7 entry daha
  • kişinin parçası olduğu değil de sonradan dahil olduğu bir toplumda kurduğu ve ilk aşamada buna bağımlı hale geldiği ekonomik ilişki/etkileşim sonucu oluşan sosyalleşme sürecidir patronaj ya da sosyoloji terminolojisindeki patronal ilişki. "az gelişmiş, geri kalmış, tampon kurumları oluşturamamış, varoş kültürün hakim olduğu vs.. toplumlar" şeklinde örneklenmesi yerine bizzat göç kültürüyle özdeşleştirilmesi daha genel bir tanımdır.

    afyon'dan, urfa'dan vs. kalktınız istanbul'a, münih'e ve daha bilimum alaman diyarlarına "çalışmaya" gittiniz orada iyi-kötü bir iş buldunuz(hemşehricilikle karıştırılan kısmı buradadır ama o ayrı bi'şeydir). bu yukarıda bahsettiğim iktisadi ilişki orada başlamıştır işte. ama kişi yabancısı olduğu bir toplumda "nerede kalınır? ne yenilir? ne içilir? nasıl giyinilir? vs.. nasıl yaşanılır?" sorularının cevaplarını bilmediğinden ötürü iş veren kişi(patron diyelim çağrışıma katkı olsun) şayet bu kişiye bu gibi konularda yardımcı oluyorsa(daha doğrusu; kişiyi yönlendiriyorsa) orada bir patronaj ilişki söz konusu olmuş demektir. vesayettir, geçici de olsa çaresizlikten mecburi bağımlılık.

    aynı durumu alıp getirip feodalizme bağlayanlar da var tabi(ama onun paradigması farklıdır zannımca). misal o bağlamın en güzel örneği de kibar feyzo'dadır netekim;

    -ula karınızı koynunuza ben koyiyem, donunuzu ben geydireyem sie daha napem vijdansızlar..

    ayrıca bkz;
    (bkz: hemşehricilik)
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap