aynı isimde "the red pill (video oyunu)" başlığı da var
871 entry daha
  • "valla ben hiçbişi anlamadım, bu kırmızı hap olayı da neymiş ki ya" diyenler için minik bir toparlama yapayım, bonus olarak trp kritiği ile devam edeyim.

    trolleri, eril! düşmanı feministleri ve başlığa uğrayıp ayar vermeye gelen celebrity’leri bir kenara bırakarak konuşuyorum: bu başlık altındaki entry’lerde kafa karışıklığının had safhada olmasının bir sebebi de red pill’in bir merkezden doktrin olarak çıkmamış olması. biraz gezi’ye benzer şekilde, zaman içinde kendiliğinden oluşması ve bundan dolayı ihtiyaca binaen güncellendikçe farklı bakış açıları içermesi. bu nedenle, başlık henüz popüler olmadan önceki zamanları anımsatan bir entry olacak.

    ilk olarak, kırmızı hap (örneğin feminizmden farklı olarak) merkezi bir yapıya sahip değil, bir peygamberi yok. kendine yalancı-samimiyetsiz anti-trp'cilerin zannettiğinin aksine bir siyasi parti de değil, kimseyi ikna etme gibi bir sorumluluğu da yok. red pill bir yol gösteriyor (hayır, kadınlar nasıl düşürülür yolu değil bu), bakış açısı getiriyor; isteyen faydalanır, istemeyen faydalanmaz. özetle, politbürosu olmadığından ifade özgürlüğü açısından uymanız gereken anlatım tekrarı zorunluluğunuz yok. bundan dolayı da dogmaları yok, işte bu rahatlıkla kendi bakış açımı rahatça aktarabiliyorum mesela.

    kırmızı hapın ortaya çıkış nedenleri incelenince şu durum rahatlıkla görülebilir: red pill laboratuvar ortamlarında, akademik çalışmaların sonucunda suni olarak oluşturulmuş bir öğreti değil. aksine; zaman içinde, sosyal gereklilikler üzerine kendiliğinden yeşeren bir oluşum. dolayısı ile merkezi bir akıl tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürerek komplo teorisi üzerinden karalama yapanlar ahmak görünüyor, haberleri olsun. yani “düğmeye basan” birileri yok, mecburen ve yavaş yavaş büyüyen bir tepkilenme var. yani trp, benim bakış açımla, son 50 yıldır yaşanmaya başlanan sosyal sorunlara verilen doğal tepkilerle başlayan, bu doğal tepkilerin altında yatanlar araştırıldıkça tarihsel köklerini ve aslında yüzyıllardır yazılagelen elit kesim bilgeliğini fark eden ve “niye böyle davranıyoruz”u kavramak üzere oluşmuş kolektif bir bilgi birikimi.

    kırmızı hap metaforu uyanma/farkına varma ile ilgili. red pill’lenmek, temelde kadın-erkek ilişkileri ile ilgili aklınızda masum olan ne varsa öyle olmadığını fark etmenize ilişkin. yani, kırmızı hapı alan (almaktan kasıt kırmızı hapın iddialarının geçerliliği olduğu kanaatine varmak) birey, artık ilişkilere eski baktığı masumiyet penceresinden bakamaz, inançsızlık ön plandadır ve bu “uyanmış” olma durumundan dolayı geçmişteki bilgisiz olma konforuna geri dönemez. bu durum, özünde bir küsme halinden kaynaklı inançsızlık değil, zaten inanılacak bir şey olmadığının farkına varılmasıyla ilgilidir, ikisi farklı şeyler. yani trp çerçevesinden bakmak ve öğretilen her bilgiyi sorgulamak “duygusala bağlamak”la açıklanamaz, aksine rasyonel bir yaklaşımdır, çözmeye çalışır, niye böyle olduğunu anlamlandırmaya çalışır. evrimsel psikoloji, kırmızı hapın söylediklerinin neden böyle olduğunu bulmayı amaçlar.

    burada şu notu da düşmek lazım: red pill’lenerek uyku durumundan, farkında olma durumuna geçilmesi artık sadece kadın-erkek ilişkilerinin dinamiğini anlamakla ilgili değil. mesela; black lives matter hareketinin hatalarını görüp uzaklaşan kişi de, sjw olup yaptıklarının saçmalığını anlayan kişi de, feminizmin ikiyüzlülüğünü gören kişi de önceki halini eleştirirken “how i am red pilled about …” şeklinde bir itirafname yayınlayabiliyor. akılda kalıcı bir örnek olması açısından, turan dursun’un islam'la ilgili red pill’lendiğini söyleyebiliriz mesela. bir diğer deyişle, doğru diye bilinen/öğretilen genel geçer bilginin doğru olmadığının anlaşıldığı an kırmızı hapı almış oluyorsunuz.

    kırmızı hapın orijinal çıkış noktasına ilişkin saptamaları evrimsel psikoloji ile açıklamaya çalışıyoruz çünkü ortada (kabul etmeyi ilk başta istemesek de) formülize edilmesi gereken defalarca tecrübe edilmiş insan davranış şablonları var. doğaları gereği; erkekler poligami, kadınlar hipergami güdüsüyle hareket etme eğilimindeler. bu iki cinsi birbirine çeken şeyler de yine kırmızı hapın konuları arasında. tespit edilen genel davranış kalıplarının niye böyle olduğunu, evrimsel psikoloji insanlık tarihini analiz ederek açıklamaya çalışıyor, “niye böyle ki acaba” sorusunun cevabını arıyor. mesela, “neden bazı kadınlar evli erkekleri baştan çıkarmaya çalışır” veya “neden erkekler son derece tatmin olduğu bir ilişkisi olduğu halde başka kadınlarla olmaktan kaçınmaz” gibi.

    daha kolay anlatmak için benzetme yapalım: yer çekimi kanununu newton formülleştirmeden önce de yer çekimi bir realite olarak vardı. bunun niye böyle olduğunu formülize etmek fizik dediğimiz pozitif bilimin yaptığı açıklamaları/ispatları içerir. türkçesi, kırmızı hap genel geçerliliği defalarca test edilmiş bir bilgidir ve bu davranış şablonlarını anlamlandırmaya, formülize etmeye ve sınıflandırmaya çalışır. bireysel olarak bu bilgiyi reddetmeniz kırmızı hap öğretilerini yanlışlamıyor, yani siz yer çekimini –ideolojiniz gereği- yok varsayabilirsiniz ama bu yer çekiminin var olmadığı anlamına gelmez.

    sonuçta, kırmızı hap özünde sadece “bilgi”dir. bu bilgiyle neler yapılacağı meselesi apayrı bir konu. evet, ortak noktaları kırmızı hapın sindirilmiş olması ama trp sonucu oluşan akımlar birbirinden oldukça alakasız olabiliyor . bilgiyi öğrenmek ilk kısım ise, ikinci kısım bu bilgiyle ne yapılacağına dair “tavır geliştirmek”tir diyebiliriz.

    bu tavırlar farklı olduğundan, hiç bilmeyenler için kırmızı hapla ilgili şaşkınlıklar ortaya çıkıyor. anlaşılması için “bilgi”yi kullanan farklı yaklaşımları ve yöntemlerini maddelemeye çalışayım:

    1- pua (pick up artist): kırmızı hap sayesinde kadın doğasını ve zayıflıklarını bilmek, kadınlarla birlikte olmak için hangi taktiklerin uygulanması gerektiği bilgisinin üretilmesini de sağlıyor. pua uygulayıcıları ve takipçilerinin olayı kadın düşürme üstüne. şahsen mesafeliyim, samimiyetsizlik var çünkü.

    2- mgtow, erkeklerin kırmızı hapla uyanması sonucunda kadınlara dair güvensizliği, ilişkilere dair inançsızlığı nedeniyle rasyonel bir tepki. farklı seviyeleri var:
    a- monk mode: kadın olayına kapalı, tamamen kadınlardan uzak durma mantığında.
    b- ilişkisizlik mode: gecelik ilişkiler, fb, fwb tarzı “no strings attached” ilişkiler var ama düzenli bir ilişki yok.
    c- ilişki mode: uzun süreli ilişki de dahil var ama güven yok, evlilik asla yok.

    3- riskçiler: kırmızı hapın anlattığı kadın doğasını (hipergami, solipsizm gibi) bilmesine rağmen evlilik, çocuk, aile yolunda ilerlemeye devam edenler. bu tavrı, cahilce bir korkusuzluk olarak değil, tehlikenin farkında olunmasına rağmen direttiği için cesurca buluyorum.

    4- mra (men's rights activist): sosyal hayatta, akademide, medyada, aile mahkemelerinde yaşanan haksızlıklara (üreme hakları, pozitif ayrımcılık, sahte tecavüz suçlamaları, erkeklerin harcanabilirliği ve erkek intiharları gibi) karşı özellikle batılı ülkelerde örgütlenen kişiler.

    5- akademisyenler: gad saad gibi kırmızı hapın doğruluğu ve evrimsel psikoloji üzerine yazan profesörler.

    bir birey bu gruplardan birden fazlasında yer alabilir. mesela, özel hayatında mgtow olan bir kişi aynı zamanda akademik açıdan trp araştırmaları yaparken aynı zamanda bir mra olabilir. diğer taraftan, aynı anda olması mümkün olmayan kombinasyonlar da var. mesela, bir pua için monk mgtow olan biri saçmalamaktadır. benzer şekilde, riskçi birisi mgtow olamaz; veya tersi. riskçi kişi, mgtow olan bireyin gördüğü olası riskleri bildiği halde evliliğe tamam der ve mgtow olmayı kaçmak olarak görür, bir mgtow ise risk alan kişiyi imkansız bir hayalin peşinden koşan bir akılsız olarak. burada önemli olan ve anlatmak istediğim; bilginin bilinmesi ile bu “bilginin” nasıl farklı yorumlandığının fark edilmesi, çünkü bunlar birbirinden tamamen ayrı iki kavram.

    kendi açımdan bakarak söylüyorum: red pill eleştirisini trp'yi tamamen reddeden bünyelerden beklemek sanırım baştan beri boş bir beklentiydi, insan doğasını hiçe sayarak kadınla erkeği psikolojik anlamda eş kabul eden bir anlayışın, fiziksel farklar dışında fark olmadığını iddia eden anlayışın, görülen bu farklılıkları biyolojiden soyutlayıp tamamen sosyal inşa (gender is socially contsructed) olduğunu iddia eden anlayışın, esasında, ” dünya tepsi gibidir” diyenlerle farkı yok. bunlarla mı konuşup red pill eleştirisi yapacağız? eleştiri, acı tat verse de gerçeği reddetmeyecek kadar anti-politik doğrucu kişilerin becerebileceği bir şey. bu yüzden, kırmızı hap ile ilgili eksiklik gördüğümüz yerleri yine kırmızı hapı reddetmeyenlerle tartışmamız sağlıklı olanı. hem kırmızı hapı reddetmeyenler utandırma taktiklerini uygulamayacak kadar buna maruz kalmışlardır diye umuyorum, hem de trp'nin kimsenin tekelinde olmadığı gerçeğine inanıyorum.

    yalnız kırmızı hap eleştirisine geçmeden önce kırmızı hapla ilgili bir saptama daha yapmak lazım. insanlığın evrimiyle gelişen ahlak örgüsü, kurallar vs. sosyal inşalardır. yazılı tarih boyunca medeniyet oluşturmuş toplulukların ataerkil düzenini de bunun bir sonucu olarak görmek gerekir. bunlar için sosyal inşadırlar demek isabetli ancak burada gözden kasıtlı olarak kaçırılan nokta sosyal inşaların neden bu şekilde şekillendiği. sanki binlerce yıl önce, ayrı ayrı coğrafyalarda birbirinden habersiz de olsa, erkekler kendi aralarında bir araya gelip ataerkil düzen için anlaşma yapmışlar gibi bir komplo teorisi üzerinden bunu açıklamaya çalışmak gibi acizlik yapmak yerine, medeniyetler oluşurken yaşanan bu ahlak bazlı evrimleşmeyi “insan doğası”nın kendisine bağlamak çok daha mantıklı.

    kırmızı hap eleştirisine geçmek üzere kırmızı hapın formülleştirilmesinden devam edelim. burada kritik olan nokta şu: eğer formülünüz tabiatta gözlemlediğiniz duruma uymuyorsa tabiat yanlış değil, sizin formülünüz yanlıştır. eksik kısmı bulup formülünüzü tabiatı simüle eder hale getirmeniz gerekir. einstein fiziğinin newton fiziğindeki açıkları tespit edip bilgiyi ilerletmesi gibi. akılda soru işaretleri oluşturan kısım, erkek veya kadınların doğası dışına çıkan tavırları. mesela kanser hastası kocasını maddi beklenti içinde de olmadığı halde iyileştirmeye çabalayan çocuksuz genç bir kadını ele alalım. bu örnekteki kadın, toplumsal öğretinin getirdiği sadakat ve fedakarlık erdemlerinden dolayı eşini yaşatmaya çalışıyor, çocuk bağı olmadığı halde bırakıp gitmiyor veya şansı olduğu halde alternatif adam arayışına girmiyor. (evet belki bu şekilde davranan insan sayısı nispeten az ama bu hiç olmadığı anlamına da gelmiyor). demek ki trp formülü her ne kadar temel noktaları isabetlilikle yakalamış olsa da istisna durumları çözümleyemiyor.

    işte bu noktayı açıklamada sosyal inşa (=social construct) denen şeyin (yani ahlak, yasa, aile düzeni gibi medeniyetin getirdiği toplum öğretisinin) insan doğası kadar belirleyici olduğunu düşünüyorum. burada temel itiraz, sosyal inşanın “doğal” değil “suni” olması olabilir ancak eğer bu tez doğruysa, doğuştan gelen karakteristikler kadar, sonradan edinilen davranış şablonları da artık doğal olmuştur demektir. benzer şekilde, alfa provider erkeklerin poligamiden uzaklaşmasının sebebini de medeniyetin getirdiği erdemlerin, erkeğin doğasına baskın çıkması olarak yorumlayabiliriz. bu noktadan sonra artık kültürün getirdiği hayat yorumlamalarının doğal olmamasından bahsetmenin anlamı kalmıyor, akıntıya karşı kürek çekmeye benziyor.

    kişisel fikrim; “insan doğası ile medeniyet öğretilerinin genelde çelişkili olduğu” ama insan davranışlarının bu ikisinden de kişilikleri gereği, zaman içinde değişikliklere de uğrayarak, farklı oranlarda etkilendiği şeklinde. bu da insanları sınıflandırırken kullandığımız; ahlaksız, fedakar, güvenilmez, sadık vb. kelimelerle ifade buluyor.

    kırmızı hapın bu eleştirisini yapmış olmak, kırmızı hapın söylediklerini reddetmek değil ama toplumsal hayatımızda gördüğümüz kadın erkek ilişkilerinde tek belirleyicinin kırmızı hapın dedikleri olmadığına dikkat çekmek. yine de şunu akılda tutmakta fayda var: ergen, bilmemne düşkünü, kadın düşmanı, yobaz, çomar, faşist, alt-right'çılar, cahiller, abazanlar, tarikatçılar, annesinin bodrumunda yaşayanlar, küçük pipili, tecavüzcü vs. diyerek trp'yi anlatanları aklınca küçük düşüren veya zırva üstü zırva, alakasız entel-dantel entry kasan palyaço tipler, "okuyacak durumum yoktu ama bence kendiniz olun, çok banalsiniz" diye uğrayanların samimiyeti yok. bilen bilir, bu tiplerin en azılılarından biri sözlükte yazan evli kadını tehdit eden aşağılık bir tacizci çıkmıştı, ifşa olduktan sonra uzadı bu başlıktan, artık görünmüyor. ne utanç verici, adam sabah akşam trp'ciler tecavüzcü, tacizcidir diyordu, meğer kendisi öyleymiş. bu başlık altında boş teneke çok, onlar da trp'cileri kadın düşürmeye çalışan sığırlar olmakla suçluyor ama entry altlarına "çok yalnızım, bir tık uzağınızdayım" yazmayı da ihmal etmiyorlar. karaktersizlik işte. yani boş laf eden çok bu başlık altında ama zamanı olup da atışmaları zevkle okuyanlar da vardır, iyi eğlenceler.

    son söz: kırmızı hap, gücünü; ütopyacıların ve feministlerin tanrılarınca gökten indirildiği sanılan samimiyetsiz ve gerçek dışı dogmalardan değil; doğrudan doğruya hayattan alır. ehi.

    red pill'le ilgili buradaki parazit yapan entry'ler olmadan okuma yapmak isteyenler için;
    (bkz: the red pill öğretisi)
1678 entry daha
hesabın var mı? giriş yap