8 entry daha
  • pek çoğumuzun çocukluk-ilk gençlik dönemlerinde severek okuduğu ''küçük kadınlar/ little women'' romanının yazarı ve bugün de doğum günü. kutlu olsun.

    görsel

    görsel

    35 yaşında kaleme aldığı ve ilk olarak iki ayrı cilt halinde yayınlanan bu eser, yazarın kendi yaşamına dayanıyor; özellikle de kendi üç kız kardeşi ile olan ilişkilerinden.

    alcott ailesi, reformcu düşüncelere sahip ve yazıyla ilgilenen bir aile. alcott'un babası, transandantalizm hareketinin önemli figürlerinden biri olan bronson alcott. louisa'nın annesi abigail may alcott ise sosyal reformlara katılan bir aktivist.

    transandantalist ebeveynleri abigail may ve amos bronson alcott tarafından new england'da yetiştirilen alcott, o dönemin birçok ünlü entelektüeli arasında büyüdü; margaret fuller, ralph waldo emerson, nathaniel hawthorne, henry david thoreau ve henry wadsworth longfellow gibi.

    alcott, bu eseriyle bulunduğu döneme ait toplumsal cinsiyet rolleri ve diğer önemli konular hakkında düşünmeye yönlendiren birçok temayı ele almıştır. kitap, amerikan iç savaşı sırasında, massachusetts'te yaşayan march ailesinin dört kız kardeşi olan meg, jo, beth ve amy'nin hayatını takip eder. babaları savaşa katıldığı için aile maddi zorluklarla karşı karşıyadır, ancak kızlar birbirlerine destek olarak büyürler. hikaye, onların hayallerini, aşklarını, zorluklarını ve büyüme süreçlerini anlatmakta.

    orta 1'e giderken okumuş ve bitince de, neden bitti diye üzülüp, hüngür hüngür ağlamıştım:) bir de ilk defa bir roman kahramanına aşık olmuştum; adı da çok hoşuma gidiyordu 'laurie'. öyle ki kitap satırlarındaki tasvirlerden mükemmel bir ''laurie'' yaratmıştım:)

    gerçekten de, yazar her bir karakteri öyle güzel tasvir etmişti ki, her birisini ve sayfaları gözümün önünde canlandırıp, film izler gibi senaryolaştırıyordum zihnimde de...

    görsel

    görsel

    görsel

    laurie, "küçük kadınlar" romanındaki ana erkek karakterdi. tam adı theodore "laurie" laurence. laurie, bay laurence'in torunu olarak tanıtılıyor ve march kızlarıyla yakın bir arkadaşlık kuruyor. hikaye boyunca özellikle jo ile yakın bir ilişki geliştirse de amy'e aşık olmuştu, bence de iyi yapmıştı zira jo fazla delişmen kalıyordu, amy ise tam bir barbie bebek...

    en büyük kız kardeş olan meg march, son derece zarif, aklı başında ve geleneklere bağlı bir karakter.

    hikayenin ana karakteri olan jo marc, bağımsız ve yazar olmayı isteyen bir kız. özellikle jo karakteri üzerinden, dönemin toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınların sosyal beklentilere meydan okuması ele alınmış. yine jo'nun yazar olma arzusu ve diğer kız kardeşlerin kendi benzersiz hedefleri, kadınların toplum içindeki rollerini sorgulayan önemli temalar olarak dikkat çekmekte.

    beth march, fazlasıyla mütevazı ve en naif kız kardeş.

    amy march ise en küçük kız kardeş, ressam olmayı hayal eden bir sanatsever, güzelliğine ve süsüne püsüne oldukça düşkün.

    eğer çevrenizde bu kitabı okumamış (ağırlıklı olarak ortaokul/ lise öğrencisi) varsa, önerebilirsiniz. keyifle okunacağından eminim??

    not: transandantalizm, 19. yüzyıl amerika'sında ortaya çıkan bir düşünce akımıdır. bu akım, bireyin içsel deneyimini vurgulayan, doğayla olan bağlantıyı önemseyen, maddi dünyanın ötesinde bir gerçeklik olduğuna inanan ve kişisel gelişmeyi teşvik eden bir felsefi yaklaşımı temsil eder.

    transandantalizm, doğanın ve bireyin içsel deneyiminin, toplumsal normlara ve kurumlara üstün geldiğini savunur. bu düşünce akımının temelinde, insanların kendi içsel gerçekliklerini anlama ve ifade etme çabası yatar. ayrıca, doğa ile uyum içinde yaşamanın ve kişisel potansiyeli keşfetmenin önemini vurgular.

    önde gelen transandantalist düşünürler arasında ralph waldo emerson, henry david thoreau, margaret fuller ve amos bronson alcott gibi isimler bulunmaktadır. louisa may alcott'un ailesi de transandantalist düşüncenin etkisi altında büyüdüğü için, bu düşünce akımının izleri onun eserlerinde de bulunabilir.
hesabın var mı? giriş yap