85 entry daha
  • bu yazı bir gezi yazısından ziyade bir sosyolog gözüyle, bir özet mahiyetinde, bolivya'nın politik ve toplumsal çözümlemesi olacak.

    bolivya bulunduğu coğrafyanın bir zorlaması sonucu iki farklı kültür atmosferi oluşturmuş kendi bünyesinde ve bu kültürel farklılık politik arena başta olmak üzere toplumun neredeyse her katmanında hissedilebilir. öncelikle bu farklılığı doğuran koşulları bir inceleyelim;

    bir defa bolivya'nın yüzölçümü neredeyse türkiye'nin bir buçuk katı kadar var ve türkiye'ye kıyasla çok daha engebeli arazi. yani gerçek yüzölçümü çok daha büyük. büyük (pasifik) okyanus tarafında kalan kısım and dağları'nın üzerine kurulu oldukça yüksek ve kurak, yer yer çöllerle bezeli plato ve yaylalarla kaplıyken, diğer taraf neredeyse atlas (atlantik) okyanusu ile hemzemin olan geniş amazon ormanları ile kaplı bir arazi. dolayısı ile ova ile yayla kültürleri birbirinden oldukça farklı. öncelikle insanların hayata bakışı farklı, görünüşleri, yemekleri, doğaya karşı duruşları, zihniyetleri farklı.

    yukarıda yaşayan insanlar daha pratik, az ile yetinmeyi bilen değil buna zorunlu olan, doğanın kendisine karşı olan cimriliğine alışmış ve buna göre kültürü şekillendirmişken, aşağıdaki ovalarda yaşayan insanlar bol kepçeye alışmış, biraz daha nefsani, daha eğlenceye ve keyfine düşkün, zora gelemeyen kültürel özellikler taşıyorlar. bunları yargılamak için söylemiyorum, her iki kültürün de iyi ve kötü yanları var bakış açınıza bağlı olarak. yalnız şunu unutmamak lazım; varlık ve yokluk göreceli kavramlar. bolivya genel olarak fakir bir ülke, kişi başı gelir 7,500 dolar ortalama ile bölgenin paraguay'dan sonra en kötüsü (venezuela'yı saymıyorum çünkü her ne kadar şimdilik kötü durumda olsalar da ellerinde ciddi imkanlar var) ve bolivya'nın denize kıyısı yok(tu). yoktu diyorum çünkü şili ile 1883'te yaptıkları pasifik savaşı(war of the pasific) sonrasında okyanusa olan kıyılarını şili'ye kaptırdılar ve o günden 2010 yılına kadar bir kara devleti idi. 2010 yılında hala görevdeki başkan evo morales, peru ile anlaşarak peru sahillerinin bir kısmını kiraladı ve deniz ticareti için önemli bir nefes kapısı oldu buralar. artık başkalarına muhtaç değiller.

    fakat bolivya'nın bambaşka sorunları da var; örneğin altyapı. burada ciddi birkaç ikilemi var bolivya hükümetinin:

    1) demografik ikilem: bolivya'nın toplam nufusu 11 -12 milyon civarı. koca arazide yaşayan kimse yok neredeyse. haliyle bir avuç insanın yaşadığı kasaba ve köylere elektrik, su, yol gibi hizmetleri götürmek (hele de geçilmez dağların olduğu platolarda) çok masraflı ve sürdürülebilir değil.

    2) doğanın korunması: öte yandan aşağıda ve nisbeten ulaşılabilir yerlerde ise yol demek amazon ormanları'nın tırtıklanması demek. zaten böyle bir sıkıntıyı başkan morales iktidar olur olmaz yaşadı. amazon bölgesine yol yapacağını söyleyince o tarafta yaşayan insanlar ayaklandılar ve morales şimdilik geri adım atmış gibi görünüyor.

    3) doğal kaynaklar: bolivya, başta lityum olmak üzere doğal mineral zengini bir ülke ve adeta varlık içinde yokluk çekiyorlar. bilmeyenler için, bugün lityum petrol ve doğalgaz kadar önemli bir maden çünkü bilişim çağının en önemli hammadelerinden biri ama bu madenleri çıkarmanın da bir maliyeti var. bolivya'nın yol ayrımı, büyük bir turizm potansiyeline sahip bölgede turizme dayalı nisbeten daha temiz bir ekonomiyi mi yoksa uluslararsı neo-liberal sitemin bir parçası olacak ve bu uğurda doğanın yok olmasına neden olabilecek bir ekonomik sistemi mi tercih edecekleri sorusunda yatıyor.

    4) uluslararası sermaye: bütün gelişmekte olan ülkelerin sorunu bolivya'da da var. yukarıdaki üçüncü maddeyle alakalı olarak, madenlerin işletilmesine karar verilirse bu madenleri kim işletecek? bolivya kendi başına yatırım yapıp, madeni çıkarıp, işleyip, satacak kabiliyete sahip değil. dış yatırım elzem ama dışarıdan yatırım almak demek, aynı zamanda uluslararası sermayeye bazı tavizler vermek demek (yeri gelmişken bu durumla alakalı olarak ispanya - bolivya ortak yapımı olan ''tambien la lluvia'' (yağmur bile) adlı filmi hararetle tavsiye ediyorum. hem bölgenin tarihi hem de bolivya'nın bugünü ile ilgili oldukça çarpıcı, tarihle bugünü gayet başarılı bir şekilde ele alan bir başyapıt. hayli etkileyici sahnelere sahip olan filmin sonunu getirebilmek için bir kutu mendile ihtiyacınız olabilir. tecrübe ile sabit. linkini de koyuyorum. merak edenler izleyebilirler. netflix'te de var, abone olanlar hemen bulabilirler. link ayrıca filmi şurada daha detaylı incelemiştim (bkz: #65521078))

    bu arkaplan ister istemez politik atmosferi de etkiliyor. başkan morales yüksek plato kültüründen geliyor. morales yerli kültürün çıkardığı ilk başkan. aymara kökenli olan başkan morales sol bir hükümete başkanlık ediyor ve 2006 yılından beri iktidarda. iktidarı bırakmaya pek niyeti olmayan morales, gittikçe arkasındaki halk desteğini kaybediyor. kaybediyor demeyelim de (çünkü hala ciddi bir destek var kendisine, özellikle de yerli halktan) otoriter eğilimleri olduğu yönünde eleştiriler daha şiddetli yükseliyor. bir saha araştırması yapmadım ama ovada yaşayanlar, plato kültüründen gelmiş olan morales'e karşı daha bir mesafeliler. zaten yukarıda da bahsettiğim gibi coğrafi sebeplerle bir kültürel yarık var ülkede ve ülke siyasetine de sirayet ediyor bu yarılma.

    ya işte böyle... gidiniz geziniz efenim!.. iyi yolculuklar...
87 entry daha
hesabın var mı? giriş yap