• şüphesiz bir kaç tane daha kanlı pazar vakası vardır tarihte, bunların pazar günü vuku bulmasının sebebinin pazarın işçinin boş günü, yani gösteri yapabileceği tek gün olması gerçeği iç burar. (bkz: sunday bloody sunday)
  • 30 ocak 1972 yılında ingiliz ordusunun kuzey irlanda'daki kurtarılmış (bir süredir barikatlarla çevrilmiş ve askerin giremediği) derry (londonderry) bölgesindeki insan hakları için yapılan yasadışı gösteriyi kanlı biçimde bastırması ve bölgeye girmesi olayı, "bloody sunday" olarak da bilinir. göstericilerden 13 kişinin ölümü, (ağır yaralı birinin aylar sonra ölmesiyle 14) 34 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanmıştır, asker tarafında ise herhangi bir hasar kaydedilmemiştir. ordu bugün ölenlerin masum kişiler olduğunu kabul etmekle beraber ilk ateşi ira militanlarının açtığında hala ısrar etmektedir. irlanda cumhuriyetince yas olarak ilan edilen kanlı pazarın asıl infial yaratan kısmı sonrasındaki soruşturmaların tamamen orduyu aklama şeklinde vuku bulması ve adaletin yerini bulmamasıdır zira o günü yaşayanların tamamı gösterinin ira ile alakası olmadığını ve ateşi askerin açtığını söylemektedir. bu sebepten önceden sempati bile duymayan yüzlerce kişi askerle savaşmak için ira saflarına geçmiş, soruşturmayı yürüten savcı ira'nın tarihindeki en başarılı istihdam memuru haline gelmiştir.

    (ira'ya sempati duymak üzere olan okura not; ira sadece ingiliz ordusuyla değil kuzey irlanda'daki protestan azınlıkla da savaşmış, masum halka zarar vermiştir.)
  • turkiye tarihinde iki tane kanli pazar var.
    birincisi, 16 subat 1969'da meydana gelen ve taksim'de sagcilarin amerikan filosunu protesto eden solcu ogrencilere saldirdigi olay.
    digeri de, 1 mayis 1977'de taksim meydanindaki 1 mayis kutlamalarinda sol fraksiyonlar arasinda cikan, muhtemelen kontrgerilla nin dahil oldugu olaylar zinciri.
  • 16 şubat 1969 tarihinde istanbul taksim meydanı'nda abd'nin 6. filo'sunu protesto etmek için 76 gençlik örgütünün toplandığı sırada meydana gelen olaylardır.
    "tip tip tipsizler, allahsız komünistler!
    amerika gitsin, rusya mı gelsin?" sloganıyla 6. filo'yu protesto edenlere saldıranların çoğu bugün aktif siyasette ya da medyada kalem oynatmakta.
    polis yakasına mavi kurdele takanlara millî türk talebe birliği'nden oldukları gerekçesiyle dokunmamıştır.
    mehmet şevket eygi "namaza çağrı" yazısıyla provakatörlüğün alasını yapmıştır.
  • "43. yılında kanlı pazar 'gelişerek' yaşıyor"

    bugün, kanlı pazar'ın 43. yıl dönümü. akp ile kanlı pazar saldırısını gerçekleştirenler arasındaki süreklilik sadece akp'li birkaç isimden kaynaklanmıyor. türkiye'nin 16 şubat 2012'ye gelirken son günlerde yaşadıklarına bakmak dahi akp'nin kanlı pazar'ı "ilerleterek sürdürdüğünü" net bir şekilde gösteriyor.

    bugün ülke tarihine kanlı pazar olarak geçen gerici saldırının yıl dönümü. 16 şubat 1969’da gerçekleşen saldırı, türkiye tarihinde kökü çok eskilere uzanan gericilik-emperyalizm ilişkilerinin en net örneklerinden ve saldırıyı gerçekleştirenlerin varislerine bıraktıkları en “müstesna” miraslardan birisi olma özelliği taşıyor.

    o gün neler yaşandı?
    süreç 1967 yılından itibaren ülkeye gelip gitmeye başlayan amerikan 6. filosu’na karşı 76 gençlik örgütünün bir araya gelerek bir yürüyüş gerçekleştirme kararı alması ve yürüyüşe tüm halkın katılımı için çağrıda bulunmasıyla başladı. anti-emperyalist gençlerin yaptıkları bu çağrı ülkedeki amerikancıların da “hareketlenmesine” neden oldu. gençliğin emperyalizme karşı yaptığı çağrıyı “dinimize hakaret ediliyor” şeklinde yorumlayan başta milli türk talebe birliği (mttb) olmak üzere bir çok sağcı yapılanma 14 şubat’ta düzenledikleri “bayrağa saygı” mitinginde yurtsever gençlere ölüm çağrıları yaptı.

    halen bir gazetede köşe sahibi olan mehmet şevket eygi, 15 şubat tarihinde, bugün gazetesi’nde yazdığı yazıda, “cihat eden zelil olmaz. sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır” gibi ifadeler kullanarak gerici kitleleri açıkça devrimci gençlere saldırmaya kışkırttı. dünya’nın birçok bölgesinde komünistlerin nasıl katledildiği “dindar gençlere” örnek gösterildi.

    bu pazar kanlı pazar!
    devrimci gençlerin çağrısını yaptığı yürüyüş ise 16 şubat 1969 günü beyazıt meydanı’nda başladı. işçilerin de destek verdiği yaklaşık 30 bin yurtsever amerikan 6. filo’sunu protesto etmek üzere sultanahmet, sirkeci, karaköy, tophane üzerinden taksim istikametine doğru yürüyüşe geçti. yürüdükçe sayıları artan ve 40 bine yaklaşan yurtseverler, “emperyalizme hayır, sosyalizme evet”, “köylüye toprak yok, amerikan üslerine toprak çok”, “vietnam’da barınamayan, türkiye’de tutunamaz” sloganları attılar.

    emperyalizme karşı yürüyenler yollarına devam ederken, “dinimize sövdürmeyiz” diyenler de ellerinde silahlarıyla beyazıt camii ve taksim meydanı’nda toplanıyordu. saldırı esnasında yanlışlıkla zarar görmemeleri için polislerin kendilerine silahlarla beraber mavi kurdedeler dağıttığı güruh marmara oteli’nin önünde yurtseverlere saldırdı.

    günün sonunda tip üyesi işçiler ali turgut aytaç ve duran erdoğan öldürüldü ve yüzlerce kişi yaralandı.

    “kanlı pazar”da durmayıp, yola devam edenler
    gericilik ile emperyalizme hizmet özdeşliğinin en net örneklerinden birisi olan kanlı pazar, faillerinin durmayıp, yola devam etmesiyle de öne çıkıyor. saldırıya bizat katılıp bugün milletvekili, bakan koltuklarına, yandaş gazetelerde köşe sahibi olanlara ya da devletin tepesine tırmananlara çokça değinildi.

    bunların bugün en kıdemlisi cumhurbaşkanı abdullah gül. gül, kanlı pazar’ın gerçekleştiği dönemde saldırıda en önde yer alan sağcı paramiliter örgüt mttb’nin icra kurulu başkan’ı idi. tayyip erdoğan bülent arınç, ahmet davutoğlu, beşir atalay, hüseyin çelik, ömer dinçer, cemil çiçek ve daha birçok isim kanlı pazar’da elde silah emperyalizm karşıtlarına saldıran bu örgütün üyeliğini yaptılar.

    akp’li yıllarda kanlı pazar “gelişerek” yaşatılıyor
    kanlı pazar’ı en iyi gericilik-emperyalizme hizmet özdeşliği tanımlıyor, böyle olunca kanlı pazar’dan bugüne devrolan da akp’ci birkaç ismin ötesine geçiyor. bunu anlamak için ise uzun uzun düşünmeye gerek yok, ülkenin son birkaç haftasına bakmak dahi yeterli.

    türkiye, gericiliğin emperyalizme hizmetinde attığı en büyük “imza”lardan birinin 43. yıldönümüne, bir yanda “dindar nesil yetiştireceğiz” haykırışları öte yanda aynı emperyalist ülkelerin uyduluğunda bölgesel savaş tetikçiliği ile girdi. kanlı pazar’ın yıldönümüne gelene kadar son 2 haftada yaşananlara; “dindar nesil” tartışmalarına, "abd büyükelçisi’ne polis, anayasa mahkemesi başkanı brifing verdi" iddialarına, suriye’de yaşanan savaş provokasyonlarına kadar bütün bu gelişmelerin arkasındaki ruh kanlı pazar’ı yaratan zihniyeti akıllara getiriyor.

    “dindar nesil” ile “abd-türkiye ilişkileri bahar aylarını yaşıyor” söyleminin uçları tam da bu noktada buluşurken, bugün, kanlı pazar’ın yıl dönümünde nato’nun genel sekreteri rasmussen türkiye’ye geliyor ve başta cumhurbaşkanı olmak üzere birçok isimle görüşüyor.

    http://haber.sol.org.tr/…serek-yasiyor-haberi-51660
  • david cameron'un hakkında özür dilediği, olayların hiç yaşanmamış olmasını dilediği, ve tüm sorumluluğun zamanının ingiliz hükümetinde olduğunu ve bundan utandiklarini beyan ettiği gündür kanlı pazar.. zaman ve şartlar nasıl değişiyor. bir zamanlar teroristle mücadele olduğunu düşündüğün şey için bugun özür diliyorsun.. taaa eflatunun zamanında dediği gibi "devletlerin doğruları değil amaçları vardır"
  • ulkenin somurge olmaması için yuruyen kafirlerin(ben demiyorum gerekce bu) ,unti-kafirler tarafından oldurulmelerine ve dovulmelerine goz yumulan gun.

    sonuçta 2 can toprak olmuş ,sivas kongreside yalan olmustur(bkz: manda kabul edilemez)

    islamcıların "teorisyenlerinden" m. şevki eygi ise, gazetesinde şöyle yazıyordu: "büyük fırtına patlamak üzeredir. müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekün bir savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. (...) müslümanlar komünizmle çarpışan devlet kuvvetlerine yardımcı olsunlar."
  • rus devrimi'ne ramak kaldiginin isaretidir aslinda bu olay.

    bir grup isci toplanip, gayet demokratik yontemler ile imza toplarlar binlerce kisiden ve car'in onune cikip "size her sekilde bagli kalacagiz, ancak birtakim haklar istiyoruz, baris icinde geldik" derler.

    ancak car, butun iscilere ates acilmasi emrini verir.

    yaklasik 100 kisiden fazla insan oldurulur.

    rus devrimi'nin baslamasina sebebiyet verecekken, olaylar biraz daha yatisir, bolsevikler daha bir orgutlenirler.
  • saldırıyı gerçekleştiren örgütlenmelerden olan milli türk talebe birliği'nin militanlarının kordinasyonunu sağlayan icra kurulunun üyeliklerinde şimdinin cumhurbaşkanlığına tırmandırılmış kişisi abdullah gül'ü de görebildiğimiz; kontraların açık kolluk kuvveti desteği ile altıncı filo'yu ve onun temsil ettiklerini korumak için gerçekleştirdikleri saldırı ve katilliğin, '69 19 şubatına kazandırdığı adlandırma.

    kendi söylemi ile "hayatının en güzel, en tatlı yıllarını geçirdiği" "aktif üyesi" ve şeflerinden olduğu mttb'nin milisleri kana bulayacakları günün başlangıcında altıncı filo'yu kıble alıp namaz kılarken, cumhur gül fiili olarak filoya secde etmeye denk gelmemekle birlikte gün içinde bir yerlerde rükuda durduğu bir kesit olabilir - yahut olmayadabilir, filo ile ilişikli ritüellere bakmak lazım kontralıktaki.
  • engin ardic tarafindan su sekilde kisaca da olsa anlatilmis uzucu olaylarin yasandigi unutulmus bir gun.

    "ah hanımlar ah... geçen akşam izlediğiniz bölümde bir “kanlı pazar” var ya... 1969 yılının şubat ayı... elbette size istanbul’un fethi ya da viyana kuşatması falan gibi gelir...

    çok sıcak, yazdan kalma bir gündü. ceketimi giymemiş, daha sonraları “ecevit mavisi” olarak tanınacak gömleğimin üstüne pardesümü geçirmiştim. mithatpaşa stadı’nda maç vardı (pardon, inönü stadı diyeyim de anlayınız), ve de maç seyircisi sayıca bizden fazlaydı!

    neyse ki arkalarda kalmışım, polis yürüyüş kolunu tam ortadan kesti. öndekiler taksim meydanı’na girdiler, biz giremedik. şenlik başlayınca parkotel’in yanından kazancı yokuşu’nun alt başına kaçtım, sonra dönüp teknik üniversite’ye sığındım. yaralıları getiriyorlardı...

    polis dedim, artık varolmayan “toplum polisi”... biz onlara fruko derdik, miğferleri gazoz kapağını hatırlatırdı...

    burnumun dibinden uçarak geçen koca koca kaldırım taşlarını hiç unutmadım.

    bir pankartın bir ucunu tutuyordum, beyazıt’tan daha çarşıkapı’ya varmadan adamın biri çıkageldi, elindeki jiletle, pankartın beziyle sopasının arasına bir çentik attı. “ne yapıyorsun?” dedim. “çatışma başlayınca buradan tutar yırtarsın, sopayı ayırıp kavgaya girmen kolay olur, öbür türlü yırtamazsın, zorlanırsın” dedi.

    bir de beyaz volkswagen vardı yahu buram buram birinci şube kokan, içinden çıkanlar “tanklarıyla toplarıyla gelseler dahi, komünist olacak türk’ün ülkesi” diye slogan atarak akılları sıra başımızı yakmaya çalışıyorlardı..."

    http://www.aksam.com.tr/…1879,10,2&tarih=16.09.2007
hesabın var mı? giriş yap