asıl

• birincil
• i harfi noktasiz dusunulurse;
  
  kaynak, kok
  gercek, dogru
  
  örn:
  - bizim aslimiz misira dayaniyor... (i harfi dusuyor kullanimda)
  - asil amacimiz sizi üzmek değildi...
  - aslinda cok dogru degil yaptiginiz.... (gene dusuyor)
• asılmak eyleminin buyuran biçimi.
• (bkz: esas) (bkz: gerçek)
• "işte sonra bu ssg guru falan abi ayağı çekmeye başladılar bana tabi.. e hep ben anlatiyorum ama sende ne var ne yok?"
  
  diyen buton. jhasdgjdshfjshfgd
• yuva yıkan, ocak söndüren buton. kullanmayalım kullananları uyaralım.
• asıl 1 : delile dayanan her şey asıldır.
  asıl 2 : üstün olan, asıldır.
  asıl 3 : bir şeyin temelerini oluşturan asıldır.
  asıl 4 : bir şeyin özü, hammaddesi aslıdır.
  asıl 5 : kendisiyle kıyas yapılan şeydir.
• aslında aslı diyecektim bu bişin başlığına ama, o isimde bir türkücü varmış, çok yoğundu oralar. baktım burası dutluk, içimde duttuğumu kusayım dedim sözlük... gerçi bakarsınız çok okunan kitap yazabilen uzun saçlı adamlar bu isimde bir kitap yazar, ovakit buralık da şenlik olur...
  
  bizim memlekette kimse işin aslını bilmek istemiyor, duymak istemiyor. bulanıklık gargara seviyor insanımız sözlük. insanlara görmek istemediklerini göstermeye çalışınca deli oluyorsunuz. onlar görmemeye devam ettikçe deliriyorsunuz kuduruyorsunuz. eee, sizin probleminiz sözlük.
  
  adamım jean-pierre jeunet üç yaşında velede söyletmişti: "`quand le doigt montre le ciel, l' imbécile regarde le doigt`" diye. mealen parmak cenneti gösterirken parmağa bakmak ahmaklıktır diyordu veciz.
  
  son zamanlarda insanlıktan umutsuzum sözlük. herkes parmağa bakıyor... kendi parmağınızı tutup çevirip sokup gözünüze, gözünüzü oyacaklar neredeyse. konu başlığını değil, söylenenleri takıyor kafalarına takiyye üstüne takiyye bırakmıyor bir kısım insan sözlük!
  
  ve bu ülke kierkegaard yetiştirmiyor ne yazık ki! bizim insanımız dalaşan beş insana ne kadar aptalca bir şey yaptıklarını söylemenin o dalaşanların yaptığı denli aptal bir şey olabileceğini kestiremiyor.
  
  bir teşhis ortaya koyduğunuzda misal, sonrasında soru sorduğunuzda "ama sen de geçenlerde şunu şunu şunu yapmıştın bıdıbıdı" oluyor cevapları.
  
  bizde de atalar düzgün laflar diyordu. asıl asilin dalından ne güzel laftı. asil kaldı mı, asıl var mı? hiçbirimizin aslı kalmadı, astarımızı da gömek kuma! (çok şükür az satırlı kaydetmedim entariyi, yoksa bin tane aynından seyredecektin sözlük. bi bakıver ekşi sözlük lemmings'liği)
• öz, temel, kök, soy gibi anlamlara gelir.
  
  arapça kökenlidir ve arapçada aynı anlama gelir. asli (=asıl olan), aslen (=asıl olarak), asla (=kesinlikle), usul (=asıllar), usulen (=usule bağlı olarak), asalet (=soyluluk), asil (=soylu) sözcükleriyle aynı kökten gelir.
  
  ilginç bir şekilde, asla ve aslen sözcükleri aslında tam olarak aynı sözcüktür ve "asıl olarak" anlamına gelir. türkçe'ye iki farklı okunuşuyla geçmiştir. okunuş farkı sondaki tenvinden dolayıdır: başka bir sözcüğe bağlandığında okunur; tek başına okunmaz. ancak bu kurallar türkçe'de geçerli olmadığı için (duruma bağlı değişen) iki ayrı anlamında, iki ayrı sözcük olarak kullanılmıştır.
• asıl sen öyle- sanmıştım.
  
  asıl^* susam asıl.
  gevşe^* susam gevşe.
  
  açken değil asıl tokken sen sen değilsin.
  
  kadın ^* sevişmeye hep hazır, üremeye değil
  erkek ^* üremeye hep hazır, sevişmeye değil.
  ikisinin de bir yaptığı, bir asıl işi var denebilir. asıl işleri hep yapmadıkları; erkeğinki sevişmek, kadınınki üremek.
  
  dip , dibece ve esas anlamı da var.
  nasıl sözcüğünün dibi de ne + asıl bileşimi olabilir.
  
  [ne söylediysen, ne duyduysan, ne bildiysen, ne gördüysen hepsi de
  
  masalın başlangıcından başka bir şey değil! mahvol, mahvol... yerin bu yıkık yer değil senin!
  
  asıl gerek, hiçbir şeye aldırış etmeyen tertemiz asıl gerek. feri olmuş, olmamış; ne zararı var
  
  mademki hakiki güneş zeval bulmuyor; söyle: ne zerre kalsın, ne gölge.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
  
  (ilk giri tarihi: 26.6.2015)
  
  (bkz: aslı/@ibisile), asli, asıl olan
  (bkz: asil/@ibisile)
  (bkz: künh)