7 entry daha
  • yaklaşık 5 senedir en sevdiğim uğraşım.

    dışarıdan çok zor gibi görünmesine rağmen, en temel özellikleri kapıldığında gerisinin tam manası ile çorap söküğü gibi geldiği bir eylem kendisi. ilk başlarda kendi kendinize öğrenmek zorlu gelebilir, bu nedenden dolayı eğer çevrenizde bilen birisi var ise en azından size basit teknikleri göstermesi hayrınıza olacaktır.

    aslında yazı yazmayı öğrenmek gibi. yan çizgi, düz çizgi çalışmak ve harfleri yazmaya başlamak devamında cümleler oluşturmakla hemen hemen aynı süreç.

    doğrudan dikişe başlamak yerine, makineyi tanıma aşamasından sonra, değişik kumaş türlerine düz dikiş, zigzag, sürfile çalışılmak benim için yararlı olmuştu. kalın, ince, kaygan ya da sert kumaşlara nasıl muamele edeceğinizi pekiştirmiş oluyorsunuz böylelikle. ayrıca bu aşamada hangi kumaşın hangi dikiş sıklığında büzülmeden, toplanmadan dikilebileceğini de tecrübe etmiş oluyorsunuz.
    daha sonrasında ise iki kumaşı üst üste getirip hizalarını bozmadan sürekli düz dikiş çalışmak da elinize alışkanlık kazandıracaktır. ilk başlarda düz bir çizgi yerine virajlı yollar çizmiş olduğunuzu fark edeceksiniz, umutsuzluğa kapılmaya gerek yok bir süre sonra bu tekrarı sık sık yaptığınızda, gözünüz kapalı gerçekleştireceğiniz bir duruma bürünecek çünkü.

    artık dikişleri nizamlı bir şekilde yapmaya başladığınızda ilk dikeceğiniz kumaş mümkünse saten, şifon gibi oynak türlerden ziyade pamuklu ve alelade bir tür olursa daha iyi olur, başka bir deyişle ilk kumaşınızın acemi elinizin hakim olabileceği bir tür olmasında yarar var. ilk dikeceğiniz model olarak da mümkünse kolsuz, yakasız ve bol (darlarda fermuar, düğme işlerine girişmek gerekiyor) bir model seçin ki, hata yapma payınız az olsun. ya da hata yaptığınızda kolayca düzeltebilme imkanınız olsun. ilk diktiğiniz modeli üzerinize oturtmaya çalışmayın bırakın bol kalsın, daha sonraki dikişlerinizde vücudunuzu tanıyarak, ölçülerini bilerek pens yaparsınız, ya da başka tekniklerle üzerinize oturtursunuz.

    boş vaktinizde kumaş satan yerlere bilhassa pazarlara uğrayın. bir şey almanız şart değil. gidin kumaşları mıncıklayın, elleyin, dokunun, kumaşı tanımaya çalışın. her ten her kumaşı sevmeyebiliyor, kendi teninizin sevebileceği bir türü seçmeye çalışın.

    bir süre sonra birkaç saat içinde en fazla 10 liraya mal ettiğiniz ve kendinize özgü, emek verdiğiniz kıyafetleri giymeye başladıkça hazır bir şey almaya yanaşmayacaksınız.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap