7 entry daha
  • günümüzde johnny knoxville tarzı mtv şebeklerinin ray ban gözlük takmakla ''cool'' oduğunun zannedildiği bir dünyada adeta karizma abidesi olarak varlığını ölene dek çektiği filmler sayesinde devam ettiren femme fatale. john galliano'nun marlene dietrich veya edie sedgwick'ten bu kadar esinlenip de kendisinden nasıl etkilenmediğini anlayamadığım hollywood'un ''all time favourite'' aktrisi.

    1908 massachusetts doğumlu ruth elizabeth davis, okul sonrası broadway debutuyla warner biraderlerin dikkatini çekmeyi başarır ve ilk filmi 'the bad sister' ile hollywood'a transfer olur. ancak kendisini starlık mertebesine yerleştiren filmi ''the man who played god'' ile olur. bundan sonra ise ''human bondage'' ile ilk kez oscar'a aday olur. ancak çok değil-bir yıl sonra, dangerous ile ilk oscarını almasına rağmen warner kardeşler ona kariyerine uymayacak derecede dandik roller önermişlerdir. adamlar muhtemelen sinema tarihinin en dişli karakterlerinden birinin karşılarında durduğunun farkında değillerdir. davis, kontratına rağmen işi bırakır, ingiltere'ye gider. jack warner onu dava eder. bunun üzerine yeni bir kontrat ve daha iyi rollerle geri döner. jezebel ile ikinci oscarını kazandıktan sonraki beş yıl boyunca da bu ödüle aday gösterilir.

    hazır bu oscar mevzusunu açmışken kendisinin 11 kez oscar'a aday gösterilerek bu ödüle en fazla aday gösterilen kişi olma rekoruna sahip olduğunu, ancak bu ünvanın daha sonra 12 kez aday gösterilen katherine hepburn tarafından elinden alındığını belirtmek gerek. hepburn, bette davis'in en büyük hedeflerinden biri olan üç kere akademi ödülünü kazanmayı başaran kişidir aynı zamanda. ancak bette davis bu konuda son seferde katherine hepburn'un ödülü barbara streisand la paylaşmasını hatırlatarak, 'o üç kez kazanmış sayılmaz; sonuncusu yarımdı. bana başkasıyla paylaşacağım bir ödül verseler onu suratlarına fırlatırdım' diyerek laf sokma becerisinin sadece joan crawford'a yönelik olmadığını kanıtlamıştır. bu şahsın adı geçmişken ikisinin düşmanlıklarına yer vermeden geçmemek gerek. birlikte rol aldıkları -ki bette davis bu filmle de oscar a aday olmuştur- what ever happened to baby jane filminde aralarında geçen soğuk savaşa ek ''why am i so good at playing bitches? i think it's because i'm not a bitch. maybe that's why miss crawford always plays ladies." sözleriyle ona olan nefretini iyice kusmuştur sanırım.

    1989'da göğüs kanseri sonrası mastektomi, ardından da kalp krizi geçirir. sonrasında ölüm haberi hayranlarını şok eder. ölene dek film çevirmiştir. hollywood u oldum olası sevmeyen benim ve birçok insanın amerikan filmi izleme sebebi olan bette davis, kendisi de ''hollywood da insanların en iyi rol yaptığı yer partilerdir'' mealinde laflarıyla içinde bulunduğu film endüstrisine eleştirel tavrını korumuş. yine de "queen of hollywood", ''first lady of the scene'' gibi isimlere sahiptir. academy of motion picture arts and sciences'ın ilk kadın başkanı, amerikan film enstitüsü'nden yaşam boyu başarı ödülü alan ilk aktris...bitmeyen başarıların, sonsuz hırsın güçlü kadınıdır. ona göre başarı, sadece bir sonraki hedefi belirlemeye yaramıştır.
39 entry daha
hesabın var mı? giriş yap