gül dönüyor avucumda
-
... edip cansever'in dergilerde kalan son siirlerinden, yasamini anlatan yazilarindan, konusmalarindan; ayrica, yapitlari uzerine yazilmis olan elestirilerden ve incelemelerden olusan kitaptir. adam yayinlari tarafindan yayimlanmistir.
-
i
o akşam söylediydim ona
gördüm hümakuşunun * iskeletini
haber de saldıydım pegasos'un sırtındaki ozana
seyretsin diye ölümün bu sırça gelinliğini
duyan da var bunu duymayan da.
o gün bugündür ıslık çala çala
gelip geçiyor kapımın önünden
konuşuyoruz da arasıra. geçen gün dedi ki
farketmez gözyaşı kimseyi, ruhsa
başıboşbir deniz gibi anlamsız yatar
kocaman bir ıssızlığı yonta yonta
anlattı sonra uzun uzun.
nasıl onardığını eski tekneyi
nasıl kalafata çektiğini, boyasını
hangi dağ çiçeklerinden kardığını. (bir çocuk dişi parladıydı.. çekmişti onu
kırmızı bir akşamüstünün dişetlerine. ya direkleri? özenli bir kılıfa
girer gibi girmişti göğe. doğrusu görkem iki parmak arasında büyüyen
ama hiç gölgesi olmayan uçsuz bucaksız bir bitkiydi. giz olmayan bir
gizdi belki. evleri dolaşan cinsiyetsiz bir tanrı da olamazdı ki.
inandıydı bu yüzden kanının tekneyi dolaşıp şafakları çevirdiğine. ve
gördüydü yer değiştirdiğini gövdesiyle teknenin böylece ruh olduğunu
anladıydı bira köpüğü gibi altınsı altınsı parlayan tahtalara. ve
yetinmedi. bir öğleüstü konservesini yedi. çekti bıçağını sapladığı
yerden kaldırdı havaya. birden parladı bıçak dünya zamanından başka
bir zamanla ve noktalandı uzayın çilekleri işbaşındayken. besbelli bir
uzay tapınağındaki ilk duaydı bu. ve seyretti uzun uzun tarihte yeri
olmayan bu titreşimi. bir şey ki artık birdenbire her şeydi. ve yazdı
bordasına iki parmak diye iki parmaktı çünkü teknenin ismi.)
ii
ey iki el arasındaki çaresiz vakit
yıkanmış çekmiş çamaşırlar gibisin
azsın, öyle çok kıyılısın ki genişliğime
içinde asfaltların dondurmaların eridiği bir salı
mühürler gibi kazılmış çarşambanın üstüne
tuz uzun, bakışlarımsa bir avuç tuzla orantılı
tam yüreğimin hizasında o otel
bir otel ki sabah akşam buruşturan kıyıyı
dönüp dönüp arkama baktığım işte
severek bir ıslak battaniyeyi belki
didiklenmiş bir saati, yıpranmış
tırnak uçlarını ve her şeyi.
oysa ey denizlerin ıslak geçidi
her yandan sızan şeridi akarsuların
balığın dil bilmeyeni ben
neden hep tuzdan anlardım o zaman
tuzdan mı, evet tuzdan
denizin merasından yani.
uzat elini artık, kutla kendini
götür bir bardak sonsuz suyu ağzına
bak
gördün mü, hem de nasıl
bir gül dönüyor öteki avucunda.
iii
ağrıtmayan böylece dindirmeyen o sabah
puhukuşu * muydu, neydi, öttü uzun uzun
biçimini vermeye çalıştı bir yıkıntıya
biz geçince dönüp baktı arkamızdan üç çocuk
üçü de
bir tahta perdenin önündeki ömründe
gözleri dümdüz, kireç kıyıları gibi
bir yanıp bir sönüyordu umuda ve ezikliğe.
farketmez deniz de gözyaşını, dedim ustama
ve gözyaşı denizi
ey göstergelerin en güzeli, göster ki beni
ben ıssızı yonta yonta gürültüler ederim
kendimi yonta yonta dağılan bir mermerim
o sabah demir atmış bulduk
tekneyi bütün kıyılarda. -
"insanın insandan başka dayanağı yok. yalnızlık bile başka insanların varlığı bilindikçe bir anlama kavuşuyor"
kitabı okudukça, cansever'in şiire bakış açısını gördükçe, şairin farkı daha da iyi anlaşılıyor.
(bkz: edip cansever farkı) -
isimini edip cansever'in şiirinden alan, 6 bölümden mürekkep (son şiirleri, yaşam öyküsü, şiir üstüne, konuşmalar, eleştiriler/ incelemeler, ardından) 1987 - adam yayınları baskılı kitap. şöyle bir yazıyla başlar:
"bu kitaptaki yazıların büyük çoğunluğunu (kendi yazdıkları dışındakileri), şiirlerinden örnekler de eklenecek bir yapıta konmak üzere, ölümünden kısa bir süre önce, edip cansever seçmiş ve yayımlanması gerçekleşemeyen o derlemeyi , çok sevdiği torunu emine birol'a adamıştı." -
(bkz: iki ada/#8865943)
(bkz: herhangi bir gün/#23061896)
(bkz: banderillo/#21593954)
(bkz: var ile yok/#21625834)
(bkz: kırda/#21594010)
(bkz: yalnızlık sensin/#16575606)
(bkz: saat kulesi/#9486942)
(bkz: hızlı yeşillik/#16575649)
(bkz: turgut uyar/#9951605)
(bkz: süreksizliğin başkaldırışı/#21625837)
(bkz: çevrim/#21625841)
(bkz: acı kum/#21798884)
(bkz: 15 mart 1985 için) -
biz geçince dönüp baktı arkamızdan üç çocuk
üçü de
bir tahta perdenin önündeki ömründe
gözleri dümdüz, kireç kıyıları gibi
bir yanıp bir sönüyordu umuda ve ezikliğe.
farketmez deniz de gözyaşını, dedim ustama
ve gözyaşı denizi
ey göstergelerin en güzeli, göster ki beni
ben ıssızı yonta yonta gürültüler ederim
kendimi yonta yonta dağılan bir mermerim -
2022'nin son günlerinde tesadüfen bir sahafta denk geldiğim edip cansever'e ait yayımlanmamış şiirlerin, yine yaşamından izlerin, değerli isimlerin onun ve eserleri hakkında yaptıkları eleştirel şiire dair çözümlemelerinin vs. yer bulduğu adam yayınları basımı paha biçilmez o nadide eser.
görsel
görsel -
gül yaprağını alıyorsun.
sağ elini dalgıçların hani her şey yolunda işareti gibi yapıyorsun.
argoda "tekerlek" işareti. bildiinn ???
yaprağı onun üstüne koyuyorsun.
sol elinin avucuyla şaaappp vuruyosun patlıyo.
"ayasıyla" elinin ayasıyla. unutma aya önemli.
yoksa patlamaz.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap