• birini olduğu gibi kabul etmekten bambaşka bir duygudur. çünkü kabul etmek; bir nevi hatalarına rağmen göz yumup, razı olmak, onu tüm yanlışlarıyla sineye çekmektir. fakat sevmek, aşık olmak bambaşka bir şeydir. o duygunun beslendiği kişinin hiç bir kusuru olmaksızın görülmesi, dört dörlük olarak algılanmasıdır.

    birini olduğu gibi sevmek sadece aşktan geçer.

    gülleri sarı, havayı güneşli
    havayı nemsiz, çayı demsiz severken, bir tek sevgili olduğu gibi, bir tek sevgili her şeye rağmen, bir tek sevgili hala olduğu gibi sevilir..*
  • özdemir erdoğanın ''hayatta en zor olan'' şeklinde nitelendirdiği iştir:

    hayatta en zor olan;
    bir insanı tanımak,
    kabul etmek huylarını,
    değişmeden bir olmak.

    (bkz: sevdim seni bir kere)
  • (bkz: sevmek)
  • karşı tarafın başlarda "ne kadar hoşgörülü bir sevgilim var" laflarının bir zaman sonra "sevgilim ne kadar da bana benziyor"a dönüşmesine yol açabilecek eylem. sevgiliyi olduğu gibi kabul eden sevgiliyle bir zaman sonra her şey "peki canım sen bilirsin"e dönüşecektir. ne hır gür olacaktır ne kavga ne itiraz... ne heyecan kalacaktır ne tutku... sen 'a'sın o 'b'... bittabi tartışacaksın, onu da 'a' yapmaya çalışacaksın. ama o asla olmayacak. zaten olmayacak uğraşmayayım deme. taraflar hep zıt kutuplarda kalsalar da işin özü bu ya... hep tartışacaklar hep canlı tutacaklar aralarındaki iletişimi. yoksa ne o öyle her şeye eyvallah modu!

    *
  • böyle bir derdi olan, oldugu halden rahatsiz olandir ayni zamanda. ama degistirmeye hakki olmadigini da bilendir. dahasi, ödün vermek denen seyden ödü de kopuyorsa ve karsisindakinin de böyle düsünmesine saygi duyuyorsan tadindan yenmiyecek seydir..
  • genel olarak aileden birini olduğu gibi sever insan çünkü onları seçme ve değiştirme şansımız yoktur.
  • genelde ancak filmlerde rastlanan sevgi çeşidi. öyle ki darcy'nin, bridget'a "i like you, just as you are" dediği sahne sanırım filmin en romantik sahnelerinden biridir. gerçek hayata hızlı ve acımasız bir dönüş yaparsak, durum hiç de iç açıcı olmayabilir. birini yeni yeni tanıdığınız ilk zamanlardaki "olduğu gibi sevmek" faaliyeti, aslında " kafanızda oluşturduğunuz şekilde sevmek"'tir. zaten başka türlü olsaydı, bu kadar çok boşanma, bu kadar çok eski sevgili başlığı olmazdı...
  • kulağa hoş gelendir.

    sevgili olmakmış filan bunlar güzel şeyler ve kulağa da hoş geliyor biliyorum. bu aşk meşk işlerindeki yanılgılardan bihaberiz.

    hatun kişiden hoşlanmanın aslında tek nedeni vardır; cinsellik. ötesi berisi laftır, edebiyattır. cinsellik salt sebeptir. romantizm ise işin tuzudur, biberidir; yani sosudur. bu da şu demek oluyor; direkmen hayvanlar gibi değil de düşünen ve konuşan bir yaratık olduğumuzdan, bu cinselliği sosuyla yiyoruz. bunun adına da romantizm diyoruz.

    sevdiği bir hatun vardı selahattin'in. askere gitti sonra selahattin. boynu bükük askere giden acınası selahattin örneği edebiyatın göbekli örneğidir. sos için ağlayan çocuk hesabı.

    aslında bir sebebi daha var bu romantizmin; beğenilme arzusu.
    bunun da bir cevabı yok değil hani.

    ismail yk var tanırsınız onu. ben de tanıyorum. malesef mi demeliyim. eğer ki meşhur olmasaydı kimse dönüp bakar mıydı?

    nah bakardı?

    o zaman şimdi ismail yk'yı beğenen hatunların beğenisi aslında fos bir beğeni.

    hatunlar güce bayılırlar dostlar. güç meraklısıdırlar. erkek seks kadın ise güç.. bunu bir kenara yazın.

    güç: para, tip, çevre falan filan...

    isim: selahattin.
    para: +
    tip: -
    çevre: - (para bok gibi çevre olacak tabi mecbur)
    sonuç :olumlu tabi. buna bakmayacak var mıdır? bu adam ne olursa olsun çekicidir.

    isim: selahattin
    para: -
    tip: +
    sonuç: başlarda tipten ötürü biraz olumlu ama zamanla bu çekicilik silinir gider.

    birini olduğu gibi sevmek; klasik bir laf vardır; beni ben olduğum için sevecek birini arıyorum. iyi de ben dediğin şey ne lan?

    güzel olan şey, yani çekici olan şey seçilir ve sevilir. insan osuruğu mu sever parfümü mü? osuruk dile gelse ve "beni ben olduğum için sevebilecek birini arıyorum" dese artık bu lafa insan neresiyle güleceğini şaşırır.

    -beni ben olduğum için seviyorsun ya ağzına sıçasım geldi.
    +ya tamam çok doğalsın anladık ama ben tiksiniyorum böyle şeylerden dediğim zaman seni sen olduğun için mi sevmiş oluyorum.

    velhasıl romantizm de hastalık bir yerde. askere boynu bükük gidiyorsan zarardasın. evlenince el tutar yanak öperiz tribindeysen kardasın.

    meyve bıçağı gibi kalkıp bileğini doğrarsan acımasız bir musibete tutulursun. hiçbir hatun şu çocuk benim içn yandı tutuştu, bu yüzden bayraklar yarıya indirilsin yastayız demez. diyorsa para ve çekicilik vardır işin içinde.

    mantık en büyük silahtır. hele hele bu devirde. o silahı suya düşürünce veya bile bile suya atınca elin boş kalır. cezası boynu bükük askere gitmek ve benzeridir. ha bir de silah suya düşerse çalışmaz artıkın. iş işten geçti hadisesi.
hesabın var mı? giriş yap