• kitapta geçen önemli olduğunu düşündüğüm bir diğer husus ise şöyledir,

    "osmanlı reformcuları, din adamları ve dini kurumlarla açıkça savaşmadılar. ulemanın ve medreselerin dışında laik eğitimi örgütleyip, laik bir bürokrasi yetiştirdiler. bu laik bürokrası modernleşmeyle toplum hayatındaki etkisini artırdıkça ilmiye sınıfı kenarda kaldı ve nihayet ii. meşrutiyetten sonra darbe yemeye başladı. oysa iran'da bazıları toprak sahibi de olan müctehid ve molla sınıfı modern laik eğitimden de yararlandı. iktisadi güce sahip olan bu sınıf siyasi, idari, kültürel hayattaki rolünü koruyabildi ve laikleşmeyi engelledi.bu, 19. yüzyılda modernleşme sürecine aynı zamanda giren iki bağımsız islam devletinin birbirinden farklı yönleridir." sf.211-212

    günümüz türkiye'sinde din temelli yaşayan ve modern eğitim alan bir sınıf mevcut ve iktisadi güce hızla sahip oluyorlar. ilginç bir benzerlik gibi geldi bana.
  • sadece tarihçi ve tarih meraklılarının değil, ''osmanlıyız ulan"gillerle,"osmanlı değiliz ulan"gillerin de okuması gereken kitap. kimdir bu osmanlıyız ulangiller ve osmanlı değiliz ulangiller peki? tek cümleyle söyleyelim; yarının kahvede vatan kurtaran müstakbel solcu ve sağcıları. yani hemen hemen, ülkenin 4'te 3'ü. buralarda bile hiçbir fikri olmadığı halde, okuduğu yazının kaynağını falan araştırmadan, var mıdır yok mudur bilmeden ahkam kesen, sözüm onu atatürkçüler ve osmanlıcılar.

    kitaptan şunu beklemeyin; "abdülhamid bir gün mabeyncisine dedi ki: 'sür evladım atları, gidiyoruz.' böyle tarih ve tarihçilik olmaz zaten. veya işte 'abdülaziz 2 pehlivanla aynı anda güreş tutardı' bilmem ne. bunları zaten bol bol duyarsınız sağdan soldan.

    ilber ortaylı ve kendisinin de dahil olduğu ekolün en önemli özelliği, tarihi salt olay ve fiiller olarak görmemeleri. bir fikri, kültürel altyapıya önem vermeleri ve bunu sonuna kadar irdelemeleri. tarih yazıcılığı böyle olur.

    bu kitapta, osmanlı iyisiyla kötüsüyle, aksayan yanıyla, övülen yanıyla, imparatorluk kültürüyle, kazanılamayan melekelerle, gayet de akıcı bir dille anlatılır. ilber hocaya katılmadığım yerler de var elbette. tanzimat aydınları ve adamları elbette büyük bir dönüşüme önayak olmuşlardır, elbette imparatorluğun kabuk değişimini başlatmış ve sürdürmüşlerdir. fakat tanzimat aydınlarının içinde, hocanın iddiasının aksine, bir denge, bir oyalama politikasından çok, birilerinin adamı olma durumu var. fransa, ingiltere gibi cağın en güçlülerine sırtını yaslayan bur devlet ricali var. hatta padişahın bile sefirlerin sözünden kolay çıkamadığı, bir ingiliz sefirinin eşine yazdığı mektuplardan bilinir.

    zat-ı şahane'nin azlettiği bir sadrazamı yeniden "rica" ile işbaşı yaptırabilen, kudretli ingiliz sefirleri var. kitap sanki tanzimatçıları savunur pozisyona giriyor bir yerden sonra.

    fakat hocanın hakkını teslim etmek gerek, ki tarihçi olarak değil tabiki ama, bir okuyucusu olarak bu hakkımdır, tanzimat adamlarının portrelerini nefis bir şekilde sermiş. reşid paşa, cevdet paşa, namık kemal, midhat paşa gibi birbiriyle dünya görüşü olarak uyumsuz, ama "osmanlıcılık" düzlem ve ekseninde buluşabilen yönetici ve aydın taifesinin portrelerini nefis bir şekilde sermiş önümüze.

    bir yerden sonra okurken, imparatorluk yöneticilerinin hiç de öyle aptal olmadığını görüyorsunuz. bunu atatürkçü geçinen, osmanlı'yı reddetmeyi halt sananlar için söylüyorum. çabaladıklarını, hatta hatta tanzimat ile ortokods sünni islam örf ve an'anelerinden bile vazgeçtiklerini görebiliyorsunuz. ki bu abdülmecid devrine tekabül eder. selim ııı ve mahmud ıı, daha klasik dönem refleksi gösteren devirler ama, abdülmecid sonrası gerçekten devleti kurtarmak isteyenlerin devri. abdülmecid sevilir yahut sevilmez fakat hakkını teslim etmek gerek.

    kitabı okurken, bugün anlaşılamayacak şekilde laik bir düzenin düşünüldüğünü, latin harflerini arzulayan ciddi bir tabakanın olduğunu görüyorsunuz. bu da osmanlıcı geçinenlere sözüm olsun. atatürk düşmanlığı ile nereye varabileceksiniz bilmiyorum.

    cumhuriyet kadrolarının gökten zembille inmediğini, atatürk'ün de bir osmanlı olduğunu haykıran nefis bir kitap. atatürk bir anda bir yerlerden gelen, gökten düşen biri değil. o toplumda yoğrulan, o eğitim yuvalarında eğitim gören, aksaklıkları gören, doğruları direkt olarak devam ettirmekte be'is görmeyen bir asker ve osmanlı.

    neyse, nasılsa 1.923.000 atatürkçü aranan saçma sayfalarda gezip osmanlı düşmanlığı edecek veya dondurmacı amcalardan tarih diye palavra ve zan öğrenip, cumhuriyet - atatürk düşmanlığı edeceksiniz. ben kendimi ne yırtıyorsam.
  • cumhuriyeti kuran kadrolarin gokten zembille inmedigini osmanlinin degisim sancilari icindeki 19 yuzyilindaki kurumlardan yetistigini anlatir.
  • kimsecikleri beğenmeyen ilber ortaylı bu kitapta tanzimat devlet adamları'na gösterdiği şefkatli yaklaşımıyla okurunu şaşırtıyor, okutturuyor, okudukça daha da şaşırtıyor. insana cevdet paşa karşısına geçse ilber hoca "nasılsın kuzucuğum benim" diyecekmiş gibi geliyor.

    imparatorluğun bu sancılı yüzyılı ona göre bir anlamda "mustafa reşid paşa'nın aydın mutlakiyetçiliği" ile başlamış, "midhad paşa'nın anayasalcılığı" ile bitmişti.

    bunu takip eden dönem ise herhalde kırklara karışmıştı.
  • ilber ortaylı ’nın osmanlı'nın 19. yüzyılını kapsayan çalışması. ilk yayın tarihi 1983. son baskısı iletişim yayınlarından satışta…
    osmanlı’nın bitirebildiği son asır olan 19. yüzyıl, değişen avrupa'nın koşullarına ayak uydurma (modernleşme) çabası içindeki osmanlı için son derce sancılı geçmiştir. bu kitap, işte bu yüzyıla klasik yaklaşımlardan farklı, ilber ortaylı yorumuyla bir bakış. geçmişten geleceğe bir köprü.
    hele halil inalcık’ın the ottoman empire the classical age 1300 1600 kitabından sonra okunursa pek bir iyi olur.
  • sohbetlerini ilgiyle dinlediğim ilber ortaylının 100 sayfasına dayanabildiğim kitabı. zaten önsözünde tarih ögrencileri için ilgi çekici olabilir diyor. o kadar ayrıntı var ki içinde boguldum.
  • öncelikle okuması gercekten cok zor bir kitap. ama osmanlı modernleşmesi (özellikle tanzimat) hakkında gerçekten birşeyler öğrenmek istiyorsanız (biraz taraflı olsa da -pozitif anlamda-) başvurabileceğiniz önemli kaynaklardan biridir.
    ilber hoca (cok samimiyiz kendisiyle eheh) bu kitabında modernleşme hareketlerine ve tanzimat aydınlarının girişimlerine ragmen neden osmanlı'da rusyadaki gibi bir modernleşmenin gerçekteşemediğini kitabın birçok yerinde rusya ve car petro ile kıyaslamalar da yaparak oldukca objektif bir şekilde anlatmıştır.

    kitaptan ipucu niteliğinde birkaç alıntı :

    " modern çağın toplumları artık tarihi yaşamayıp , yapıyorlardı. tanzimat aydınları da tutucu yöneticisinden muhalif yazarına kadar çağdaş dünyada varolmak için değişmek ve olaylara yön vermek gerektiğini anlamıştı" (s. 264)

    "19. yüzyıl dünyasının gerektirdiği siyasi ve idari yapıyı kurmak için çabalayan reformcular , çağlarına uygun olmayan bir iktisadi altyapıyı devralmışlardı. bir başka deyişle , dünya görüşleri , uygarlık anlayışları ve devlet gelenekleri arasındaki çelişkili yol , iktisadi engelleri aşamıyordu. geciken osmanlı modernleşmesinin çıkmazı buydu." (s. 227)
  • ilber ortaylı'nın 19. yy osmanlı modernleşmesini ve osmanlı'da merkezi yönetime geçişi anlatan hoş bir kitabı.

    kitapta osmanlı modernleşmesi, rusya'da büyük petro*'nun başlatmış olduğu hamlelerle üstü kapalı bir şekilde kıyaslanarak anlatılır. kıyaslamadan anladığımız osmanlı yönetici sınıfından rusya'nın örnek alınması da olabilir. örneğin yeniçeri ocağının kaldırılması - petro'nun strelitz'leri yok etmesi, devlet yönetiminde merkezileşme, ordunun modernleşmesi vs. gibi. ( bu arada o derece ki, strelitz'lerin yerine rusya'da kurulan noviy stroy da, ıı. mahmud'un kurmuş olduğu nizam - ı cedid ordusu da yeni düzen anlamına gelmektedir. )

    bu durumda tabi ki bu modernleşme hamleleri direkt olarak hanedan tarafından değil de dönemin sadrazamları ve yönetici elit tarafından başlatılıp, sürdürüldüğü için ortaylı tarafından tanzimat dönemi bab-ı ali bürokratları daha önce de belirtildiği gibi melek formuna yakın olarak tasvir edilmiştir. kısıtlı imkanlar arasında ülkeleri için çalışan fedakar devlet adamları, dört dil bilen yetkin yöneticiler vs. gibi.

    bu devlet adamlarının yönetimde köklü hamleler başlatıkları doğru olmakla beraber, nedense bab-ı ali bürokratları tarafından topyekün bir sanayileşme ve modern tarım sürecine geçişin ( daha doğrusu tarım sisteminin iyileştirilmesi ) yollarının aranmaması kitapta pek de eleştirilmemiştir. sanayileşme konusunda sanayi devrimi döneminde ingiltere'de yaşanan sancılı sürecin osmanlı toplumunda da görülmesinden korkulması gibi ilginç bir neden sunulmakta, tarımda ise iltizam sisteminin ve feodal yerellerin aşılamamasından dem vurulmaktadır.

    imparatorluk tebası ve genelde anadolu insanı ( dolayısıyla imparatorluk ) bu gibi nedenlerle refaha kavuşamazken, söz konusu sancılı süreçleri atlatan emperyal devletler en uzun yüzyılın bitişini takiben topu tüfeği ile osmanlı topraklarına dört bir yandan girmiş, fakir halk sanayileşmenin getirebileceği yıkımın bin beterini yemen'de, hicaz'da, sarıkamış'ta, çanakkale'de ve de anadolu'nun her yerinde kanıyla canıyla ikame etmiştir.

    yine de mahalli idareler kısmı baysa da bunun dışında ilber ortaylı'nın sohbet eder gibi, dolu dolu anlatım tarzıyla dikkat çeken bir kitaptır.

    bab-ı ali bürokratları fazlaca kayırılsa da dönemi anlamak için iyi bir kaynaktır vesselam.
  • reformun ne kadar zor bir icraat olduğunu insana iliklerinde hissettiren kitap. bu kitabı okuduktan sonra cumhuriyeti kuran kadronun 15yılda başardıklarına insan tekrar hayran kalıyor. anlatımı ağır dense bile bence okunabilir hale gelmesi amacıyla birçok konu özet geçilmiş. günümüzdeki problemlerin kaynaklarını tespit için de çok faydalı bir kitap, ayrıca günümüzde ulaşılan merkeziyetçilikten asla taviz verilmeyişinin bilinçaltındaki endişeleri de yine bu kitabın satır aralarında görülebilir.
  • kitabın yaygın olmadığı bir toplumda , gazete ve gazeteci önemli bir rol üstlenmiş ve siyasal otoriteyi denetlemeye aday olan yeni bir güç olarak doğmuştu cümlesinin geçtiği ilber ortayli kitabi.
    siyasi otoriteyi denetleyecek bir güçten, siyasi otoritenin en büyük silahı olacak bir güce evrilen gazete ve gazetecilik.
hesabın var mı? giriş yap