• 1810-1850 yılları arasında yaşamış gazeteci, eleştirmen, teorisyen ve feminist aktivisttir.

    amerika'nın ilk feministi kabul edilen sarah margaret fuller, yazdığı ve feminizmde bir klasik olarak kabul edilen woman of the nineteenth century (ondokuzuncu yüzyıl kadını) adlı eseriyle amerika’nın ilk feminist manifestosunu ortaya koymuş kabul edilir. eserde, kadınların bağımsızlığından ve ondokuzuncu yüzyıl toplumundaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin giderilmesine olan ihtiyaçtan bahsetmektedir.

    ralph waldo emerson ile arkadaşlığı neticesinde transcendentalism akımından büyük ölçüde etkilenen fuller, feminist duruşunu da bu felsefe üzerine kurmuş, feminizmi ekonomik, entelektüel, siyasi ve cinsel açılardan ele almıştır.

    1840’larda fuller, ağırlıklı olarak kadınlara yönelik diyalog grupları kurmuş ve mitolojiden sanata, kadın haklarından eğitime çeşitli konularda münazaralar düzenlemiştir.

    1840-1842 yılları arasında emerson ile birlikte edebiyat ve felsefe üzerine bir dergi olan the dial’ın editörlüğünü üstlenmiştir. bu esnada « the great lawsuit: man versus men, women versus women » (büyük dava: erkek erkeğe karşı, kadın kadına karşı) adlı makalesini yayınlamış ve bu makalesinde kadın haklarını ele almıştır.

    1844’de the tribune’de yazmaya başlamış ve ana edebiyat eleştirmenlerinden biri olmuştur.

    bir deniz kazasında ailesiyle birlikte hayatını kaybetmiştir.

    kaynak : http://www.vcu.edu/…anscendentalism/authors/fuller/
    http://www25.uua.org/…/articles/margaretfuller.html
  • fuller, amerika'nın ilk feministi olarak bilinir. entelektüel olarak tanımlanabilir. editörlük ve kadın sohbetleri düzenleyiciliği yapmıştır. büyük bir amerikan gazetesinin (new york tribune) editörlüğünü üstlenen ilk kadındır. “ondokuzuncu yüzyılda kadın” adlı kitabı, feminist manifesto olarak da kabul edilmiştir.

    fuller'in feminizmi, genel olarak kadının tümüyle gelişmesini engelleyen her türlü yapay engelin yıkılması gerektiği inancına dayanıyor. mistisizm ile pragmatizmin şaşırtıcı bir karışımı içinde olan fuller, tüm engellerin yıkılması sonucunda "ayrı dünyaların büyüleyici ahengi"nin gerçekleştirileceğini ve gemi kaptanı kadınların ortaya çıkacağını yazmıştır. fuller kadınlara "kendi içlerine dönerek" gerçek doğalarını keşfetmelerini öneriyordu. bunun gerekli koşulu da ona göre erkeklerden tümüyle bağımsız olmak, hatta belki cinsel ilişkiden kaçınmak olmalıydı.

    "bütün mücadeleler içinde bu kadar kararlı taşınan, gerçek özverinin bu denli değer ve istekle gösterildiği bir başkası yoktur. bu bağ kısmen ilkelerin doğal sonucu olarak kısmen de hareketin daha çok kadınlar tarafından yürütülmesi nedeniyle, kadılnar arasında çok ilgi görmektedir. "

    "bu konuda giderek artan liberalleşmeye karşın, genellikle toplum bu kesimin taleplerini kabul etmeye pek hazır değil. "

    "tedirgin tacirler bağırıyor "diyor fuller: "ulusal birliği bozmak ve memleketimizin zenginleşmesini mahfetmek için elinizden geleni yaptığınız yetmiyormuş gibi, şimdi de ailenin bütünlüğünü yıkmak, karımı beşiğinin başından, mutfağından alıp seçim sandığının başına, oy vermeye götürmek için elinizden geleni yapın ve kürsülerden vaaz vermeye kalkın. karım bunları yaparsa kendi dünyasının işleri ile uğraşamaz. kendisi halinden memnun. benden daha çok boş zamana kendini geliştirmek ve oyalanmak için her türlü olanağa sahiptir."

    buna mukabil kendisi de, kadının bu durumdan memnun olup olmadığını soruyor. “karşı tarafın, karısını kalp kendisini akıl olarak görmesi üzerine de şöyle diyor; öyleyse birbirinize karşı dürüst olun. uyumlu olun. kalple kafa uyum içinde olsun, kalp edilgenlikle, yalnızca emirlere uymasın.”

    fuller'e göre “çoğu kadın kendi kendine neye gereksinim duyduğunu ve bu gereksinimlerin hangilerini karşılayabileceklerini düşünüyor. bir çok erkek ise, kadınların olduklarından fazlasını olup olmayacaklarını ve sahip olduklarından daha fazlasına sahip olup olamayacaklarını, eğer olabiliyorlarsa kadınların koşullarının iyileştirilmesine izin vermenin daha doğru olup olmayacağını düşünmektedir.”

    "bir çok reformcu kadınlar adına yapılacak değişikliklerin kadınlar tarafından açıkça savunulmadan gerçekleştirilmesinin zor olduğunu düşünür. karşı taraf ise "bu kesinlikle gerekli değil" der. "her erkek özel yaşamında kadınlardan etkileniyor. herkesin karısı, kızkardeşi , arkadaşları var. kadınların çıkarlarını korumamazlık edemezler. ama bu yeterli değilse bırakın kadınlar kendi isteklerini kalemleri ile önersinler ve kabul ettirsinler. kadınların siyasete girmesi ile aile yuvasının güzelliği mahvolacak, kadın cinsiyetinin inceliği yok olacak ve yasama organı şerefini yitirecektir. bu görevler anneliğin görevi ile bağdaşmaz."

    biz kadının doğa tarafından eve mahkum edildiğini doğru kabul etsek bile, uygar yaşamın koşulları bunu bile kadınlara sağlamış değil. kadının fiziksel durumunun ulusal devlet işlerinde görev almasına uygun olmadığını düşünenler, zenci kadınların hamileyken bile tarlada çalışmalarının ve ya dikişçi kadınların ölesiye çalışmalarının imkansız olduğunu düşünenlerle aynı kişiler değildir. "

    "kadınların yaptığı her işi zarafet ve onurla yapması olasılığına gelince, kadının cinsiyetine özgü güzelliğini hiç yitirmeden, düşüncelerinin ve yaratıclığının zenginliğini toplum içinde ifade edebileceğinden kuşku duymamalıdırlar. "

    "kadının evi ile olan ilişkisine gelince, şimdi balolara, tiyatrolara, hayır derneklerine vs. giderek erkeklerin yaptıkları işlerden aldıkları zevkin aynısını kendi özvarlığında canlandırmayı ümit ederken harcadığı zamandan fazlasını ev dışında harcaması gerekmeyecektir. kadın derneklerinin yöneticileri ile devlet yöneticilerinin görevleri için harcadıkları zaman çok farklı değil. "

    "kadınların erkekler tarafından temsil edilmesi meselesinde ise, erkeklerin tamamının kadınları çocuklarla bir tuttuğu ve kadınların erkekler için yaratıldığını düşündüklerini bildiğimize göre erkeklerin her zaman kadınların çıkarlarını kollayacağını nasıl düşünebiliriz? "

    "biz tüm yapay engelleri kaldırmak istiyoruz. erkeğe açık olan tüm alanların kadına da açık olmasını istiyoruz. böylece ilahi enerjinin tarihin daha önceki dönemlerinin görmediği ölçüde doğayı saracağına ve cinsiyerker arasında çatışma değil esenlik dolu bir uyumun hakim olacağına inanıyoruz.

    insanlık bu olgunluk düzeyine ancak erkek için olduğu kadar kadın için de iç ve dış özgürlük bir taviz değil, bir hak olarak görüldüğü zaman erişecektir. nasıl zenci dostu, bir insanın bir başkasını esaret altında tutmaya hakkı olmadığını kabul ediyorsa, kadın dostu da erkeğin kadın üzerinde iyi niterli bile olsa sınırlamaları getirmeye hakkının olmadığını kabul etmelidir. "

    "kadının ihtiyacı olan şey kadın olarak davranmak ve yönetmek değil, doğanın bir parçası olarak gelişmek, bir akıl olarak kavramak, bir ruh olarak özgürce, kısıtlanmadan yaşamak ve doğuştan sahip olduğu güçleri açığa çıkarmaktır. kadın daha az yetenekli olsa bile, eğer ona bunları özgürce ve tam olarak kullanma fırsatı verilirse erkeğe de bunun karşılığı fazlasıyla verecek ve bundan şikayetçi olmayacaktır. "

    "eğer bir insan kendi doğasının kayneklarına yabancılaşacak ölçüde ilişkilere kapılırsa, bir süre sonra ya ahmaklaşır, ya da aylaklaşır. bundan kurtulmanın tek yolu bir süre yalnız kalarak yenileyici kaynakların gelişmesine zaman tanımasıdır. aynı şey bir toplum için de geçerlidir. bu nedenle cinsel ilişki sonucu ortaya çıkan yücelmenin sevinçle karşılanması gerektiğini düşünsek bile, cinsel ilişkiden kaçınmanın zamanımızın önemli bir olgusu olduğunu yadsıyamayız. sırasında erkek olsun kadın olsun ilişkiye girebilmek için yalnız olabilmeyi de bilmesi gerek. "

    "bugünki yetiştiriliş tarzları içinde erkekler bu işte bize yardım edemeyecekler çünkü onlar da alışkanlıklarının esareti altındadır. "

    "kadınlar erkeğe sormaktan onlardan etkilenmekten vazgeçip kendi içlerine çekilmeli ve kendi özgül sırlarını buluncuya kadar yaşamın özünü araştırmalıdırlar. "
  • yalnızca birkaç şey zihin gücünüzü ve ruh zenginliğinizi ortaya çıkarır: bir kimseye -özellikle bir arkadaşınıza- geribildirim verirken, kalbiniz ve aklınız arasındaki paralellik ve geriye çalışmanın devamını getirmek için gerekli olan hevesten bir parça bırakmış olmanız. samuel beckett'in çetin aşk şaheseri ve şair thom gunn'ın oliver sacks'in bir yazar olarak evrimindeki rolü yapıcı eleştiri sanatının ne kadar hassas, önemli ve nadir olduğunu gösteriyor.

    fakat bu sanat dalında hiçkimse öncü gazeteci, tez yazarı ve editör -19.yy'de kadınlar adlı 1845 tarihli kitabı feminizmin kurucu metinlerinden kabul edilen- margaret fuller'dan daha iyi olamaz. kitap, etkili deneyüstücü dergi the dial'de yayınlanmış olan "büyük dava. erkek erkeklere karşı. kadın kadınlara karşı" adlı tezden yola çıkılarak hazırlandı. fuller 1839'da rakibi ralph waldo emerson'u oylamada yenerek derginin editörü oldu.

    fuller'ın emerson'ın evine taşındığı 1841 güzünde, emerson tarafından teşvik edilen 24 yaşındaki henry david thoreau şiirlerinden bir tanesini the dial dergisine yolladı. fuller'dan aldığı cevap yüzeyde bir geri çevirme; derinlerde devasa ve cömert bir hediyeydi. fazlasıyla uzun ve ölçülemez güzellikteki mektubunda, fuller şiiri geri çevirme nedenlerini sıralıyordu; yalnızca şiirin nasıl geliştirileceğine dair önerilerde bulunmayıp ruh zenginliğini de konu alıyordu.

    18 ekim 1841'de, yalnızca 31 yaşında olan fuller şöyle yazıyor:

    "dağın üstündeki bu şiire tırmanarak ulaşamam… belki, ancak füzyon ve parıltıyla. benim için asıl olan, doğaya dair soylu bir farkındalık, başlıca birkaç fikir, belli bir yer ve hüzünlü bir müzik."

    kendisine yönelik eleştirilerin gerçekten çalışmalarına mı yoksa kişiliğine mi yapıldığını ayırt edemeyen şairlerin bu hassasiyetinden pek ala emin olan fuller, şair thoreau'ı büyük bir samimiyetle kucaklıyor ve onu, ortalama şiirinin derinliklerinde devasa bir potansiyel olduğuna dair temin ediyordu -ancak bu potansiyeli ortaya çıkarabilmesi için özenle ve sabırla çalışmaya devam etmesi gerektiğini vurguluyordu:

    "şu anda şaire dair bilgi sahibi olduğumdan, dizelerine bir itirazım yok. kendisi sağlıklı, nadir bulunabilen bir bakış açısına sahip, çabuk, üstün bir anlama yeteneğine sahip bir şair. ne hayatına ne de doğanın istilasına bir sınır çekmez; kasten pragmatik, temkinli, çileci ya da acayip değil. ancak o, henüz yaz mevsiminin ılık rüzgarlarının ziyaret etmediği bir tepe yığın. eminim ki kendisini eğitecek olan bereketli depoyu bulacaktır."

    thoreau'dan yalnızca yedi yaş büyük olsa da, fuller vaktinden çok önce gelmiş bir bilgelikle doludur: thoreau'ya en büyük eğitimi hayatın içinde, deneyimler ve insanlarla olan etkileşimi aracılığıyla alabileceğini söyler.

    "artan yakın ilişkiler, daha geniş ve derin insani deneyimler, doğanın uyum içindeki diğer elementleri şaire şekil verecek ve onun dizelerini yumuşatacaktır. daha az düşünce arayacak, daha fazla bilgi edinecektir. benim çok içten birine verecek tavsiyem ya da eleştirim yok; eğer illaha ki bir şey söylemem gerekiyorsa onun için derdim ki "doğa sanki onunmuş gibi, sürekli ondan bahsediyor." eğer sen ona ait değilsen, o sana ait olamaz. nilüferleri ara, sevinçten bir parça kopar. sakın kendine çok güvenerek her yerin, her durumun birbirine benzer olduğunu söyleme."

    thoreau'u kendisine yazmaya devam etmesi ve şiirlerini dergiye yollaması için teşvik eden fuller ekliyor:

    "şiiri kendi tarzında mı tamamlayıp dergiye yollayacaksın?
    "ve gökyüzünü sağar gibi" kısmını at.
    imge çok zayıf, bay emerson da benimle aynı fikirde."

    fuller mektubunu virginia woolf'nun 'insani sanat' tanımlamasına uygun olarak bitiriyor:

    "elveda! gerçekler güzellikle yol alsın! ıssız kulübeye gidip gitmeyeceğini bana bildir ve eğer okuyorsan, shakespeare hakkında ne düşündüğünü yaz. onun hakkında ifade etme fırsatı bulamadığım pek çok fikrim var.

    margaret f."

    kaynak
  • [yaşlı işportacının arabasına yaklaştığı sırada, pek de bayıldığı bir yiyecek olmayan ispanyol böreğini çiğnerken margaret fuller ve errol flynn'in ruhları onu uyarmak için bağırdılar ama o işitmedi. çok daha genel anlamdaki manifestolarında amerikan ruhuna her zaman duyarlı olan bayan yassıyüz bu çok özel ve açık işaretlere hiç uyum yapamadı. (...)] susan sontag - i, etcetera
hesabın var mı? giriş yap