4 entry daha
  • sait faik abasıyanık'ın semaver isimli hikaye kitabında bu isimle yer alan 'keyif kaçıran' bir hikaye.

    gecenin bir yarısı sıcak yatağının hayalini kurarak taksim tramvay durağında gelecek olan tramvayı bekleyen tuzu kuru izlenimini edindiğimiz ağabeyimizin kırık dökük bir görünüşe sahip sabahçı kahvesi müdavimi bir hamalla aralarında geçen kısa diyaloğu anlatır.

    ''burnum yastıkta, yorganım ağzım hizasında, kirpi gibi büzülmüşüm; dalmak üzereyim: bir şeyler, birtakım kuşlar tüylerini döküyor, bir ılık su damlıyor, içimi yıkayan bir çeşme var...'' gibi cümeleler kuran kişi kendisine birtakım insanları

    ''- ağabey, dedi, buradan bana benzer birtakım adamlar geçti mi?'' şeklinde tarif eden hamalın görüntüsü ve hali karşısında düşünsel anlamda da olsa rahatından oluyor ve sorgulamaya başlıyor:

    ''bana benzer adamlar... bütün insanlar birbirine aşağı yukarı benzemez mi? bana benzer adamlar ne demekti?
    ...
    bu adamın ne paltosu, ne şapkası ne de ayakkabıları vardı. buna mukabil sırtında mor pamukları yer yer, parça parça dökülen bir hırkası, belinde ipi, ayağında yazlık, tüy gibi pantalonu ve ayaklarında da yine iplerle bağlanmış çuvalı...''
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap