• freud'un, günlük yaşamda sık sık karşılaşılan dil sürçmelerinin*, unutmaların veya akla gelen çeşitli sayıların ardındaki sebepleri incelediği eseri.

    yazar bu eserde örneğin kişiden üç basamaklı bir sayı söylemesini ister ve o sayıyı o kişi için anlamlı olan kavramlara öyle bir bağlar ki, rastgele tutulan bir sayının bile aslında akla o kadar da gelişigüzel bir şekilde gelmediğini gösterir.

    bu sayıları yorumlarken bazen "şu sayı, şu iki sayının toplamından veya çarpımından ibarettir, o iki sayının da senin için şu anlamı vardı zaten" gibi matematiksel işlemlere de başvurur. bu yüzden kitap muhtemelen devlet bahçeli'nin baş ucu eseridir.

    (bkz: devlet bahçeli'nin 40. yıl hesabı)
  • sigmund freud un yazdığı, günlük yaşamda karşılaşıp da üzerinde durmadığımız küçük olayların bile aslında bilinçaltının dile gelmesi olabildiğini bana öğretmiş kitabıdır.

    kitap 12 bölümden oluşuyor. ilgi çekici konular olduğundan tek tek yazıyorum.

    1.özel adların unutulması
    2.yabancı dildeki sözcüklerin unutulması
    3.adların ve sözcük kümelerinin unutulması
    4.çocukluk anıları ve perde anılar
    5.dil sürçmeleri
    6.yanlış okumalar ve kalem sürçmeleri
    7.izlenimlerin ve tasarıların unutulması
    8.yanılmalı edimler
    9.araz bildiren edimler ve elde olmayan edimler
    10.yanlışlar
    11.birleşik parapraksiler
    12.gerekircilik, şansa inanma, boşinanlar ve bazı görüşler

    anlaşılır bir dilde yazıldığından okuması keyifli, öğretici ve düşündürücü bir kitap. ancak özellikle ‘dil sürçmeleri’ kısmında örnekler almanca kelimeler olduğundan biraz karmaşık geldi okurken. haricinde bolca örnek içermesi elbette konunun anlaşılmasını kolaylaştırıyor.

    ilk kısımlarda “insan kendi adına bir yabancıda rastlayınca ister istemez bir hoşnutsuzluk duyuyor.” diye paylaşmış freud. okurken mutlu oldum, yalnız değilim * unutma üzerine de şöyle bir özeti var: “bütün olgularda, unutmanın bir hoşnutsuzluk itici gücünden kaynakladığı ortaya çıkar.”

    bir de ben kitabı ithaki yayınlarından okudum. her sayfada “bu not 1907’de eklenmiştir, bu örnek 1901’de yayımlanan makalenin ilk tümcesinin dipnotudur” vs vs notlar vardı. insan cümle sonunda alıntı/not numarası görünce bilgi verecek sanıyor ama her sayfada bir tarih açıklaması var. gereksiz dikkat dağıtıcı oldu bu benim için. zaten önsözde açıklamışsınız arkadaşlar, neden böyle yaptınız?

    edit: hede düzeltmesi.
  • "hede'nin adını hep unutuyorum" ya da "ayhan ışık'a sadri alışık diyorum" ya da "mehmet akif'in hede şiirini okurken kara diyeceğime sarı dedim" gibi vakalarda bu tarz hataların tesadüfi olmadığını, kişinin geçmişi ile bağlantısı olduğunu/olabileceğini anlatan bir freud çalışmasıdır. kolay anlaşılır ve ilgi çekicidir.
  • kitapta özel adların unutulması, dil sürçmeleri, yanlış okumalar, kalem sürçmeleri, izlenimlerin ve tasarımların unutulması, yanlışlar, gerekircilik, şansa inanma, boşinanlar, birleşik parapraksiler gibi bir çok bölümde yaptığımız her hatanın ardındaki nedeni sorgulatacak açıklama ve bir çok örnek var.
    parapraksi = hatalı işleyiş

    "parapraksi, aslında ciddi ve bilinçli olarak kabul edilmesi tasarlanmamış bir düşüncenin simgesel temsili." olarak geçiyor kitapta. günlük yaptığımız davranışlara bu kadar anlam yükleyince bir paranoyaktan olan farkımızdan da bahsediyor biraz ama yine de işin ehli olmayan biri bu sorgulamayı yapınca işin çok sağlıklı bir yere gidemeyeceğini düşündüm. okunması kolay bir konu her ne kadar çevirisi dili biraz zorlaştırmak istese de örnekler sizi yormadan ilerliyor. yanılmalı edimler bölümünde bizim salomemizden de bir örnek var;

    lou andreas-salomenin kendi üzerinde yaptığı bir gözlemi içeren olay beceriksizlik ediminde inatçı esrarın açıklanmamış amaçlara nasıl da hiç de beceriksiz olmayan bir şekilde hizmet ettiğinin inandırıcı bir örneği olabilir;
    sütün pek bulunmadığı ve pahalı olduğu bir dönemde, durmadan sütü taşırıyor her seferinde de müthiş bir telaş ve öfkeye kapılıyordum. diğer zamanlarda hiç de dalgın ya da dikkatsiz olmamama karşın sütü taşırmadan kaynatabilme çabalarım sonuçsuz kalıyordu. sevgili beyaz teriyerimin (dost) ölümünden sonra özellikle dalgın ve dikkatsiz olmam beklenirken, sütü artık taşırmadığımı fark ettim. aklıma gelen ilk düşünce şu oldu: neyse taşmadı, ocağa ya da yere dökülen süt ziyan olacaktı." ve aynı anda dost' um gözlerimin önüne geldi, oracıkta oturmuş, iştahlı gözlerle sütün kaynamasını bekliyordu, başı azıcık yana eğilmiş, kuyruğunu umutla sallıyordu, büyük bir güvenle, gerçekleşecek olan o harikulade kazayı bekliyordu. artık her şeyi anlamıştım, ayrıca köpeği farkında olduğumdan daha da fazla sevmiş olduğum ortaya çıkmıştı."

    dalgınlık ve dejavuyla ilgili olarak da;

    "herkes çok sevdiği bir dostunun kapısına vardığında, kendi anahtar demetini çıkarıp burası kendi eviymişçesine kapıyı kendi anahtarlarıyla açma deneyimini yaşamıştır. sonuçta zili çalmak zorunda olduğunda, gecikme yaratan bir edimdir bu, ama kişinin kendini bu arkadaşının yanında çok rahat hissettiğinin - ya da hissetmek istediğinin - bir işaretidir bu."

    "benim görüşüme göre bir şeyi önceden yaşamış olma duygusuna yanılsama demek yanlıştır. bu daha çok, böyle anlarda, önceden yaşadığımız, ancak bilince ulaşmamış olması nedeniyle bilinçli olarak anımsayamadığımız bir şeye dokunulmuş olmasıdır. kısaca söylemek gerekirse "deja vu" duygusu bilindışı bir fantezinin anımsanmasına karşılık gelir. herkesten kendi deneyiminden bildiği üzere, aynı türden bilinçli yaratımlar olduğu gibi dışı fanteziler (ya da gündüz düşleri) de vardır."
  • günlük yaşamda bireyin sistematik olarak yaptığı ve gözardı ettiği durumların alt metnini açıklayan kitap.kitabı okuduktan sonra ki belirli bir zaman dilimi içerisinde kitabın etkisinde kalıp gerek kendinizin gerekse iletişim içerisinde olduğunuz bireylerin sistematik yaptığı eylemleri analiz ederken kendinizi bulmanız çok zamanınızı almıyor.rivayet o dur ki kimi istihbarat teşkilatları personellerine verdiği eğitimlerde yardımcı eğitim dökümanı olarak günlük yaşamın psikopatolojisinden faydalanıyormuş.
  • kitapta yer alan 7.bölümün ortalarına doğru tasarıların unutulması konusuna değinilir. önceden yapmayı planladığımız bir şeyi neden unuturuz? freud'a göre söz konusu olan unutma değil yapılması düşünülenin tekrar ele alınıp iptal edilmesidir. peki iptal işlemini yapan veya neden olan kimdir? freud, uzaklarda aramayın der ama cevabı da çok yakında değil gibidir çünkü kararı verdiren itici güçlerde bir değişiklik olduğunu belirtir. sigmund freud tasarının aleyhine gelişen bir karşıt istencin varlığının harekete geçmeyi engellediğini söyler. kişi her ne kadar planlananın tersine bir isteğinin var olduğunu kabul etmese de denge noktası yapmama yönüne doğru kayar ve gerçekten kişi bu tasarıya karşı gelişen isteğe uyar.

    final haftasında birinden not istersiniz, kesin göndereceğim der ama yollamaz sizi görünce de kusura bakma, unuttum falan kem küm eder ama doğrusu vermek istemiyordur. bir başka ve en sık olanlardan biri, bir arkadaşla buluşmak için tarih belirleyeceksinizdir ama her nedense bir türlü müsait olamıyorsunuzdur. ibretlik olanı da uzun zamandır görmediğiniz birini aramayı düşünmek ama telefonu çıkarıp aramamak daha sonra karşı taraf çaldırınca da yahu hiç arayıp sormuyorsun deyip sitem etmesini dinlemek, bu türün klasiklerindendir.

    aslında hepsinde ortak olan nokta, insanın içinde gizliden gizliye tasarlanan şeyin tersi yönde ilerleyen bir isteğin gittikçe ağır basması ve kişinin eyleme geçmeye doğru elini kolunu bağlamasıdır. zamanla etkisini arttıran karşıt bir amacın varlığı önemli bir gösterge olsa da bir başka göze çarpan neden, kişinin alınan kararı gerçekleştirme arzusunu belirleyen motivasyonudur. eğer ben tasarıyı yapma yönünde kararlılığımı güçlendiren yüksek bir motivasyona sahipsem elimden geldiği kadar yapmaya çalışırım ve içsel bir kuşku ya da dışarıdan kaynaklanan bir sorunu dikkate almam. ancak motivasyonum düşük olursa, tasarıyı bilincin yapılacaklar listesinde yer alanların kaldığı odadan yavaş yavaş arkalara doğru itip en son dışarı atarak, unutma işlemi için malzeme toplayan zihin işçilerinin ellerine teslim ederim. dolayısıyla zayıf bir istek, tasarıyı sadece düşünce aşamasında bırakır, eylem için gereken motor gücünü karşılayamaz. freud'un bahsettiği karşı iradenin oluşmasına neden olan da bu olabilir.

    "gerçekten isteseydi, yapardı." lafı tasarının - eğer gerçekleşseydi - hedefi olan, beklenti içine giren ama eli boş kalan karşı tarafın doğru bir psikolojik analizidir. bu yorumu haksız çıkaracak gerçek bir engel var olsa bile insanlar genellikle olayı içsel bir nedene bağlamaya eğilim gösterirler.

    unuttuğunu söylemek aslında gerçek niyetin üzerini örten bir kılıftır. ama böyle bir bahanenin arkasına sığınmak, karşı tarafı kırmamak açısından daha geçerli bir mazeret olur. verilen sözü tutmamak, yapılan plana uymamak, bir şeyi yapacağım demekle sınırlı kalmak gibi uygulanmayan her tasarının potansiyel haliyle kalmasına, böyle bir düşünce taslağı bilinçli olarak zihinde yer aldıktan sonra bunun antitezinin bilinç dışında oluştuğu ve yavaş yavaş bilince doğru ilerleyerek kendini kabul ettirmesi olabilir. ancak tasarının önünü tıkayan antitezin güçlenmesi için düşük motivasyon kadar harekete geçildiğinde alınacak hazzın da az olabileceğinin önceden bilinçli olmasa bile hesaba katılması gerekir.
  • okuduğumda aynı düşüncelerle yaşadığımı fark etmiştim. bunların freud tarafından söylenmesi psikolojik bakışıma güvenimi arttırmıştı. sonra psikolojiye daha detay girdim. uzun zamandır günlük yaşamın psikopatolojistiğiyim. hayata dair başka frekanslar yakalamak derdindeyseniz katma değeri bol bir kitap..
  • imamlar vaaz verirken durduk yere arapça cümleler kurar ya, işte bu kitap da böyle.

    "ru, başına gelmiş bazı olaylardan 'domuzluk' (schweinereien)* olarak bahsediyordu; fakat kibar konuşmaya çalışıyordu. lafa şöyle girmişti: 'dann sind aber tatsachen zum vorschwein gekommen'. oysa ki şöyle demek istemişti: 'dann sind aber tatsachen zurn vorschein gekommen.'

    ihbin ihbin ihbin seviyesindeki almancam sayesinde hemen anladım tabi ne demek istenildiğini.
  • yeni sevgilinize eski sevgilinizin adiyla hitap ettiyseniz ve hala tek parçaysaniz,okumaniz gereken kitap :) dil surcmeleri, klavye surcmeleri, isim unutmalari ve bunlarin bilinçaltiyla ilişkileri üzerine #freud un okumasi en keyifli kitabi diyebilirim. freud la ve bilincalti dunyasinin cetrefilligi ile tanismak icin en uygun kitap sanirim bu. tek beni uzen nokta şemsa yeğin in ingilizceden cevirmis olmasi. tavsanin suyunun suyu olmus biraz. ama ceviri hosuma gitti yine de.freud tesaduf, olagan zannettiğimiz bir cok zihinsel akisa olağanüstü psikanaliz buyutecini yaklaştırıyor ve flu görüntü fazlasiyla netlesiyor. daha fazla bilinçaltiniza kacirmak ! ıstemiyorsaniz bir an once okuyun derim :)
  • "tamamen sağlıklı, nevrozdan muzdarip olmayan insanlar söz konusu olduğunda bile rahatsızlık veren izlenimlerin hatırlanmasına ve rahatsız edici düşünceler gelişimine karşı bir direnç oluştuğuna ilişkin pek çok belirti vardır.

    histerinin belirtilerinden biri olan bu türden bir doğal çabayı, yani rahatsızlık veren fikirleri uzaklaştırma çabasını, ancak acı veren uyarıcının ortaya çıkması durumunda oluşan geri çekilme refleksiyle karşılaştırabilecek bir çaba olarak görmek zorundayız"

    (bkz: zur psychopat-hologie des alltagslebens)
hesabın var mı? giriş yap