• sevgili jean jacques,

    değerli abicim, bu mektubu sana tatlı bir sitemle yazıyorum. sen neden ilk günahı değerlendirirken böyle celallendin be üstadım? şu meseleye kavramsal düzlemde bir baksaydın ya. ne de olsa sen de "doğal durum" derken benzer bir hipotetik durumdan bahsediyordun. yoksa diğer konularda söylediklerin gibi bu da mı çarpıtıldı?

    şimdi abicim, o kavramsal düzlemde insan doğayla dolayımsız birlik içindeyken, arzularıyla da birdi. ama sen de biliyorsun ki orada duramadı. mesela arzuları arasında bir seçim yapabileceğini fark etti. bu farkındalık kendinde sonsuz ancak boş bir potansiyel olsa bile, onu doğaya geriye dönülmez bir biçimde yabancılaştırmıştı. insan yaşamını sürdürmek için seçim yapmalıydı. ama seçim yapınca önce bütün o arzuları içinde barındıran kendi evrenselliğini yadsımalı, ardından o sonsuz olanaklılıklardan biri hariç hepsini daha doğmadan öldürüp sonra da o seçtiği ama ona hâlâ dışsal olanı kendindeliğinden sökerek özümlemeliydi. bu insan bu günahı işledi, ama işlemese insan olamayacaktı. aksinin mümkün olduğunu söyleyen hippilere nostaljiklere güldüğünü ikimiz de biliyoruz. bu günahı işlemeden, en boktan, en ucuz haliyle bile özgürlüğün ne olduğunu anlayamazdık. bir de abijim, bu orijinal günah olmadan bu din bu kadar tutar mıydı be?* hâlâ niye bu kadar tutuyor, onu bana sorma. sen de az değilsin, güya dogmatik hıristiyanlara karşı duracağım diye emile'de "herkes yetiştirildiği dinde kalsın bence" falan demiştin. halt etmişsin. bak işte, sadece hıristiyanlar değil, ilk günahtan beslenen diğerleri de aynı yerde kaldılar, iyi mi oldu? hâlâ ahlakın nedeni ilk günahın yükünü sırtlamak zorunda olmak, dolayısıyla temeli de ödev bilinci olarak görülüyor.

    bu arada emile demişken abi, müjdemi isterim, haberler iyi. senin şu "her şeyin başı eğitim" motton bir tuttu ki sorma. herkesin ağzına yapıştı. gerçi sakallının teki çıkıp "lan iyi de eğitimcileri kim eğitecek" diye sorunca biraz söndü senin hava ama, merak etme, fazla yayılmadı bu soru.

    sadık köleniz,
    conatus
  • orta çağ'da bir okul çocuğunun ağzından ilk günah*:

    master - are you a schoolboy?
    slave, pardon schoolboy - yes, i am.
    master - what is a schoolboy?
    schoolboy - one who is solicitous to learn virtue (vay anam vay)
    m - where are you a schoolboy?
    s - here, everywhere, and in every honest place.
    m - where are the honest places?
    s - four: church, school, my parents' house, and the gathering of the wise (aferin çocuğum, tanımadığın kimselerin peşinden gitme)
    m - why are you a schoolboy? (günümüzde sorgu tekniklerinin nasıl geliştiğini merak eden var mı?)
    s - because i go frequently to school and learn to read (totolojiden eğitim şart'a uzanan yolda...)
    m - how many are the works of a schoolboy?
    s - six.
    m - what are they?
    s - get up in the morning, get dressed immediately, comb my hair, wash my hands, praise god, and go willingly to school (evet elleri giyinmeden yıkamıyoruz, iki gıdım yemek de yemeden aç acına okula geliyoruz, bu derece idealizme sahipken mecburen arada bir arkadaşlarla okulda yangın çıkarıyoruz. denge şart.)
    m - who made you?
    s - god, out of nothing. (dengeyi yine bozdun canım.)
    m - who begot you?
    s - my mother. (bilinçli çocuk yaratma çabası)
    m - how did she beget you?
    s - i was begotten naked, and in original sin. (bir meyve olarak çocuk)

    bu metin, bir ders kitabından alıntı, yani çocuğun vermesi gereken ideal cevapları ve sefil ortaçağ insanını nasıl boruya sokarız da düzleştiririzin cevabını içeriyor. din adamları/öğretmenler farkındalar mıydı bilmem ama avrupa bu dolaysızlık sayesinde aydınlanmaya başlamış bile olabilir. işte, yaptığınızı beğendiniz mi? ya da benim şu küçük metinde gördüğüm dolaysızlıktan başka, fantastik bir bulut ders kitabının dışında servis ediliyordu. o mitolojik bulut tepelerinde, eve kadar gidiyorlardı minikler. artık ne yediriyorlardıysa okul çocuğuna, fantastik bulutlar gördürecek.

    * a day in the medieval city kitabından alıntı, chiara frugoni, 2005. efendi-köle diyalogu da baebler'in 1885 yılına ait derleme toplamasından: beiträge zu einer geschichte der lateinischen grammatik im mittelalter (contributions to a history of latin grammar in the middle ages).
  • ingilizcesi "original sin" olduğu için, daha güzeldir. orjinaldir.

    zira, ondan sonraki bütün günahlar "kopya"dır. en original olanı, ilk günah'tır.
  • (bkz: düşünmek)
  • "ilk günah, elmanın yenilişi değildi. otoritenin sorgulanması da değildi. tanrı'ya kendi fikrini savunma şansı vermemekti. yılanın sözlerini esas gerçek olarak kabul etmekti. esas günah, tanrı'ya gidip " hey, neler oluyor? bize yalan söylediğini söyledi." denilmemesiydi. tanrı'nın yalan söylediğini varsaymaktı."

    *
  • ilk günah kibirdir, şeytan'ın kendini adem'den üstün görmesidir. kibir yapısı gereği ilk günah olma özelliğini bile kimseye kaptırmamış diğer günahlara tepeden bakmıştır.
  • anaksimandros varlığın kökenini sonsuz, belirsiz, dolayımsız bir ilkeyle tanımlar.* her şey bu evrensel ve soyut ilkenin tikelleşmesiyle varlık bulmuştur. şey, somut bir yaşam uğruna tikelliği ve belirlenimi seçer. bunun sonucu olarak da sonluluğa ve "bir gün her faninin tadacağı" ölüme katlanmak zorundadır. william desmond, ilk günah fikrinin ta buralardan türetildiğini ve bunun aslında* ontolojik bir günah olduğunu öne sürer*. heidegger de bu konuda bir şeyler söylemiş ama, yoğuşamıyorum ki yazayım...
  • genesis (yaratılış) kitabının 2. ve 3. bölümlerinde anlatılan, yılanın havva'yı yemeye, havva'nın da adem'i dalından koparmaya ikna ettiği, yiyenlere doğru ve yanlışı bilme yeteneğini kazandırdığı için yenmesi yasak meyveleri olan "vicdan agaci"nın meyvesinin koparılması hikayesidir. bu yüzden acılı doğumla lanetlenmiş insanoğlu, kitaba göre...
  • rousseau'nun reddettiği, hiristiyanlığın insanın şeytani ve kirlenmiş bir eğilimle doğduğunu varsayan kavram.
  • ilk günahımı işlediğimde masumdum, hakim bey.
    annemin rahminden isteyerek çıkmadım, dışarı atıldım.
    annem ondan koptum diye beni hiç affetmedi, kucağına aldığı ilk an öfkesini hissettirdi.
    annemden isteyerek ayrılmadım, hakim bey.
    mağdurum, ömür boyu masum kalacağım.
hesabın var mı? giriş yap