• shakespeare’in eserlerinden biridir.

    shakespeare, orta çağ avrupası’ndaki kadın erkek ilişkilerini ve sosyal statü kavramını ele almıştır. dönemin ruhunu şeffaf bir şekilde yansıtmış ve evrensel bir bakış açısı ortaya koymuştur.
  • corono virüs öncesi son defa tiyatroya giden "şanslı"lardan biri olarak izlediğim oyun. peşin hüküm: oyunu hiç sevmedim. bakın shakespearenin yazdığı halini sevmedim demiyorum, istanbul devlet tiyatrosu oyuncularının oynadığı oyunu sevmedim. aslında oyuncular yapabildiklerinin en iyisini yaptı, sahne, dekor, emek üst düzeydeydi.

    benim sıkıntım:

    1) oyunu türkçeleştiren arkadaş, bağlamdan çok fazla kopmuş o yüzden zamanın havasına giremiyoruz.
    2)oyunun içine gereksiz ve güncel espriler eklenmiş. (misal: corona virüs, borsa düştü, ekonomi kötü gibi)
    3)dil fazla türkçeleştirildiği için aşırı argolaşmış ve laubalileşmiş.
    4) kitapla oyun arasında temel noktalar haricinde dilden kaynaklı olarak bağlantı oldukça azalmış.
    5) en ama en kötüsü efendiler, shakespeare'nin yazdığı sonu beğenmeyip "sırf etkileyici bitsin diye" değiştirmişler. her şey tamam ama oyunun sonunu değiştirmek çok fazla arkadaşlar. o zaman başka bir isimle oynayacaksınız, ya da değiştirmeyeceksiniz.

    sonuç olarak kitabı okumazsanız oyun çok güzel, ama kitabı okuyup giderseniz sinir olur gelirsiniz. benden söylemesi...

    hadi iyi izlemeler.
  • 2019 devlet tiyatrosu versiyonu için konuşmak gerekirse; şekspir iç karartıcılığını arka planda tutup mizahla birleşmesini ve seyirciye geçmesinin kolaylaştırılmasını sağlayan efsane ekibe sahip eser.
    oyuncuların her biri, oyunculuk kavramını bir adım öteye taşıyor. arkasında inanılmaz bir işçilik/birikim olmalı.
  • bu sezon devlet tiyatrolarında izleme şansı bulabileceğiniz keyifli oyun.

    hikayeye yabancı değildim ama bunun nedeni oyunu daha önce okumam değil 10 things i hate about you'yu izlemem. tabii filmi yaparken sadece esinlenmişler, oyunun karanlığı ve üzücü gerçekçiliği ortadan kaybolmuş diyebilirim.

    özellikle sonu oldukça etkileyiciydi. oyunculuklar da beklentilerimin çok çok ötesindeydi. izleme şansınız varsa mutlaka gidin, atlamayın derim.
  • shakespeare'in gençlik eserlerinden biri olan hırçın kız, insanı sinirlendiren ve bana kalırsa komediden, aşktan uzak, farklı bir shakespeare eseri.

    padualı zengin baptista'nın iki kızı var. büyük kızı katherina aksi, sivri dilli ama hakkını savunan bir kız. bianca ise uysal, sevimli görünerek istediğini yapan küçük kız. bianca'nın talibi çok ama baba baptista, önce büyük kızım evlenmeli diye direttiği için bianca'nın aşıkları abla katherina için bulunabilecek en şirret adamı eş olarak babaya tanıtıyorlar. baba da huysuz kızı başına kalacak (!) diye bu adama veriyor (!) kızını.

    kadına verilen değer, onu eşya yerine koyma, sözüne aldırış etmeme, “kadın kocasının malıdır” teması içeren bu kitap okurken beni hiç eğlendirmedi. yazılış amacını kavrayamadım ya da kavramak istemedim. shakespeare okumalarım içinde beni hayal kırıklığına uğratan tek kitap oldu şu zamana dek.

    --- alıntı ---

    “afet gibi iki yangın karşılaştı mı,
    öfkelerini besleyip büyüten şeyi silip süpürüverirler.
    ufacık bir ateşi küçük bir rüzgar büyütür ama, güçlü bir fırtına ateş mateş bırakmaz ortada; onun karşısında ben böyleyim işte
    o da bana boyun eğecektir elbette.”

    --- alıntı ---
  • (bkz: the taming of the shrew)
    (bkz: shakespeare)

    "rüzgârlar durmadan estiği halde, dağlar nasıl bana mısın demiyorlarsa, ben de öyleyim."

    "eğer biraz daha kibar ve ılımlı olmazsanız, yanınıza yaklaşacak kimse bulamazsınız."

    --- spoiler ---

    “söz konusu hikayede bir adamın iki kızı vardır. küçük kız uysal ve naziktir fakat ablası hırçın ve zor bir karakterdir. bu sebeple, küçük kızın talipleri çoğalırken, ablası için hiçbir talip çıkmaz.

    baba, küçük kızın taliplerine bir şart koşar: önce abla evlenecek. küçük kızın talipleri, ablanın evliliklerindeki engel olmasına rağmen, onun için damat adayı aramaya koyulurlar yoksa küçük kız da evlenemeyecektir.

    kısa bir süre içinde, küçük kızım talipleri aradıkları damadı bulular. ancak damat, büyük kızın hırçın ve zorlu olduğunu bilir. yine de evliliği kabul eder. çünkü o, kızı nasıl yöneteceğini ve onu yumuşatacağını biliyordu.

    damat, hırçın kıza tatlı dil ve planlarla yaklaşır. onu aç ve uykusuz bırakır, ancak bunları yaparken hep nazik ve anlayışlı davranır. zamanla, hırçın kız farkında olmadan yumuşamaya başlar ve pes eder.”
    --- spoiler ---

    “dilim elbette yüreğimdeki öfkeyi dışa dökecek,
    içimde kalırsa yüreğim patlayacak yoksa”

    “keyfim gelmeden şuradan şuraya adım atmam.”

    “bildiğim şu erkekler arasında
    şimdiye kadar hayal ettiğim üstünlükte
    bir kişiye bile rastlamadım.”

    "gelgeç erkekler kendilerini dünyanın merkezi sanırlar."

    “öfkeli bir kadın suyu bulanık akan bir çeşme gibidir,
    çamurlu, çirkin, karanlık ve güzellikten yoksun”

    “kadınların güzelliği değil, ancak onların güzel huyu aşkımı kazanabilir.”
  • dt'de izlediğim güzel oyunlardan biriydi.

    görsellerden zayıf sahne tasarımını görmüştüm. bir de zaten klasik bir eser, dt tiyatrosu uyarlaması vs. gibi nedenlerle (hatta önyargılı olarak) beklentimi düşürerek gitmiştim ama itiraf edeyim beni şaşırttı.

    * ilk başta söylenmesi gereken kesinlikle oyunculuklar çok başarılıydı, sırf bu performans için bile bu oyun izlenir.

    *uyarlama çok günceldi, metinler geçişler çok akıcıydı- hadi sözlük yazarı gibi davranayım bir tık fazla bile olabilir :)
    feyyaz yiğit'in ölümlü dünya'daki repliği bile vardı o kadar söyleyeyim :)

    *orijinalinde sonu böyle değildi ya diyerek kendimi bir teyit etme ihtiyacı duydum. sanırım uyarlayan kişinin gönlü razı gelmedi hırçın kızın bu kadar itaatkar birine dönmesine. şaşkınlıklar içinde sona erdi oyun, ben sevdim.

    eminim farklı görüşler vardır ama bu majör değişiklikler bile beni çok rahatsız etmiyor. sahne sanatında önemli olan kaliteli iş çıkarmak diye düşünüyorum.
  • istanbul devlet tiyatrolarında da oynanan shakespeare oyunudur. dönemin kadın-erkek farklılıklarını ele alır. kitapta hırçın kızımız katherina başlarda ne kadar hırçın olsa da zengin, diktatör ve dediğim dedik olan petruchio onu uysal hale getirir. oyunun sonunda petruchio'nun sözünden çıkmayan bir kız olur. anlatımı güzel ve eğlenceli eserdir. yazıldığı dönem hakkında güzel bilgiler içerir
  • 15.04.2023 tarihinde akm de izlediğim shakespeare oyunu. tiyatro alanı ve oyun olarak ayrı yorumumu yazacağım.
    -öncelikle ilk defa akm de bir oyun izledim, oturma düzenine göre farklı giriş kapıları olmasını çok sevdim, girişlerde çıkışlarda yığılmayı bir hayli önlüyor.
    -koltuklar rahattı.
    -ancak ses yayılımı çok kötüydü. gerçekten kaç cümleyi kaçırdığımı bilemiyorum, ciddi anlamda cümlenin başını sonunu yakalayamadım, bir hayli diyalog ziyan oldu. (zemin katta olmamıza rağmen) bunu burada özellikle yazdım çünkü hakan meriçliler gibi bir oyuncunun sesi az geliyordu demek büyük haksızlık olur.

    oyun yorumum;
    - ilk yarı çok uzun tutulmasına rağmen akıcı ve keyifli, ikinci yarı nispeten daha kısa olmasına rağmen izleyende kopukluk yaratacak durağanlıktaydı.
    -ben burak altay oyunculuğunu ve neşesini çok sevdim. kesinlikle favorim.
    -oyunun sahne dekoru çok kötüydü. basit bir merdiven platformu siyah zemin üstünde. altında saçma bir kapı girişi…izleyicinin betimleme yapmaya bile mecali kalmayacak kadar özensizdi. ilk etapta ayağını suya soktukları bir yer vardı suyu göremedik bile… arkada su sesi foşur foşur. (su vardı evet ama görünmüyor)

    yorumumu sonlandırırken,
    vaktiniz olursa farklı bir sahnede izlemenizi tavsiye edeceğim keyifli bir oyun diyebilirim.
  • bu sezon devlet tiyatrolarındaki güzel bir william shakespeare oyundur. 2 perde ve 2,5 saat olsa da sıkmamıştır, yer yer interaktif bir oyundur.

    --- spoiler ---

    dönemin kadın erkek ilişkilerini yansıttığı düşünülse de bence kadın erkek ilişkisinden çok güçlü güçsüz hatta ve hatta sistemin bizi nasıl örselediği konusu işlenmiştir.

    iki kız kardeş biri asi, biri daha yumuşak. yumuşak olan babası tarafından daha çok seviliyor, hırçın olan ise bırak toplumu babası tarafından bile eldivenle seviliyor.

    ama gün geliyor o asi hırçın kız kendisinden daha bedbaht biri ile evlendiriliyor, günümüzde şöyle düşünebiliriz, asiyiz, laflarımız davranışlarımız toplum tarafında hoş görülmüyor ve işe sokuluyoruz.

    evlendirildikten sonra çeşitli zorluklar başlıyor, aç bırakılmalar, yorgunluktan bitap düşene kadar yorulmalar. yani iş hayatı, hepimiz yoruluyoruz, stres altında kalıyoruz, işi bıraksak aç kalacağız bu korkuyu yaşatıp, bizi istedikleri kadar örseleyebiliyorlar. keskin hatlarımız yumuşuyor.

    ve bu süreç sonunda kendi kişiliğimizden çıkıp, toplumun istediği gibi biri oluyoruz.

    oyunun sonunda da o hırçın kızdan eser kalmadığını ve hatta o uysal denilen kardeşinden daha söz dinleyen boyun eğen biri olduğunu görüyoruz.

    eyyorlamam bu kadar.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap