4 entry daha
  • bu filmi nazarin'le birlikte düşünmek lazım, kaldı ki ikisi de aynı adamın kitabın uyarlanmış.

    nazarin mi, viridiana mı desen kesinlikle sağdaki derim; çünkü kitapların yapısını bilmesem de viridiana'nın nazarin'e göre daha oturmuş ve dengeli bir film olduğu su götürmez. şunu da ekleyebiliriz, viridiana bunuel'in sürgünden önceki filmlerini tenzih ederek ustanın o yıla kadarki en sağlam görsel yapıya ve narrasyona sahip filmi diyebiliriz; sonra diğer başyapıtları geldi zaten.

    daha önce de bahsedilen "eli hafif" meselesini kendimce şöyle açabilirim. bu film bunuel'in o ana kadarki filmografisinden bariz izler taşıyor. (yahu tabi taşıyacak, aynı adam çekmiş hepsini dediğinizi duyar gibiyim; sabırlı olun, geliyorum) misal ilk iki filminden sonra çektiği les hurdes'de toplumsal otoritelere; bu devlet olur, kilise olur, yaklaşımındaki absürdlüğü dikkat çeker. sonrasındaki meksika dönemindeyse bunuel'in filmlerinin yapısı bariz bir şekilde hitchcockesktir (hitchcockvari?) bu filmde de eniştesinin viridiana'ya olan saplantısınin benzeri el'de vardır; yine ensayo de un crimen'de bu filmdeki topuklu ayakkabı bir sahnede önem kazanır. hem zaten viridiana tam bir hitchcock kadını değil midir sorarım. özetle bu sembolizmi absürd bir şekilde araya serpiştirme (son örneklerinden biri için (bkz: doubt) aynı şekilde viridiana'da müthiş sonuç verir ve aynen söylendiği gibi jodorowski'nin 'entel' sürrealizminden ziyade olaya müthiş bir mizahi boyut katar. işte viridiana aslında tüm bunların toplamı, l'age d'or'dan sonra kanımca ilk büyük bunuel filmidir.

    viridiana'yı biraz detaylandıralım.

    filmin merkezinde aynen nazarin'de olduğu ve filmlerin de isimlerinden anlaşıldığı gibi tek bir din insanı var. iki filmde de bir isa alegorisi dikkat çekiyor. nazarin'de isa gibi yaşamaya çalışan rahip dayak yedikten sonra diğer yanağını çeviriyor, ironiktir dayak yemeye ısrarla devam ediyor; viridiana'da ise kendine havariler yaratmış bir rahibe var ve en sonunda onların ihanetine uğruyor. aslında iki filmde de bunuel tanrıdan ziyade kilise kavramına giydiriyor; velev ki tanrı var, yine de işlerin çığırından çıkmasını sağlayan nihayinde biz olduk, toplumun getirileri sebep oldu demeye getiriyor. nazarin'e baktığımızda idealize bir din adamı görüyoruz; mucize diye bir saçmalığın olmadığını söyleyen, kendisini önemli görmeyen nazarin, toplum tarafından bir türlü kabul edilmiyor, işçilerin yanından kovuluyor, suçluların yanında dayak yiyor. bir nevi dini minvalde bir yaşayışla topluma uyum sağlayamıyor, kısacası dini pratikler ya da argümanlar toplumda arızaya neden oluyor. aynı şekilde viridiana her gittiği yerde cinsel bir obje olarak görülmekten kurtulamıyor ve herkesle arasında bir cinsel gerilim yaşıyor. bir başka sahnede ise viridiana fakirleri doyuruyor, ama bunun bir vicdan masturbasyonu olduğu aşikar, zira viridiana kendini eniştesine olanlardan dolayı suçlu hissediyor ve fakirlere yardım ederek kendini rahatlatıyor. burada ek olarak bunuel bu yardımseverliği farklı bir düzlemde ele alıyor ve bir köpeği kurtarmakla bütün köpekler aleminin kurtulamayacağına getiriyor ve işi toplumsal bilince bağlıyor.

    sonlara bakarsak film nazarin'e nazaran daha farklı ya da açık bir sonla bitiyor. nazarin'de bağışı kabul eden rahibin inancına bağlı kalıp kalmadığı belli değil, film yine bir işlemezlik haline işaret ediyor ve aslında ironik olarak ele alırsan oldukça da iyi bağlanıyor ama viridiana'da viridiana'nın sonunda oyuna dahil olması bazı şeyleri değiştirmeye karar verdiğinin açık bir kanıtı, gerçi aynı sahnenin başında viridiana'nın sözümona kuzeninin evinde ramona'yı gördüğünde yüzünün aldığı hali görünce niyetini kestirebiliyoruz.

    filmin ne kadar bu kadar gürültü kopardığına gelirsek; iki noktada açık bir istihza var; ilki isa'nın başındaki figürün yanması ikincisiyse çok daha sert, son akşam yemeği göndermesinde isa yerine geçen kör adamın karısının(meryem?) tecavüze uğraması. ayrıca filmde tanrı inancından ziyade kilise ve dini bir meslek ve meta haline getirenler eleştiriliyor, doğal olarak bir çok kişinin çıkarına ters düşen olaylar var. misal ingmar bergman'nın filmleri yasaklanıp yakılmamışken bunuel'e yapılanlar düşündürücü ve aslında oldukça da manidar. çünkü dünyada din üzerinden insanları istismar edenler varlıklarını sürdürdükçe bu konumları korumak, güçlerini kaybetmemek için saldıran ve insanları birbirine düşüren insan namzetleri de oluyor. tabi tüm bunlara karşılık bir bunuel filmi onların hepsini bedeldir, olacaktır.
42 entry daha
hesabın var mı? giriş yap