• bir iletişim fakültesinde üzerine master tezi yazılmakta olan konu. hemşehricilik için araştırma yapmaya en elverişli mekanlar hemşehri dernekleridir. (bkz: hemseri)
  • goc edilen buyuk sehirde* belirgin olarak gozlenebilen sosyolojik olgu.bir kisinin goc ettigi sehirde kurdugu ve zamanla ilerlettigi isine; ya da kaptigi bir koseye; sadece hemsehrilerini istihdam etmesidir.(ornek:kasaplarin erzincan egin'li olmasi, kapicilarin cogunlukla sivasli olmasi)
  • yurdum insaninin kendine guvensizliginin sonucu, bir gruba ait olma durtusunden kaynaklandigini du$undugum bolgesel fa$izm.
    - nerelisin?
    - izmir..
    - aa, ben de. ne guzel, dost olalim sırf bu yuzden, kiyak yapalim birbirimize..
    - sikerim, bizim gibi 5 milyon daha var, hepsine vercen mi??
  • ilintili olarak bakalim; arabesk.
  • kurulmus derneklerin istatistiksel olarak buyuk bir oranini teskil eden "x koyu yardimlasma ve dayanisma vakfi" "x'liler dernegi" gibi isimler altinda varliklarini surduren orgutlerin olusmasina neden olan kavram... ayni zamanda "dayanasacaktiniz da niye memleketinizde dayanismadiniz; buralara gelip dayanisiyosunuz?" "vakti zamaninda birbirinizin farkina varsaydiniz gidip koyunuzu kalkindirsaydiniz ya" diye sorulara muhatap olasi kisilerin icinde bulundugu koruma kollama durtusu...
  • insanlarin kimi yerlerde irklarina gore yargilanmasindan ya da sivelerinin, kullandiklari terimlerin ve yasam tarzlarinin** yeni geldikleri yere uymamasindan dogan kendini anlayan insan bulma istegi, kendisini anlamayan insanlara inat o insana yardim etme ve ait oldugu toplulugu bulundugu yerde temsil edecek insanlari biraraya getirme istegi. ilgili olarak kafa insan arayisi icin hemgezegeni terimi de kullanilir.
  • ....
    - benim ki niye 100?
    - onlar sendikalı.
    - ben de harranlıyam
    - git işine be...
    - patron da sendikalı herhal... hemşehrisini kayırıyor.
  • benimseyen kişiyi 100 metreden tanıyıp bir şekilde memleketini öğrendikten sonra kafasını sikmek için kullandığım kavram. örneğin istanbulluyumdur ama karşımdaki 100 metreden ben ardahanlıyım ve kürtleri severim istanbulludan nefret ederim demekteyse.-
    - selamınaleyküm.(surat asık)
    -ve aleykümselam.(surat belirsiz)
    -ben hede hödö. ıvır zıvır. memleket nire?(surat şüpheci)
    -kars.(surat belirsiz)
    -vay be hemşo canım cicim gel sevişelim ben de ardahanlıyam.* (surat güleç)
    -eyvallah.(surat güleç)
    "siz kaşındınız ama sayın hemşehrici ezik insan o yüzden kafanızı sikip atmak sizinle dalga geçmek boynumun borcudur"
    bir de askerde bu tiplerden olursunuz zorunluluktan.. ahmet sourtimes,sözlük ya da hede özdek,istanbul gibi. o yüzden sanıyorum yakında herkesin memleketini sormak ve ezberlemek durumunda kalacağımdır..
  • sahip olduğu pek çok değeri kaybeden bir milletin eğrisiyle doğrusuyla hoş sayılabilecek bir payda oluşturma isteğidir.
    yurtdışında ya da yurtiçinde her hangi bir sebeple memleketinden uzaklaşmak zorunda olan kişilerin sığınağıdır.
    istanbula, sivas'ın zara ilçesinden göç eden bir adam, farklı sebeplerle zara'dan gelen bir başkasının kendisini artvinli'den, adanalı'dan daha iyi anlayacağını bilir.
    yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı bir kentten, ağlatan soğuğu ile meşhur bir şehre göç eden adam tabii ki sıcak ve kurak bölge insanını arayıp bulacak, soğuğa ve tanımadığı caddelere alışmayı öğrenecektir.
    karşısındakini tüm etiketlerinden sıyırıp sadece menfaat çerçevesinde gören batılı gelişmişler için elbette ki bir londralı ile bir mençıstırlı arasında bir fark olmayacaktır.
    "- hemşerim sende mi adanalısın?" sorusunun altında yatan esas soru "o allahsız sıcağı, pamuk tarlalarını, kemikli sivrisinekleri, damlardan düşmeleri, kan davalarını sen de mi yaşadın?" şeklindedir. "aaa.. ben de adanalıyım" cevabı ise "beni en iyi sen anlarsın!"dan başka bir şey değildir. ve bu hiç de fena bir adet sayılmaz. tabii görmesini bilen gözler için...
  • çoğu zaman "ah kardeşim sen de mi bizim x'in soğuğundan, tarlasından muzdaripsin gel dertleşelim"den öte, saçma sapan bir kayırma ve köyü kentte yaşamaya çalışma çabasına alet olan kavramdır. bu hemşehricilerin çeşit çeşit versiyonları vardır, hemen şuracıkta iki adedini incelemek istiyorum.

    1. şekil hemşehrici zat, yeni tanıştığı insana illa ki nereli olduğunu sormakta direnen zerzevattır. sorduğu soruya "istanbulluyum" cevabını alsa da davasından vazgeçmez, illa ki nüfus kütüğünüzde yazan şehri, babanızın doğduğu yeri öğrenmek ister. diyelim babanız istanbul dışı bir yerde doğmuş, aldığı cevapla derhal mutluluk hormonu salgılamaya başlayan insan "hah işte" der, "gördün mü, istanbullu değilsin sen, x'lisin". ben ne zaman bu insanlardan biriyle karşılaşsam "behey sığır, babamın doğduğu yerle benim ne alakam var, o orda büyüdüyse bana ne, ben sana söylediğim şehirde doğmuşum, buranın örf ve adetleriyle yetişmişim" demek isterim ama bunların yaşı hep saygı görme kotasında olduğu için diyemem, sus pus olurum.

    2. şekil hemşehrici zat yine bu yukardaki örnekten farklı değildir aslında. yine etrafta her yeni tanıştığı insana "nerelisin nerelisin" şeklinde sorular yönelten bu kişinin sosyal çevresi hep hemşehrilerinden oluşur. bekar bir erkekse aynı şehirden bir kızla evlenmek ister, baba olursa oğlunun ya da kızının kendi şehrinden biriyle evlenmesini ister, iş yerinde falan yetki sahibi olursa altında çaycısından otoparkçısına ne kadar adam varsa hemşehrisiyle doldurur. bu adamların hırsız, uğursuz, üçkağıtçı olabilme olasılıkları sıfıra yakınsamaktadır ona göre, kendini kendine benzeyen insanların yanında güvende hisseder.

    her ne şekilde olursa olsun, insanları doğdukları yere göre sınıflama huyu sahibini sağlıksız genellemeler ışığında hareket eden, önyargılı ve hataya açık bir konuma getirmektedir*.

    ayrıca çok ilgili olarak (ara: adam çıkmaz)
hesabın var mı? giriş yap