• tedavisi için denenmiş % 100 çalışan yöntem şöyledir: bulabildiğiniz en kumsuz toprağı alıp sulandırın, sürülebilecek kıvamda çamur elde edin ve yanık bölgeye sürün. çamur kururken vucudun yanığını da iyleştirecektir. yaklaşık 20 dakika sonra kuruduğunda soğuk suyla temizlenin ve doğanın mucizesine tanık olun.
    yılar önce çanakkale biga şahmelek kumsalında öğle vakti denizden çıktıktan sonra kumsalda uyuyakalmak suretiyle bilmem kaçıncı derece yanık halini alan sırtımın acısıyla uyandığımda hareket edecek durumda değildim. hastaneye gitmek için araç ararken köylü ihtiyar bir amcanın "hastaneye hiç gerek yok çamur sürün yarım saatte bişeyi kalmaz" demesiyle denediğim ve gerçekten de yarım saat sonra iyileşmemi sağlayan yöntemi hala herkese tavsiye etmekteyim
  • dun geceden beri beni uyutmayan, omuzlarım başta olmak suretıyle yüzüm, ayak bıleklerim ve her iki kolumunda amına koymuş yanık çeşidi. butun paramı bepanthene'e yatırdım.. huzur arıyorum... *

    not: an itibarıyle guneş yanıklarının had safhaya ulaştığı kollarımda 3er 5er tane sıvri sinek ısırıgına sahip olmamla ıntaharın eşiğine kadar gelmemi sağlamış olaydır. (bkz: ayıp be)
    (bkz: vay bana vaylar bana)
  • kal getiren durum. yatmak istersiniz yatamazsınız, gezmek istersiniz gezemezsiniz, kendinize kızarsınız. bir taraftan deri gerginleşmeye başlar, sanki birisi teninizde çakmak gezdirmektedir, canınız yanar. üşüdüğünüzü bile ancak titreme geldiğinde anlarsınız. aynada kendinize bakmak içinizi acıtır. başka zaman olsa durumu bu kadar abartılı anlatır mıydım bilmiyorum alt tarafı güneş yanığı işte ama, yanıyom ulan.*
  • "yazın başından beri 50 faktör kullandım, sonra arada dalışa gittim şahane bronzlaştım, bundan sonra bana vız gelir tırıs gider beheyyy" diyen ben kişisinin, istanbul'un göbeğindeki bir havuzda sahip olmayı başarabildiği acı verici gerizekalılık sonucudur. 6 faktör bi boka yaramıyomuş, adam ne kadar bronzlaşırsa bronzlaşsın 90 faktör sürmeliymiş. kıpkırmızıyım nalet olsun, insanlar yaratığa bakar gibi bakıyolar yolda yürürken. çantayı taktığım yerlerim acıyor, tişörtün değdiği yerler yanıyor, geçerken birisi çarpsa benim de ona elimin tersiyle çarpasım geliyor. koyucam böyle işe, 6 faktörü zenciler için mi üretiyosun bre insafsız nivea?!
  • bu saatte uyutmayandır. madem uyutmuyor bari önlemek ve tedavi etmek için yapılması gerekenlerle ilgili birkaç bilgi paylaşayım.

    öncelikle ten rengimiz ne olursa olsun spf 50+ bir güneş kremini güneşe çıkmadan 15 dakika önce sürmüş oluyoruz. bu kremden maksimum randıman almak için tüketim tarihinin geçmemiş olması ve açıldıktan sonra kaç ay kullanılabileceği ile ilgili uyarıya dikkat edilmesi önemle rica olunur. ne demek istedim? kreminizin son kullanma tarihi 2020 olabilir lakin açıldıktan sonra 12 ay, 6 ay, 3 ay kullanılabilir ibaresi var ise geçen sene aldığınız kreminizi çöpe atın demek istedim. çünkü uv filtreler hava ile temas ettikçe hem etkinliği düşer hem de farmasötik formları bozulur.

    gelelim ikinci konuya. ben güneş kremi sürdüm voleybol da oynarım, denize de girerim demeyin geceleri benim gibi uyuyamazsınız. en baba güneş koruyucu kremi bile 3-4 saatte bir yenilemek gerekiyor, yetmiyor bu koruyucuların hiçbiri güneşin alnında yatın, dolaşın diye değil. kısa süreli temaslar için güvenli kullanım sağlıyor. zira uva ve uvb bandı için filtreler içerseler de günün maruz kaldığınız saatine ve metabolizmanıza göre filtrelerin koruyucu etkileri değişebiliyor. öğlen 12 de hiçbir güneş kremi sizin 30 dk lık güneş banyonuzda işe yaramaz. kaldı ki artık uvc ışınları da yeryüzüne inmeye başladığı ve şu an türkiye'de satılan ürünlerde bu ultraviyole ışınlara karşı koruma sağlayan filtre bulunmadığı içüünn kırmızı renk ile akraba olmanız olası.

    ne yapmamız lazım? güneş kremlerinin tarihlerine, açıldıktan sonraki kullanım zamanına baktıktan sonra, güneşe çıkmadan 15 dakika önce sürüyoruz. mümkünse suya ve tere dayanıklı olanları seçiyoruz. gölgede bile olsak her 3-4 saatte bir, denize girdiysek ya da terlediysek kurulanmanın akabinde tekrar sürüyoruz.

    güneşi yansıtıcı kıyafetler giyip (beyaz tonları), 12-16 saatleri arası direkt güneş ile haşır neşir olmuyoruz. güneşleceğimiz zaman şemsiye altı tercih ediyor, hava rüzgarlı ise 30 dakikadan fazla uzuvlarımızı açıkta bırakmıyoruz. kumsal ile yaşam alanları arasındaki fark suyun yansıtıcı özelliği. o yüzden denizde ya da sahilde evinin balkonundan daha çok ve çabuk yanar insan.

    ola ki yandık. kesinlikle silverdin önermiyorum. gümüş içerikli ürünler yerine kaşıntı için anestol ve rahatlatmak için nemlendirici krem. silverdin güneş yanığından çok enfekte yaralarda temizlik amaçlı kullanılan bir krem. onun yerine önerdiklerime ek olarak ciddi vakalarda eklenebilecekler; fito ya da hametan. biri buğday ruşeymi, diğeri de hamamelis virginiana içerir, bitkiseldir. tüm bunlara ilaveten tabi ki bir de zaman...

    şu ek bilgiyi vermeden geçemeyeceğim; bir insan hayatı boyunca bir kere güneş yanığı yüzünden cildinde bül (içi su dolu minik kabarcıklar) ile karşılaştığında cilt kanseri riski 2'ye katlanıyor. bizim güzellik olarak addettiğimiz bronzlaşma aslında cildin kendini birikici radyasyon etkisine sahip ultraviyole ışınlardan korumak için verdiği bir imdat çığlığı.
  • şu an geçirdiğim versiyonunda "yanık" kelimesinin kifayetsiz kaldığı durum (bkz: güneşten haşlanmak)
  • güneş altında kremsiz, tişörtsüz geçirilen saatler neticesinde kavrulan derinin kırmızı renk alıp tarifsiz acılar veren, geceleri uyutmayan, hareketlerinizi kısıtlayıp robokop gibi ilerlemenize sebep olan cilt hadisesi. geçmesi bir kaç günü bulduğundan incecik bir tişört bile giymek işkence halini alır, eğer evde yaymak yerine işe ya da okula gitmek zorundaysanız vay halinize.
  • bulutlu bi günde tüm günümü havuzda ve her nası bi akılsa bulutlu olmasına güvenerek korunmadan geçirdigim gün sonunda tüm vücudumun yavas yavas bordo,mor arası bi renk almasıyla bu elim hadise vuku bulmuştur.
    sonraki günlerin tamamı ise kah hastanede kah evde "heralde cehennem bundan kötü bişi diildir, bi daha asla güneşe çıkmicam, sibiryaya taşinicam a.k, ölmek istiyorum tam su anda yeter ki su aci bitsin" gibi cümleler kurarak geçti. acıdan uyuyamamak neymiş öğrendim. bonus olarak da su kabarcıkları, panik halindeki aile,görmeye gelip yüzlerinde acı?,tiksinti?,korku? gibi nolduğunu çözemediğim bi ifadeyle aynen kaçan komşular,bi gregor samsa olma hali, dalga geçen zevzek kardeş ve yadigar kahverengi lekeler.

    korunun netekim hasta etmeyin adamı.
  • cildin herhangi bir yere değmesiyle tarifsiz acılar verir. tişört giyemez, çarşafa değemezsiniz. en yumuşak dokulu olduğunu düşündüğünüz çamaşırlarınız aslında zımpara gibi sert ve tonlarca ağırlıktadır. işte bugün bunu görürsününüz. *

    işten izin alıp evde oturmak için bile bahane olarak kullanan yüzsüzler vardır bunu. *
    ama çok kötü yanmış demektir. öyle böyle değil. * *
  • beyaz tenli insanlarin korkulu ruyasidir. istakoz gibi gezinmek hic hos deil, verdigi aci da cabasi.
hesabın var mı? giriş yap