10 entry daha
  • celil sadık'ı twitterdan da takip ediyorum ve tweetlerini keyifle okuyordum. bu haftasonu da tatildeyken birinci kitabı "sanat dehaları"nı okudum ve çok beğendim. anlatımın sadeliği ve akışı bence kitabı çok okunabilir kılıyor. bu kadar rahat anlatıma sahip türkçe bir sanat kitabı okumak pek mümkün değil. yıllardır başvuru kaynağı olarak kullanılan modern sanatın öyküsü ve sanatın öyküsü dil olarak akmayan kitaplar örneğin. çok iyi ve temel başvuru kaynakları ama akmıyor.

    kitap rönesans ve barok dönemin öncülerini anlatıyor. leonardo da vinci, michelangelo, michelangelo merisi da caravaggio ve gian lorenzo bernini. bu seçimler yapılırken rönesansın yükselişini, barok döneme bağlanışını ve italyan şehir devletlerinin nasıl dönem dönem yükselip sonra nasıl yobazlığa boğulduğunu görebiliyorsunuz. bizim aksimize italyanlar sanatla aydınlanarak bu yobazlığı bastırabilmişler.

    neyse; leonardo ile ilgili olan kısım kitabın birinci bölümü rönesans'ı, dönemin floransa'sını, yenilikçi eser üretimini ve sanat eserlerinin döneminde mi değerli olduğunun sorgulamasını içeriyor. mona lisa örneğinde mesela, eser çalınmamış olsaydı bu kadar ünlü olur muydu? olmazdı belli ki.

    ikinci kısım ise bazen cidden okurken kahkaha attığım michelangeloyu içeriyor. tam bir ruh hastası. roma'da, vatikan'da ve floransa'da delirmiş gibi eserlerini takip eden benim için kişilik özelliklerini bu şekilde okumak çok mutlu etti beni. sistine şapelini gezerken "ruh hastası, manyak, oha, nasıl olabilir, deli bu." diyerek gezdim. david'i ve diğer eserlerini zaten saymıyorum ama kişilik olarak çok orijinal olduğu konusu net. kitapta papa ile şöyle bir anısı var. papa ile michelangelo tartışıyorlar eserin süresi ve papa'nın süreli merak edip eseri görmek istemesi üzerine. hatta problem ciddi boyuta ulaşıyor 1 gün içinde michelangelo terk ediyor roma'yı. peşinden askerler geliyor ikna etmeye çalışıyor. askerler bari bir mektup yazın affınızı isteyin diyor, bu başlıyor yazmaya mektubu ama sonunu asla geri dönmeyeceğim diyerek bitiriyor. deli.

    " büyük cesaret doğrusu... çünkü karşısındaki mülayim bir papa'dan çok, öfkeli bir savaşçı olan ıı. julius. ancak, michelangelo da küçük görülmeyi beklemeyen, dahası bunu hak etmeyen bir sanatçı. daha sonra papa, hizmetine geri dönmesi için michelangelo'ya üç ayrı mektup yazdı. ama o dönmemekte kararlıydı. eserlerini yapım aşamasında kimseye göstermek istemeyen sanatçı, papa'nın eserlerine göz atma ısrarına dayanamıyordu. vasari, aralarındaki gerilimin aslen buna dayanabileceğini söyler. hatta papa'nın kılık değiştirip eserleri gizlice görmeye gittiğini ve bir gün michelangelo'nun bir köşede saklanıp onu bekledikten sonra nihayet geldiğinde papa'ya kalaslar fırlattığını da anlatmıştır."

    dönemini düşünürsek bir insanın papa'ya kalaslar fırlatabilecek kadar deliliğe sahip olup aynı zamanda değerli, önemli ve yetenekli olması muazzam. çılgınlar gibi seviyorum kendisini. sistene chapel detayı

    üçüncü bölümde tamamen barok döneme geçiliyor artık ve michelangelo merisi da caravaggioüzerinden anlatılıyor. bu bölüm gerçekten çok ama çok uzun. belki bana hitap etmediği için bilemiyorum ama zaman zaman sıkıldım okurken. dönemin roma yaşantısını, halkın fakirliğini ve günlük hayatta yaşananların resme yansıtılmasını çok net anlamakla beraber caravaggio asla ama asla sevebildiğim bir ressam değil. yazılanlara göre zaten çok olaylı bir hayat yaşamış. adam kalkıp meryem'i romalı bir fahişe'nin yüzü ile resmetmiş. bu da deli.

    son bölümde ise gian lorenzo bernini anlatılıyor. yetenekleri korkunç gerçekten. michelangelo ve rodin ile beraber en ama en büyük yeteneklerden biri. eserlerine verdiği o akış, gölge oyunları muazzam. eserlerin önemli bir kısmını villa borghese'de görebilirsiniz. çok az ziyaretçi kabul ediliyor ve rezervasyon mutlaka yaptırmanız gerekiyor. the rape of proserpinadaki o tene dokunuşgörsel, apollo and daphnedeki akıcılık muazzam görsel
    . kendisinde ciddi eğlenceli bir ruh hali de olabileceğini düşünüyorum zira rahibe terası'yı kitaptaki gibi vecd ile değil orgazm hali ile yansıttığını düşünmek eğlendiriyor beni. (bkz: the ecstasy of saint theresa), benim fesat düşüncelerim de olabilir tabi nedeni. bence bernini'nin david'i de michelangelo'nun david'inden daha iyi. görsel

    genel olarak çok keyifli bir kitap, bernini kısmının kısa oluşu ve caravaggio'nun çok uzun oluşu biraz üzdü ama ne fark eder. gerçekten harika anlatımlı bir kitap olmuş.
hesabın var mı? giriş yap