• kisilerin kendi yaptiklara ürünlere hazir halde olanlardan daha fazla deger vermeleri.

    adindan anlasilacagi üzere ikeanin prensibi ve stratejisinden esinlenilmistir.

    örnek olarak

    - kisilerin kendi yaptigi de monte ürünlere hazir halde alabilecekleri ve daha kaliteli ürünlerden daha fazla deger vermeleri

    hala yüksek degerli ürünler buna benzer etkilerin olup olmadigi kesin degildir.

    ayrica buna baska bi örnekte kisilerin cok cirkin, kara kuru bi cocukta olsa kendi cocuklarina en güzel, zeki cocuklardan daha fazla deger vermeleride bi örnek fakat burada attachment etkisi de gözlemlendiginden mükemmel örnek olamiyor.
  • dan ariely bu kavramın yaratıcılarından biridir vethe upside of irrationality adlı kitabında da kendinden örnekler vererek açıklamıştır. kendi yaptığın şeylerle çok daha fazla değer verdiğinizi anlatan bir kavramdır ve düşündüğünüz zaman hayatınızın her alanında ne kadar etkili olduğunu hemen fark edebilirsiniz. bilinçli davranıp bu etkiyi kendi çıkarınıza kullanabileceğiniz gibi onun etkisine kapılıp zarara da girebilirsiniz.
  • temelleri 1960'lı yıllarda, motivasyon araştırma enstitüsü‘nün kurucusu, psikolog ve pazarlamacı ernest dichter tarafından atılmıştır. o yıllarda betty crocker foods için danışmanlık yapan dichter, yeni üretilen kek karışımının beğenilip de bir türlü istenilen satışa ulaşamamasının ardından kolları sıvar. ilk önce ev hanımlarından oluşan bir grup deneyi gerçekleştirir. amacı, serbest çağrışım yaptırılan kadınların ürün hakkında neler düşündüğünü öğrenmektir. öğrendiği şey ise, çok zaman harcanmadan ve emek katılmadan yapılan kekin hazırlayan kadınlarda suçluluk hissi uyandırmasıdır. buradan hareketle kek karışımlarının üzerine ev hanımları keki yaparken bir de yumurta eklemeli -bu nedenle yumurta etkisi diye de geçer-ibaresini koyduran dichter, yapan kişiyi katılımcı hissettirerek bilinçaltındaki suçluluk duygusunu ortadan kaldırır. hanımlar keke kendilerinden de bir parça kattıklarına inanarak mutlu olurlar ve satışlar kısa süre içinde gözle görünür oranda artış sağlar.

    (bkz: the century of the self)
    (bkz: edward bernays)
    (bkz: rıza mühendisliği)
    (bkz: kitleleri birbirine bağlayan libidinal bağ)
  • ruh kolayı bilirken zihnin zoru istemesi. kişinin kendi ürettiğini ekstra keyifle tüketme hali.

    (bkz: insanın anlam arayışı)
  • psikoloji literatüründe yer alan bir tabirdir.

    kişilerin kendi emeklerini katarak ortaya çıkarttıkları ürünlere, hazır olanlara nazaran daha fazla değer vermeleri şeklinde tanımlanır.

    ''insanların, ikea mağazasından aldıkları ürünlerin kurulumunu yapmaktan zevk almasından ötürü ''ikea etkisi'' olarak adlandırılmış bir etkidir.''

    bu etki; kimi insanı az, kimi insanı çok, negatif ya da pozitif olarak etkilemektedir. etkinin insan üzerinde pozitif ya da negatif eğilimli olmasını, yine çevresel koşullar ve karakter dahilinde insan kendisi belirlemektedir.

    edit: imla
  • dogru olabilir lakin sahsimda boyle bir etki gozlemleyemiyorum ikea'nin ucuz boklarindan aldigimda.

    aslinda belki de benjamin franklin etkisi diye birsey de vardi dimi gotunden "a, b, c etkisi" uyduran sn. psikologlar? cunku olan bu aslinda:

    “the bitterness of poor quality remains long after the sweetness of low price is forgotten.”
  • --- alıntı ---

    kişinin kendi çabasını katması yoluyla değerin artmasına, psikolog michael norton ve meslektaşları ikea etkisi diyor. isveçli popüler mobilya mağazası ikea'nın ürünlerini, genellikle müşteriler kendi kendilerine monte etmektedirler. norton ve meslektaşlan bu durumu laboratuarda ispatladılar; deneklerin kendi yaratımları olan nesnelere, mesela basit bir origami kurbağaya, başkaları tarafından oluşturulan nesnelerden daha fazla değer verdikleri ortaya çıktı.

    --- alıntı ---

    (bkz: hazzın bilimi) sf: 140-141
  • psikoloji ve pazarlama kitaplarına girmiş, bilişsel bir eğilimdir. türkiye'de pek önem verilmeyen davranış biliminin, bir şirketin karını ve değerini ne kadar çok arttırabildiğinin canlı kanıtıdır. ikea mobilyalarını, kurulumu kolay olacak şekilde, demonte halde satar. tüketici aldığı mobilyayı elleriyle kurar, bitirdiğinde ise aldığı o ürün, artık kendisinin başardığı ve yarattığı bir şeydir. kişi, başarısıyla ve mobilyasıyla gurur duyar aynı zamanda da kusurları görmezden gelmeye daha eğilimlidir. fiyatların bu sayede daha ucuz olduğunu düşünen tüketici, bunu akıllı bir alışveriş olarak algılar üstelik emek verdiği ürününü de sahiplenir. ikea'nın labirent gibi dizaynı, penceresiz olması, ara kattaki restoranı ve kasanın karşısında bekleyen ucuz yemekleri de bunun gibi özellikle geliştirilmiş taktiklerdir.
  • entelektüel (yani kişinin asıl işinden farklı olarak meraklı olduğu konularda uzmanlaşması) ilgilendiğim işlerde arasıra danışmanlık yaparım. sosyal sorumluluk ve ufak tefek hayır işleri veya iyilik yapmaya param kalmayınca danışmanlık için ilk kez ücret aldım. bu sayede gördüm ki insan para ödediği şeye daha çok değer veriyormuş.

    arkadaşlarıma veya bir yerden adımı duyup referansla ulaşanlara sadece iyilik maksatlı bu zamana dek onlarca yardımım olmuştu. tamam onlar da beğenilip takdir edildi, memnunum iyiliklerim yerine ulaşabildi. sadece demeye çalıştığım; yardımsever olduğum için gönüllü yaptığım danışmanlıklardan bu denli büyük övgüleri hiç almamıştım. örnekleri yazınca şimdi daha güzel anlaşılacak.

    ücretsiz işlerden sonra:
    - abi çok sağ ol harika oldu... kabul edildi, savunmamı yaptım... danışman hocam irkildi ilham mı geldi dedi şaşırdı... hocam süpersin çok teşekkür ederim, sağ ol eyvallah...
    (işleri varken kırk kere ararlar, işleri bitti mi kaybolurlar)

    ücret almaya başlayınca:
    - hocam harikasınız ya siz, on parmağınızda on marifet... okumaya doyamadım, tek kelimeyle b a y ı l d ı m (kalp emojileri)
    (işleri bitince de -ki profesyonel bir işti, emeğime karşılık ücretimi aldım- yine de arayıp hal hatır ederler)

    bu kadar beğeni ve takdir edileceğimi bilsem hep ücret alırdım dedim. psikolojide de (bkz: ikea etkisi) diye bu duruma isim vermişler.

    ayrıca verimli çalışma veya kafa dağıtmak için bazen komik şeyler tüketirim, cem yılmaz gösterileri gibi.

    onun anlattığı bir şey vardı;
    "parasız gösteriler de yaptım ben... insanlar para vermeyince de gülmüyor... bak mesela adam karaborsadan 200 liraya almış bileti, o her şeye gülüyor"
  • genel olarak herhangi bi eşyaya değer veren insanın zeka seviyesi maalesef yüksek değildir... yani tamamıyla kendi elinizle yapsanız eyvallah emek var. ama genel olarak eve alınan eşyalara sevgi besleyecek bir insan çok tuhaf.
hesabın var mı? giriş yap