• entelektüel bir copy-paste ustası. sinir olduğu romantikler gibi kendisinin de eski yunan klasiklerine yönelmesi çelişki gibi görünse de, o söz konusu eserleri yorumlamak yerine direkt kesip kendi şiirlerine yamamayı seçmiş. bu bizim gibi copy-paste kültürünün tam göbeginde yetişmiş bir nesle pek orijinal gelmese de, elbette ki kendi zamanı, ki bu 1900'lerin başına tekabül eder, için epey radikal bir yöntem. çin edebiyatından da çeviriler yapmış olması onun imagism takıntısına koşut gider. çin alfabesindeki heceler ve edebiyattaki haiku'lar gibi tek bir görüntüyle beynimizi dağıtmayı amaçlar.

    t s eliot'a da the waste land'in yazarken yardım etmiştir, sırf bu yüzden gıcık olmamalıdır bu kişiye çünkü eğer olmasaydı "waste land" tam iki katı kalınlıkta olacaktı ve ne acılar çekecektik o zalim nisan aylarında, edebiyat sınıflarında...

    t s eliot kendisine "il miglior fabbro" (the better craftsman) olarak hitap eder. belki kendince haklıdır, ama değişir miyim onu pound'a? asla.
  • imagism akımının öncülerinden, haiku benzeri şiirleriyle ünlü bir şair. en ünlü eseri in a station of the metro'dur.

    the apparition of these faces in the crowd;
    petals on a wet, black bough.
  • "...böyle geceler yaşatsa bana her daim
    yıllar boyunca uzar gider yaşamım
    birçok geceler sürsem böyle
    tanrı olurum ben de zaman içinde." (aşka övgü şiirinden)
  • amerikan edebiyatında şiirleriyle yer etmiş değerli bir şair. zaman zaman dörtlükleri postakartlarının üzerlerini süsler. (bkz: hallmark)
  • amerikalı şair. ikinci modern'in başlatıcısı.

    (bkz: pound'un hafızası)

    lxxxi. kanto’dan

    hakkıyla sevdiğindir kalacak olan,
    gerisi hep boş
    hakkıyla sevdiğindir mahrum bırakılmayacağın
    hakkıyla sevdiğindir hakiki mirasın senin
    kimin dünyası, benim mi yoksa onların mı
    hiçkimsenin mi yoksa?
    önce görülmüş olan geldi, sonra elle tutulur cennet,
    cehennemin avlusunda olsa da,
    hakkıyla sevdiğin senin hakiki mirasındır
    hakkıyla sevdiğinden mahrum bırakılmayacaksın
    kendi canavarlar dünyasında, karınca, bir centaur’dur.
    yık, yerle bir et beyhudeliğini, insan değil ki
    cesareti yaratan, ya da nizamı kuran, ya da sahibi
    mağfiretin,
    yık, yerle bir et beyhudeliğini; yık yerle bir et, dedim.
    öğren nebatat alemini ki yurdun olabilir senin
    ölçüsünü bulmuş keşiflerle hakiki zanaatkarlık için,
    yık yerle bir et beyhudeliğini,
    paquin yık, yerle bir et!
    yeşil başlık galebe çaldı zarafetine senin.

    “kendinin efendisi ol, sonra çeksin başkaları seni”
    yık, yerle bir et beyhudeliğini
    doluya tutulmuş yenik bir köpeksin sen,
    kaprisli bir güneşe karşı şişmiş bir saksağan,
    yarı kara yarı ak
    ayıramazsın bile kuyruğu kanattan
    yık, yerle bir et beyhudeliğini
    ne kadar aşağı nefretlerin ihanetin üvey çocuğu,
    yık, yerle bir et beyhudeliğini,
    yakıp yıkmaya eli çabuk ve cimri, karşısında fukaranın,
    yık, yerle bir et beyhudeliğini,
    yık dedim, yerle bir et.

    fakat yapmış olmak, yapmamak yerine
    bu beyhudelik değildir
    açtırmış olmak, edeple,
    bir dobra’nın ağzını
    edadan canlı bir gelenek kotarmak
    ya da çıkarmış olmak iyi eski bir gözden fethedilmemiş
    alevi
    bu beyhudelik değildir.
    burada bütün hata, yapılmamış olandadır,
    tereddütte ve kendine güvenmeyişte.

    (mütercim: hakan arslanbenzer, atlılar 2)
  • shu okçularının türküsü

    işte burdayız, ilk filizleri koparıyoruz,
    diyoruz ki: ne zaman döneceğiz ülkemize?
    işte burdayız, ken-ninler düşmanlarımız çünkü,
    bu moğollar yüzünden rahatımız yok.
    yumuşak filizleri kazıp çıkarıyoruz.
    biri 'dönüş' dese herkes üzülüyor.
    üzgün kafalar, üzüntü büyük, açız, susadık.
    sağlam değil savunmamız, kimse bırakamaz arkadaşını.
    kurumuş sapları kazıp çıkarıyoruz.
    diyoruz ki: ekimde bırakırlar mı bizi, döner miyiz?
    saray işleri de iyi gitmiyor, rahatımız yok.
    üzüntümüz büyük, ama dönemeyiz ülkemize.
    hangi çiçekler tomurcuklanır şimdi?
    kimin arabası? başbuğ'un.

    atlar, onun atlar bile, yoruldu. güçlüydüler.
    rahatımız yok, ayda üç çarpışma.
    tanrım, onun atları da yoruldu.
    subaylar seçkin atlara binmiş, askerler yanlarında yürüyor.
    subayların fildişi okları, balık derisiyle süslü sadakları var.
    düşman tez - ayaklı, uyanık olmalıyız.
    yola çıktığımızda baharda sarkıyordu söğütler,
    karda dönüyoruz,
    ağır ağır gidiyoruz, açız, susadık,
    kafamız üzüntüyle dolu, acımızı kim anlar?

    türkçesi: ülkü tamer, (cathay, jaguar kitap)
  • ağaç ellerime girdi,
    özü kollarıma sızdı,
    büyüdü ağaç göğsümden aşağı
    uzandı kollar gibi dalları benden.

    ağaçlarsın
    yosunsun sen,
    menekşelersin üstünde yel esen,
    bir çocuksun şu kadar,
    ama saçma gelir âleme bunlar.

    (çeviri: bülent ecevit)
  • yaşarken ve bu dünyayı terkettiğinden (1.11.1972) bu güne amerikan edebiyatının en büyüklerinden biri olmuş, gelecekte de öyle olmaya devam edecektir.
    şairi benzersiz yapan, dilciliği, çeviri çalışmaları dışında esas uğraşıları kanto (canto) ları olmuştur.
    kantolarının 117sinin toplu basımı, ölümünden iki yıl önce gerçekleşmiş; ölümünden sonra, bu basım içinde yer almayan, dergilerde yayınlanmış başka kantoları da bulunmuştur.
    *
    kantoları içinde, ikinci dünya savaşının faşist italyasında, mussolini lehine radyoculuk yaptığı savaş sonrasında partizanlarca yakalanıp amerikan ordusuna teslim edildiği mayıs 1945’ten pisan (piza) kenti yakınlarında amerikan askeri hapisanesinde tutulduğu kasım 1945 tarihleri arasında yazdığı (lxxiv-lxxxiv) sıra numaralarını taşıyan, şairin “the pisan cantos” adını verdiği 11 kantosunun bütün edebiyat dünyasında ayrıcalıklı yeri vardır.
    bugüne kadar şair ve kantoları, sayısız araştırma, tez, makale, seminer ve konferansın konusu olmuşlardır. olmaya da devam ediyor.
    *
    ölmeden önce kendi mezar taşı için yazdığı ode (ağıt)’yi; hilmi yavuz’un çevirisiyle, şairi bu ölüm yıldönümünde anmış olalım.

    pound’un mezartaşı için ode
    üç yıl çağına ayak diretip
    şiirin ölü sanatını diriltmeye savaştı
    en seçkin olanı bulmak için eski anlamda
    oysa bu, ta başından yanlıştı.
  • (bkz: walt whitman)
    (bkz: ismet ozel)
hesabın var mı? giriş yap