3 entry daha
  • "mihmandar-ı nebevi"

    tam ismi ebu eyyûb halid b. zeyd'dir. hazrec kabilesinin neccaroğulları kolundandır. annesi zehra bint-i sa'd, babası küleyb b. sa'lebe'dir. hicretten iki yıl önce müslüman olmuş, ikinci akabe biatında bulunmuş ve ensardan islamiyet'i kabul eden ilk kişi olmuştur. hz. peygamber (a.s.m.) ile bedir, uhud, hendek, hayber, mekke'nin fethi, huneyn başta olmak üzere bütün savaşlara katılmıştır. savaşlarda o*'na zarar gelmemesi için yanından hiç ayrılmaz hatta bazı geceler çadırı etrafında nöbet tutarmış. vahiy katibi olması sebebiyle hz. peygamber (a.s.m.) zamanında kur'an-ı kerimayetlerinin bir araya getirilmesine hizmet etmiştir. ashab arasında ilmiyle de tanındığı için kendisine sorulan dini konularda pek çok fetva vermiştir. kendisine neden mihmandar-ı nebevidendiğine gelirsek; resul-i ekrem(a.s.m.) medine'ye hicret edince medine'li müslümanların her biri onu evinde misafir etmek istediler. ancak hz. peygamber (a.s.m.), bir tercih yaparak onları gücendirmemek için devesinin çökeceği yere en yakın eve misafir olacağını söyledi. kendisini taşıyan devenin önce bir yere çöktüğü, buradan hemen kalkıp biraz ileride tekrar çöktüğü görüldü. resulullah (a.s.m.) oraya en yakın olan ve dedesi abdülmuttalib'in annesi tarafından kendisine yakınlığı da bulunan ebu eyyûb'un evine yerleşerek burada yedi ay misafir kaldı. bundan dolayı ebu eyyûb "mihmandar-ı nebi" ünvanıyla anıldı. bu ev islamiyet'in öğretildiği bir mektep durumundaydı. hz. peygamber (a.s.m.) fakir muhacirlere burada yemek verir, kendisine sunulan hediyeleri fakirlere burada dağıtırdı. ev sahiplerine her vesile ile dua eder, onların bolluğa kavuşmalarını, huzur ve afiyet içinde olmalarını dilerdi. resul-i ekrem (a.s.m.) kendi evine taşındıktan sonra da zaman zaman ebu eyyûb'un evine misafir olurdu.

    ebu eyyûb, hz. ebu bekir devrindeki savaşlarla hz. ömer devrinde yapılan suriye, filistin ve mısır seferlerine katılmıştır. kıbrıs seferinde de bulunmuştur. medine, asilerin eline geçip hz. osman'ın namaz kıldırması engellenince herkes tarafından sevilip sayıldığı için hz. ali'nin tavsiyesi üzerine bir müddet imamlık yapmıştır. hz. ali halifeliği döneminde irak'a gittiğinde onu medine'de yerine vekil bırakmıştır. haricilerle ve muaviye ile yapılan savaşlarda hz. ali'nin yanında yer almıştır. bu dönemde basra valisi olan abdullah b. abbas, basra'ya gelen ebu eyyûb'a "senin vaktiyle hz. peygamber'e yaptığın gibi ben de bugün sana hizmet etmek istiyorum" diyerek konağını ona bırakmıştır. giderken de kendisine kırk bin dirhem, yirmi köle ve değerli hediyeler vererek onu uğurladığı rivayet edilmektedir.

    sağlıklı olan herkesin allah yolunda savaşa katılması gerektiğine inanan ebu eyyûb "kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız." (el-bakara, 2/195) mealindeki ayette sözü edilen tehlikeyi, savaşa gitmeyip işiyle gücüyle meşgul olmak şeklinde açıklardı. bu sebeple ihtiyarlık döneminde bile her yıl bir savaşta bulunmaya gayret etmiştir. katıldığı seferlerin sonuncusu, müslümanların ilk istanbul kuşatması olmuştur. onun bu kuşatmadan bir yıl sonra (49/669) gönderilen yezid b. muaviyekumandasındaki takviye birliğinde bulunduğu da rivayet edilmektedir. bu rivayette islam ordusu haliç'e vardığı zaman, ebu eyyûb'un rahatsızlığı artmıştı; yezidkendisini ziyaret edip bir dileğinin olup olmadığını sordu. ebu eyyûb da ondan askere selam söylemesini, kendisinin ölünce yıkanıp kefenlenmesini ve ordunun ilerleyebildiği en uç noktaya gömülmesini vasiyet etti. hz. peygamberin (a.s.m.) "konstantiniyye surunun dibine salih bir kişi gömülecektir" buyurduğunu söyleyerek, "umarım ki o kişi ben olurum" dedi.
    mihmandar-ı nebevi ebu eyyub el-ensari, hicretin 49. yılında (669) vefat etmiştir. ancak h. 50-52-55 olduğu da rivayet edilmektedir. cenaze namazını yezid b. muaviye kıldırmıştır. vasiyeti üzerine ordunun ilerleyebildiği en son noktaya defnedilmiştir. surlara yakın bir yerde birinin defnedildiğini öğrenen bizans imparatoru, yezid b.muaviye'ye haber gönderip kuşatma kalktıktan sonra o mezarı açacağını ve cesedi vahşi hayvanlara parçalatıp yedireceğini söyledi. buna karşılık yezid, o kişinin peygamber sahabesi ve kendileri için önemli bir kişi olduğunu belirterek, eğer onun cesedine bir zarar verecek olurlarsa islam ülkesinde yıkılmadık kilise, öldürülmedik hıristiyan bırakmayacağını imparator'a iletti. imparator bu tehdit üzerine geri adım atıp, eyyûb el-ensari'nin cesedine bir şey yapmayacağına dair söz verdi ve söz verdiği gibi mezarına dokunmadı.
    islam ordusu kuşatmayı kaldırıp geri çekildikten sonra, bizans halkı yıllarca eyyûb el-ensari'nin kabrini ziyaret ettiler, kuraklık zamanında kabrine gelip yağmur duasında bulundular. fakat latin istilasında ebu eyyûb'un türbesi de yıkıldı. bu istiladan sonra zamanla ebu eyyûb'un kabri kayboldu. fatih sultan mehmet istanbul'u feth ettikten sonra hocası akşemseddin'den eyyûb el ensari'nin kabrini bulmasını istedi.
    akşemseddin keşf yolu ile gece ışık topunun indiğini gördüğü mevkii, kabrin yeri olarak gösterdi. burası kazıldığında iki kulaç derinlikte "ebu eyyûb'un mezarı burası" yazan bir taş bulundu. adını ebu eyyûb'dan alan istanbul'un eyüp semtinde bulunan kabir, günümüzde de önemli ziyaret yerlerinden biridir.

    kaynak içinde; http://www.yenidunyadergisi.com/…/article_978.shtml
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap