7 entry daha
  • hey! bu kadar kopukken adeta hayal olmuş birine kafayı takmak seni ruh hastası yapar. kırığa kırık, birbirinize yapışsanız yakışırdınız. şimdi sen kim vurduya gidecek yalnız kırıksın? kaç ayrı kişiye sen o musun diye umutlu sordun? sor sor sor, birini o yapıp kendine vurdurucan? elbet biri senin istediğin şifreyi tahmin edip seni avlayacak.. en azından hep seni sevdim diyecek. o zaman başına gelenlere değer belki. ruhuna vurdurduğun için kim vurduya gideceksin. ısrarla beni kandır, beni ikna et, beni tak koluna mesajı veriyorsun. hep kim olduğuna aldırmadan. gören direk kaçmıyorsa olacak olan olay bu değil mi? hayatın boşuna bir bekleyiş ile kör buluşma vuruşma umudu değil mi? haa, mecnun oldum, hoşnudum, mecnunluğumu yayıyorum diyosun. değişik kafalar, değişik sapışlar o zaman.

    fark var olmaya vardır, ama dostluk (en azından arkadaşlıktan yüksek rütbeli olmak üzere) ile aşk aynı kabileden veya aileden sayılırlar. bu dünya yaşamında kendini tanımak, evreni, zamanı, toplumu, karşı cinsi anlamak gibi başlıca büyük ünitelere en fazla aydınlanma katan eğiten deneyim aşktır demeliyim. onun altına aile, arkadaş, dost, düşman, eş, sevgili sıralanacak olsa muhtemelen şöyle olacak: eş, sevgili aşıktan ayrı ele alınabiliyorsa, ikinci sıraya bunlar yerleşmiyor, aile veya dost arkadaş da gelmiyor. aşk/aşıktan sonra en önemli ikinci aydınlatıcı, düşman/hasım. en az çiziği olan, en iyi gösteren aynalardan biri olarak. düşmandan sonra çıplak bilgi içerdiğinden sevgili ve eş grubu geliyor. yatılmayanlardan dost ve arkadaş, yanılmış olmayayım ailenin hemen üstünde veya bir gerisinde yer alabilir. benim için ayrıntıya girer. (bkz: aşkın ve dostluğun ayrımı yoktur/@ibisile)

    "her serüven düşü, incirin altında başlar, incirin altında biter. deniz, incir, güneş, kumsal, yaşamak istediğimiz, yaşayalım yaşamayalım gönlümüzden geçirdiğimiz her birolumun, her hazzın bir imi değil midir? en azından, "yaşamak sevişmektir" diyenler, diyebilenler için?..." bilge karasu - narla incire gazel

    "ama ne? soba cilası. litreler, litreler, litrelerce birinci sınıf soba cilası, bir kutusu bile bir seneden eski değil ve kuşkusuz general sherman'ı* bir evi yakmadan önce sobasını cilalamaya zorlayan gecikmeli, düzeltilmiş bir sahra emriyle ona ulaşmayı bekliyor. nasıl da güldük. evet, güldük çünkü dört yılda en azından şunu öğrendim: gülmek için gerçekten de boş bir mide gerekiyor, ancak aç ya da korkmuş olduğunda tıpkı boş midenin alkolün esas cevherini süzmesi gibi gülmenin esas cevherini süzebiliyorsun." william faulkner - abşalom abşalom

    (ilk giri tarihi: 22.4.2019)

    (bkz: azdan)
    (bkz: lakal)
hesabın var mı? giriş yap