1 entry daha
  • 1935-2004 yılları arasında yaşamış futbol adamı. çok değil dün kaybettik clough'ı. bendeniz sersefil bir şekilde evdeki tadilat çalışmalarını müteakip bugünlerde yatağımda uyuyamadığımdan ancak 20 eylül 2004 manchester united liverpool maçı sırasında öğrendim kendisinin rahmetli olduğunu. evde olsam en azından daha evvel haberim olurdu. bir siktir çekebildim o kadar. ilk bilgisayara kavuştuğum anda da iki satır yazmak mecburiyetten, gönlümdeki özel yerinden...
    bizim rahmetli pederin bir şekilde lafı hep getirdiği adamlardandı clough. ben bunu ikisinin belli bir süre aynı coğrafyada bulunmalarına bağlıyorum. bizim peder, üniversiteyi ingiltere'de okumuş. tarihleri baktığımızda aynı yıllarda clough abimiz de gol olup yağıyor efendim. bizimkisinin trene atlayıp glasgow'a maç seyretmeye gittiğinden daha evvel bahsettiydim zaten. zannımca bu kuzey seyahatleri sırasında bunu da seyretmişliği var. willie henderson'u da böyle tanımıştım. clough'u ise çok dinledim hem oyuncu, hem de teknik adam olarak lakin sahada bir maçını seyretmiş miydi bizim rahmetli anımsıyamıyorum. neyse diyelim clough'a, aslında baba clough'a dönelim. zira bunun bir de mahdumu var, nigel clough diye, onu da elbet yazarız. middlesbrough'da 213 maçta 197 gol atan isim oradan sunderland'e geçti. sunderland'de de neredeyse maç basına bir gol ortalamasını sürdürmüştü.
    asıl ününüyse hiç şüphesiz teknik adamlığına borçludur. hartlepool'un başına geçtiğinde henüz otuzunda bile değildi; hâliyle memleketin gördüğü en genç hoca olduydu. buradan derby county'e transfer oldu.
    derby, ingiliz futboluna damgasını vuracağının ilk büyük göstergesi olmuştu kurt hocanın. derby ikinci lig'de sürünen herhangi bir iddiası olmayan bir takımdı. 1969'da sayesinde ikinci lig şampiyonu olan derby, birinci lige çıktıydı. devlerin arasında ne yapacağı merak ediliyordu clough'ın. ikinci ligden gelen roy mcfarland ile bir yere kadardı. bu da yetmiyormuş gibi takıma destek olan rolls royce'un yaşadığı malî zorluklar clough'ın başını ağrıtıyordu. actio est reactio, clough 1971-72 sezonuna klüp tarihinin o zamana kadarki en pahalı transferi ile girerek bu malî zorluklara cevap veriyordu. colin todd ile garnitür archie gemmill transfer edildi. sezona fırtına gibi giren derby, ilk üçte götürüyordu sezonu. herkes şaşırmıştı. paskalya'dan itibaren yükselişe geçen camia, bir anda kendini ligin tepesinde bulduydu. dönem tuhaf zira şampiyonluk adayları maçlarını aynı günde oynamıyorlar. derby sezonu bitirmiş, en büyük rakibi leeds united küçük balık wolves ile oynayacak. alınacak bir beraberlik leeds'i şampiyon yapıyor. şampiyonluk konusunda derbyliler o kadar umutsuz ki anlatılmaz. çoğunluk mallorca'da ense yapıyor, brian clough ailesi ile sicilya'da tatilde. allah bilir nigel'ı yetiştiriyordu ya neyse. derken bir mucize gerçekleşir ve küçük balık büyük balığı yutar; derby şampiyon olur.
    bir sonraki sezon ligde ancak yedincilikle yetinse de, şampiyon kulüpler kupasında yarı final görmüştür derby. juventus tarafından haşat edilseler de, muzaffer hoca birkaç sene evveline kadar, yaklaşık 30 sene, ilk ayak maçını yöneten alman hakemi suçlamıştı. zira juve ne kadar güçlü de olsa, derby'nin canları archie gemmill ile roy mcfarland kenardan destek vermek zorunda kalmışlardı takım arkadaşlarına. hoca hep buna takılmıştır zira neredeyse iki oyuncu da rakiplerine dokunmadan, sarı kartla rövanş mücadelesinden uzak bırakılmışlardır. ertesi sezonsa rüzgâr tamamen tersten esmiş, bunun neticesinde de clough ile kankası peter taylor istifa etmişlerdi.
    clough, brighton and hove albion ile leeds'te kısa bir süre geçirip kendisinin asıl efsane olduğu yere nottingham forest'e geçti. tam 18 yıl başında kaldı nottingham'ın. hikâye deseniz yine tanıdık. ikinci lig'de şampiyon yapılan bir camia. birinci lig'de şampiyon yapılan bir camia. fakat clough, artık daha da kurt olduğundan, biraz da şansının yardımıyla bu sefer iki ayrı lig şampiyonluğu arasına fazla zaman sokmadıydı; canım birinci lige yükseltip, herhâlde o sezon şampiyon yapmadı değil mi diye sormayın lütfen. yaptı dürzü, yaptı. bunu da yaparken bob paisley'in yenilmez reds armadasını geride bırakmıştı.
    bir de süt kupası var da, af buyrun sütten hiç hazzetmem o yüzden unutuyordum yazmayı. bu arada trevor francis forest'e dahil oldu. trevor, ingiliz futbol tarihinin ilk bir milyon sterlinlik adamı olmuştu. kurt hoca, onun aldığı paranın fazla olduğunu belirttiyse de, trevor'un önemi zamanla ortaya çıkacaktı. mamafih kendisine hep takıldı durdu. yeterince mücadele vermediği bir maçtan sonra francis'e "elini cebinden çıkar" diyecekti. 30 mayıs 1979 nottingham forest malmö maçındaysa kupa ingiltere'de kaldıydı, golü de elini cebinden çıkarmayan atmıştı. ertesi sene yine birkaç kupa toplamıştı ama tekrarlanan şampiyon kulüpler kupası kaybedilen şampiyonluğu unutturacaktı. 28 mayıs 1980 nottingham forest hamburg maçı tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bize gösterdiydi. 1981 yılından itibaren bir düşüş başladı camiada. kupasız geçen 8 sezondan sonra süt kupasını tekrar kazandıydı. ertesi sene bir daha kazandı. malum heysel faciasından sonra ingiliz takımları kupalardan men edildiği için kazanılan süt kupalarının avrupa'da bir hayrını görememişti clough. bundan sonra biraz daha devam ettiyse de, 1993 yılında forest'tan koptu. her zaman futbolun içinde kaldı muzip ifadeleri ile güldürdü, yer yer de düşündürdü. ondan seçmelerle önümü ilikleyerek ona veda ediyorum tıpkı babam gibi kanserden ölen cloughie'ye. biraz da eğlenelim.
    topu minare gibi dikenler için zikrettiği "eğer tanrı bulutlarda top oynamamızı isteseydi, oraya çim koyardı", dünya kulüpler şampiyonası'nda oynamayı seçerek federasyon kupasına katılmama kararı alan manchester united için, "umarım brezilya'da kanlı ishal olurlar", arsenal'in fransız topçuları için söylediği "yakında onların soyunma odası sarmısak kokar", sven goran eriksson'un ingiltere'nin başına geçmesi üstüne söylediği "sonunda ingiltere'nin topçularından daha iyi ingilizce konuşan bir hocası oldu", kadınların futbol oynaması ile ilgili söylediği "ben kadınımın çamurlanmasına dayanamıyorum", david seaman ile ilgili söylediği "david yakışıklı bir adam, keşke ayna önünde geçirdiği vakti kalesini korumak için geçirse, insan öyle bir saçla kaleci olamaz ki", sir alex ferguson ile ilgili söylediği "ünvânına rağmen bir avrupa kupasını iki kere kazanabilmiş mi" sözleri unutulmazdır.
    onu yine onla bitireceğim, zira ölümümden sonra benim için çiçek göndermeyin diyen bir adam, kendi kariyerini de şöyle değerlendirmiştir; "en iyi teknik adam olduğumu söyleyemem sadece iyilerden biriyim". ne diyelim unutmayacağız kendisini, komik alkolik adam unutulabilir mi...
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap