• efendim, malûmunuz, braudel, annales okulu mensubu bir tarihçidir ve annales okulun tarihyazımına getirdiği en önemli yeniliklerden birisi de, kurucularının, tarihin mesele veçheli* kavranmasına ilişkin inançlarıyla ilişkilidir. braudel'in şahane eseri civilisation materielle, economie et capitalisme'i okuduğumda kendi kendime şu soruyu sordum: "peki nedir bu herifin derdi/meselesi?" neyse ki, peter burke de kendisine aynı soruyu sormuş ve şu yanıtı almış: "benim büyük meselem, çözmek zorunda olduğum biricik mesele, tarihin farklı hızlarda hareket ettiğini göstermektir." braudel'e göre tarih "türdeş bir akış değildir, zamana ve mekana göre farklı zamansallıklar* söz konusudur."
    braudel iki türlü zamansal kategori tespit etmiştir: ilki yapının*, ikincisi döngünün*, yahut temayülün* değişmesiyle ilgilidir. birinci kategoride yüz binlerce senelik değişimler, kendini hep, her zaman tekrar eden zamanlar (her bahar çiçek açar yahut yer kabuğundaki hareketleri düşünün) ve binlerce yıllık değişimler söz konusudur (medeniyetlerin hareketleri gibi). ikinci kategoride ise, yüz-iki yüzyıllık eğilimler* (yani iktisadi dizgelerin hareketleri) ve bizim gözlemlediğimiz, yaşadığımız ve en çok farkında olduğumuz zamansallıklar (yani olaylar tarihi) yer alır.
    imdi, aşağıda bir link vereceğim, bu linkte amerikalı büyük tarihçi william mcneill, braudel'in yaşamöyküsünü anlatıyor fakat linki buraya koymamın sebebi farklı; bu sayfada bir braudel çizimi* bulacaksınız:

    http://www.braudel.org.br/paping22.htm

    ben, braudel'i hiç tanımıyan birine bu çizimi anlatıyorum: braudel, insanların zaman ve mekan tasavvuru değişmiştir ve bu çizim bunu imlemektedir. söyleyeceklerim, şimdilik bu kadar. *

    edi budu:

    arkadas, neredeyse 15 sene evvel suncacik aklimla yazdigim kisacik bir yazi. braudel'i o vakitler de elestiriyordum, sonra marks falan okuyunca iyice uzaklastim bu olaganustu tarihcinin dusuncesinden. benim yukarida verdigim link ne zaman degisti, bilemiyorum, fakat bugune kadar eksi'de en siklikla aldigim ileti herhalde buna dair olsa gerek. ne merakliymissiniz gorsele ya hu! derste sunus yapacaksiniz da, slide'a mi koymak istiyorsunuz? yemin ederim anlamadim. zaten "braudel illustration" diye google efendi'ye sordugunuz zaman ilk cikan sonuc bu oluyor(mus). her ne ise, tazelenmis link asagida. o degil de, madem bunu arayip duruyorsunuz, bari bir zahmet mcneill'in braudel'le ilgili yazdiklarini da okuyun. buyrun, hayrini gorun efenim, buradaki ilk gorsel. :

    http://www.cambridgeforecast.org/…east/braudel.html
  • iki klasik calismasi ii. felipe devrinde akdeniz ve akdeniz dünyasi ile maddi uygarlik, ekonomi ve kapitalizm yaklasik on bes yildir dilimizde yer almaktadir.
    buna ragmen maalesef ne kitaplar hakkinda agir bir tanitim/elestiri yazisi vardir ne de braudel'den ilhamla yapilmis dogru duzgun bir calisma.

    bunda braudel'in dilinin ve anlatiminin agirliginin yanisira mütercimi mehmet ali kiliçbay'in da etkisi buyuktur. zira kilicbay fransizca bilmesine ragmen turkce'den bihaber oldugundan braudel okunamamis, okunsa da okuyanlar "ne diyo lan bu simdi" turunde tepkiler vermislerdir.

    imge yayinlari akdeniz dunyasi'nin ikinci baskisini yapmistir ama redaksiyon maalesef ki yetersizdir. gectigimiz gunlerde maddi uygarlik'in uc cildinin de yeniden yayimlandigini gordum. ama adam gibi bir redaksiyondan gecti mi bilemiyorum.
    gecmediyse o haliyle kimseye tavsiye etmiyorum. onlari okuyup anlamaya harcayacaginiz vakit ve emegi fransizca ogrenmek icin harcayin, daha cabuk muvaffak olursunuz.

    (bkz: kicindan tercume yapmak)
  • tarihi çoklu sosyal zamanlar çerçevesinde inceler. braudel'e göre bir süreç olarak zaman sosyal bir kurgudur ve üçe ayrılır (1) l'histoire èvènementielle yani olaylar tarihi, (2) l'histoire conjocturelle dediği döngüsel tarih ve (3) l'histoire structurelle dedigi yapısal tarih. maalesef olaylar tarihi, ki tarih biliminin en çok çalıştığı ve bir disiplin olarak tarihin en çok geliştiği arazidir; bunlar arasinda en gereksiz olanidir braudel'e göre. braudel "olaylar tozdur" demiştir. olaylar sadece kısa süreli ya da geçici olduğu için toz değildir, aynı zamanda tarihsel görüntüyü tozlandırırlar, net bir şekilde görmemizi engellerler bu görüntüyü bulandırırlar.
  • doktora tezini savunduğu jürinin (ki kimler vardı jüride gerçekten bilmek isterdim) "sen tarihçi falan değilsin, coğrafyacısın" diye tezini geri çevirdiği şahıstır bu.

    ama sonra ne olmuştur? jacques le goff gibi bir tarihçi "o bizim hükümdarımızdır" demiştir.
    charles tilly gibi bir toplumsal tarihçi, braudel'in niyetlendiği "bütünsel tarih" yazımı için "eğer o yapamadıysa hiçbirimiz yapamayız" demiştir.

    yani, efendim, (bkz: bilimsel makale) konu başlığında da incelendiği üzere, "bilimsel" metin, yani "bilim" falan son derece biçimseldir (formel). genelde sizden istenen mevcut "bilimsel" kanaat ve yargıların meşru kılınmasına yönelik çaba göstermenizdir. bu da, takdir edersiniz ki, son derece "ideolojik" bir meseledir.
  • 1938'de 36 yasinda askere alinmis, 1940 - 1945 arasini bir alman esir kampinda geçirmistir. sonradan doktora tezi ve annales okulunun basyapitlarindan birisi olacak "la méditerranée et le monde méditerranéen à l’époque de philippe ii" (2. felipe döneminde akdeniz ve akdeniz dünyası) adli 3 cilltlik eserini esir kampinda yazmistir, elinin altinda hiç bir belge olmadan ve referanslarini çogunu hafizadan vererek.
  • gelmiş geçmiş en ünlü tarihçilerden biri. osmanlı devleti için söylediği şu söze de bakılması gerekir:
    "osmanlı imparatorluğu büyük bir historiyografi sorunu , müthiş bir belirsizlik bölgesi"
  • türkiye'de avrupa'dan evvel tanınmış fransız tarihçi.
    köprülü çok severmiş ve mektepte okutulmasını emretmiş. köprülü derken fuad olan.
  • "yaşamımın yirmi beş yılını akdeniz tarihine ve aşağı yukarı bir yirmi beş yılını da maddi uygarlık'a vermiş oluyorum. çok fazla, çok, kesinlikle çok."

    bu cümleyi okuduğum andan itibaren "akdeniz" ve "maddi uygarlık", üzerine yıllar yılı çalışılmış iki kitap olmaktan çıkıp, içlerinde dünyaya dair gizemler barındıran ve yazarı kadar sabırlı olan okura bilgelik kazandırabilecek gizli güçlere sahip vahiy kitaplarına dönüştüler benim için.

    herkes çalışır. kolunun gücüyle ya da zihninin emeğiyle. çalışırken harcanan emek o ya da bu şekilde adına üretim denen şeye dönüşür ve üretim de her türden başka dönüşümün temelini oluşturarak insanın emeğini kendisinden soyutlar. ömrü boyunca tek bir şeyi ustalıkla yapan insan yaptığı şeyle öylesine bütünleşmiştir ki işiyle varlığı ayrılmaz bir hal almıştır.

    bu cümleyi benim için tarifsiz kılan şeyse yirmi yaşında çalışmaya başlasa bile geçen elli yılın ardından yetmiş yaşına gelmiş bir uygarlık tarihçisinin elli yıllık geçmişe bakabiliyor ve aradan geçen zamanı kendi insani varlığı açısından değerlendirip, "çok fazla, kesinlikle çok" cümlesini kurabiliyor oluşu. elli yıllık geçmişe bakıyor ve yorgunluk anlamına gelebilecek o cümleyi kuruyor. yalnızca ürettiklerinden ibaret olmadığını dillendiriyor. yapıtına yukarıdan bakabilme gücüne sahip. kendini genç hisseden biri yapabilir bunu yalnızca. braudel'in yaşamındaki tüm çatışmalar gözümün önüne geldi cümleyi okuyuşumun ardından. braudel trajik bir figüre dönüştü, yapıtıysa gizemli bir hal aldı sonrasında.
  • akdeniz (derleme) ve bellek ve akdenizadlı iki kitabı daha türkçede yayınlan tarihçi dede. kitapları neyse ki kılıçbay çevirmemiş.
  • hocası febvre'nin braudel'in gönderdiği ilk mektuba yanıtı şöyledir:

    "ii.felipe ve akdeniz, güzel konu. fakat neden akdeniz ve ii. felipe değil kuzum? çok daha geniş bir konu bu. madem ki bu iki kahraman, ii. felipe ve iç deniz, arasındaki ayrım eşit değildir."

    hikayenin gerisini biliyoruz zaten. helal ulan febvre, büyük adamsın.
    (bkz: lucien febvre)
hesabın var mı? giriş yap