2 entry daha
  • ted chiang'ın dillere olan merakını arrival sayesinde kestirebiliyorduk, ama bu filmden çok daha önce yazdığı hikayelerinde hem kullandığı zengin kelime hazinesiyle hem de dilin algılarımız üzerindeki etkisine verdiği önem ile bunu açıkça görebiliyoruz.

    kitaptaki sırasıyla sekiz öykü:

    1. tower of babylon (1990)
    2. understand (1991)
    3. division by zero (1991).
    4. story of your life (1998).
    5. seventy-two letters (2000).
    6. the evolution of human science (2000)
    7. hell is the absence of god (2001).
    8. liking what you see a documentary (2002)

    en azından bu derlemede ortak olan diğer nokta da her hikayenin ilk bakışta bizimkine benzer bir evrende geçiyormuş gibi görünmesi. fermat'nin en kısa zaman ilkesi (principle of least time), gödel'in eksiklik teoremi gibi bilimsel bir kuramın öyküye esin kaynağı olduğunu seziyoruz misal, ama olaylar bir anda tamamen farklı fizik kurallarının geçerli olduğu bambaşka bir evrende vuku bulmaya başlıyor.

    bu ani geçisler bize "we are not in kansas anymore" dedirten anlar ile aktarılıyor. tower of babylon'da, her şey bildiğimiz evrenin kuralları ile ilerlerken, gökyüzünden bir yıldızın düşüp gelip kulenin kolonuna yapışması gibi. ya da 72-letters'da kurmalı oyuncak sandığımız kil golemin kendini duvara vura vura düzleştirmesi gibi. ya da division by zero'da rene'nin tek sayfada matematiğin tutarsızlığını ispatlaması gibi.

    bu da hikayeleri göründüğünden farklı şekilde yorumlamaya, üstünde epey kafa yormaya itiyor. o yüzden kitaptan oldukça keyif aldım, kurgu mükemmel, ama mest olduğumu iddia edemeyeceğim. bazı öyküler - bence - daha güçlü sonlanabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap