• vatanda$larin hukuki guvence icinde olduklari, devletin eylem ve i$lemlerinin de hukuk kurallarina bagli oldugu sistem . bu devlet sisteminde yurutme hukuka bagliligidir ve yurutme i$lemleri de yargi denetimindedir .

    turkiye cumhuriyeti devleti butun dunyada bilindigi uzere mukemmel bir hukuk devletidir .

    (bkz: polis devlet)
  • (bkz: osman kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet verilmesi) başlığıyla dün debeye giren yazar şöyle demiş. "eğer aihm kararlarına uymayacaksak sözleşmeden ayrılalım olsun bitsin! ha aihm'den çekilirsen dünyaca ne kadar hukuk devleti olarak görülürsün orası muamma pek tabii."

    recm cezasının uygulandığı, her sene onlarca idamın yaşandığı, resmi dini bulunan birleşik arap emirliği ab'ye vizesiz seyahat etme "hakkına" sahip. hukuk devleti mi? eşcinselleri öldürme cezası bulunan burnei sultanlığı ab'ye vizesiz giriyor. hukuk devleti mi, insan haklarını mı savunuyor? ingiltere türkiye'ye cumhuriyet tarihinin en büyük altyapı yatırımlarından birini birkaç sene önce akp hükümeti döneminde yaptı. akp çok demokratik olduğu için mi yaptı?

    hukuk devleti, demokratik devlet, huzurlu ülke endeksi, insan haklarına saygılı devlet endeksi, mutluluk endeksi gibi şeyler tamamen safsatadır. çünkü bunlar ölçülebilen değerler değildir. akademi tayfası ve az buçuk alakası olan beyaz yaka ekmek yesin diye üniversitelerde araştırma fonu ayrılan uyduruk listelerdir. bunları ölçemezsiniz.

    batı için önemli olan din de değildir, rejim de değildir, hukuk da değildir. yoksa aihm kararlarına ingiltere de uymuyor, beni bağlamaz sadece yönlendiricidir istersem uygularım diyor. (bkz: #152826846) avrupa adalet divanı kararlarına almanya da uymuyor. görsel bunlardan haberiniz olmuyor tabii. batılı tanrılarınızın hukuku ihlal ettiği gerçeğiyle yüzleşemiyorsunuz.

    medeni denilen batılı turist türkiye'den arkeolojik eser çaldı. para ve hapis cezasıyla yargılanıyor. batıya kul olan zihnî köleler şu modda: "bizim ne hakla ceza kanunumuz olur? varsa bile bir batılıya uygulamaya ne hakla cesaret ederiz!" görsel

    anlayacağınız dilde yazayım. çok sevdiğiniz bir tabir var ya, "ortadoğu islam bataklığı". parayı batı'ya aktarırsanız ortadoğu islam bataklığı da olsanız devasa organizasyonlara ev sahipliği yaparsınız. önemli olan parayı batı'ya yedirmeniz. görsel

    size hukuk ve demokrasi güzellemesi yapanlar hukuku en çok ihlal edenlerdir. bunları yiyorsunuz, yemeyin. çünkü batı için önemli olan pazardır. batı, pazar açık mı kapalı mı buna bakar.

    "s. arabistan şeriat ama pazar açık, o zaman iyi.
    iran şeriat ama pazar kapalı, o zaman kötü.
    çin komünist ama pazar açık, o zaman iyi.
    rusya sosyalist ama pazar kapalı, o zaman kötü.

    türkiye'de uluslararası hukuka uymazsanız sizden kötüsü yoktur. ama batı aynı kurallara uymazsa itiraz eden olmaz. uluslararası hukuk dediğiniz şey emperyalizmin talimatlarının yazıya dökülmüşüdür. emperyalizmin bunlara uyması gerekmez. kaynak kendisi çünkü." (prof. dr. emin gürses)

    link

    t: ahalinin batılı tanrılarında olmayan devlet.
  • sevgili başbakanımızın kanaatince miting alanı neresi olarak gösterilirse, orada miting yapılması gerekliliğinin hukuki mesnetiymiş. ilgili ifade aşağıdaki şekildedir:

    "burası bir hukuk devletidir. sana neresi miting alanı olarak gösterilirse, orada miting yapmak zorundasın."
  • maalesef bir ezberden ibarettir.

    bu ezber ve yargı bağımsızlığı, kanunlarla bağlılık, devletle hemfikirlik ve daha bir sürü şey için lütfen bakınız:

    http://t24.com.tr/…ezber-olarak-hukuk-devleti,13002

    "fakat devran döner, vaktiyle alkışladığınız operasyonlar sizin başınıza gelir. hukuk yine hukuk, devlet aynı devlettir. siz yine ama bu sefer diğer taraftan bakarak 'türkiye bir hukuk devleti!' demeye devam edersiniz. gördüğünüz gibi, aynı ezber iki durumda da işe yarar. ama hukuk derken neyi kast ettiğinizi size hala kimse sormamaktadır.

    bunun yanında bir de 'bağımsız yargı!' ezberi var. onun içi de bir o kadar boş.

    önce hukuktan başlayalım..."
  • memlekette kerameti kendinden menkul gazetecilerin, yazarların, siyasetçilerin, hatta başbakan'ın anlamını bilmediği kavram.

    hukuk devleti demek, "kanunları olan, bu kanunlarına uyulması gereken, devletin de kanunları uyguladığı, suçluları cezalandırdığı devlet" demek değildir.

    bir suç işlendiğinde ve konu hakkında "burası hukuk devletidir, yapanın yanına kâr kalmaz." denildiğinde, ben burada iyi niyetten önce cehaleti görürüm. suç işleyenin cezalandırılması hukuk devleti olmak demekse, zaten antik yunan polis'leri, aztek devleti, petro'nun rus çarlığı, attila'nın hun imparatorluğu da dahil olmak üzere, yeryüzünde bir şekilde iktidar kurabilmiş olan tüm devletler hukuk devletidir.

    hukuk devleti, yasaları koyanların yasalarla bağlı olduğu, iktidarın yasalarla sınırlandırıldığı, yürütmenin tüm faaliyetlerinin hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleştiği devlettir. kanun devleti ile arasındaki temel fark da budur.
  • en temel hak ve özgürlüklerin yasayla korunabilmesi için ihtiyaç duyulan devlettir.

    jellinek sağ olsun, tasnif etmiş. en temel hak ve özgürlüklere biz negatif özgürlükler diyoruz. bunlar devlete karşı ileri sürülen haklardır. bunların yasalarca korunabilmesi için iktidarın yasalarla bağlanması, yani sınırlanması gerekir.

    biraz ütopya... temel hak ve özgürlükler, fevkalade iyi niyetli bir diktatör tarafından da korunabilir. bu, o devleti hukuk devleti yapmaz.

    evet, hukuk devleti, iktidarın sınırlandığı devlettir. en ayırt edici özelliği budur.
  • buyuk olcude dicey ve hayek tarafindan gelistirilmis bir doktrindir.
    hayeke gore hukuk devletinin temel unsurlarindan biri, yasanin ve hatta anayasanin uzerinde, "hukukun ne olmasi gerektigi hakkinda ve yasalarin, kendisine uygun olmasi icin hangi genel niteliklere sahip olmasi gerektigi hakkinda" ilkeler koymasidir. yani hukuk devletinin saglanmasi icin hukukun ustunlugu ilkesi tek basina yeterli degildir, nitekim uygulanan yasada keyfilik mevcutsa bu bir hukuk devletine degil, kanun devletine isaret eder. iste bu saptama bizi dogru yasa kavramina surukler, yani liberal ideoloji cercevesinde olusturulmus bir dogru fikrini referans gostermemiz durumu vuku bulur. bu da hukuk devletinin bir doktrin olarak ele alinmasi gerektigi durumunu one cikarir.
  • mevcudiyeti ve gerekliliği çokça yanlış anlamlandırılan kavram.

    dünya üzerinde henüz herkesin anlaştığı bir adalet mercii yok. olana kadar da, bir rejimi hukuka dayalı olduğu için savunmak bir hayli anlamsız kalacak; onun yerine, bu hukukun ne kadar iyi olduğunu tartışmak gerekecek.

    toplumun işleyişini düzenleyen kurallardaki denge, basitçe, sınıflar arası savaşın sonucu olarak beliriyor. tarih bunun özeti gibi: yığınlar ayağa kalkıp gücünü gösterdi mi, istediklerini elde ediyor ve hukuku yeniden şekillendiriyor. mücadele zayıfladığında ise, ezenler, verdikleri tavizleri geri almak için olanca gücüyle saldırıyor, en kanlı diktatörlükleri kuruyor, bütün özgürlüklerin önünü tıkamak istiyor.

    her devlet, öyle ya da böyle, varlığını bir hukuk temeline oturtuyor. burada asıl mesele, bahsi geçen hukukun ne kadar güvenilir olduğu. öyle olmasaydı, şeriat kurallarına göre yönetilen bir devletin yaptırımlarını da, sırf sırtını bir anayasaya ya da mahkemeye dayadığı için savunmamız gerekirdi.
  • bati dusununde ilk defa 17.yy'da john locke tarafindan son derece kapsamli bir sekilde uzerinde durulan konsept. locke; ozgurluk, mulkiyet ve yasama haklarini temel haklar olarak tanimladiktan sonra devletin zor kullanma gucunun bu haklari zedeleyebilecegini vurgular ve devletin erkinin bu sebeple yasalarla sinirlanmasi gerektigini anlatir. bu sinirlama kaynagini halktan alan bir anayasa ile belirlenecektir . dolayisi ile devlet hem halkin iradesi ile hem de bu iradeden dogan yasalar ile bagli olacaktir. amac devletin kendi iradesi ile yaptigi kanunlara uymasi degil, halkin iradesinden temsilciler araciligi ile dogmus kanunlara uymasidir. halkin iradesi ve hukuk devleti ayrilmaz bir ikili olmalidir. dikkat ederseniz, anayasal hak(constitutional right), irade(consent), anayasacilik(constitutionalism) kavramlari da locke ile beraber modern bati dusununde ortaya cikmis ve vurgulanmis oluyor. zaten locke 17.yy'da carolina'nin anayasasini yazarken bu hukuk devleti kavramini da ilk defa dokumantize etmistir. ama tarihte 'hukuk devleti' kavraminin ilk defa gunumuzdeki butunsel sekli ile anlasilacagi dokuman insan haklari evrensel bildirisi ve abd anayasasi'dir ki bunlari olusturan kisiler locke'dan cok etkilenmislerdir. daha sonra 'hukuk devleti' kavrami kita degistirecek ve 18. yy sonunda fransa'da etat de droit, 19. yy'da ise almanya'da rechtstaat isimleri altinda uygulanmaya baslanacaktir.

    (bkz: john locke)
    (bkz: rule of law)
    (bkz: two treatises of government)
  • hukuk devleti üzerinde düşünmek insanlık tarihinde göre görece daha yeni olan bu kavramın tanımlanmasını içermektedir. tanıma girmeden de belirtmek gerekir ki, bu kavram burjuva siyasal mücadelesi sonucu bu sınıfın öncelikleri ekseninde ortaya çıkmıştır. bu anlamda liberal demokrasinin vazgeçemeyeceği temel öğelerden bir tanesidir. zira bugünde liberal siyasal söylemde kendine oldukça geniş bir ifade alanı bulmuştur. öyle ki bugün politikacıların bu kavramı kullanmadan herhangi eylem içersine girmeleri nadir rastlanan bir durumdur. ancak idealize yönün yanı sıra ideolojik bir arka planında bulunduğunu bu noktada belirtmek yerinde olacaktır. hukuk devleti ilk olarak 18. yüzyılın sonu ile 19. yüzyılın başında alman liberalizminin temsilcileri pladicus, müller, von arentin ve von mohl tarafından kullanılmıştır. ilk kez almanya’da ortaya çıkan bu kavram “rechtstaat” kavramını karşılamaktadır. bu biçimsel duruş bir tarafa belirli bir tarihten sonra bu kavramın üzerinde oydaşmanın (bir batı demokrasisi kavramı) olarak oluştuğunu söylemek gerekmektedir. içeriksel olarak hukuk devletinin ne ifade ettiği ise daha önemli bir tartışma öğesidir. bu kavramla birlikte akla ilk olarak devlet iktidarının sınırlandırması gelmektedir. yukarda dile getirildiği üzere hukuk devleti ile liberalizmin gelişimi bir koşutluk içermektedir. bu anlamda devletin elinde bulunan soyut gücün alınıp kudretinin azaltılması liberal değerler adına son derece önem taşımaktadır. bunun açıklanması ise kısaca kişilerin ve bireylerin değil yasaların üstünlüğü şeklindedir. bu anlamda massachusttes antlaşmasında geçen “government of laws and not of men” formülasyonu anayasal anlamda hukuk devleti’nin ilk kez kullanıldığı yerdir. iktidarın sınırlandırılması kavramı gerçekten de hukuk devletinin en önemli damarlarından biri olmakla birlikte tarihi çok eskilere götürülebilir. örneğin antiphon ve perikles siyaset yazmalarında devletin (ve yöneticilerin) bütün kudreti ellerinde bulundurmalarının sakıncalarından bahsederler. kişisel gelişimin önüne devlet geçemez ve aksi polisin başına dertler açar. burada verilen örneğe benzer yaklaşımlar daha sonra roma’da, hıristiyan siyasal düşüncesinde ve bazı aydınlanma düşünürlerinde bulmak mümkündür. ancak burada değinilmesi gereken bir noktada buradan hareketle hukuk devleti fikrinin tarihin de eski olduğu yönündeki iddialardır. bu fikri tamamıyla benimsemek mümkün değildir. çünkü hukuk devleti kavramı bir çok farklı etkenin birleşmesi ile anlam bütünlüğü kazanmaktadır. örneğin yargı ile ilgili birtakım kurallar (bağımsızlık, adil yargılanma vs.) olmadan hukuk devletinin varlığından söz etmek eksiklik olacaktır. bu anlamda hukuk devletinin geç ortaya çıktığı yolundaki düşünce daha akla yakın gelmektedir.
hesabın var mı? giriş yap