10 entry daha
  • artık sistem eleştirisi yapmayı aklımıza dahi getiremiyoruz fark ettiniz mi?

    halbuki bir aralar çok modaydı. artık makronun peşini iyice bıraktık, mikrolarda kendimizi kaybettik. bugün ise aşağıda kendilerini anacağım iki yazar sayesinde tekrar farkındalık yaşadım ve bunun hakkında iki kelam etmek istiyorum.

    mesela @bira icelim'in yazdığı şu sistem eleştirisindeki #88920833 vatandaş bizzat ben oluyorum aslında (eminim yalnız değilimdir) … ve adam yüzde yüz haklı.

    bu harikulade eleştiriyi yazan yazara daha iki hafta önce çok keyifle okuduğum @uruguayli golcu, #88297795 için yazmış ve ben takip ettiğim halde gözden kaçırmışım...

    neden?

    çünkü çevremde olan biteni takip etmek yerine mevzubahis yazıda geçen yapay dünyaya ait pezevenklikleri yapıyordum. bahanem var elbette, olmaz mı? ekmek parası, mesuliyetler... bunları sağlarken geri kalan her şeyi siktir etmek falan... ama yazar da tam bunlara değinmemiş mi? (bu arada alıntılarını yaptığım iki entry'yi de okuyabilirsiniz, direkt alakalılar.)

    "insan gibi yaşamak" için bu yaptıklarım "insani" değilse ben nasıl insan oluyorum?

    yazarın kaleme aldıklarını zaman zaman kendime düşünürüm. ancak bu boktan sistem, değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek kadar sağlam bir bok diyordum. dile getirmeyi, bize öğretilen sınırlar dışına taşıp eleştirmeye cesaret dahi edememiştim. ne işe yarardı ki?

    ülke olarak değil...
    dünyadaki bütün sistem olarak bombok bir döngünün içindeyiz.
    bizimle rekabet etme şansı olmayan insanları ezmeye teşvik ediliyoruz. bunu sistem adı altında meşrulaştırıyoruz. "ne yapayım abi sistem bu" diyoruz. öyle değil mi? bizzat devlet ve devletler üstü sistemler bunu adeta bize dayatıyorlar. (sonra aynı şekilde hiyerarşinin üst sınıflarındaki başka bireyler ve bizzat sistem de bizi eziyor.)

    o döngüyü yaratan die-hard liberaller dahi yedikleri bokun farkındalar; hepsi belli politik amaçlar doğrultusunda 40-50 sene önce yaratılan uygulamalarının ve önerilerinin olayı daha beter hale getirdiğinin farkındalar. bugün toparlamaya, tezler yazmaya çalışıyorlar ama nafile. kimse şu andaki sistemden memnun değil ancak kimse radikal değişimler de istemiyor. kimse memnun değil, ancak kimse bir şey değiştirmeye gönüllü de değil. hoş... ben de alternatifin ne olduğunu bilmiyorum ve kayda değer bir şey yapmıyorum ama yapmak lazım işte. en azından "insan" olmakla başlayabiliriz değil mi? onu unuttuk çünkü. denemek lazım. denemeden olur mu?

    hayatımızın büyük kısmını insanlığa pek bir şey katmadan sadece ufak bir zümrenin veya kendimizin çıkarı için heba ettiğimizi anladığımızda 70 yaşında falan olacağız ve her şey için çok geç olacak. çünkü şu anki bilgimizle zaman tek yönlü ve geri alınamaz.

    işin vahim tarafı, üstte bahsettiğim gerçeği bilmemize rağmen değişiklik yapmayı dahi hayal edemiyoruz. adeta bu zulüm bir zorunlulukmuşçasına tekrar tekrar yaşamaya ve zorla keyif almaya çalışıyoruz.

    işte sevgili @bira icelim değişiklik yapmak için illa ki "bill gates"vari bir nüfuza sahip olmanız gerekmediğini dile getirmeye çalışmış. insan olmak adına, daha doğrusu insan olduğumuzu hatırlamamız adına duvara bir tuğla koymamız bile yeterli. dahası için #88388899'de de @uruguayli golcu'nun belirttiği gibi: "konvansiyonel bir örgütlenmenin tahakküm karşısında bir şansı yok. takınılması gereken tavır büyüklenmeciliğe, bilmişliğe girmeden bu kabusun çevresini kuşatmak."

    bunu daha önce denenmiş olan yöntemlerle değil de tek tek, özümüze dönerek yapmaya başlayabiliriz. bu tip bir bilincin milyonlar çapında gelişmesi, birçok insanda farkındalık yaratılması belki on yıllar alacak, ama bırakın alsın yeter ki bir yerden başlansın. bir engelimiz var, uruguaylı aynı yazıda: "fikrin kabul yolu da bizzat bahsi açan kişinin finans devi falan olmasını gerektiriyor." diye devam etmiş, zira bu düzen bunu gerektiriyor, doğrudur. bu kısa çözüm olurdu. öyle bir şansımız yoksa, hepimizin ömürlerimiz boyunca koyacağı tek bir tuğla dahi uzun vadede büyük yararlar sağlayacaktır. zaten bilim de, medeniyet de herkesin nesilden nesile koyduğu tuğlalar ile gelişmedi mi?

    insanlık tarihinin en kötü zamanlarını geçirmiyoruz. elbette orta çağ vs. daha berbattı. fakat şu anda imkanlarımız çok olmasına rağmen potansiyelimizi verimli şekilde kullanamıyoruz. eldeki imkanlarla daha fazla insanın huzurlu ve mutlu olabileceği bir dünya mümkün. ancak iyi niyetlerle yaratılan ancak zamanla şeytanlaşan iktisadi sistem, devletlerin zorunlu olarak bu sisteme çanak tutmaları (çünkü bundan çıkan perişan olur, o da mümkün değil), bu sistemin de sıradan insanları yarış atı haline getirmesi tek çare değil. bu sistemin bizzat içindenseniz değişiklik hızlı olabilir, eğer on milyarlarca dolarınız varsa... öyle bir durum yoksa bütün hengame içinde dahi, insanlar arada bir "ne oluyor, bu normal mi?" demeyi öğrenebilirse değişim en azından yavaş yavaş, bilinçlenerek olabilir.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap