• yemek yemeye üşendiğim için aldırdığım bir iç organım. aldırdım rahatladım lan oh.
    akşam bira, kahvaltıdan önce iki kahve, poğaça, iki kahve daha, sayısız bardak çay, akşama doğru beş civarı zaten mütemadiyen içtiğin çaya beş çayı adını verip devam etmek, yine kahve, eşşek gibi su, hava kararınca yine bira. işte hayat! yemişim nutellasını orgazmik yiyeceğini. yemişim derken*
    zaten kokoreçsiz kokoreç, sosizsiz sosisli, paçasız paça seven bir insandım. artık onları da yemiyorum.
    bi çorba içeyim diyorum, geliyor önüme koca tabak işte üstü kaşarlı falan güzel bir domates çorbası diyelim, abi nasıl üşenmezsin o tabağın içine yedibin defa kaşığı götür, geri getir ağzına koy iç yut falan, offf. bir de bunu günde üç beş kere yapmak var.
    hap olsa her şey, lup lup yutsam geçsem. sadece rakı içeceğimde dört başı mamur bir sofra kursam, aileme pazar kahvaltısı hazırlarken yumurtalı ekmek yapsam, zaten hayatı olduğu gibi erteleyip duruyoruz keyif aldığımız anlardan bir diğer keyif anına kadar.

    -şair burada ne demek istediğini anlatamamış bence,
    -yımırtalı ekmek, rakı sofrası falan, seviyor gibi de bir yandan yemek yemeyi,
    -yazık lan.
    -vitaminsizlikten abi.
  • reiki'ye gore korku, kendini koruma, hayata guvenmemenin sonucudur
  • bir süre için iştahın bir nesneye karşı kesildiğini hissettiren eyleme de iştah budamak denebilir.. iştahı onarmak için.. bir süre hazzına varamadığınız bilince götüremediğiniz o eylem iştahınızı budamıştır ve bir süre sonra onu hatırlayarak iştahlanacaksınız.. "beni kendine kadar budadın " diyen sarrasine bir iştah çalışmasıdır.. ilkin bir inkar testeresiyle özne tarafından budanan iştah bir zaman sonra pişmanlık kuyusundan tecrübe ile çekilir
  • şehvet kelimesi yerine kullanılmasını önerdiğimdir.
  • zyban'ın kafası geçince (bkz: #92801100) geri gelen şey.

    bir insanın canı sabahın 10'unda kahvaltısını da etmişken patlamış mısır çeker mi yahu?
  • görmeyi sevdiğim bir duygu.

    kişinin oturuşunu değiştirmek, salgı bezlerine fazla mesai yaptırnak, dudak ve yanak içini ısırtmak, bunu izleyip haz alan sapıkla göz göze getirip utandırmak gibi etkileri var.

    güzel bir koku veya güzel bir görüntü kadar güzel bir söz de iştah yaratabilir.

    ayrıca; iştah, açlık demek değildir. açlıkta subjenin adı bile yokken iştahta subje artık netleşmiştir.
  • hayat boyu bambaska bi profil cizerken, bi noktada küstüm çiçeğine dönüşebiliyor. çok garip.

    hayatimda çocukluğumdan beri pek çok zor dönemden geçtim. hiçbirinde iştah sorunu yasamadim. hatta bi çeşit oral fiksasyonlu olduğum için stres dönemlerinde ekstra yemeğe/ abur cubura/ içeceklere abanip ara ara sistigim; aşırı sigara icip cigerleri doldurdugum vakidir.

    hayatımın ikinci yarısında ise garip bi sekilde küstüm çiçeğine döndü bu.
    stres dönemlerinde o oral fiksasyon yüzde yüz zittina döndü. agzima bisey atasım gelmiyor. mide gurultum mide duvarına aduket çekmeye baslamadikca bisey yemiyorum. zul geliyor biseyler yemek. günde bi öğün yarim porsiyon bisey.

    ki yakın zamana kadar (stressizken) sigarayı bırakmış ve spora başlamıştım. agop un kazı gibi yiyordum...
    kut diye kesildi.

    iştah, profili yıllar içinde değişebilen bisey ve psikolojik profille son derece yakından bağlantılı bence.
    merakla bekliyorum ne zaman döneceğini.
    çok tuhaf çünkü bu.
    sigara da yok. ve onu da istemiyorum.
    ağzımla yapacağım hiçbirşeyi istemiyor gibiyim sanki
  • midenin gıda talep ettiği zamanları bir yana bırakırsan, geriye kalan tüm vesilesi halet-i ruhiyen'dir.
  • yemek yerken parmağımı ısırıyorum bazen. düşünün nasıl bi iştahlı yiyorum.
  • boğazdaki yumruyu yok etmeye çalıştıkça açılır. sanki yedikçe her şey düzelecekmiş gibi...
hesabın var mı? giriş yap