4 entry daha
  • edit: bu entry bilimsellikten uzaklasmis, "bilimsel inanc" konseptine yaklasmis bir entrydir. bunu gormek de zaman aliyor tabi...

    belirsizlik denkleminin altini oyamadigi kuramdir. neden?

    belirsizlik denklemi belirsiz olanin asla bilinemeyecegini veya tamamen rastlantisal (tanrinin zar atmasi gibi) ogeler icerdigini soylemez de ondan. belirsizlik denklemi, bir atomun elektronlarinin yerlerinin asla gozlemlenemeyecegi icin yerlerinin bilinemeyecegini soyler. bir elektronu gozlemlemek icin ona bir foton gondermek, o foton'un elektrona carpip geri donmesi ve geri donen foton'un gozlemlenmesi gerekir. gozlem budur zaten. fakat foton elektrona carptigi anda zaten elektronun gozlemlemek istedigimiz hali (momentumu) degismistir, ogrenmek istedigimiz bilgiyi biz kendimiz yoketmisizdir.

    yukarda anlatilandan yola cikarak su iki durumu ayirdetmek gerekir.
    i) bir seyin, icinde belli kurallara bagli olmayan (tamamen rastlantisal [random]) ogeler icermesi ve bu rastlantisal ogelerin kurallara bagli olmamasi yüzünden bilinemeyecek, ongorulemeyecek olmasi <=> bilinemez olus case 1
    ii) bir seyin asla gozlemlenemeyecek, hakkinda bilgi edinilemeyecek olmasi yüzünden ogrenilemeyecek olmasi <=> bilinemez olus case 2

    case 1 gercekten de deterministik evreni cokertirdi, eger dogru olsaydi. ancak case 1'in dogrulugu konusunda bir bilgi yoktur.

    case 2nin düsündürdükleri de soyle olabilir:
    bilim'in su ana kadar aciklamayi basardigi evren, tamamen aciklanmis kurallar dahilinde varolan, hareket eden bir evrendir. ornegin bir elektromanyetik dalga denklemi, bir elektromanyetik dalganin varolusundan sonraki bütün propagation'u sirasinda basina neler gelecegini, ortam degistirirken neler olacagini (emilme, kirilma vsvs) o dalgaya dair herseyi aciklayabilir. maxwell denklemleri evrendeki bütün oluslardan bilimin tanimlayip davranisini tarif ettigi yalnizca bir tanesidir. ve su ana kadar bu sekilde tanimlanmamis davranislar arasinda herhangi birisinin aslinda random ogeler icerdigi (yukarda bilinemezlik denklemi orneginde belirtildigi gibi) gosterilmis degildir. iki elektronun carpismasidan sonra ne tarafa gideceklerinin bilinmiyor olusu, bu carpismanin sonucunun bir kurala bagli olmadiginin kaniti degildir.

    buradan yola cikarak nerelere varilabilir?
    elimize bir obje alalim, ornegin bir oyun karti. simdi bu oyun kartini firlatalim. ne oldu? kart belirli bir yol izleyerek, belirli donusler yaparak bir hareket yapti degil mi? simdi bu hareket ile insan hayatini karsilastiralim: mikro düzeyde bu kart t=x aninda belirli bir acisal momentum ile donerken neden o sekilde dondu de baska sekilde donmedi, ve neden bu donusun sonucunda belirli bir yere düstü ve baska bir yere düsmedi? bu sorunun cevabi aciktir: karta verilen ilk etki (bizim firlatisimiz) ve onun hava molekülleri ile etkilesimi onun bu hareketi yapmasini sagladi. bu etki ve bu etkilesimler sabit alindiginda (take as given) kartin baska bir hareket yapmasi mümkün müdür? belirsizlik denklemi bize bu moleküler ve sub moleküler etkilesimlerin gozlemlenemeyecek oldugunu soyler, belirli bir kurala bagli olmadigini degil. o zaman bu kartin baska bir hareket yapabilecek olmasi zaten düsünülemezdi degil mi?

    simdi bu mikro ornekten bir anda makro bir noktaya sicriyoruz. insan hayati. insan hayati aslinda zaman-mekan dokusunda bir hareket olarak düsünüldügünde kart'in hareketinden cok da farkli degildir. simdi aslinda hiç farkli olmadigini gosterecegiz.

    insan hayati herhangi bir sekilde oyun kartinin hareketinden nasil ayirdedilebilir? bir cok insan bu noktada "secim" "karar" gibi kelimelere basvuracaktir. insan, özgürlük fikrine alistigi icin bu kelimelerden cok zor vazgecebilir. fakat aslinda cok mikro düzeyden makro düzeye ziplanarak düsünüldügünde, kart sisteminin moleküllerinin icinde bulunduklari durumun (state), cevresel faktorlerin (hava vs) durumunun, ve bu iki entitynin etkilesiminin deterministik olusunun, insan sisteminin herhangi bir t aninda icinde bulundugu durumdan, cevresel faktorlerin (etraftaki her ama her sey) durumundan ve bu faktorlerin etkilesiminin deterministik olusundan bir farki yoktur! (son cümleyi lütfen bir kaç kez okuyalim)

    o zaman insanin "secim" veya "karar" olgulari aslinda nedir? insanin karar veya secim sandigi seyin sonunda vardigi yer aslinda kendi sisteminin icinde bulundugu durumda varabilecegi tek yerdir. kart nasil herhangi bir t aninda "dur simdi su yone doneyim de bu tarafa düseyim" diyemiyorsa insan da diyemez bunu. (burada bir cok humanist'ten tepkiler aliyoruz, sabredelim) bu yanilginin sebebi sudur: insan, evrenin zaman boyutunu ve zamanin geri cevrilemez olusunu, gecmis ve gelecek kavramlarinin akici bir sey olusunu, "mekan"daki boyutlardan bir sekilde ayirdeder. gecmis ve gelecek, su andaki bilgimizle insan icin kuzey-güney veya +x -x yonleri gibi üzerinde hareket edilebilir kavramlar olmadigi icin, insan gecmisle gelecegin kuzey ve güney'den tamamen farkli oldugunu, farkli bir dokuya sahip oldugunu zanneder. (ki boyle olmadigi gorelilik kanununda gosterilir) bu sani, insanin zaman ekseni üzerinde yaptigi geri donusu olmayan hareketlerin (pseudo-kararlarin) mekanda yaptigi hareketlerden (ki mekan'da tanimli determinizm kart orneginde tanimlandi) farkli oldugu sanisina yol acar ayni zamanda.

    buradan nereye geliyoruz?

    yukarda yapilan aslinda kader kavraminin bilimsel aciklamasi gibi aslinda. "aslinda her sey simdiden belli, sadece biz bilemiyoruz" fikrini, bu korkunc fikri getiriyor insanin aklina, ki dine veya mistik determinizme inanmayan insanlarin cok büyük bir kismi bu fikirden nefret edecek, bir sekilde bunun dogruluguna inanmak istemeyecektir. bu noktada sunu soylemeliyiz: bir sistemin deterministik davranislarini gozlemleyip onun tüm boyutlardaki (zaman ve mekan) davranislarini bilebilmek icin cok onemli bir gerekli sart vardir: o sisteme dışsal (exogenous) olmak. insan asla ne kendi hayatina, ne baska bir kimsenin hayatina, ne de evrene dissal olamayacaktir. (zamanda hareket edemedigi sürece. cünkü zamanda hareket sistemin (zaman mekanin herhangi bir noktasina ulasabilmek demektir, ki bu da sistemin disinda olmak ile ayni seydir, ayni information sete sahip olmak demektir.) dissal olamadigi sürece de hiç bir zaman kendi kararlarinin aslinda karar olmadigi, secim yapmadigi gercegini "bilemeyecektir", bunu algilayamayacaktir. yani kendi hayatini, asla kartin hareketini (kart sistemine dissal oldugu icin) bütünsel olarak anlayip oradaki determinizmi gorebildigi gibi goremeyecektir. bu da "karar" ve "secim" kelimelerinin aslinda sistemin icsel (endogenous) bir gozlemi yapildiginda hala gecerli olabileceginin kanitidir. (biraz olsun rahatlama ani)

    entrynin sonuna yaklasirken ultimate 2 soruyu da soralim, ve cavaplamaya calisalim:
    1) tanri nedir?
    2) varolusun bir anlami var mi?

    tanri aslinda deterministik sistemin kendiliginden (icsel olarak) dengeye varma sürecini anlayamayan insanoglunun, bu dengeyi yaratabilmek, veya justify edebilmek icin sisteme dissal (exogenous) olarak ekledigi güctür. bu cümleden su yargiya ulasiyoruz: "yukardaki deterministik evren fikrinin ve aciklamasinin dogru oldugunu düsünmek (inanmak lafindan kacinmaya calisiyorum, fakat boylesine pseudo-bilimsel bir anlatim dahilinde ona ihtiyac duyulabilir dogal olarak) tanrinin varolmadigini otomatik olarak kabul etmek anlamina geliyor. fakat bu ayni zamanda varolusun hiç bir sekilde bir anlami olmadigini da kabul etmek anlamina geliyor (en ileri varoluscular en büyük ateistlerdir). bir seyin varolus amacinin olmasi ile varolusunun anlami olmasini lütfen ayridedelim burada.

    bu ikilemin bir de alternatif aciklamasi var ki, ikisi arasinda bir tercih yapmak (tercih???), beynimizi birinin dogru oldugunu düsünen bir kimyasal duruma sokmak ya da hangi parametrelere bagli hiç bir fikrim yok. alternatif aciklama da su:

    yukardaki deterministik evren fikri tamamen yanlis. tanri var, ve belirsizliklere de o karar veriyor. tanrinin bir iradeye sahip olmasi yani yukarda anlattigimiz "secim" veya "karar"a sahip olmama durumuna bir istisna olmasi, sisteme dissal bir etkenin boylece tanimlanmasi tam da yukarda anlatilan deterministik evren fikrinin tersidir aslinda. bu olasilik kabul edildiginde varolusa, dinlerin getirdigi gibi bir anlam da getirebiliriz zaten. tanrinin kendini bilinir kilmak istemesi.

    bu fikirlerin olusumunda katkisi gecmis herkese ve herseye tesekkür ediyorum. ve hiç suicidal olmadigimi, aksine dünyanin en mutlu insani oldugumu belirterek su bakiniz'i veriyorum:
    the purpose of life is to end

    edit: dünyanin en mutlu insani degilim
    edit2: bu entry sebep sonuctan baska bir seye inanmayan, inanmak veya inanamamak fiillerini de kullanarak gosterdigi uzere bilimsel veya argumantatif olmak icin buyuk caba sarfetmeyen kisinin bilimsel olmaktan uzak bir entrysidir, o sekilde degerlendirilmelidir.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap