3309 entry daha
  • küçüklükten itibaren kendisine öğretilenlerin bir bir yıkıldığını gören insanların yöneldiği arayış. ilk önce hayatın tek bir anlamı var sanırdım. onu biri ya da bir disiplin bana verecek ya da kendim bulacağım diye düşünürdüm. bu olmadı. sonra felsefecilerle tanıştım ve bu yanılgımı aştım. hayatın tek bir anlamı olmak zorunda değildi. herkes ve her şey için değişen anlamlar olabilirdi. peki ama benimki neydi? ve yine aynı sorun. bunu biri ya da bir disiplin aracılığıyla mı bulacağım yoksa kendim mi arayacağım? sonra yine birtakım felsefecilerle tanıştım. onlar için hayatın bir anlamı yoktu. demek ki bazı insanlar için hayatın anlamı olmayabiliyordu. belki de benim için bir anlam yoktu ve hiç olmayacaktı. bu kötü bir şeydi. hatta yerine göre hayatı zindan eden ve depresifleştiren bir şey. son zamanlarda yeniden düşündüm. hayatın anlamı yoksa ve her şeyin altı boş kalıyorsa bu benim bütün arzularımdan ve hayal kırıklıklarımdan biraz olsun ayrışmama neden oluyor. evet mutluluğun sonu var ancak acının da sonu var. ikinci bir noktayı yeni keşfettim sanırım. anlamın olmaması kendime yeni bir anlam kurmak için büyük bir özgürlük sunuyor. bana dışarıdan biri tarafından, bir düşünce disiplini tarafından verilecek ya da dayatılacak bir şey yok. bu anlamı kendim oluşturup seçebilirim. ne güzel bir şey değil mi? ancak bu noktada varoluşsal bunalım dediğimiz şeyin aslı başlıyor. nasıl ve ne biçimde bir anlam oluşturacağım. yeni aşamamız bu. geçersem yazarım :)
hesabın var mı? giriş yap