bir yüreğin ölümü
-
ne satranç ne amok koşucusu ne de aynı kitapta bulunan birinci öykü bir kadının yaşamından 24 saat bu öykünün yanından geçebilir. zweig bu öykü ile bence zirvesini yaşamıştır. yaptığı her betimleme yaptığı her örnekleme son derece kalbe işleyen ve içten. buna rağmen hayatın gerçeklerini yüzümüze hiç acımadan da çarpabilmekte.
öykünün başından sonuna kadar kendinizi adamın yerine koyabiliyorsunuz, kitap bitine kadar da onlarca alternatif son düşünebiliyorsunuz. keşke 40 sayfa değil de 1040 sayfa olsaydı diyorsunuz bittikten sonra. başyapıt.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap