• izlemeyenlerin/ okumayanların çok şey kaçırdığı belgesel/ kitap.

    türkiye'de ismet inönü'ye garip bir muamele olagelmiştir. seveninin çok sevdiği, sevmeyeninin nefret mesabesinde hisler beslediği malumdur. bunun da yanında, yakın zamana kadar atatürk'ü eleştirmeye, atatürk'e söz söylemeye muktedir olamayanlar, daima ismet paşa'ya sallama yoluna gitmişlerdir. herhalde seveninin taptığı, sevmeyeninin nefret ettiği ilk kişi kendisidir. ikincinin kim olduğu da aşikar.

    --- spoiler ---

    belgesel, daha önce de yazılmış olduğu gibi üç kısma ayrılmış durumda. cihan harbi yılları ve kurtuluş savaşı dönemleri, ilk bölümü teşkil ediyor. zaten ilgili dönem çok bıçak sırtı olduğundan, kendileri de komuta kademesindeki subaylar olduklarından, en şedid düşmanları müstesna, herkesin haklarını teslim ettikleri dönemdir. kurtuluş savaşı devri zaten tartışılacak bir devir değil. dondurmacı kılıklı herifler hariç, o devre ait ihtilaf çok yok zaten.

    ikinci kısımda, lozan ve sonrası anlatılıyor ki, lozan bugün gerici kesimin diline pelesenk ettiği, itibarsızlaştırmaya uğraştığı bir senettir. ismet paşa'nın ilk ve ikinci lozan günleri, oralarda yaşadıkları, tecrübe ettikleri, o tecrübelerin kamera yahut fotoğraf makinesine yansımaları, tarihe birebir tanıklıktır. çünkü o güne kadar asker postalından başka bir şey giymeyen paşa, ilk kez başka bir kıyafet ile, müzakereci olarak gönderilmiştir. o günler, atatürk ile ters düşmedikleri, bilakis çok muhabbetli oldukları dönemdir ki, kullanılan telgraf hattı bile, dönemin başbakanı ile arasında sorun teşkil etmiştir. lozan muahedenamesi, birilerinin keyfine göre değersizleştirilebilecek bir belge değildir.

    üçüncü bölüm ise artık tamamen türkiye'nin ve dünyanın değişen dengeleri ile alakalı. iç siyaset, dış siyaset, çılgın naziler, faşist mussolini, oyunbaz churchill, dengeleri bozan amerika, güçlü stalin arasında gidip gelen dönem, bir dönem. atatürk ile arasının açıldığı, hatta benim bile atatürk'e hak vermekle vermemek arasında gidip geldiğim dönemi, bir dönem. daha atatürk'ün ölümünün üzerinden çeyrek asır geçmemişken, ülkenin darbeyle tanışması, menderes ve iki bakanının asıldığı dönem,bir dönem. bizzat kendisinin akamete uğrattığı ihtilaller dönemi, bir dönem. sağ sol olayları bir dönem. amerika'nın yaptırım tehditleri, johnson'ın ağır mektubu, bir dönemve nihayet deniz gezmiş'lerin idamları, bir dönemi teşkil ediyor.

    şunların her biri, hükümetin kafasını götürebilecekken, herhangi birisi şunca olay görse pes edebilecekken, paşa'yı sever yahut sevmezsiniz ama hakkını teslim etme mecburiyetindesiniz.

    bugün chp içinde bile, "atatürk'ün resmini paradan kaldırdı" diyen bir sürü varken, durup düşünmek gerekiyor ki; atatürk'ün resmini kaldırıp, kendi resmini koydurma taşağı, yalnızca kendisinde vardı. başkası cesaret edebildi mi buna? öyle veya böyle, türk tarihine damga vuran, iyisiyle kötüsüyle bir ismet paşa geçti bu ülkeden.

    şahsen ben talat aydemir olayında ortaya koyduğu feraseti hep takdir etmişimdir. orada artık kişiliği; başbakan ismet inönü değil, atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, garp cephesi komutanı ismet paşa'dır ki, talat aydemir'in ağa babası gelse, o otoritenin altından kalkamazdı. kalkamadı da. ancak tabi paşa'nın son dönemlerinde nüfuz edemediği hani ancak "atatürk olsaydı sözünü geçirirdi" diyebileceğiniz olaylar da olmuştur.

    şunu da merak ederim hep; hani şu meşhur harbiye ziyareti vardır kendisinin. bir askerin, efsane bir komutanı karşısında görünce heyecandan düşüp bayıldığı gün. acaba neler hissetti? o okulda 50-60 sene evvel kendisi öğrenciyken, abdülhamid dönemini görmüş, ihtilal hülyaları kurarken, savaş kazanmış, iktidar olmuş, paşa olmuş bir karakterle geldiği o okulun bahçesinde, genç ismet'i hatırlayıp hatırlamadığı merakımı celbetmiştir hep.

    --- spoiler ---

    şimdiki gençliğin bir kısmı da tıpkı evvelkiler gibi salak ve moron ama içlerinde gerçekten umut vaat eden, yetenekli, anlama kapasitesine haiz, manipülasyona kolay gelmeyen çocuklar da barındırıyor. o nedenle, ismet paşa özelinde ama tüm türk siyasi, askeri figürleri için şunu söylemek isterim; bir kişi hakkında hüküm vereceğiniz zaman, tek bir kişiyi dinleyip, tek bir kitabı okuyup, tek bir yorumla kalkın almayın. çünkü türkiye'de öyle mahfiller var ki, söyleyeceklerini binbir yalanla, desiseyle bezeyip, sizin önünüze koymaya cüret ederler. siz, artık tarihteki x kişiliğin yandaşı yahut muhalifi olurken, sizi işleyen kişinin emellerine alet olursunuz. o nedenle, tüm kaynakları taramadan, yazılmış eserleri okuyup, dokümanı irdelemeden hüküm vermemelisiniz.

    türkiye, maalesef kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman müreffeh zamanlardan geçmedi. hatta bugün dibi bile görmüş durumda. belki dibin de dibini. tarihinizi, geçmişinizi, türkiye'nin geçirdiği dönüşümleri, o kavşakları çok iyi bellemeniz gerekiyor. ismet paşa'nın hasta görüntüsünden bir kare sonra, demirel'in, genç demirel'in iktidarı eline aldığı görüntü vardı mesela belgeselde. sonra bu gözler, demirel'in yaşlanıp, iki büklüm olduğu, öldüğü günleri de gördü. hakeza ecevit. ecevit'in hastalığını dillerine dolayanlar o gün gençti ama bugün yaşlı. bugünün gençleri de görevi devralırken, yarının yaşlısı olacağını hesap edip, düşünmelidir. çünkü kim olursanız olun yaşlanıyor, ölüyorsunuz. son söz olarak bunları söylemek istedim.

    edit; imlâ.
  • soğukkanlı , sabırlı , sükunet sahibi ve ömrünün en güzel yıllarını cephelerde geçirmiş bir devlet adamıdır. bir bürokrasi ve diplomasi ustası olarak; türkiye'yi 2. dünya savaşı yıllarında ipten almış, bugün "yağ , şeker , mazot kuyruğu vardı yiğenim" vs diye zırlayan onursuzlara rağmen, yavru vatan kıbrıs'ıda kimseye yedirmemiştir. bugün kendisine aleni veya gizliden hakaret etmeye çalışan her kim olursa; hiç düşünmeyin, suratının ortasına sıçınız. farzdır.
  • kazım karabekir paşa ile arkadaşlığı balkan savaşları yıllarına dayanır, daha neler göreceklerdi? neslin temizliği mensuplarının yüzlerine vurmuş yalnız.

    görsel
  • can dündar'ın hazırladığı 3 bölümlük ismet inönü belgeseli. tavsiye edilir.
  • kendisi değil, annesinin ailesi bulgaristan göçmenidir.
  • (bkz: ismet inönü)
  • malatya'nın yeşilyurt ilçesinin bir zamanlarki adı.
  • can dündar ve bülent çaplı'nın hazırladıkları 123 sayfalık kitabın ve kitabın arka kapağındaki belgeselin ismi. belgeselini henüz izleyemedim, ancak en çok görmek istediğim sahne ismet inönü'nün lozan barış antlaşması görüntüleri. kitabın girişinde de bundan bahsediliyor zaten. çok zaman almayacak ama çok şey katacak bir kitap. bence, kitaplıkta bulunması gerekenlerden.
  • can dündar ve bülent çaplı'nın beraber hazırladıkları bir belgesel. bunun bir de imge kitabevi tarafından basılan kitap hali vardır.
    belgesel ismet inönü nün hayatını 3 ana başlık altında inceliyor : kalpak devri, frak devri ve son devir.
    özellikle ismet paşanın lozan antlaşması imza edildikten sonra çekilmiş videolarını ilk defa burda izledim. paşanın imza töreni sonrasındaki tebessümü görülmeye değer.
  • (bkz: ikinci adam)
hesabın var mı? giriş yap