %65'inin buradan karşılandığını düşünürsek hazır o taraflara gitmişken görülmeye değer bir yerdir burası. gölün hemen başlangıcından biraz sonra otobüslerin durduğu bir yer var, orada durup, ayakkabılarınızı çıkarıp gölde yürüyüş yapabilirsiniz.

    ıhlara vadisi: tuz gölü'nden çıkıp aksaray yönüne gittiğinizde 2 saat kadar sonra buraya varmış olursunuz. gerçi biraz enerji gerektiren bir yer burası, eğer tek şoförseniz yol yorgunluğuyla aynı gün buraya gelmeniz biraz zor olabilir. orası size kalmış, yorgunluk durumunuza göre rotayı değiştirebilirsiniz. burası aksaray'a bağlı muazzam bir doğa harikası. müze kartla veya kişibaşı 10 tl ödeyerek giriş yaptığınızda dimdik bir tepeden aşağıya yüzlerce basamaktan inerek ulaşıyorsunuz. inmesi bir şey değil, asıl marifet o basamakları tekrar çıkmakta. merdivenlerden indiğinizde akan nehir boyunca isterseniz kilometrelerce yürüyebilirsiniz. yok ben o kadar yürüyemem derseniz sağlı sollu bulunan kiliseleri gezip sonra biraz suyla oynayıp merdivenleri geri çıkmaya koyulabilirsiniz. mutlaka yanınızda içmek için suyunuz olsun, özellikle merdivenleri çıkarken çok ihtiyacınız olacak. basamakları çıkarken kendinize güvenip hızlı hızlı çıkmaya kalkışmayın, yarı yolda kalırsınız sonra. yavaş yavaş dinlene dinlene suyunuzu içerek çıkarsanız hiç bir sıkıntı yaşamazsınız.

    göreme: burası peri bacalarıyla, balon turlarıyla, açık hava müzesiyle ünlü nevşehir'e 13 kilometre uzaklıktaki bölge. benim kaldığım otel burada olduğu için ilk gün son durak olarak burayı yazdım. yol yorgunluğu üzerine tuz gölünü ve ıhlara vadisini de gezdikten sonra tek ihtiyacımız olan şey hızlıca akşam yemeğini yemek ve otele gidip duş alıp yatmaktı. yemek yemek için sedef restaurant diye bir yeri seçtik. hizmetinden memnun kalmasak da yemekler fena değildi. yörenin geleneksel yemeği zaten malum testi kebabı, biz de geleneği bozmayıp yedik kendisini. bence pek bir esprisi yok, gayet tencerede yapılan tas kebabı gibi bir yemek. testi içinde sununca turistik bir cazibesi oluyor o kadar. yemekten sonra doğru otele. otel içinse adresimiz osmanlı manor hotel di. otel göreme-avanos yolu üzerinde tam balon turlarının yapıldığı bölgede. çok temiz, bakımlı, sessiz sakin ve terasında muazzam manzarası olan bir otel. sabah 5 civarı uyanabilirseniz terastan ya da odanız ön taraftaysa pencerenizden balonları izleyebilirsiniz.

    2. gün:

    göreme açık hava müzesi: burası türkiye'de en çok ziyaret edilen müze-ören yerlerinden birisi ve fazlasıyla ziyaret edilmeye değer. müzekart, maximum kart veya 20 tl ödeyerek aldığınız biletle giriş yapıyorsunuz. her ne kadar biletiniz ya da müzekartınız olsa da karanlık kilise'ye girmek için tekrar bilet almanız gerekiyor. velhasıl bugün müze olarak gezdiğimiz bu bölge asırlar öncesinde manastır hayatı yaşanmış bir yer. peri bacaları oyularak manastır, kiliseler, şapeller, mutfak ve yemekhane yapılmış. ilginize göre burada 2-5 saat arasında vakit geçirebilirsiniz. mümkünse çok sıcakta gitmeyin. ilkbahar ve sonbahar aylarında gezmesi çok rahat oluyor. kiliselerin içindeki duvarlarda bulunan her sembolün ayrı ayrı bir hikayesi var. eğer bu hikayelere meraklıysanız bir rehberle gezmenizi öneririm. ya da içerideki tur gruplarından birinin peşine takılabilirsiniz.

    ürgüp: göreme'ye 10 kilometre mesafede, zamanında asmalı konak dizisinin çekildiği yer. burası da taş yapılarla dolu. temenni tepesine çıkıp kuşbakışı bu yapıları ve güzel manzarayı seyredebilirsiniz. olmazsa olmaz asmalı konak dizisinin çekildiği konağı da gitmişken gezin mutlaka. konaktan sonra da turasan şarap fabrikasına gidebilirsiniz isterseniz. ben turla gittiğimde görmüştüm o yüzden sonraki gidişlerimde tekrar gitmeye gerek görmedim. bu arada ürgüp'e gelmeden yol üstünde üç güzeller adı verilen üç tane yan yana peri bacası var. turlar mutlaka buraya da uğruyor. siz de beş dakikalığına fotoğraf çekmek için uğrayabilirsiniz.

    uçhisar kalesi: göreme yolu üzerinde uçhisar kasabasında yer alan ve tüm kapadokya bölgesini seyredebileceğiniz, bölgenin en yüksek noktası. kalenin içindeki merdivenler sayesinde çok rahat çıkabiliyorsunuz tepeye. ayrıca günbatımını seyretmek için de en uygun yerdir burası. girişte müzekart geçmiyor, kişi başı 6.5 tl ücret ödüyorsunuz.

    güvercinlik vadisi: uçhisar'ın hemen yanı başında bulunan bu vadi adı üstünde güvercinlerle dolu. nazar boncuklu ağaçlarıyla da meşhur olmasının yanı sıra bence kapadokya'nın en fotojenik yerlerinden biri burası. arka fonda görünen uçhisar kalesi, vadi manzarası, güvercinler ve nazar boncuklu ağaç fotoğraf çekmek için çok güzel bir ortam sunuyor bana göre.

    3. gün:

    hacıbektaş, çilehane, delikli taş ziyaretleri ve kırşehir yolu üzerinden eve geri dönüş.

    not: kaymaklı ve derinkuyu yer altı şehirleri de bölgede görülmesi gereken önemli yerler arasında. ben daha önce turla gittiğimde kaymaklı yer altı şehrini gördüğüm ve kapalı yerlerden pek haz etmediğim için tekrar girmek istemedim. oraya da gidildiği zaman yolu da göz önünde bulundurup ek olarak yarım gün daha ayırmak lazım. ayrıca vaktiniz ve biraz daha bir şeyler göreyim gibi bir merakınız varsa aşk vadisi, zelve vadisi ve avanos'taki seramik atölyelerini gezebilirsiniz.
  • doğası ve müzeleri ne kadar güzelse, esnafı bir o kadar rezildir. balon, atv, safari vs. turları için birçok otelin önerdiği öz kapadokya tur'u tercih etmeyin lütfen.

    çıktığımız atv turunda bana ve eşime verdikleri atv'nin frenlerinin bozuk olduğunu yola çıkınca anladık. dik bir yokuştan inerken eşim dereye doğru yuvarlanmaktan son anda atlayarak kurtuldu. atv dere yatağına uçtu. biz olayın şokunu atlatmaya çalışırken şirket yetkilisi görünümlü eşkıya, arabanın motorunun iflas ettiğini, elektrik aksamının gittiğini, bunların tamirinin normalde 1000 lira olduğunu ama bizden sadece 150 lira alacağını söyledi. geçirdiğimiz kazaya mı, bizi aptal yerine koymalarına mı üzülelim bilemedik. aracın bozuk olduğunu anlatmaya çalışınca, "150 lira için mi bu kadar konuşuyosunuz, vereyim paranızı gidin" diye terbiyesizlikle karşılaştık. biz düştük, siz düşmeyin bu eşkiyaların eline.

    (bkz: öz kapadokya tur)
hesabın var mı? giriş yap