içimden şu zalim şüpheyi kaldır
-
ismet özel'in içimizdeki yangınları söndüren, bizi ses sahibi kılan şiiri. öyle bir şiirdir ki bu güzelliği isminden başlar ve insanı fazlasıyla çaresiz bırakır.
hayatı tanımaktan fazlasıyla yorgun düşüren mısraları vardır meselâ:
''çünkü dargın havsalamın
gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu''
kabulleniş vardır, insana dair en güzel analizlerden biri belki de:
''insanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır''
çaresizlik vardır, cümlelerin yetmediği cevaplar:
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
umut vardır, küçük bir kıvrımdan, tek bir harften bütün cümleleri anlamlandıracak, her şeye hazır bir hâl vardır:
''ağzının bir kıvrımından cesaret bularak
sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
bir harfin başlattığı yangın ile söndür'' -
türk şiirinin gizli forvetidir. aslında dünyaya bir sol bek olarak gelen şiir, mısralar ilerledikçe oğuz çetin tarzı bir orta saha oyuncusuna evrilip oyun kurmaya başlar. şiir bitmeye yakın sarkık bir forvetin gol arayışlarını görürürüz. ve son bölümde şiir olgunlaşır adeta van basten tarzı bir forvete dönüşür.
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm mısrasından sonra oynanan dakikalarda şiir gol olup yağar.
alkışlar, gol sesleri ve nümayiş. -
--alıntı---
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
ne ellerin hırsla yaban tutuşu
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
yetmez karşılamaya.
---alıntı---
bir zor zaman ismet özel manifestosu. "yıkılma sakın" diyerek karlı bir gece vakti uyandırdığı * dostlarına da * bir göndermesidir aynı zamanda... -
''içimden $u zalim $üpheyi kaldır
ya sen gel ya beni oraya aldır
gözümü gözünün içine daldır
ya sen gel ya beni oraya aldır''
güftesini necdet atılgan'ın yaptığı, bestesini $erif içli'nin icra ettiği u$$ak makamında bir $arkı..
öte yandan, harikulade bir $iir.. bir $ey söylemek yetersiz, ancak bir köy sinemasında izlenen karlı bir filmin verdiği co$kunlukla beraber bulutlu göğün altında yakaları kalkık pardösüyle yürüyen bir genci hatırlatır bu bana..
düzeltme: neredesin firuze uyarısıyla; bu parçanın iki farklı bestesi varmış, ötekinin bestesi de ismail hakkı özkan'a aitmiş. -
http://www.youtube.com/watch?v=qx32isjqwry
insan kalabilmek midir bu şiirin bendeki derdi, birini olduğu gibi sevmek tamam da herşeyi olduğu gibi kabul etmek ne zor. şairin bu duyguyu yaşamış olmasına mı üzüleyim kendime mi.
gerçekten güç buna yetmiyor. benim daha fazla yazacak, görecek "benim artık taş taşıyacak,
taş kaldıracak, taş atacak
halim mi var!" (birhan keskin) -
iki farklı bestesi olan eser. ismail hakkı'ya ait olanı usûlü aksak makamı sabâdır. şerif içli'ye ait olanı uşşâk makamında usûlü curcunadır.
"içimden şu zâlim şüpheyi kaldır
ya sen gel ya beni oraya aldır
bir anlık vuslatı çok görme bana
ya sen gel ya beni oraya aldır"
mevla arayışında kulun hakk'tan ricası, yakarısıdır. -
ismet özel
"ağzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım.
kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar,
kalmışsa bir kaç ısrar ölümle yarışacak,
onların yardımıyla dünyamıza acıdım.dünya. çıplak omuzlar üzerinde duran.
herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya.
benimse dar
çünkü dargın havsalamın
gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu.
sakın styks sularının heyulası sanmayın
er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu,
biraz üzgün ve ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz.
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
ne ellerin hırsla yaban tutuşu
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
yetmez karşılamaya.
insanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır.
o ferah ve delişmen birçok alınlarda
betondan tanrılara kulluğun zırhı vardır
çelik teller ve baruttan çatılınca iskeletim
şakaklarıma dayanınca güneş
can çekişen bir sansar edasıyla
uğultudan farkedilmez olunca konuştuğum.
kadınların sahiden doğurduğuna
toprağın da sürüldüğüne inanmıyorum
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm.
bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
su içtiğim tas bana merhaba dedi, duydum
duydum yağmurların gövdemden ağdığını.sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın. " -
ahh hayat sen ne yaptın benim kırgın şairime böyle... varlık sorununu iliklerine kadar hissettirecek bir başlığı var bu şiirin ve bunun cevabı için her türlü kefarete hazır olan bir şairden bahsediyoruz bunda çok samimidir şair hüzün ciltlerinde yerini almak öyle bir ses sahibi olmak aşka otağ kurmak için nelerini vermez ki şair. bunun için bir sürgündeki dostuna askerden cevap yazabilmek için sağlam dişlerini çektirecek kadarda inanmıştır bu işe. ismet özel'in şiirleri sanatın dünyadaki varlığını kanıtlar niteliktedir. "gerçekler yüzünden, ölmemizi önleyecek bir şey varsa. o da sanattır." diyen nietzsche'yi haklı çıkarır şair ve direnir yoksa bu kadar çıplaklığıyla yaşamı görmek dayanılacak gibi değildir ve sığındığı şeye daha bir tutunmak daha çok güvenmek ister. bedeli ne olursa olsun buna hazırdır.
-
(bkz: ismet özel)
-
"ağzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım."
bir dua gibi gelir hep şu dizeler:
"sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın."
amin.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap